İnsan vücudu işlevlerini sürdürebilmek için gerekli enerjiyi dışarıdan, yediğimiz besinlerle karşılamak durumundadır. Besinlerle gereğinden fazla enerji alındığında ya da enerjinin gereği kadar harcanmaması durumunda , vücut fazlasını depolamaya başlar.
Üç ana besin kaynağı vardır
Protein (et, yumurta, süt vb.)
Karbonhidrat (şeker, un, sebze ve meyve vb.)
Yağ (katı, sıvı, hayvansal yağlar, zeytin, fındık, soya, kakao vb.)
Proteinler, vücudun yapı taşlarıdır ve mutlaka alınması gerekir.
Karbonhidratlar, vücudun en çabuk enerji sağladığı besin grubudur. Bu besinlerden alınan enerji, vücudun tüm işlevlerinde kullanılır ve çok çabuk tüketilir. Ancak çok fazla alındığında depolanır.
Son zamanlara kadar, gerek sağlık çalışanları, gerekse konuyla ilgisi olmayan kişiler aşırı kilolu olmanın psikolojik bir sorun olduğuna inanıyorlar ve obezitesi olanların ya yeme dürtülerini kontrol edemediklerini ya da çeşitli duygusal sorunların aşırı yemeye ve aşırı kiloya neden olduğunu düşünüyorlardı. Son araştırmalar, kilo almanın sanıldığından daha karmaşık olduğunu ve genetik, fizyolojik ve davranışsal ögeler içerdiğini göstermektedir.
Günümüzde psikolojik sorunların aşırı kilonun nedeni olmadığı, tam tersine aşırı kilolu olmanın psikolojik sorunlara yol açtığı ve bu sorunların da tedavinin başarısını olumsuz bir şekilde etkilediği çok iyi bilinmektedir.
Bir zayıflama programı uygulamaya başladığınızda, psikolojik faktörlerin kilo almanızda herhangi bir rolü olup olamayacağını belirlemeniz ve bu faktörlerin harcayacağınız çabayı ne şekilde etkileyebileceğini saptamanız son derece önemlidir.
Besinler ve Siz
Hepimizin besinlerle (ne yediğimiz) ve yemek yemeyle (niçin ve nasıl yediğimiz) ilişkisi bireyseldir ve biyolojimiz, ailemiz, arkadaşlarımız, kültürümüz, dinimiz, deneyimlerimiz, yaşama ve çalışma biçimimizin bir sonucudur. Bu faktörler bazı insanlar için olumlu etki gösterirler ve bir şeyler yemek bu kişiler için zevk, ödül, arkadaşlık, sevgi ve doyum anlamına gelir. Bazı insanlarda ise suçluluk duygusu, inkar, kontrol, kendisiyle çatışma, öfke, kaygı ve yoksunluk gibi çağrışımlara yol açmaktadır.
Aşağıdakilerden sizin duygularınızı
yansıtanlar hangileridir?
Sıkıldığımda moralimi düzeltmek için bir şeyler yerim.
Yemek, hayatın acı yönlerini hissetmememe yardımcı oluyor.
Sorunlarla yüzleşmemek için bir şeyler yiyorum.
Aç olmadığımda bile bir şeyler yiyorum.
Gece uyanıyorum ve tekrar uyuyabilmek için bir şeyler yemem gerekiyor.
Bir paketi açtığımda hepsini yemeden duramıyorum.
Yemek yedikten sonra kendimi suçlu hissediyorum.
Masada yemeğini en erken bitiren hep ben oluyorum.
Yemek hiç aklımdan çıkmıyor.
Tek başıma yemeyi tercih ediyorum.
Yukarıdaki bildirimlere verdiğiniz her evet yanıtını doktorunuzla görüşmelisiniz.
Kilonuz ve Siz
Herkesin kendi kilosuna ve vücuduna uyan bir görünüşü vardır. ‘İri’ olmak bazı insanlar için güç ve zenginlik anlamına gelirken, bazıları tarafından da kontrol yokluğu ve rahata düşkünlük olarak yorumlanmaktadır. Günümüzde özellikle kadınlar üzerinde zayıf olmaları konusunda çok büyük bir baskı vardır. Vücudunuzun şeklinden ya da kilonuzdan memnun olmamanız veya ailenizden ve arkadaşlarınızdan gelen baskılar ciddi boyutlarda duygusal sorunlara yol açabilir.
Aşağıdakilerden sizin duygularınızı
yansıtanlar hangileridir?
Sürekli olarak kilo vermeye çalışıyorum.
Hayatımdaki bütün sorunlarımın nedeni kilomdur.
Görünüşümden utanıyorum.
İrade gücüm kilomu kontrol etmek için yeterli değil.
Kilo verebilirsem sosyal yaşantımın çok daha iyi olacağını düşünüyorum.
Kilo vermek istiyorum ancak değişmekten korkuyorum.
Aşırı kilolu olduğum için insanlar benden hoşlanmıyorlar.
Ben şişman biriyim. Bu genetik ve bunu değiştiremem.
Biraz daha kilolu olmam sağlıksız olduğum anlamına gelmez.
Kilom beni çok üzüyor.
Zayıflamak için her şeyi yaparım.
Yukarıdaki bildirimlere verdiğiniz her evet yanıtını doktorunuzla görüşmelisiniz.
Kilo vermek, kontrolü ele almakla mümkündür.
Aşırı kilolu insanlara bir şeyler yeme konusundaki kontrollerini kaybettiren yiyeceklere ya da durumlara ‘tetikleyiciler’ adı verilir.
Tetikleyici yiyecekler
Sizin tetikleyici yiyecekleriniz hangileridir?
En sevdiğiniz yiyeceklerin bir listesini yapın ve inceleyin. Bir benzeşme var mı?
Çoğu yağdan ya da kaloriden zengin mi?
Listenizdeki her yiyecek için kendi kendinize sorun:
O yiyeceği gördüğünüzde kendinizi yemek zorunda mı hissediyorsunuz?
‘Sadece bir tane’ ya da ‘birazcık’ diye başlayıp durmakta güçlük mü çekiyorsunuz?
Aç olmasanız bile bu yiyecek varsa yiyor musunuz?
Bu yiyeceği hiç normal bir yemeğe tercih ettiniz mi?
Bu yiyeceği gözardı etmeyi deneyip başarısızlığa uğradınız mı?
Yukarıdaki sorulardan herhangi birine evet dediyseniz o yiyecek sizin için tetikleyicidir.
Tetikleyici yiyecekler konusunda ne yapabilirsiniz?
Bu yiyecekleri çok az miktarlarda almalısınız. Ancak tetikleyici bir yiyecek kontrolün sizden çıkması anlamına geldiğinden yapabileceğiniz en iyi şey bu yiyeceklerden tamamen kaçınmaktır.
Tetikleyici Durumlar
Bazen ne yediğiniz değil, nasıl ve ne zaman yediğiniz kontrolünüzü kaybetmenize yol açar.
Aşağıdaki bildirimlerden size uyanı seçin.
Gün boyunca çok az, gece ise çok fazla yiyorum.
Genellikle televizyon izlerken ya da telefonla konuşurken bir şeyler yiyorum.
Tam bir öğünden çok, isteksizce bir şeyler atıştırıyorum.
Genellikle ayakta yiyorum.
Canım sıkkın olduğunda ya da kaygılıyken yiyorum.
Eve gelir gelmez bir şeyler yemeye başlıyorum.
Yukarıdakilerin hepsi tetikleyici durumlara örnek olarak verilebilir. Bu durumlardan kaçınmak için yapmanız gerekenler şu şekilde özetlenebilir:
Öğünleri atlamayın. Günde üç öğün yemek ve yiyin ve aralarda atıştırın.
Yemeklerinize odaklanın. Kontrolünüzü kaybetmenize neden olabilecek şeylerden uzak durun.
Atıştırmayın, yemek yeyin. Atıştırdığınızda yiyebileceğinizden fazlasını yemeniz çok kolaydır.
Yemeği her zaman oturarak yeyin. Bu size düzenli yeme alışkanlığı kazandırır, atıştırmayı önler ve yemeklerinize odaklanmanızı kolaylaştırır.
Yiyecekleri bir ödül olarak kullanmayın, başka alternatifler arayın.
Eve geldikten sonraki ilk 15 dakika içinde hiçbir şey yemeyin. Yorgun ve aç olduğunuz için en tehlikeli zaman dilimi bu dönemdir. Bu nedenle en azından 45 dakika bekleyin.
Olumsuzları olumluya dönüştürmek
Kendi kendinizi kontrol etmeyi öğrenmeden kilonuzu kontrol altına alamazsınız. Olumsuz düşünceleriniz tüm kilo verme programınızı alt üst edebilir. İşte size başarılı olmanız için gerekli olduğunu düşündüğünüz şeyleri değiştirmek için bazı öneriler:
“Ya diyetteyim ya da değilim.” Zayıflama programını mutlaka uygulanması gereken birşey olarak değerlendirmeyin. Kilo verme, tüm yaşam boyu süren ve yavaş değişikliklerle ilerleyen bir olaydır.
“Bir parça kek için irademe hakim olamadım.” Yaşam iniş ve çıkışlarla doludur. Her küçük düşüşü bir yetersizlik belirtisi olarak algılamayın, boşverin gitsin.
“Herşey kilomu hatırlatıyor.” Olayları soğukkanlı değerlendirin. Kilonuz kimliğinizi oluşturan şeylerin sadece küçük bir parçası.
“Hiçbir zaman yeterli olmayacak.” Gerçek dışı hedefler koyarsanız, ne yaparsanız yapın başarılı olamazsınız. Amaçlarınızın ulaşılabilir olduğundan ve ulaştığınızda mutlu olacağınızdan emin olun.
“Zayıflama programları bende hiçbir zaman etkili olmuyor.” Başlamadan pes etmeyin, sizin vücudunuz da herkes için geçerli olan biyoloji kurallarına uygun çalışıyor. Aldığınızdan daha fazla kalori harcarsanız kilo verirsiniz. Aldığınız ve harcadığınız kaloriler arasında bir denge oluşturursanız kilonuz sabit kalır.
“Yapamam.” Tabii ki yapabilirsiniz. Gerçekçi hedefler belirleyin, acele etmeyin ve bu programdaki kılavuzu izleyin.
“Kendimi diyet yapıyor gibi hissetmiyorum.” Sürekli diyeti düşünmeyin. Kilonuzu düzenlediğinizde size sağlayacağı yararları düşünün.
“Suçluyum.” Kendi kendinizi cezalandırmayın. Kendini suçlamak motivasyonunuzu olumsuz etkileyecektir.
“Ben şişman biriyim.” Kendinizi bir etiket olarak değil bir insan olarak görün. Bu şekilde düşünmek başarısızlığınızı kaçınılmaz kılar.
“Bu benim hatam değil.” Kilonuzun sizin kontrolünüz dışındaki çeşitli güçlere bağlı olduğunu ve değiştirme konusunda çaresiz kaldığınızı düşünebilirsiniz. Aşırı kilolu olmanız sizin hatanız olmayabilir, ancak kilonuzu düzenlemek tamamen sizin sorumluluğunuzdadır.
Kilo Kontrolünüzü Olumsuz Etkileyebilecek Psikolojik Faktörler
Aşırı kilolu olmanın sonucu olarak ya da tamamen başka faktörler nedeniyle ortaya çıkan çok sayıda psikolojik durum vardır. Nedeni ne olursa olsun bir psikolojik durumun varlığı zayıflama programının gerektiği gibi uygulanmasını önler. Kilo kontrolü için duygusal açıdan sorunlar yaşanırken, sağlanması güç olan iki erdeme sahip olmak gereklidir: sabır ve dikkat. Zayıflama programına başlamadan önce tedavi edilmesi gereken durumlar aşağıda sıralanmaktadır.
Depresyon
Son üç ay içindeki genel ruh halinizi düşünün ve 0′ın en kötüyü, 10′un en iyiyi tanımladığı bir ölçek oluşturun. Genel skor 6′dan düşük ise depresyonda olabilirsiniz. Ağlama eğilimi bir depresyon göstergesi olabilir. Depresyonda iseniz herhangi bir değişiklik için gerekli motivasyonu sağlamanız, dolayısıyla da zayıflama programını uygulamanız son derece güçtür.
Anksiyete
Kendinizi ne derece kaygılı hissediyorsunuz? 0′ın normal, 5′in bir parça sıkıntılı, 8′in ileri derecede sıkıntılı ve 9 ile 10′un panik ataklar ya da sürekli sıkıntı anlamına geldiği bir ölçeğe göre cevap verin.
İş yapma güçlüğü
İşlerinizi tamamlamanın eskiye göre daha zor olduğunu düşünüyor musunuz?
Eğlenme yeteneği
Normal koşullarda birlikte olmaktan ve bir şeyler yapmaktan zevk aldığınız kişilerle olan ilişkileriniz nasıl? Eskisinden daha mı eğlenceli, daha mı kötü, aynı mı?
Libido
Cinsel isteğinizde eskiye göre bir değişiklik var mı? İnanılanın tersine libido kilodan etkilenmez. Libido kaybı varsa altta yatan başka nedenler araştırılmalıdır.
Enerji düzeyi
Kendinizi öncesine göre daha enerjik ya da daha yorgun hissediyor musunuz?
İlişkiler
Eşinizle, arkadaşlarınızla, patronunuzla ya da iş arkadaşlarınızla ilişkileriniz nasıl? Daha iyi, daha kötü, her zamanki gibi? Süregelen sorunlarınız var mı?
Kaybolma duygusu, güçsüzlük ya da öfke
Hiç kendinizi kaybolmuş, zayıf ve güçsüz hissettiniz mi?
Kilo vermenize yardımcı olacak davranış biçimleri
Sorunları belirleyin ve tedavi edin
Kilo almanızın ya da kilonuzu kontrol etme güçlüğünüzün psikolojik bir nedene bağlı olduğunu düşünüyorsanız profesyonel yardıma ihtiyacınız var demektir. Depresyon ve anksiyete gibi pek çok psikolojik sorun ilaç tedavisi ya da çeşitli önerilerle kolayca halledilebilir.
Tek başınıza yapmaya çalışmayın
Kilosunu tek başına kontrol edebilen insan sayısı çok azdır. Pek çok insan yardıma ihtiyaç duyar. Siz de ailenizden ve arkadaşlarınızdan yardımcı olmalarını isteyebilirsiniz. Ancak yardım istediğiniz kişinin sizi anladığından ve yardım etmeye istekli olduğundan emin olmalısınız. Grup oturumları bazı kişiler için yararlı iken bazıları için değildir, bu nedenle grubun sizin için doğru bir grup olup olmadığını anlamaya çalışın. Doktorunuzdan, psikoloğunuzdan ve beslenme uzmanınızdan da yardım isteyebilirsiniz.
Sabırlı olun ve kendinize şefkat gösterin
Kilo vermek zaman ve çaba gerektirir. Yaptığınız hataları önemsememe eğiliminde olmayın. Gerçekçi hedefler belirler ve ilerlemenizi monitörize etmeyi öğrenirseniz (Hedeflerin Belirlenmesi, Kilo Vermenin İzlenmesi ve Beslenme Rehberi başlıklı diğer broşürlerimize bakınız) başarılı olursunuz.
Gıdaları düşünme ve söz etme biçiminizi değiştirin
Hepimiz kendi kendimize konuşuruz. “Ne kadar kötü bir gün, tatlı bir şeyleri hak ettim” yerine “Tatlı bir şeyler yemek günümü güzelleştirmeyecek, diyetime bağlı kalmak ise kontrolü elimde tuttuğumu hissettirecek” demeyi deneyin. Yiyeceklerden söz etmemeye çalışın, konuşmak durumunda kalırsanız yüceltmeyin. Kilonuzu kontrol altında tutarsanız bunun size sağlayacağı yararları düşünün.
Gevşemeyi öğrenin
Stres ile başa çıkmak kilonuzu korumanız açısından önemlidir. Sizi strese sokan durumları belirleyin ve kaçınmanın yollarını arayın. Bunda başarılı olamıyorsanız hafifletmeye çalışın ve aşırı yeme ya da içme için bahane oluşturmalarına izin vermeyin. Kas gevşetme teknikleri, derin soluma ve meditasyon gibi yöntemlerle stresinizi kontrol altına almaya çalışın.
Kilonuzu etkilediğini düşündüğünüz duygusal faktörlerden bazılarını bir kağıda yazınız. Mesela: Yiyecekler hakkındaki düşünceleriniz, kilonuz hakkındaki düşünceleriniz, tetikleyici yiyecekleriniz, tetikleyici durumlarınız, kilo vermenizi önleyen faktörler, vb.
Önemli not: Aşırı kilolu olmanın nedenleri ve sonuçları tek bir nedene bağlanamayacak ve tek bir çözüm yoluyla halledilmeyecek derecede karmaşıktır. Araştırmalar aşırı kilolu insanların birbirlerinden çok farklı olduklarını ortaya koymaktadır. Her birey için genetik, diyetsel ve duygusal faktörlerden oluşan bir etkileşim söz konusudur. Doktorunuz ve sağlığınızla ilgilenen diğer kişilerle yakın bir çalışma içine girerek sizin için en doğru çözümü bulabilirsiniz.
Yağlar ise, yine organizmanın bazı işlevleri için gereken ama sıklıkla gereksinimden çok daha fazla alınan, hem fazla kalori içeren hem de çok zor sindirilip yakılabildiği için, kolaylıkla depolanabilen besinlerdir.
Bu besinlerden gereksinimden daha fazla enerji, yani kalori alınmışsa, süratle depolanmaya başlar. Depolama sıklıkla yağlarla yapılır. Bu da, obeziteye yani şişmanlığa giden yolu açar.
Alınan enerji nasıl harcanır?
Vücut enerjiyi üç yolla harcar; Bazal metabolik olaylar
Fiziksel aktivite
Termojenik aktivite
Bazal metabolik olaylar, vücudun sürekli gerçekleştirdiği ancak dışarıdan görülemeyen aktivitelerdir. Örneğin kalbin çalışması, damarların sürekli daralıp gevşemesi, mide ve barsakların sindirim hareketleri, solunum sisteminin oksijen sağlamak için yürüttüğü işlevler, böbrek ve üreme sisteminin faaliyetleri bazal metabolizmaya örnek olarak gösterilebilir. Bunlar, bazen küçük değişiklikler olsa da, sıklıkla aynı miktarda enerji harcayan işlevlerdir. Günlük enerji tüketiminin %70′ini bazal metabolizma oluşturur.
Fiziksel aktivite, 24 saat boyunca bilinçli olarak yapılan tüm hareketlerdir. Oturup kalkmak, yürümek, koşmak, gülmek, yemek yemek, spor yapmak, yüzmek, bisiklete binmek örnek olarak gösterilebilir. Günlük enerji tüketiminin %20’sini normal fiziksel aktivite oluşturur. Normalin üzerinde hareket edilirse enerji tüketimi artar.
Termojenik aktivite, alınan besinleri yakarken oluşan ısı ve bunun için harcanan enerjidir. Günlük enerji tüketiminin %10′unu termojenik aktivite oluşturur. Önemli nokta, alınan besinlerin birbirinden farklı termojenik aktivite oluşturmasıdır. Katı besinler sıvılardan, karbonhidratlar yağlardan, fruktoz glukozdan ve doymamış yağlar doymuş yağlardan daha fazla ısı oluştururlar. Yani bu besinler tercih edildiğinde daha fazla enerji harcanır.
Bu üç başlık, vücudun harcadığı enerji miktarını belirler. Bunlardan değiştirilmesi en güç olanı bazal metabolik olaylardır. Bu kişiden kişiye farklılık gösterebilir ve kalıtım ile ilişkilidir.
Genetik olarak şişmanlığa eğilimi olanlarda bazal metabolik hızda değişiklikler olabilir. Yani, obezitenin genetik bir boyutu söz konusudur.
Genetik etkilerin yanında, çevresel faktörler de obezitenin oluşumunda rol oynar. Sosyal, kültürel, dinsel farklılıklar, bunların etkisinde gelişen yeme alışkanlıkları, hareketlilik derecesi ve kişilik yapısına olan etkiler, bu süreçte rol oynadığı düşünülen faktörlerdir.
Ayrıca, hareketsiz yaşam tarzı da obezite oluşumunda çok önemli bir etkendir. Enerji harcamasını artıracak en kolay yol, fiziksel aktivitenin artırılmasıdır. Fiziksel aktivite ne kadar çok olursa, o kadar çok enerji yakılır ve kilo verilir.
Sonuç olarak obezite, besinlerle alınan enerji miktarının, metabolizma ve fizik aktivite ile tüketilen enerji miktarını aştığı durumda ortaya çıkar.