Gönderen Konu: Üretrit  (Okunma sayısı 2092 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı OĞUZHAN

  • Süper Mod
  • *
  • İleti: 2183
  • Rep Gücü : 869
  • Cinsiyet: Bay
  • Ne Mutlu Türküm Diyene !
    • Profili Görüntüle
Üretrit
« : Mayıs 24, 2009, 03:21:08 ÖS »

Üretrit

Erkeklerde, üretra olarak adlandırılan, dış idrar kanalının kadınlardan daha uzun olmasına bağlı olarak bu bölgenin iltihabı, yani “üretrit” daha sık görülüyor. Genellikle cinsel ilişki yoluyla bulaşan üretrit, penis ucundan gelen bir akıntı ve idrar yaparken yanmayla kendisini gösteriyor. Üretrit genellikle genç ve cinsel yönden aktif erkeklerde görülüyor. Hastalığın öncesinde çoğunlukla şüpheli bir cinsel ilişki öyküsü oluyor. Kadınlar genellikle hastalığı sessiz, yani asemptomatik atlatıyor ve taşıyıcı rol oynuyor. Fakat bazı üretrit türleri hiçbir ilişki olmaksızın da bulaşabiliyor. Hamam, sauna ve ortak soyunma odaları gibi erkeklerin toplu bulundukları yerlerden üretrit kapılabiliyor. Üretrite yol açan mikroplardan birisi Neisseria gonorrhoea. Gonore olarak adlandırılan bu üretrit türü halk arasında “bel soğukluğu” olarak da biliniyor. Bu mikrobu taşıyan kadınla birlikte olduktan 3-10 gün sonra idrarda yanma ve penis ucundan kötü kokulu, koyu kıvamlı, yeşil renkte bir akıntı başlıyor. Gün içerisinde hafifleyen bu akıntı en fazla sabah yataktan kalkınca görülüyor. Akıntıdan alınan örneğin mikroskobik incelemesiyle teşhis kesinleştiriliyor. Teşhis kesinleşince antibiyotik tedavisi başlanıyor. Halen gonorenin tedavisinde tek doz olarak yapılan seftriakson öneriliyor. Gonoreyle beraber görülen klamidya mikrobuna karşı önlem için ilave olarak bir hafta süreyle doksisiklin tedavisi de veriliyor. Klamidya ve üreoplazma, üretrit yapan diğer mikroplar arasında. Bu tip üretritlerde akıntı daha açık ve şeffaf kıvamda. Gonorede olduğu gibi bu mikroplar akıntının mikroskobik incelemesinde görülemiyor. Ancak üretrit şikayetlerinin olması, akıntı yaymasında lökositin artması ve gonokok görülmemesi durumunda hastanın üretritinin klamidya kökenli olduğu düşünülür. Klamidya antijenlerine bakılarak klamidyal üretrit teşhisi koymak da mümkün. Klamidyal üretritin tedavisinde doksisiklin veya kinolon grubu antibiyotikler kullanılıyor. Tüm tetkiklere rağmen bazı üretritlerin kaynağı bulunamıyabiliyor. Üretrit tedavi edilmediği durumlarda %95 oranında 3 ay içerisinde şikayetler kayboluyor. Tedavi edilmeyen üretritlerin yol açtığı en önemli sorunlardan birisi idrar kanallarında tıkanıklığa yol açması. Üretritin meydana getirdiği iltihabi reaksiyon idrar kanalında daralmalara sebep olup idrar yapmayı güçleştirebiliyor. Buna ek olarak, üretrit, meni kanallarında da tıkanmalara ve buna bağlı olarak kısırlığa yol açabiliyor. Tedavi edilmeyen üretritler kronik prostatit denilen prostat bezinin iltihabına yol açabiliyor. Bu nedenle penisden gelen akıntı, idrarda yanma gibi şikayetlerde derhal hekime müracaat edilmesi gerekiyor. Tedavinin körlemesine yapılmayıp, hastalığa yol açan mikrobun tespit edilerek buna göre uygun antibiyotiğin verilmesi çok önemli. Böyle yapılmadığı durumlarda şikayetler kısa süreli hafiflese de enfeksiyonu kesin olarak tedavi etmek mümkün olmuyor.