Gönderen Konu: KONUŞMAYI BİLMEK GEREK...  (Okunma sayısı 944 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı merve35

  • _Nöbetçi Mod_7/24
  • Süper Mod
  • *
  • İleti: 3552
  • Rep Gücü : 498
  • Cinsiyet: Bayan
    • Profili Görüntüle
KONUŞMAYI BİLMEK GEREK...
« : Nisan 17, 2009, 10:18:53 ÖS »

Konuşurken söylediklerinizin bir anlamı ve yararı olup olmadığını sorgulayın. Söylediklerinizin karşınızdaki için ne anlama geldiğini, ona bir yarar sağlayıp sağlayamadığını düşünün. Onun sizi dinlemesi için iyi bir nedeni olmalıdır.


Hayatta en fazla ihtiyaç duyduğumuz, ancak okullarda en az öğretilen iletişim becerilerinden biri de konuşmaktır. Aslında insan doğduğundan bir yıl kadar sonra başkalarını taklit ederek konuşmasını öğrenir ve tüm yaşamı boyunca konuşur. Ancak, konuşmak ve konuşmasını bilmek farklı becerilerdir. “Ağzı olan konuşuyor” sözü, insanların çoğu kez gerekli gereksiz konuştuğunu ifade etmektedir. Bazı insanlar, çok konuştukları ya da olur olmaz yerde söze girdikleri için geveze, laf ebesi, boşboğaz gibi sıfatlarla tanımlanırlar. Bu tanımlamalar, övgü ifadeleri değildir.

Konuşmasını bilmek; yerinde ve zamanında konuşmak, konuşmasıyla insanları ilgilendirmek, bilgilendirmek ve etkilemektir. Üstün bir iletişim becerisidir. Toplum içinde insan ilişkilerini sağlıklı ve sürekli kılmak için mutlaka geliştirilmesi gereken bir yetenektir.

Konuşurken söylediklerinizin bir anlamı ve yararı olup olmadığını sorgulayın. Söylediklerinizin karşınızdaki için ne anlama geldiğini, ona bir yarar sağlayıp sağlayamadığını düşünün. Onun sizi dinlemesi için iyi bir nedeni olmalıdır. Siz onun yerinde olsaydınız, söylediklerinizin sizin için nasıl bir anlam taşıyacağını düşünün.

DEDİKODUYA HAYIR

Söylediklerinizin orada olmayan bir başkasını çekiştirmeye, dedikoduya doğru gidebileceğini fark ederseniz, durun ve susun. Bu şekilde harcayacağınız zaman ve enerji, sizde ve karşınızdakinde stres, kıskançlık, kızgınlık, kaygı gibi olumsuz duygular yaratmaktan başka bir amaca hizmet etmeyecektir. İşinize bakın, yaşam amaçlarınıza odaklanın. Başkalarını çekiştirmek işi gücü olmayan insanların işidir.

KONU

Konuşmanın temeli (ilk dört harfi) konudur. Hangi konuda konuştuğunuz bilin, bilmediğiniz konuda konuşmayın. Konusuz konuşma boş konuşmadır. Salt konuşmuş olmak için konuşmayın, siz zararlı çıkarsınız. Kontrol edemeyeceğiniz, etkileyemeyeceğiniz, değiştiremeyeceğiniz şeylerden konuşmak da yine çoğu kez boşa zaman ve enerji harcamaktır. Havadan sudan konuşmak bir anlamda budur. Siz istediğiniz kadar konuşun, havalar nasıl olacaksa öyle olacaktır.

Her söylediğini düşün, ancak her düşündüğünü söyleme deyimi insanların ağzından çıkanı kulağının duyması gerektiğini anlatan, az ve dikkatli konuşmanın önemini vurgulayan özlü bir ifadedir. Mutlaka akılda bulundurulması gerekir.

KONUŞMUŞ OLMAK İÇİN KONUŞMAYIN

Çok konuşan insanlar çoğu kez bilmeyerek karşısındakine duruma göre kendisine karşı da kullanılabilecek malzeme vermektedir. Konuştukça açık veren, adeta batan, kendi zayıf yönlerini ortaya koyan insanları hep görmüşüzdür. Kendisinin ve karşısındakinin zamanını ve enerjisini boşa harcayan bu insanlar, bir taraftan da suçlama, şikayet ve eleştirileriyle olumsuz duygularını beslemekte, bulundukları ortamda stresi artırmaktadırlar. Çok konuşmayı seven insanlar, bir süre sonra, konuşmuş olmak için konuşurken hayal güçlerini de zorlayarak kendilerini söze başladıkları konunun çok dışında kontrol edemeyecekleri kadar farklı ve gerçek dışı konularda konuşurken bulurlar. Bu insanların yakınlarında onların ağzından işlerine yarayacak laflar almak, tuzak kurmalarını kolaylaştıracak bilgiler edinmek isteyenler çokça bulunur.

Bütün bunlar, konuşmanın tümüyle boş ve gereksiz olduğu, insanların konuşmaktan kaçınması gerektiği anlamına gelmemelidir. Bir insanın dostlarıyla, iş arkadaşlarıyla, başkalarıyla konuşması güzel ve sağlıklı bir olgudur. Başkalarıyla konuşarak anlaşırız. Kendimizi ifade edemezsek, işte ve özel yaşamda amaçlarımızı elde edecek desteği bulamayız. Başarılı, huzurlu ve güvenli olamayız. Burada, dikkat edilmesi gereken konuşmanın bir tercih sonucu yapılmış olmasıdır. Alışkanlık olduğu için ya da konuşmuş olmak için konuşmak değil, amacı ve yararı belli bir konuda bilinçli bir karar ile konuşmaktır, doğru olan.

Konuşmasını bilmek aynı zamanda topluluk önünde etkili ve güvenli bir biçimde konuşmasını da bilmektir. Bazen insanlar topluluk önünde ayağa kalktıklarında ve bütün gözler kendisine çevrildiğinde aşırı heyecanlanırlar, konuşmasını şaşırırlar, zihinlerini toparlayamazlar, cümlelerini kuramazlar. Buna karşın, bazı insanlar da topluluk önünde, insanlar karşısında çok rahat, güvenli ve etkileyici konuşurken tek bir insanla konuşmaya sıra geldiğinde zorlanırlar, terlerler, rahatsız olurlar. Topluluk karşısında geniş bir görüş açısına ve istediği yöne bakma özgürlüğüne sahip bir kişi tek bir kişiye odaklanması gerektiğinde konuşma yeteneğini adeta kaybetmektedir.

BİLİNÇLİ OLUN

Konuşma becerisini, ister topluluk önünde ister birebir konuşmalarda, geliştirmek isteyen bir kişi bunu istemeli, karar vermeli, gerekli eylemleri kararlılıkla ve disiplinle uygulamalıdır. Konuşmayı öğrenmek isteyen bir kişi önce zayıf yönlerini görebilmeli ve bunları geliştirecek eylemleri planlamalıdır. Çoğu kişi konuşma becerisinin, diğer bir ifadeyle yerinde ve zamanında, anlamlı ve yararlı bir konuşmayı etkileyici bir şekilde yapabilme becerisinin olmadığını bilmemekte ve kendisine söylendiğinde de bunu kabul etmemektedir. Bu nedenle, konuşmasını bilmek için öncelikle zayıf yönleri bilmek gerekir.

Konuşma becerisinin; sözcük dağarcığı, ses tonu, konuşma hızı, beden dili, diksiyon, parazit sesler, asalak sözcükler, argo ve jargon kullanımı gibi çok ve çeşitli boyutları vardır. Bunların hemen hepsi okuma, dinleme, eğitim, gözlem ve pratikle geliştirilebilir. Ancak; konuşmanın amacını, yararını, yerini ve zamanını bilmek hepsinden farklı bir beceridir. İnsanın zihinsel tutumu ile ilgilidir ve eğitimle kazandırılması kolay değildir. Konuşmasını bilmek, insanın kendisine, başka insanlara, yaşama, işine ve ilişkilerine nasıl baktığına göre değişen ve mutlaka geliştirilmesi gereken bir yetenektir.



Kahrolacaksın!
Ve bir gün gelip, beni anlayacaksın.
Oysa; vakit çoktan geçmiş olacak
Ama sen yine de sözlerime aldırma.
...Gözlerin zamansız ıslanmasın.
Çünkü, artık çocuk değilsin
Güneşin nereden doğduğunu bilirsin
Başka bir İstanbul olmadığını bilirsin
Ve seni nasıl sevdiğimi bilirsin
Ama gitmek istiyorsan, yine de sen bilirsin