İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - OĞUZHAN

Sayfa: 1 ... 32 33 [34] 35 36 37
496
Edebiyat ve Şiir / Yoksun
« : Nisan 24, 2009, 07:33:15 ÖS »
Bu sabahta, her sabah olduğu gibi,
sensizliğe açtım gözlerimi.
Biliyorum yoksun ama,
yine de mutfağa baktım, orada mısın diye.
Bıktım artık, her gün aynı hüsranı yaşamaktan.
Ekmek almaya gittim,
yine senin sevdiğin zeytinden aldım.
İki yumurta kırıp bekledim seni, gelmeyeceğini bile bile.
Alışkanlık işte; yine iki bardak koydum masaya,
Ve, ikisinide doldurup, birine şeker atmadım hiç.
Sırf sen yoksun diye, çayın bile eski tadı yok.
Güneş, eskisi gibi vurmuyor artık pencereme.
Gariptir ama,
çalar saat bile, bir başka çalıyor sabahları.
Oysa, hiçbir eşyanın yerini değiştirmedim,
Hepsi yerli yerinde duruyor, aynı giderken bıraktığın gibi.
Duvardaki tablolar, vitrindeki bardaklar,
balkondaki saksılar.
Hatta, her sabah gelip, çiçeklere zarar veren
o inatçı kuş vardı ya;
O bile, hala aynı inatta.
Sokağın sabah telaşı,
Okula giden çocukların koşuşturmaları,
Mahallelinin sabah muhabbetleri,
Sokak arasındaki simitçi naraları,
hep eskisi gibi.
Sonra, her sabah işe giderken uğradığım
gazete ve sigara satan o küçük büfe,
Onun önündeki dolmuş bekleyen kalabalığın
uykulu gözleri,
Az ileride, yol kenarında bekleyen, küçük boyacı çocuk bile
aynı saatte ve aynı yerinde.
Değişen pek birşey yok aslında.
Herşey aynı, herşey olduğu yerde ve herşey sensizlikte.
Herşey;
Gelmeyeceğini bile bile,
Hala, seni beklemekte...!

MÜEBBET-MART2006


Zeki Yüceel

497
Edebiyat ve Şiir / Üşüyoruz
« : Nisan 24, 2009, 07:29:50 ÖS »
Üşüyoruz,
Bu ıssız sokak ta
Bir köşe başında
Yalnız
Ve çaresizce...

Üşüyoruz,
Ve bir sokak lambası
Aydınlatıyor evimizi
Ve düşlerimiz,
O küçücük düşlerimiz,
Isıtıyor içimizi
Elinden geldiğince...

Yıldızları kuşandık bedenimize
Korusun diye bizi
Soğuğun ve ayazın
O donduran lanetinden...




Melih Fırat Ayaz

498
Edebiyat ve Şiir / Ulan Aşk!
« : Nisan 24, 2009, 07:28:44 ÖS »
Ya aşk, ne hale çevirdin beni?
Her haltı senin yüzünden yedim.
Yalnızlık mı arasın, ayrılık mı?
Bir gün mutluluktan uçarım,
Bir gün durmadan ağlarım.
Ulan aşk! Ne hale getirdin beni?

Ya aşk, ne hale çevirdin beni?
Ben ki, bir zamanların taşfırın erkeği.
Ben ki, dediği dedik, inatçı keçi.
Şimdi am bir kılıbık oldum çıktım.
Lan ben nasıl şiir yazarım?
Ulan aşk! Ne hale getirdin beni?

Ya aşk, ne hale çevirdin beni?
Ben eskiden ağlamak ne bilmezdim.
O haltı da senin yüzünden yedik.
Gözümden yalnızca kahkaha gözyaşları gelirdi,
Durduk yere...
Şimdiyse hüngür hüngür ağlıyorum.
Ulan aşk! Ne hale getirdin beni?

Ya aşk, ne hale çevirdin beni?
Eskiden kızlara tahammülüm yoktu.
Gördüğüm yerde öldüresim gelirdi onları!
Hemen yapışırdım saçlarına,
Uzatırdım, geldiği kadar.
Lan ben bir kızı nasıl severim?
Ulan aşk! Ne hale getirdin beni?

Ya aşk, ne hale çevirdin beni?
Ben romantizmi hiç bilmezdim.
OLdum olası gıcığımdır romantik insanlara.
Ama sen beni de onlardan yaptın.
Kendime gıcık oluyorum lan senin yüzünden!
Lan ben bir kıza nasıl ''seni seviyorum'' derim,
Nasıl hediye alırım,
Nasıl şiir yazarım?
Ve ben bir kız için nasıl ağlarım?
Ulan aşk! Ne hale getirdin beni?
Durduk yere maymun ettin beni.


Ünal Akarpınar

499
Edebiyat ve Şiir / Sen Yoksun Ki
« : Nisan 24, 2009, 07:28:04 ÖS »
Sen bahar getirmiştin içime,
Kalbim, seninle çiçek açtı.
Şimdi bir bak halime,
Eser kalmadı o bahardan.
Yapraklar düşüyor kalbime,
Sonbahar yaprakları...
Artık yeşermez kalbim!
Niye mi?
Sen yoksun ki...

Yıllardır sızlanan gönlüme
Gülmeyi sen öğrettin.
Sen varken ıslanmıyordu ruhum
Kalbimin gözyaşlarıyla.
Artık gülmez bu yürek!
Niye mi?
Sen yoksun ki...

En zor anlarımda
Ellerimden sen tutmuştun.
Hep sen çıkarmıştın beni
Saplandığım karanlık çukurlardan.
Bak, şimdi terk edildim,
Çaresizim...
Artık çıkmam ben burdan!
Niye mi?
Sen yoksun ki...

Bence sevmeyen insan ölmüştür,
Ya da sevilmeyen.
Tam ''öldüm'' derken sen hayat verdin bana.
Galiba yine ölüyorum.
Artık hayat bana yaramaz!
Niye mi?
Sen yoksun ki...



500
Edebiyat ve Şiir / Şeker Dil
« : Nisan 24, 2009, 07:26:37 ÖS »
Dünyanın şekeri,tatlı bir dildir,
Dostluğu çoğaltır,azaltır düşman.
Çalıyı sevdiren,açtığı güldür
Koklayanlarını,etmiyor pişman..

"Gül ki,gül yüzünde güler açılsın"
Bu atasözünü,sen hiiiç unutma.
Girdiğin gönüle,neşe saçılsın
Üzücü sözleri,dilinde tutma.

Karlı kış gününü,ısıtan güneş.
Sıcaklığın sarsın,seven gönülü.
Tanrı'dan beklerim,senin gibi eş
.Ömrünce ötmeli,aşkın bülbülü

Sevenine güvenmutlu et onu,
Sen de kutlanırsın,bunu iyi bil.
Aşka inananın,huzurdur sonu
İki dal üstünde,açarsa bir gül.

Gözüyle bildirir,sevmeyi bilen,
Seveceği cana,mesaj atarak
Ömrünü uzatır,seni çok seven
Mutluluk dalında,Çiçek açarak.

1417- 22/07/ 2007.



Mustafa Özçiçek

501
Edebiyat ve Şiir / Ardımızdan
« : Nisan 24, 2009, 07:25:58 ÖS »
Ve ecel
Bastı tetiğe
Ölüm marşları çalındı
Ardımızdan,
Nereden geldiği belli olmayan
İğrenç bir sesle,
Yıktı geçti milyonları,
Susturdu tüm çığlıkları,haykırışları...
Yaktık bütün gemileri,
Dönüş yok artık geri...
Kırıldı kalem,
Kaçtı ilham,
Geçti rüzgar,
Uçtu kuşlar,
Ve soldu yaz çiçekleri,
Ve geldi sonbahar,
Ardımızdan...

502
Edebiyat ve Şiir / Uğur Böceği
« : Nisan 24, 2009, 07:24:04 ÖS »
Bir ugur böceği nasırlı bir elden havalandıktan sonra bir fasülye tarlasının üstüne gelir.Yorulmuştur ve konacak bir yer arar.Fasülye tarlasında ise fistanını beline bağlamış bir kadın elinde kürek, fasülyeleri sulamaktadır.Uğur böceği bir fasülye dalına inip suya düşmeyi göze alamaz ve kadının omzunu hedef seçer konmak için.Lakin kadın sabit durmamaktadır; arıklar açıp, böğenen suların bulunduğu toprak sırtlarını yırtıp eğilip büküldüğünden, uğur böceği kadının etrafında bir tur döner.Kendisine seçtigi hedef bir an sabit olur ve hedefine yönelir.Kadın tam o anda taşan suyun içinde bocalayan küçük bir kelebegi boğulmaktan kurtarmak için eğilir.Uğur böceği hızını alamaz ve koskocaman bir su birkintisine çakılır.Bir yanda hayat kurtulmuşken diğer yanda bilmeyerek de olsa başka hayata son verilmiş olur böylelikle...

Her insan iyi degildir, tüm iyilerde hatasız degildir.Bir iyilik yaparken o anda başka birine yada ortama zarar verebiliriz...

Oktay Baykurt

503
Edebiyat ve Şiir / Kar
« : Nisan 24, 2009, 07:23:13 ÖS »
Kahreden bir kurşun yarası gibi yağıyordu
Ağır ağır, ince ince, ölümüne ölümüne
Ne uzaktan elkızının gülümsemesi kar ediyor
Nede el sallaması
İllaki aklımda beyaz ellerin;
Kar gibi.

Kimi görsem hep tanıdık
Kimi görsem hep sen oluyorlar
Sakın ha kızma! Hasretlik zor zanaat
Hele ki anaya, hele ki babaya, hele ki sana
Acıta acıta yağıyor adamın üzerine;
Kar bile.

Hançerleyen bir bıçak yarası gibi geliyordu üzerime
Soğuk soğuk, parlak parlak, ölümüne ölümüne
Yaralamaz demişlerdi ayrılık adamı gurbette
YALAN!
Azrail Azrail geliyor uykularıma;
Kar ise.

Gayrı duramam buralarda evim yok, yurdum yok
Senden öte yatacak toprağım yok
Sensizsem eğer bana artık her şey nafile
Sanma ki seni unutacağım
Sanma ki sensiz yaşayacağım.

İşte yine yağıyor
Kahreden bir kurşun yarası gibi
Ağır ağır, ince ince, ölümüne ölüme
Ve ben bu sefer on altı yerimden
Kurşunlanmış olarak gidiyorum;
Kar ile.

Eğer bir gün
Geri dönüpte beni bulamazsan
Yağ mezarıma
Kar gibi...

504
Edebiyat ve Şiir / Bahara Geleceksin
« : Nisan 24, 2009, 07:22:12 ÖS »
Donatıp ilk bahar rüzgarlarını
Kavuşmanın cennet kokularıyla
Bir seher vaktine sığdıracaksın
Gelmenin en anlamlısını
Yalnızlığı bırakacaksın
Tek başına korkularıyla

Baharla döneceksin
Hüzün döşeyip gittiğin
Yollardan

Önce yıldızlar göz kırpacak
Gösterecek ay gamzelerini
Nefesini ikram edecek rüzgar
Soluksuz kalan ciğerlerimize
Ufukta göründüğünde yüzün
Bir müjdeli çığ düşecek dağlardan

Sokağımda sessiz bir sevinç
Bahçe kapımda övünç
Evreni kucaklayacak kadar bir güç
Hoş geldin diyen kollarımda......

Tez geçmeye aşık zamanın inadına
/kucaklaş ha kucaklaş /
Gece tükenmeyecek
Bu vuslatın hatırına
Şafak hiç sökmeyecek!



Vahdet Nafiz Aksu

505
Edebiyat ve Şiir / Canimi Ellere Verdin
« : Nisan 24, 2009, 07:21:25 ÖS »
Gurbet gözlüm sana nettim gene ben,
Aldın gözlerimi sellere verdin.
Bu gidişin sonu ölüm olacak,
Şu canımı benim ellere verdin.

Hasta ettin yataklarda yatırdın.
Aşık ettin hayatımı bitirdin.
Sen yerinde rahatmıydın oturdun.
Şu canımı benim ellere verdin.

Difrize atmışlar yüreğim donmuş.
Ateşe atmışlar ateşte sönmüş.
Şu garip burada aşkınla yanmış.
Aldın şu canımı ellere verdin.

Yeşermeden kopardın sen gülümü,
Bana layık gördün zaten ölümü,
Aldırdım elimden sevda gülümü,
Aldın şu canımı ellere verdin.

Sevda gülüm diye türkü yazarım.
Bağlamam elimde çalar sızlarım.
Ben gülümü gece gündüz özlerim.
Aldın şu canımı ellere verdin.

Haticem bunları görmekte varmış.
Sana acı veren sevdiğin yarmış.
Senin bedenini toprak sararmış.
Aldın şu canımı ellere verdin.



Hatice Çerçi

506
Edebiyat ve Şiir / Mutluluk Çığlıklarım
« : Nisan 24, 2009, 07:20:43 ÖS »
Yıllardır sesini duymayan yüreğim
Bugün duydu
Nasılda mutlu
Sesimin titreyişi
Yüreğimin çırpınışları...

Yıllar olmuş buğulu sesi duymayalı
Yüreğim kuş misali
Enginlere uçarcasına
Mutlu
Huzurlu...

Damlalar süzülü verdi
Durmaksızın...
Mutluluktu
Gözyaşım...
Mutluluktu
Hıçkırıklarım..

Bİr çocuğun mutluluk çığlıkları kadar
Saf ve temiz.
Yıllar sonra gelen
Aşk
Sendin...


İncisu Sezgin

507
Edebiyat ve Şiir / Karşılıksız Aşk
« : Nisan 24, 2009, 07:19:50 ÖS »
yar!!!
seni düşünüyorum yine bu gece
her gece...
ellerin ellerimde...
sıcaklığını hissediyorum dalınca gözlerine
birtek sen varsın hayalimde
bu gece...
ve ben sensizliğe mahkumum...
her gece...

tutamıyorum gözyaşlarımı
esirin oldum...
yalvarırım duy sesimi!!!
haydi uzat ellerini, al yanına sahipsiz yüreğimi...
kaçırma ne olur o güzel gözlerini...
sensiz yaşayamam biliyorsun
çıkar artık üstümden bu yırtık kefeni!!!

çok şey mi istedim senden
bir damla veremez misin sevgini?
istersen kır, dök, dağıt yüreğimi
razıyım...
yıllarca benim olacağın günü hayal ettim
ah bir bilsen, yokluğunda ne acılar çektim...
kalmadı artık "ümidim"
belki de sensiz ölüp gideceğim...
ama cennet kapılarında beklerim seni
meleğim....
sevdiğim, herşeyim...
niye kızgınsin ki bana?
izinsiz sevdim diye mi...
peki kalbimi çalan kimdi?
yoksa bu günah değil miydi...
tek suçlu benim öyle mi?...
sus, konuşma sakın!!!duymak istemiyorum o acı sözleri
biliyorum, yine yanacak yüreğim
yine kararacak gözlerim...
sensizim...
birtek sensin özlediğim
anla artık ne olur!!!
sensin benim nefesim...
yar!!!
duymuyor musun hala...
yetmedi mi çektirdiklerin?...
çok merak ediyorum...
ne zaman gülecek gözlerim?
ve işte yine bu gece...
her gece...
sana uzanır ellerim...
seni özler bedenim
yokluğun herşeyi unutturdu bana,
beni benden aldın, gittin
şimdi söyle!!!
ben sensiz neyleyeyim...


Ümit Aslan

508
Edebiyat ve Şiir / Çapraz Çizgiler
« : Nisan 24, 2009, 07:18:32 ÖS »
Mizanı bozuk bir terazi hallerim
Ne gitmek anlamlı ne kalmak sanki
Çapraz çizgiler kesiyor yolumu
Birgün dipsiz okyanusta dolaşıyorum
Diğer gün rüzgarla yarışıyorum
Yanlış zamanların adamıyım
Çekip te elimi yüzümü senden
Kendi içimde yolcuyum
Semazenler döner durur çevremde
Düşlerime seni kıstırıyorum her gün
Her şiirde kim bilir kaç kez terkettiğim
Sen kendine düşen yapraktın..
Görünmez bir kuyu gibi aşk önümüzde
Hep bir umuttu anılara tutsaklığım
Donuk düşünceler yoruyor karanlığı şimdi
Yürüyorum ulu orta..
Kapattım takvimleri
Ne mor güller var yakamda artık
Ne de bir çift tebessüm
Dudağımda..


Faruk Civelek

509
Edebiyat ve Şiir / Benim İçin
« : Nisan 24, 2009, 07:13:54 ÖS »
Acım olduğunda dinler misin ?
Ben sevdiğimde sende sever misin
Yoksa bırakıp başkasının kollarına mı gidersin?

Solmuş dallarıma su döker misin ?
Sensizim şimdi.
Ağlarım gözyaşımı dindirir misin?
Dünyaya bir kez daha bakar mısın?
Senleyim şimdi..

Zamanın olmasada gelir misin ?
Akan kanıma merhem sürer misin?
Ben seni seviyorum.
Sende beni sever misin ?



Eda Nur Çoşkun

510
Edebiyat ve Şiir / Yıldızlar
« : Nisan 24, 2009, 07:01:18 ÖS »
Artık gitmek gerekse ardına bakmadan
bir yıldız kayar gece karanlığından
kimse farketmez onu binlerce yıldız içinde
sessizce kayar yokluğu anlaşılmadan

her kayan yıldız unutuldu
hissedilmedi yokluğu
arkasından ne hoşçakal diyen vardı
ne de farkeden kayboluşunu

ne son yıldızdı bu giden
ne de tek yıldızdı yerine yenisi gelmeyen
ne son parlayandı
ne de son yıldızdı sebebsizce sönen


Burak Şahin

Sayfa: 1 ... 32 33 [34] 35 36 37