Gönderen Konu: Ölümün Güzelleri  (Okunma sayısı 1168 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı aksaa

  • VIP Üye
  • *
  • İleti: 2745
  • Rep Gücü : 231
  • Cinsiyet: Bay
  • ...:::AKSAA:::...
    • Profili Görüntüle
    • http://www.aksaa.org
Ölümün Güzelleri
« : Nisan 19, 2008, 04:22:15 ÖS »

Korktuğundan Emin
Enes Bin Malik (ra)’dan rivayet olunur ki: “Hz. Peygamber (aleyhisselatu vesselam) ölüm döşeğinde olan bir gencin yanına girdi ve ona: ‘Kendini nasıl hissediyorsun? Diye sordu. Genç cevaben: ‘Ben Allah(ın affın)ı umarım ve günahlarımdan korkarım’ dedi. Bunun üzerine Resulullah buyurdu ki: ‘Bu vakitte mü’min bir kulun kalbinde bağışlanma umudu ve günah korkusu birleşince, mutlaka Allah Teala o kuluna dilediğini verir ve onu korktuğundan emin kılar.” (Tirmizi, Cenâiz, 11; İbn Mace, Zühd, 31)

Bilinmelidir ki, evliyanın can çekişme anındaki halleri değişiktir. Bazısının üzerinde heybet hali, bazılarında ise ümid hali galip olur. Bazılarına ise o halde öyle şeyler gösterilir ki, bu hareketsizlik ve güzel bir güven içinde olmalarını gerektirir.

“Amel Defterim Dürülmekte…”
Ebu Muhammed el-Ceriri’nin şöyle dediği hikaye olunur: “Can çekişme halinde iken Cüneydi Bağdadi’nin (ks) yanındaydım. O gün Nevruz’a rastlayan Cuma günüydü. Cüneyd, Kur’an okumakla ve meşgul idi ve hatmini bitirmeye çalışıyordu. Ben:
- Ey Cüneyd bu halde dahi Kur’an mı okuyorsun? dedim.
- Kur’an okumaya benden daha layık (çok ihtiyacı olan) kim vardır? İşte ömrümün sayfası ve amel defterim dürülmekte, dedi.

Cemalini Ummak…
Ebu Muhammed Herevi’nin şöyle dediği hikaye olunur. Ebu Bekir eş-Şibli vefat ettiği zaman yanındaydım. Sabaha kadar şu iki beyiti okurdu:
Yüzünün nuruyla evimiz aydınlık, orada lamba ihtiyaç değildir.
İnsanlar deliller getirdikleri zaman, bizim delilimiz cemalini ummak olacak.

Hesaba Çekilmek
Bişr-i Hafi (ks) can çekişirken dediler ki ona:
- Ey Bişr, sanki hayatı istiyor gibisin. Buyurdu ki:
- Allah’ın huzuruna varmak şiddetli oluyor.
Bişr-i Hafi Hazretlerinin sözünden anlıyoruz ki, o ölüme; kudret ve azametiyle, Ehad ve Melik Olan Allah-u Zülcelal’in huzuruna çıkarak, hesaba çekilmek olarak bakıyordu.
Efendimin Huzuruna Varıyorum
Derler ki, Hz. Hasan (ra), can çekişme anında ağladı. Ağlama sebebini sordular. Buyurdu ki: “Görmediğim efendimin huzuruna varıyorum.”

“Yarın Dostlarıma Kavuşacağım”
Bilal-i Habeşi (ra) can çekişmeye başlayınca, hanımı ağlayıp: “Vah vah! Ne kadar hüzünlüyüm” dedi. Hz. Bilal dedi ki: “Yer hüzün yeri değil, belki sevinçliyim, yarın dostum Hz. Muhammed ve ashabına kavuşacağım.”

“Benim İçin Sen Varsın!...”
Sufilerden birinin vefatı yaklaşınca hizmetçilerine: “Ey Genç! Ellerimi Bağla, ve yüzümü toprağa bulaştır” dedi. Ve sonra, “ölüm yaklaştı bir günahtan istisnam yok, özür dileyecek bir özrüm yok, bekleyecek gücüm yok. Benim için sen varsın, benim için sen varsın!...” diye yakararak, bir çığlıkla can verdi. Hatiften bir ses işitildi. Şöyle diyordu: “Kul efendisine alçak gönüllülük gösterdi. Mevlası da onu kabul etti.”

Aşk Ateşi
Can çekişme halindeki bir sofiye, Allah’ın Zikrini telkin ettiler dedi ki: “Bunu bana nasıl söylersiniz. Ben Allah-u Teala’nın aşk ateşi ile yanmaktayım.”

Bir Beyitle Gelen Ölüm
Ebu Hatim Sicistaninin, Ebu Nasır Serrac’tan şunu rivayet ettiğini işitmiştim. Ebu Hüseyin Nuri’nin ölüm sebebi şu beyiti duymasıdır:
Seni seve seve, öyle bir menzile eriştim ki,
Akıllar bu menzile vardıklarında hayrete düşmüşlerdir.

Nuri bu beyiti duyunca, kendinden geçti ve sahrada şaşkın bir halde dolaşmaya başladı. Dolaşırken bir kamışlığa uğradı. Üst tarafı kesildiği için, kamışların keskin yanları ayağını parçaladı. Ve sabaha kadar ayağından kan aktı. Sabah olunca, sarhoş gibi kendinden geçmiş olarak aşkı ilahiden dolayı yere düşerek vefat etti.

“Niçin Gülmeyimki?”
Derler ki: Abdullah b. Mübarek vefatı sırasında gözlerini açıp güldü ve “Çalışanlar, böylesi bir kurtuluş için çalışsınlar.” Ayetini okudu. (Saffat, 61)

Derler ki: Mekhul b. Ebu Müslim sabah akşam hüzünlü idi. Ölüm hastalığında ziyaretine gelen ziyaretçiler güldüğünü görünce sebebini sordular. Dedi ki: “Niçin gülmeyim ki, sakındığım şeyin ayrılığı yaklaştı, umduğuma ve arzuladığıma ulaşmam yakın oldu.”

Ölmek İçin Yer Var mı?
Sufilerden biri anlatıyor: “Mimşad Dineveri’nin yanındaydım. Fakir bir derviş gelip selam verdi. Selamına karşılık verdiler. Derviş: “Burada insanın ruhunu teslim edebileceği temiz bir yer var mıdır?” diye sordu. Bir yer gösterdiler. Orada çeşme vardı. Derviş o çeşmeden abdestini yenileyip, Allah’ın dilediği kadar namaz kıldı. Sonra Gösterdikleri yere vardı ve edeple uzandı. Baktık ki ruhunu teslim etmişti.

Kelime-i Şehadet
Fakirlerden (sufi) biri anlatıyor: “Yahya İstahri vefat edeceği zaman etrafında oturuyorduk, içimizden biri, “Eşhedu en lâ ilâhe illallah de” dedi. Şeyh yattığı yerden kalkıp oturdu, birimizin elinden tuttu ve ona, “Eşhedu en lâ ilâhe illallah de” diyerek kelime-i şehadet getirtti. Sonra bir başkasının da elinden tutup aynı şeyi söyletti. Bu şekilde orada bulunan herkese önce kendisi tekrar edip sonra onlara tekrar ettirerek ruhunu canana teslim etti…”

Şerrinden Emin Olunmayan: Dünya
Salihlerden birine: “Ölümü arzular mısın?” diye soruldu. Buyurdu ki, “Şerrinden emin olunmayan ile kalmaktan, hayır umulanın huzuruna varmak daha hayırlıdır.”

“Yarın Öleceğim”
Ebu Yakup Nehrecuri anlatıyor: “Mekke’de fakirin biri bir dinar getirip, ‘Ben yarın öleceğim, bu dinarın yarısı ile yıka ve kefenle, yarısı ile de kabrimi hazırla’ dedi.

İçimden ‘bu gencin aklından sorunu var galiba, Hicaz fakirliğinin üzüntüsü ile iç sıkıntısından böyle söyler dedim.’ Sonra dinarı alıp sakladım. Ertesi gün, gelip tavaf yapmaya başladı. Ardından bir köşeye çekildi ve yere uzandı. Kendi kendime, “ölmeye gidiyor herhalde” dedim. Yanına vardım, kımıldattım, öldüğünü gördüm. Sonra vasiyeti üzere defnettim.”

Ölüm
Ebu’l Hasan Müzeyyin anlatıyor: “Can çekişirken Ebu Yakup Nehrecuri’ye “La ilahe illallah de’ dedim.Tebessüm ederek, ‘Beni mi istiyorsun? Ölümün zevkini tatmayan, ölümü ve hayatı yaratan Zat’ın izzetine yemin ederim ki, şimdi benimle O’nun arasında izzet hicabından başka bir şey yoktur.’ Dedi ve o anda öldü.” Müzeyyin bu olayı hatırladığı her defasında ağlar ve sakalını tutup, “Benim gibi faydasız biri nasıl olur da Allah’ın evliyasına kelime-i şehadet telkin eder” derdi.

“Beni Uğraştırmayın…”
Şeyh Ebu Abdurrahman Sülemi’den duydum. Ebu Bekir Razi’nin şunu anlattığını işitmiş. Zünnun Mısri’ye can çekişirken, “Bize nasihat et” dediler. O da, “Beni uğraştırmayın, ben O’nun lütfunun güzellikleri karşısında şaşkınlık içindeyim” dedi...

Ebu Osman Hiri demiş ki: “Ebu Hafsa ölmek üzere iken, ‘Bize ne öğüt verirsin dediler. Dedi ki; ‘Konuşmaya gücüm yok. Sonra kendisinde bir miktar güç müşehade edip halini görünce ona “Söyle de senden rivayet edeyim” dedim. O da, “İşlenen günahlara bütün kalbinizle kırgın olunuz” dedi…

DERVİŞ ENES AHMEDOĞLU
Gülistan Dergisi


<br /><br />

Çevrimdışı Gamzeli

  • _Gamzeli_
  • Admin
  • *
  • İleti: 18871
  • Rep Gücü : 2045
  • Cinsiyet: Bayan
  • Bana Sen Lazımsınn...
    • Profili Görüntüle
    • Ahmet Maranki
Ynt: Ölümün Güzelleri
« Yanıtla #1 : Nisan 19, 2008, 05:29:40 ÖS »
teşekkürler...
Seni sevdim gönülden, kalbimin sahibi oldun bilmeden, bu yürekte varolacaksın ebediyen, bunu bil çok seviyorum gerçekten.
Seninle doğdu bu yürek, sensin gönlüme eş, dudaklarım dudaklarındayken sanki can verdi bu yürek, senin kollarında ölmek dünyada en güzel şey olsa gerek..