İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - OĞUZHAN

Sayfa: 1 ... 5 6 [7] 8 9 ... 37
91
Sizin Şiirleriniz / Bekleyeceğim
« : Ağustos 07, 2009, 08:51:47 ÖS »
BEKLEYECEĞİM

İ nsan, önce bir düşünüyor neden diye?

P ekala, bir nedeni vardır bu amansız ayrılığın

E ğer yoksa bir nedeni dalarsın sonsuz bir uykuya
 
K afandaki her şey yok olup gider ufak bir çalkalanışta.

Sokak ortasında yalnız kalmış çaresiz
Uysal bir çocuk gibiyim senin karşında
İçimde amansız bir heyecan, korku, çaresizlik
Adını koyamadığım çok acı verici duygular taşıyorum!

Çok acıyor biliyor musun?
Şu sol tarafım çok acıyor nedenini biliyorum
Ama kurtulamıyorum bu ölümcül duygudan
Şimdi tek tesellim beklemek…

Ama bir gün geleceksin diye teselli ediyorum kendimi
Her vapur seni getirecek bana
Bütün istasyonlarda seni bekleyeceğim
Her evde bir resmin her meydanda bir heykelin olacak
Ve sen kimi bir gün rüzgar gibi denizler gibi
Ötelerden ötelerden yalnızca bana geleceksin


                                              
  Hep seni bekleyeceğim, Gelmeyeceğini bile bile  bekleyeceğim !

92
Fenerbahçe / Süper Kupa Fenerbahçemizin
« : Ağustos 03, 2009, 12:58:30 ÖS »
Fenerbahçemiz, kaptanımız Alex'in biri penaltıdan attığı 2 golle, Beşiktaş'ı 2-0 yenerek, TFF Süper Kupa'nın sahibi oldu. Böylece, TFF'nin bu yıl 4. kez  düzenlediği Süper Kupayı, Fenerbahçemiz 2. kez müzemize getirdı. Ayrıca, Türkiye'de düzenlenen ilk Süper Kupa organizasyonunu da Fenerbahçemiz kazanmış oldu. Maçtan dakikalar şöyle:

5. dakikada Yusuf'un sağdan ceza sahasına ortasında sol çaprazda son anda kademeye giren Gökhan Gönül, topu uzaklaştırdı.
8. dakikada Alex'in pasıyla ceza yayı üzerinde topla buluşan Güiza'nın sert şutunda kaleci Rüştü topu iki hamlede kontrol etti.
10. dakikada Tello'nun ceza sahası dışından şutunda defanstan dönen topu sol çapraz Bobo, tamamladı. Yerden sert gelen topu kaleci Volkan Demirel, yatarak kontrol etti.
16. dakikada Vederson'un sağ çaprazdan kullandığı serbest vuruşta top üst ağlarda kaldı.
18. dakikada Tello'nun soldan ortasında arka direkte Yusuf'un kafa vuruşunda top, yan direkten döndü.
20. dakikada Güiza, İsmail'den kaptığı topla ceza sahasına doğru ilerledikten sonra pasını ceza sahası içindeki Alex'e çıkardı. Kaleciyle karşı karşıya kalan Alex'in vuruşunu Rüştü uzaklaştırdı.
36. dakikada orta sahadan aldığı topla hızla Beşiktaş ceza sahasına doğru ilerleyen Güiza, tek başına ceza sahasına girmek üzereyken gerilerden yetişen Fink, topu uzaklaştırdı.
37. dakikada Tello'nun ara pasıyla soldan ceza sahasına giren Nobre'nin yerden sert şutunda top direğin dibinden auta çıktı.
40. dakikada Vederson'un pasında sol çaprazdan hareketlenen Dos Santos'un vuruşunda Rüştü tehlikeyi önledi.
45+1'de Vederson'un soldan ortasında kale önünde Alex'in dokunamadığı topu Rüştü parmaklarının ucuyla çeldi.

İKİNCİ YARI

49. dakikada Tello'nun soldan kullandığı kornerde Fink'in kafa vuruşunda top üstten auta çıktı.
67. dakikada Güiza'nın ceza sahasına aşırdığı topa penaltı noktası üzerinde Dos Santos, dönerek bir vuruş yaptı. Meşin yuvarlak, Rüştü'de kaldı.
75. dakikada Alex'in kullandığı serbest vuruşta ceza sahasında Sivok'un topa elle müdahale etmesi sonrasında hakem penaltı noktasını gösterdi. Penaltı atışını kullanan kaptan Alex, topu ağlara gönderdi. 0-1
86. dakikada Alex'in pasıyla sağdan ceza sahasına giren Deivid'in sert şutunu kaleci Rüştü çıkardı.
90+1'de Güiza'nın sağdan ortasında ceza sahasında Alex'in uçarak kafa vuruşunda top filelerle buluştu. 0-2

STAT: Atatürk Olimpiyat
HAKEMLER: Yunus Yıldırım, Serkan Gençerler, Volkan Narinç
BEŞİKTAŞ: Rüştü, Erhan Güven(Rıdvan dk. 82), Ferrari, Sivok, İsmail Köybaşı, Tello(Holosko dk. 79), Ernst, Fink, Yusuf(Nihat dk. 46), Bobo, Nobre
YEDEKLER: Hakan Arıkan, İbrahim Üzülmez, Serdar Özkan, Uğur İnceman
TEKNİK DİREKTÖR: Mustafa Denizli

FENERBAHÇE: Volkan Demirel, Gökhan Gönül, Önder, Bilica, Vederson, Kazım(Deivid dk. 59), Cristian, Emre(Selçuk dk. 78), Dos Santos(Uğur Boral dk. 84), Alex, Güiza
YEDEKLER: Mert, Bekir, Ali Bilgin, Deniz
TEKNİK DİREKTÖR: Christoph Daum
GOLLER: Alex (dk. 75 pen. ve 90+1)

SARI KARTLAR: Yusuf, Bobo, Sivok (Beşiktaş), Bilica (Fenerbahçe)


 

93
Kendi Siteleriniz / Buda benim sitem
« : Ağustos 03, 2009, 12:41:30 ÖS »
Bi aralar çok hevesliydim pek uğraşmadım ama dandik bi site işte xD



http://forumtrk.1talk.net


not : 2 ayda 1 girerim xD

94
Bilim Haberleri / Türkiye 3G’de 121’inci
« : Temmuz 31, 2009, 04:09:55 ÖS »
2001’den beri dünyada mevcut olan 3G teknolojisi Türkiye’den önce 120 ülkede kullanılmaya başlandı. 4G ise yolda.


GSM teknolojisini bir üst basamağa taşıyan 3G için, International Telecommunication Union (ITU) 1999 yılında bazı standartlar belirledi. Dünyanın önde gelen GSM şirketlerinden Japon NTT DoCoMo tarafından 2001 yılında ilk ticari 3G hizmeti, tüm dünyaya tanıtıldı.






Güney Koreli operatörlerden SK Telecom, 2002'nin Ocak, KTF de aynı yıl Mayıs ayında 3G hizmeti başlattı. Bu tarihte Güney Koreliler, rekabetin getirdiği fiyat indiriminden de yararlanmaya başladı.

Söz konusu hizmet Norveçli Telenor şirketi tarafından Aralık 2001 yılında kıta Avrupasında hizmete sokuldu. ABD'de ise Monet Mobile Networks, hizmeti abonelerine sunduysa da şirket bir süre sonra kapandı. Bu şirketin ardından Verizon, Ekim 2003'de abonelerine 3G hizmeti vermeye başladı.

Güney yarım kürede, Avustralya'da ise m.NET şirketi tarafından Şubat 2002 yılında ''demo'' olarak gösterilen 3G hizmeti, Mart 2003'de Hutchison Telecommunications tarafından ticari olarak pazara sunuldu. Güney Afrika'da, Vodacom tarafından 3G üzerinden Kasım 2004 yılında yapılan görüşmeyle de kıta Afrikası da 3G hizmetiyle tanışmış oldu.

95
Prostat / Prostat Bezi ve Tohumlar
« : Temmuz 31, 2009, 04:03:58 ÖS »
Prostat bezi kestane şeklindedir, sidik torbasinin ön kismina düien bir bölgede sidik borusunun çevresini sarar. Husyeler gibi prostat bezi de hormonlar salgilar. Bu salgi süt gibi, alkalik bir sividir ve kendine has bir kokusu vardir. Buna "spermin" adi verilir. Boialma sirasinda prostat bezi büzülür ve bu siviyi kanalciklari araciliiiyla sidik borusuna yollar. Prostatin sidik borusunu sarmasinin ve meni kanali ile prostat kanalciklarinin hemen hemen ayni yerde sidik borusuna bailanmasinin iki önemli nedeni vardir.

Bunlardan birincisi, erkeiin boialmasi sirasinda meni sivisinin depo edildiii kisimlar ayni anda tekrar sikiiirlar, sperm iplikçiklerini epididymisin ve meni keseciiinin salgilariyla birlikte diiari atmak için sidik borusunda bir basinç oluiturur, refleks hareketiyle prostat bezi büzüiür ve salgisini -hemen hemen ayni yere- sidik borusuna akitir. Boialma sirasinda atilan meni artik kariimiitir ve ancak iimdi kusursuz hale gelmiitir. Prostat bezi salgisinin özel yapisi tohumlar üzerinde uyarici etki oluiturur ve bunlarin hareket yeteneklerinin olaianüstü iekilde artmasini sailar. Bir erkeiin, bir boialma sirasinda çikardiii ortalama üç cm3 meninin beite dördü prostat bezinin salgisidir. Boialan sperm sayisi ortalama 200 ile 300 milyondur.

ikinci önemli neden ise prostat bezinin büzülmesi sirasinda sidik borusunu meni kanalinin yukari aizinin açildiii kisimda sikiitirmasidir. Böylece sikiian prostat bezi, sidik borusunu bu noktada kapatir. Bununla da diiari atilan meninin geriye akmasi engellenir. Meni kanalinin aizi sertleime aninda geniiler.

96
Genel Kültür / Paul Gauguin
« : Temmuz 31, 2009, 03:59:18 ÖS »
Paul Gauguin, Fransiz ressamidir (1848-1903). Paris'te doian Gauguin, çocukluiunu Peru'da geçirdikten sonra, donanmaya girdi ve dünyayi dolaiti. Sonradan bir bankada memur oldu, sakin bir hayat sürdü: izlenimciliiin etkisinde kalan, bir hevesli, bir «pazar günü ressami»ydi.

Sonradan kendini sadece resme adamaia karar verip bankadan ayrildi. Büyük bir yoksulluia düitü ve giderleri kismak için Bretagne'da, Pont-Aven'e çekildi (1886). 1887'de yabanci ülkelere duyduiu özlem onu Panama ve Martinique'e doiru yol alan gemilere binmeie itiyordu. iite bu yoldan tropiklerin göz kamaitirici iiiiini buldu, ama parasizlik yüzünden 1888'de dönmek zorunda kaldi.

Artik doiaciliktan (natüralizm) vazgeçmiiti ve tamamen hayal gücüne dayaniyordu. Perspektifi birakmii, tablolarini, renkli lekelerin koyu ve kalin bir çizgiyle sinirlandiii genii, tek boyutlu düzeyler olarak yapmaia bailamiiti. Sonunda, Tahiti Adasi'na gitmeyi baiardi. Orada tam bir adali gibi yaiiyor, güzel kadinlar resimlerinin esin kaynaii oluyordu. Gauguin'in resimlerinde bu kadinlar, sailam ve yapili vücutlariyla pembe, mor, mavi kariiimi sicak ve piriltili renk tonlari içinde yüzer.

Stilize desen ve saf renklerin kullaniliii yönünden ilkel sanatlari andiran Gauguin'in tablolari, modern resim sanatinin habercisi olmuitur. Gauguin, dekoratif biçimlere karii duyduiu ilgiyi de, çeiitli heykel ve gravür çaliimalarinda dile getirmiitir.

Bazi Eserleri

Viroflay'den Manzara, Vaazdan Sonraki Hayal, Sari isa, Bretagne'dan Manzara, Çiçekli Kadin, Ay ve Dünya, Vücutlarinin Altini, Kumsalda Atlilar, Tahitili Aile.

97
Genel Kültür / Giotto di Bondone
« : Temmuz 31, 2009, 03:58:45 ÖS »
Giotto di Bondone, italyan ressami ve mimari (1266-1337). Giotto di Bondone Floransa yakinlarinda doidu. On yailarindayken kirlarda ailesinin sürülerini otlatirdi.

Anlatildiiina göre bir gün kirlarda dolaian ünlü ressam Cimabue, düz bir taiin üzerine bir koyun resmi çizmekte olan Giotto'yu görmüi, bu genç sanatçinin ustaliiina hayran kalmii ve öirenci olarak onu yanina almiitir.

Giotto, 1297 yillarina doiru, Assisi Bazilikasi'nda, Aziz Francesco'nun Hikâyeleri adli büyük fresk bütününü yapti. Bu fresklerde sanatçi, bütün ömrünü insan ve doia sevgisine adamii olan azizin yüceliiini ustaca belirtmiitir. El ve vücut hareketleri, yüzlerdeki ifade, kiiilerin duygularini ve iefkatini dile getirir. Fresklerin zemini, o çaiin gelenekleri diiina çikarak soyut ve yaldizli bir zemin olmaktan uzaklaimii, yerini çoiu zaman, bir perspektif anlayiiinin, bir mekân, bir üçüncü boyut kavraminin hissedildiii mimari bir dekora birakmiitir.

Giotto'nun kiiileri, o çaiin resminde olduiu gibi donmui, kiiiliksiz biçimler deiildir artik; duygulan, heyecanlari ve kiiilikleriyle yaiayan insanlardir. Bu, XIII. yy. resim sanatiyla kiyaslandiiinda büyük bir yeniliktir ve gotik üslûbu yenileyen Giotto, ilk modern ressam sayilir. Giotto di Bondone, ayni zamanda ünlü bir mimardir.

Bazi Eserleri

isa ile Meryem'in hayatini (Padova'da Scrovegni Kilisesi) ve Aziz Francesco'nun hayatini (Floransa'da Bardi Kilisesi) konu alan freskler. Navicella mozaiii (Roma'da San Pietro Kilisesi). Tahta üzerine resimler: Maesta, Meryem ile Çocuk isa.

98
Genel Kültür / Alberto Giacometti
« : Temmuz 31, 2009, 03:57:59 ÖS »
Alberto Giacometti, isviçreli heykelci ve ressam (1901-1966). Bir ressamin oilu olan Giacometti, kardeii Diego'yu model diye kullanarak on üç yaiinda ilk tablolarini yapti. Cenevre ve Roma'da öirenim gördükten sonra 1922'de Paris'e yerleiti. «Birini her gün ayni yerde görecek olsam, onu deiiiik deiil, ama daha iyi görürüm. Ben de daha iyi görmek için çaliiiyorum» diyordu. Buna raimen duruiu, düiüncesi ve yüzü durmadan deiiien insani tasvir etmenin güçlüiünü anlamiiti.

Bunun üzerine «heykel-nesne»ler yapmaia bailadi ve bir süre gerçeküstücülük akimina katildi. 1935'e doiru yeniden insan heykellerine döndü. Durmadan Diego'nun büstü üzerinde çaliiti ve sonunda onu bir kibrit kutusu boyutlarina indirdi, kadin figürleri ise ip gibi incecik uzuyordu.

Hayatinin son yillarinda yeniden insan yüzünü incelemeie giriiti ve gene Diego ile bir baika modelin, Annette'in yüzünü konu aldi. Kaba bir gerçekçiliiin ürünü olan büstler yonttu: bu büstlerdeki dehiet ya da buz gibi donmui, anlaiilmaz sükûnet ifadesi, hayat ile ölüm arasinda, sonsuza dek asili kalmiia benzer.

1962'de Venedik bienali büyük ödülünü kazanan Giacometti'nin bailica dünya müzelerinde eserleri vardir.


99
Genel Kültür / Gerçeküstücülük
« : Temmuz 31, 2009, 03:57:30 ÖS »
1920'lere doiru bailayan edebiyat ve sanat akimidir. 1917'de iair Apollinaire, «gerçeküstücü dram» diye nitelenen bir oyunu (Tiresias'in Memeleri) sahneye koydu. Böylece Paris'te Birinci Dünya Savaii'nin ertesinde, gerçeküstücülük akimi bailadi. Savaiin saçmaliiina ve burjuvazinin tutumuna baikaldiran üç genç ozan, Louis Aragon (doi. 1897), Andre Breton (1896-1966) ve Philippe Soupault (doi. 1897), toplumu, onun ahlâk deierlerini, estetik geleneklerini, akla ve mantiia güvenini altüst etmeie karar verdiler.

Gerçeküstücüler gerçek diii fantastik), aliiilmadik ve yikici kaynaklardan yararlandilar. Ortaçai'daki büyü ve mezhep sapkinliiindan, Jerome Bosch'un ve Goya'nin cehennemlerinden, romantizmden. Kara Afrika, Okyanusya, Amerika halk sanatlarindan esinlendiler; Douanier Rousseau'nun resimlerini, Lautreamont ve Rimbaud'un iiirdeki hezeyanlarini, Alfred Jarry'nin tiyatro alaninda baikaldiriiini sevdiler.

Marx'a ve devrimci Rusya'ya hayran oldular. Freud'un izinden giderek çocukluk, bilinçalti ve çilginlik dünyasina daldilar. Nükte ve alayi iileyerek ready made'i, yani ressam Marcel Duchamp'in (1887-1968) sanat eseri diye imzasini attiii o, «hazir» eiyanin (bir tabure ve bir bisiklet tekerleii) yan yana konuiunu keifettiler.

100
Genel Kültür / Goya
« : Temmuz 31, 2009, 03:57:02 ÖS »
Francisco de Goya y Lucientes, ispanyol ressam (1746-1828).

Zaragozali bir yaldiz ustasinin oilu olan Goya en büyük ispanyol ressamlarindan biridir. ilk tablolariyla çok baiarili bir portre ressami olduiunu kanitlamii, çizgilerindeki incelik, renklerdeki zarafet o çai ispanya'sinin prenslerini, soylularini ve sanatçilarini büyülemiitir. Kral Carlos IV'ün, düklerin, kontlarin ressami olan Goya için o yillar bir baiari ve zafer dönemidir.

Ne var ki, 1792'de tamamiyla saiir olan sanatçi derin bir umutsuzluia kapilmii, insanlardan kaçarak yapayalniz yaiamaia ve eskisinden daha büyük hirsla eserler vermeie bailamiitir. O dönemdeki resimleri, gravürleri daha sert ve saldirgan bir nitelik taiir. 1819'da, yeni bir ruhsal bunalimdan sonra Goya inatçi bir yalnizliia gömülmüi, evinin duvarlarini kâbus gibi resimler, insanin içini karartan ürkütücü figürlerle donatmiitir.

Seksen iki yaiinda, hasta ve yari kör bir durumda son tablosunu, Sütçü Kadin'i yaimiiti. Bu tablo, büyük bir anlatim özgürlüiü ve kusursuz bir teknikle, akil almaz bir yaratici gücün belgesidir.

101
Genel Kültür / Gotik Sanat
« : Temmuz 31, 2009, 03:56:35 ÖS »
XII. yy.dan Rönesans'a kadar Bati Avrupa'da geliien sanat biçimidir. Gotik sanat Fransa'da doimui olmasina raimen adini Hiristiyanliiin ilk yillarinda Avrupa'yi istilâ eden Gotlardan almiitir. Bu terimi ilk defa italyan hümanistleri kullanmiilardi. Onlara göre, özellikle Alpler'in kuzeyinde geliien ve roman sanatinin ardindan gelen bu sanat, ilkçai'in klasik kurallarindan iyice ayriliyordu. Ve, bu üslûbu küçümsediklerini belirtmek için italyan hümanistleri ona, gotik sanat adini veriyordu.

Roman Sanatindan Alevli Gotik Üslûbuna

Gotik sanat, XII. yy.dan XVI. yy.a kadar, dört büyük dönemde geliiti. Birinci dönem, XII. yy.in büyük bir bölümünü kapsar ve mimari çizgilerin genel görünüiünü hâlâ etkileyen roman sanatiyla gotik sanat arasinda bir geçii dönemi teikil eder. Bu çaiin en özgün anitlari Fransa'dadir: Saint-Denis Manastir Kilisesi, Sens, Noyon ve Laon katedralleri.

Aiaii yukari XII. yy. sonlarindan XIII. yy. ortalarina kadar uzanan ikinci dönemde gotik sanat iyice yerleiir ve doruiuna ulaiir. Bu dönem, gotik sanatin «klasik» çaiidir ve hepsi birbirinden ünlü pek çok anit bu dönemde yapilmiitir: Chartres, Bourges, Merveille du Mont-Saint-Michel katedralleri. Bu çaida gotik mimari italya, Almanya ve ispanya'ya da siçramii, sonra ingiltere'ye geçerek orada daha deiiiik bir nitelik kazanmiitir (Canterbury, Chichester katedralleri).

Daha sonraki döneme iiinli gotik adi verilir. Bir önceki dönemin eser bolluiu yaninda bu dönem biraz fakir kalir. Bu dönemde daha çok eski yapilarin bitirilmesine çaliiildiii için (Paris'teki Notre-Dame Kilisesi'nin yan kiliseleri, Saint-Denis Kilisesi'nin iahini) büyük anitlarin sayisi azdir (Troyes, Tours katedralleri, Westminster Manastir Kilisesi).

Nihayet, XIV. yy.in ikinci yarisindan bailayarak, gotik sanat büyük bir dirilii ve canlanma dönemine girer. Bu dönemde gotik sanattan pek çok üslûp doimuitur. Bunlarin en önemlileri, ingiltere'deki düiey üslûp (Oxford ve Cambridge Üniversitesi yapilan), Fransa ve Almanya'daki alevli gotik'tir.

Yükseklik ve Iiik

Gotik, her ieyden önce kaynaiini dinden alan bir mimarlik üslûbudur. Bütün çai boyunca anitlarin yapimindaki en büyük özellik sivri kemerin kullanilmasi, göie yetiimek istermiiçesine uzayan düiey çizgilerle ince sütunlara olan düikünlük ve içeriye bol iiik girmesini sailamak için büyük pencerelerin açildiii duvarlarin inceltilip hafifletilmesidir.

Gotik yapi tarzi, pencerelere gittikçe daha çok önem vererek vitraylarin geliitirilmesine elveriili bir ortam da yaratti. Bailangiçta vitraylarda, yalin renklere (mavi, kirmizi, turuncu) yer veriyordu. Sonra, XIV. yy .da hem zamandan ve paradan tasarruf etmek, hem daha duru bir iiik sailamak amaciyla tekrenkli vitraylar büyük ölçüde kullanilir oldu ve yeni bir renk olarak altin sarisi geçerlik kazandi. Nihayet XV. yy. ortalarinda, gene daha sicak renk tonlarina dönüldü ve perspektif ortaya çikti: böylece vitray, camdan yapilmii gerçek bir tablo halini aldi.

Gotik resim ve gotik heykel çoiu zaman mimarinin tamamlayicisi sayilir. Bu alanda roman sanatinin de koratif ve stilize görünüiünden vazgeçilmii ve daha güçlü bir gerçekçiliiin arayiiina bailanmiitir. Nihayet halicilik da gotik sanatin bir bütünleyicisi olarak XIV. ve XV. yy.larda altin çaiini yaiar.


102
Fenerbahçe / Fenerbahçe 5-1 Honved
« : Temmuz 31, 2009, 01:00:42 ÖS »
Fenerbahçemiz, UEFA Avrupa Ligi 3. ön eleme turu ilk maçında, Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nda, Macar takımı Honved'i,  Roberto Carlos, Güiza(3) ve kaptan Alex'in golleriyle 5-1 mağlup etti. Bu maçın rövanşı, 6 Ağustos Perşembe günü Budapeşte'de oynanacak. Maçtan dakikalar şöyle:
7. dakikada Emre'nin pasıyla topla buluşan Güiza'nın şutunda top üstten auta gitti
13. dakikada Roberto Carlos'un kullandığı serbest vuruşta, yerden giden top sağ köşeden ağlarla buluştu (1-0). Attığı golden sonra sakatlanan Roberto Carlos, yerini Deivid'e bıraktı.
22. dakikada ceza sahası içinde Bilica'nın vuruşunda top defanstan sekti, pozisyonu takip eden Guiza'nın rövaşata vuruşunda top üst direğe çarparak auta çıktı
25. dakikada Hrepka'nın ara pasına hareketlenen Abraham sağ çaprazda kaleci ile karşı karşıya kaldı, bu oyuncunun şutunda top auta çıktı
29. dakikada sol çaprazda topla buluşan Abraham'ın şutunda top yandan auta çıktı
29. dakikada Gökhan'ın sağ kanattan yaptığı ortada altı pas üzerine hareketlenen Guiza'nın kafa vuruşunda top ağlarla buluştu (2-0)
33. dakikada ceza sahası dışında topla buluşan Hajdu'nun şutunda top üstten auta çıktı
33. dakikada Kazım'ın sağ kanattan yaptığı ortada Guiza'nın kafa vuruşunda top yandan auta çıktı
38. dakikada ceza sahası sağ çaprazda defansın arkasına sarkan Alex kaleciyle karşı karşıya kaldı, bu oyuncu topa istediği gibi vuramayınca Honved defansı kaleye yönelen topu uzaklaştırarak golü engelledi
40. dakikada topu kazanan Emre'nin sol kanattan yerden pasında Guiza'nın plase vuruşunda top ağlarla buluştu (3-0)

İKİNCİ YARI

48. dakikada baskı kurarak rakipten topu alan Emre'nin ceza sahası dışından sert şutunda, kaleci topu kornere çeldi
53. dakikada duvar pasıyla ceza sahasına giren ve sağ çaprazda kaleciyle karşı karşıya kalan Benjamin'in sert şutunda Volkan topu kornere çeldi
59. dakikada ceza sahası dışında topla buluşan Kazım'ın sert şutunda kaleci topu kornere çeldi
61. dakikada Kazım ile paslaşarak çizgiye kadar inen Gökhan'ın yerden yaptığı pasta topu dokunan Guiza meşin yuvarlağı ağlarla buluşturdu (4-0)
69. dakikada ceza sahası dışında topla buluşan Alex, Deivid ile paslaşarak ceza sahasında topla buluştu, bu oyuncunun bekletmeden vuruşunda top ağlarla buluştu (5-0)
78. dakikada Hajdu sağ kanattan kullandığı köşe atışında Zsolnai'nin kafa vuruşunda top ağlarla buluştu (5-1)
87. dakikada sol kanattan Alex'in kullandığı kornerde, Mehmet Topuz'un kafa vuruşunda top üstten auta çıktı


STAT: Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu
HAKEMLER: Knut Kircher, Jan-Hendrik Salver, Wolfgang Walz
FENERBAHÇE: Volkan Demirel, Roberto Carlos(Deivid dk 17), Bilica, Önder, Gökhan Gönül, Baroni, Emre(Deniz dk 85), Dos Santos,  Kazım, Alex, Guiza (Mehmet Topuz dk 7)
YEDEKLER: Fehmi Mert, Bekir, Selçuk, Uğur
TEKNİK DİREKTÖR: Christoph Daum
HONVED: Nemeth, Benjamin, Botis, Hajdu(Moreira dk 89), Macko, Hrepka(Zsolnai dk 52), Debreceni, Pastva, Abraham, Hidi(Horvath dk 63), Vukmir
YEDEKLER: Toth, Palasthy, Cseke
TEKNİK DİREKTÖR: Tibor Sisa
GOLLER: Roberto Carlos (dk 13), Guiza (dk 29, 40 ve 61), Alex (dk 69) (Fenerbahçe), Zsolnai (dk 78) (Honved)
SARI KART: Benjamin (Honved)













 :alk :heyo :mgnd :alk :heyo :mgnd        Şampiyon Fenerbahçe       :mgnd :heyo :alk :mgnd :heyo :alk














103
Genel Kültür / Gravür
« : Temmuz 30, 2009, 12:24:34 ÖS »
Tahta maden ya da tai üstüne iekiller veya harfler çizerek, bu motifi kâiit üzerine basma tekniii ve sanatidir. Tahta, gravürcünün ilk malzemesidir. Aiacin lifleri yönünde kesilerek hazirlanmii olan gravür tahtasi'na ancak ana çizgileriyle çizilmii, basit bir desen yapilabilir.

Bu az-çok pürtüklü yüzeyde, kâiit üzerine çikmasi istenen hatlar siyahla belirlenir ve çevreleri çakiyla kazinarak ieklin yüzeyden daha kabarik olmasi sailanir; sonra beyaz kalan kisimlar oluklu oyma kalemi'yle kazinarak gravüre bir kabartma görünüiü verilir. Tahta üzerine yapilan bu çeiit yontma gravür Dürer'in eserleriyle doruiuna eriimiitir.

Sirsiz boyali gravür ya da uç tahta gravür'de, baski altinda birleitirilmii veya birbirine yapiitirilmii kare veya dikdörtgen biçiminde küçük tahta parçalari kullanilir. Bu pürüzsüz, her yönde kazinmasi kolay yüzey, yassi oyma kalemiyle (yassi çapla) veya içi dolu oyma kalemiyle (yuvarlak çapla) iilenir.

Uç tahta, gravürcüye, desenin en ufak inceliklerini ve her renk boyayi (açik kuriunîden koyu siyaha kadar) kullanma olanaiini verir. Bugün fotomekanik teknikleriyle tahtindan indirilmii olan gravür, XIX. yy .da, çok büyük ustalik isteyen kopya gravürcülerinin uzmanlik konusu olmuitu. Günümüzde, kalin linoleum da (mantarli muiamba) ayni teknikle, çaki veya oluklu oyma kalemiyle iilenir.

Maden Üzerine Gravür

Tahtanin tersine, maden üzerine gravür, kalemle oyularak yapilir. Maden olarak asil gereç bakirdir, ama çelik, çinko ve pirinç de kullanilir.

Maden üzerine gravür yapan gravürcüleri birbirinden ayiran nitelik her ieyden önce kullandiklari kalemdir. Dürer ile italyan gravürcüsü Mantegna kazi kalemi ustasiydilar, Rembrandt hakkak kalemi'yle ünlüdür, buna kariilik beiik kalem (ucu çok diili genii kalem) XVIII. yy. ingiliz gravür sanatinin belirgin özelliiidir.

Kezzapla gravür yapma yöntemi XVI. yy.da ortaya çikti. Verniie bandirilmii bakir levhalar çelik kalemle oyuluyor, sonra asit banyosuna daldiriliyordu; kalemle verniii kazinan yerler asitten etkilenerek eriyip oyuluyordu.

Kazi kaleminden daha kolay, hattâ daha aslina sadik ii gören kezzap pek çok ressamin ilgisini çekti, Jacques Callot, Claude Lorrain, italyan mimari Piranesi gibi bir kisim sanatçilar ikinci bir ifade araci olarak ondan yararlandilar.

Estamp

Estamp, sanat eserlerinin birçok kopyasini çikarmak ihtiyacindan doidu: Hiristiyan keiiiler kiliselerin duvarlarini süsleyen dinsel resimleri yanlarinda taiimak istiyorlardi. Gezici vaizlerin, her biri için bir hikâye anlatmak üzere albüm ieklinde biraraya getirdikleri bu gravürler, Gütenberg'in bastiii ilk kitaplarin (1475) öncüsü oldu.

XIV. yy.in sonunda, kâiit pariömenden daha ucuz olduiundan estamp yapimi yayginlaiti ve resim çoialtmada en geçerli usul oldu. Eserlerinden birçok kopya yapmak isteyen sanatçilarca çok kullanilan estamp sanati, büyük sanatçilar tarafindan da uygulandi, hattâ eskiden yapilmii eserleri çoialtmak isteyen basit kopyacilar ve kitap resimleme ustalari da ondan yararlandilar.

Bugün bu çeiit gravürcülüiün yerini fotoirafçilik almiitir. Buna kariilik modern ressamlarin gözde anlatim araçlarindan biri olan asil gravür, etkisini daha da artirdi. iimdi gravür yapma usulleri, özellikle fotogravür gibi baika tekniklerin iie kariimasi nedeniyle karmaiiklaimii, plastik maddeler gibi yeni malzemenin kullanilmasi nedeniyle de kabartma estamp sayisi zenginleierek çeiitlenmiitir.

Litografi (Taibasmasi)

Alman Senefelder (1771-1834) tarafindan bulunan litografi yöntemi, resmin kabartisiz ve oyuksuz bir yüzey araciliiiyla basilmasini sailar. Bunun için çok ince dokulu bir kalker kullanilir; sanatçi koyu ve yumuiak bir kursun kalemle ya da firçayla mürekkep kullanarak resmi bu taiin üstüne çizer. Renkli olarak da yapilabilen litografi gravürcülük gibi özel bir öirenim de gerektirmez.

104
Genel Kültür / El Greco
« : Temmuz 30, 2009, 12:17:53 ÖS »
Domenikos Theotokopulos, «El Greco» denir, ispanyol ressamidir (1540-1614). Girit'te, Kandiye yakinlarinda doian Domenikos Theotokopulos, sonradan vatani olarak benimsediii ve El Greco, yani «Yunanli» diye anildiii ispanya'da öldü. Uzun süre unutulan bu sanatçi bugün Velazquez ve Goya ile birlikte ispanyol resminin ustalarindan sayilir.

Venedik'e geldiiinde yirmi yaiindaydi; orada Bizans sanatini öirendi ve Tintoretto ile Tiziano'nun atölyelerinde çaliiti. Sonra Roma'ya gitti, Raffaello'nun ve özellikle Michelangelo'nun eserlerine hayran kaldi. Fakat en sonunda, ispanya'nin eski baikenti olan Toledo'ya temelli yerleiti (1577) ve belli baili eserlerini orada verdi.

El Greco gerçekçi bir ressam deiildir: Bizans'li sanatçilar gibi perspektif kurallarina hiç uymaz. Ayrica, garip yansimali renkler kullanir ve kiiilerin hatlarini deiiitirip uzatarak üslûbunun en büyük özelliii olan son derece uzun yüzler çizer. Kültürü, yaiayiii ve eserleriyle XX. yy. sanatçilarini etkileyen Greco, çaidai resmin öncülerinden biridir.

Bazi Eserleri

Orgaz Kontunun Topraia Veriliii, Espolio, isa'nin Vaftizi, isa Çarmihta, Teslis, Apokalypsis Görüntüsü.

105
Genel Kültür / Haendel
« : Temmuz 30, 2009, 12:17:21 ÖS »
Georg Friedrich Haendel, ingiliz uyruiuna geçmii Alman bestecisidir (1685-1759). Almanya'da Halle iehrinde doian Haendel, müzik öirenimi sirasinda klavye ve bestecilik dersleri aldi, 1703'te Halle'den ayrilarak Hamburg Operasi'nda ikinci keman oldu. 1712'de ingiltere'ye göç etti ve 1726'da ingiliz vatandailiiina kabul edildi. Bütün Avrupa'yi dolaiti ve italyan operasi üslûbunda XVIII. yy.in en ünlü bestecisi oldu.

Haendel'in ilk operalari ingiliz seyircisi tarafindan oldukça soiuk kariilandi, ama bu, besteciyi yildirmadi ve Haendel kirka yakin opera yazdi. Elli bei yaiinda, aiir bir hastaliktan yataia düiünce baiarisizliklari üzerinde düiünmek için bol bol vakit buldu. Sonunda ingiliz duyarliiina daha yakin bulduiu bir müzik türünü, oratoryoyu denemeie karar verdi. Ve bu kararla baiariya, hattâ zafere ulaiti.

Oratoryo, konusuz, kostümsüz, dekorsuz bir tür dinsel operadir ve orada bütün dram, müzik ile ifade edilir. Ama Haendel, oratoryolarim yine de sahnelenmek üzere yazmiitir. içlerinde israil Misir'da, Mesih ve Judas Maccabaeus de bulunmak üzere otuzdan fazla oratoryosu vardir.

Çalgi Müziii ve Operalar

Oratoryolarindan baika Haendel, çalgi müziii de bestelemiitir, bunlarin en ünlüleri kral George I'in Thames üzerinde yaptiii bir gezi için bestelenen Su Müziii; 1749'da bir krallik bayramini kutlamak üzere düzenlenen havaî fiiek ienliii için bestelediii Krallik Hava Fiiekleri Müziii sayilabilir. Operalarina (Almira, Nero, Rinaldo, II Pastor Fido, Teseo) gelince, bunlar, sahneye koyma güçlükleri (devler veya uçan kiiiler) ve yorum güçlükleri (mümkün olani zorlayacak insan sesi ustaliklari) yüzünden pek seyrek oynanmaktadir.

Sayfa: 1 ... 5 6 [7] 8 9 ... 37