İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - aksaa

Sayfa: 1 ... 31 32 [33] 34 35 ... 37
481
Komik Fıkralar / eşine ne almış:.......
« : Nisan 29, 2008, 04:05:23 ÖS »
3 adam oturmuş eşlerine aldıkları
hediyelerden bahsediyorlarmış Birincisi demiş ki, "karıma öyle bir
hediye aldım ki, 6 saniyede 0'dan 100'e çıkıyor."
Diğer kisi anlamamışlar. "Ne
aldın?" diye sormuşlar."Beyaz bir Porsche
aldım. Çok mutlu oldu." diye cevap vermiş.
İkinci adam demişki, "Ben de geçen doğum gününde karıma 4 saniyede
0'dan 100'e çıkan bişey almıştım."Hemen anlamışlar
tabi ki: "Heey,yoksa Ferrari mi aldın?" Adam gülümsemiş:
"Evet, kıpkırmızı bir Ferrari aldım. Gerçekten de ona çok yakıştı." demiş.
Bu sefer üçüncü adama sormuşlar:"Peki sen ne aldın karına?" Adam demiş ki:
"Ben öyle bişey aldım ki; sadece 2 saniyede
0'dan 100'e çıkıyor." Adamlar
şaşırmışlar: "Atıyorsun!"demişer, "Öyle bir araba olmazki!" Adam cevap vermiş:"Araba
aldığımı kim söyledi?İşte bunu aldım demiş...
   TERAZİİİ :kk :kk :kk :kk :kk :kk :kk

482
Komik Yazılar / 3 yaşındaki enesin günlüğü
« : Nisan 29, 2008, 04:03:31 ÖS »
Benim adım Enes......Üs yasımdayım.Yatcaz kalkcaz yatcaz kalkcaz, yas günüm olacak. Mum üflüzem. Sok seviyoyum mum üflemeyi. Bi aksam annemin mumlayını da ben üfledim. Hepşini söndüyemedim. Sok uğyaştım ama söndüyemedim, dudaklayım sısladı. Sonya ösküymeye basladım. Annem bana su veydi, ösküyüyüm gesti.


Biliyoy musunuz, bişim efde heykes bi asayip. Hele annanem!... Basımı oksayken “ aymut dafalı sosuğum” diyo. Boynum aymut sapı gibiymiş, dafam aymut gibiymiş ve annanem aymut dafalı sosuklayı sok seveymiş. Yayamazlık dapınca da “deli dana ” diyo bana. Bi de annanem bana “essek dafalı sozuğum” diyo. Ama dızayken değil, seveyken diyo. Sisgi filmde bi tane esek döydüm ama ben o eseğe hiç bensemiyoyum. Annanemin beni neden “esek dafalı” diye sefdiğini anlamadım.


Adım Enes ama, daha sok adım vay benim: Nohudum, merzimeğim, sukulatam, goffetim, esek sıpam, bonzuğum, mafisim, balım, daymağım falan.....Annem beni seveyken, öpeyken “ salak sozuk ” diyo........Ben salak deliğim, sok atıllıyım. Bi süyü tekeyleme esbeyledim. Annanemin tekeyleme defteyi vay. O okudu ben de esbeyledim.


Biliyoy musunuz, annanem şigaya isiyo. Balkona çikiyo, içeyken. Ben de onun gibi sigaya isiyoyum şakadan. Dalemi sigaya yapıyoyum, ağşıma dötüyüp “ üf üf ” yapıyoyum. İşte o zaman annanem bana dışıyo, “ Ayyy ! Ne kaday ayıp! ” diyo. Kendişi iseyken biş ona hiç dışmıyoyuz ama.


Benim bi süyü havanlayım vay. Tedi, döpek, daplan, sanganyoz, doyun, duşu, davuk, hoyoş falan. Hepşi düşücük. Sadece züyaffa büyük, bi de döpek. Annem paşaydan aldı...Ayabalayım da vay. Hem de tam iki sepet doluşu. Damyon, tıy, minibüş, otobüş, tiyen...Vavi, şeşil, dıymışı, sayı, beyaş yenkli ayabalay....Maykalayını bile öyyendim.Vogsaven, paşşat, meydeses. En çok da vogsaven ayabamı seviyoyum...Bi de sepseleyim vay. Ama onlar benim deliğmis, mugfağımışın süsüymüş. Totames, soyan, mıçır, pasates, dalatalık. Mıçırı yemek istiyoyum , yiyemiyoyum. Sünkü onlay pismemiş.


Ben feneyliyim.Vından Dayım,simbomlu olayım diye bana sooook hediye aldı. Alşın, ben yine feneyliyim. En büyük feney!..Hem ben babama sok gol atıyoyum. Emel bebekley evde yokken. Emel bebek bişim efin altında uyuyo. Düyültü dapaysam Emel bebeğin babaşı bana dızay. Ben ondan sok doykuyoyum.


Teletonla donusmayı çok seviyoyum.Teleton salay salmaz ben asıyoyum ama annem dışıyo.” Teletona sen bakmaaaaaa! ” diyo. Ben de annem mugfakdayken annanemi ayıyoyum. Hem de hey gün döt bes defa...2’ye başınca annanem sıkıyo, 1’e başınca babam. Sayılayı da biliyoyum. Kübba ablam öyyetti. Kübba ablamı sok seviyoyum. Hey gün bana toybok alıyo. Toyboklayın isinden de oyunzak parsalayı sıkıyo. Annem de onlayı biyleştiyiyo, oyunzak oluyo. Annem aytık bıkmış toyboklaydan . Dün kışdı Kübba ablama .” Sakın bi daha alma, bıktım yapmaktan,” dedi. Ben de ağladım. Annem sok üşüldü ağlayınca, “ Damam damam, Kübba Ablan gene alıy,” dedi. Zaten babam hey aksam toybok alıp detiyiyo bana. Unutuysa, ağlıyoyum ağlıyoyum....... Babam saysıya gidip Engin Abimden alıp deliyo. Bu aksam detiymezse, gene ağlayım, o da detiyiy. Ağlayınca hey dediğimi yapay babam.


Annem bana zoyla süt isiyiyo. İsmek istemiyoyum ama, annemin okuduğu maşalı dinleyken, bi bakıyoyum süt bitmiş. Beni dandıyıyo annem. Süt iseysem dok duvvetli oluymusum. Babam hiç süt ismiyo, dola isiyo; onun için ben onu hey güyeşte yeniyoyum. Sünkü dola isenley böle yeniliy .Babamı efde saklandığı hey yeyden buluyoyum, babam beni his bulamıyo.


Bilgisayayda oyun oynamayı da dok seviyoyum. Gesen aksam annanemim bilgisayayını boşdum...Annanem ” Bunu başdası yapsaydı, yakmıstım sıyasını,” dedi. Bana hiş dışmadı. Annanem bana hiç dışmaz...Onun düçücük düçücük, yenk yenk bonzuklayı vay. Hem de sok vay. Hepsi dolapta, dafanoslayın isinde. Bi gün hepşini dolaptan sıkaydım, halının üştüne döktüm, biyazını da sekmezeleye dolduydum, yine dışmadı...Anneme, “Eğey bunu baska bi sozuk yapsaydı, dayaktan öldüyüydüm ,” dedi. Ben de sok güldüm. Bonzuklayı hey tayafa attım.Dafama bile doydum, sok domik oldum. Annanem güldü, sonya beni kuzakladı, “Sen dünyanın en tatlı sosuğusun, ben sana nasıl dızayım!” dedi. Nanaklayımdan sapuy supuy öptü. Ben de elimle yüşümü şildim.


Aytık uykum deldi. Sisimi yapıp yatıcam. Beşime deliğ, tulalate yapıcam. Annanem bana masal okucak uyuyken. Masal sabuk bitsin diye bazı yeyleyi atlayazak . Ben de ona “ Hayıy annanne hayıııııııııy ! Öyle deliiiiiğ! ” dicem. Beni dimse dandıyamaz. Sünkü sok büyüdüm. Hem o masallayın hepşini esbeyledim. Teloğlan’ı, Pamuk Piyenses’i, Odunzunun Sozuklayını eşbeye biliyoyum.

483
DİNİ BİLGİLER / KABİR BAŞINDA ÖLÜYE KUR'AN OKUNMASI
« : Nisan 29, 2008, 03:46:50 ÖS »
KABİR  BAŞINDA   ÖLÜYE       KUR'AN    OKUNMASI   

 Kabir  başında   ölüye  Kur'an  okuma  ve  sevabını    bağışlama  hakkında  pek çok  görüşler  vardır.  İhtilaflı  olan  bir  mesele  hakkında  bugün   sonuca    vardırmak    mümkün  görünmemektedir.   
    İlim adamları  " kabir başında Kur’an okumanın hükmü"   hususunda üç farklı görüş ortaya koymuşlardır:
   " Mekruhtur    ;      sakıncası yoktur   ;    defin esnasında   sakıncası yoktur ,  definden   sonra mekruhtur "     

   İmam-ı  Azam  Ebu Hanife,   Malik ve bir görüşe   göre Ahmed gibi mekruh olduğunu söyleyenler şöyle derler:
  "Çünkü bu muhdes’tir (sonradan çıkmış bir bid’attir.) Bu hususta da sünnet varid olmuş değildir. Kıraat de namaza benzer. Kabirlerin yanında namaz ise yasaklanmıştır, kıraat de böyledir."

Muhammed b. el-Hasen ve bir rivayete göre de Ahmed gibi,   sakıncası yoktur, diyenler de İbn Ömer -RadıyAllahu anh-dan nakledilen şu rivayeti delil göstermişlerdir:
    İbn Ömer -RadıyAllahu anh- defnedileceği vakit kabrinin başında Bakara suresinin ilk âyetleri ile son âyetlerinin okunmasını tavsiye etmişti. Muhacir’lerden birisinden de Bakara suresinin okunmasını vasiyet ettiği de nakledilmiştir.

Sadece defin zamanında mahzur yoktur   (ki bu Ahmed’den gelen bir rivayettir )  diyenler de bu konuda İbn Ömer ve muhacirlerden birisinden nakledilen rivayeti delil alırlar.

Bundan sonra kabirlerin başlarında nöbetleşe Kur’an okumaya gelince; bu mekruh’tur. Çünkü bu konuda sünnet varid olmuş değildir, selef’ten herhangi bir kimseden de asla böyle bir şey nakledilmemiştir. Bu görüş konu ile ilgili her iki delili de bir arada değerlendirdiğinden ötürü, diğerlerinden belki de daha güçlüdür.

Konuyla  ilgili   zikredilen   meşhur   sözler  ,  zayıf  ve  sahih  hadisler  ile   alimlerin  görüşlerini  aktarmaya  çalışacağız.

   Hüsnü   Aktaş'ın  (Yusuf  Kerimoğlu)  bir  gazetede  "Kabir  başında  Kuran  okumaya"  delil  olarak  verdiği  bir   cevapta ;
      " Resul-i Ekrem (sav)'in: "-Her kim kabristana girer de Yasin Suresi'ni okursa, o gün Allahu Teala (cc) kabirdekilerin azablarını hafifletir. Okuyana da oradakilerin sayısınca sevap verilir."
(İbn-i Abidin- Reddü'l Muhtar Ale'd Dürri'l Muhtar- İst: 1983 C: 3 Sh: 503. ) hadis-i şerifi, bunun delilidir."

   
      Hadis  diye  zikredilen  sözün    kaynağı  olarak  bir  hadis  alimin  kitabı  değil  , Hanefi  mezhebinin  Osmanlı  devletinin  son  zamanlarında   fıkıh  kitabı  olan  İbn  Abidin    olması  hayli  düşündürücüdür. Zira  hiç bir  sahih  hadis  kitabında   iddia  edilen  bu  söz   muhaddislerce   sahihlenerek      senediyle  beraber  kitaplarına  alınmamıştır.

    Bu   söze  sarılarak    delilim  var  diye  ortaya  düşenler   evvela bu   sözün    senedinin   sahihliğini     ispatlamaları  ,  ravi  ve  sıhat derecelerini   bahsi  geçen   hadis  aliminin  adıyla  birlikte  kitabının   adını  bildirmeleri   üzerlerine    borçtur.

    Aynı  kitabın  aynı  sayfasındaki  şu  ifadeleri   hadis  diye  savunduğu    sözün  altına    not  olarak  düşememesi de    niyetini  ortaya  koymuştur :

       "Yalnız  İmam  Malik  ile  Şafii , sırf  bedeni  olan  namaz  ve  Kur'an    okumak  gibi   ibadetleri   istisna  etmişlerdir.  Onlara  göre  bunların  sevabı    meyyite ulaşmaz ."  (İbn-i Abidin- Reddü'l Muhtar Ale'd Dürri'l Muhtar- İst: 1983 C: 3 Sh: 503. )

     Yukarıdaki      mezkur   hadis  hakkında  Prof. Dr . vehbe  Zuhayli'nin   dört  Mezhebe göre  yazılmış  bulunan  İslam  Fıkhı  Ansiklopedisi  isimli  eserinin  3. cilt  sayfa   89- 90 ve 91'de  Kabirleri  Ziyaret  Etmek     başlıklı  yazısının altında   şunlar    bildirilmiştir :
   Hanefiler : 
    Esah olan görüşe göre, erkek ve kadınlar için kabir ziyareti menduptur. Çünkü İbni Ebu Şeybe'dcn rivayet edildiğine göre: "Hz. Peygamber (a.s.) her yılın başında Uhud'daki şehitlerin kabirlerine gelir ve şöyle derdi:
"Sabrettiğiniz şeylere mukabil sizlere selâm ve selâmet! Dünyanın en güzel neticesi budur!"
Yine Hz. Peygamber (a.s.) ölüleri ziyaret etmek için Baki  mezarlığına çıkar ve şöyle derdi:
"Ey müminler yurdunun sakinleri! Selâm size. Bizler de inşâAllah sizlere   kavuşacağız. Allah tealâ'dan bizim ve sizin için afiyet, ahiretle ilgili korku ve sıkıntılardan selâmet ve sıyanet dilerim."
Yine Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Ben size kabir ziyaretini yasaklamıştım. Şimdi ise ziyaret edin. Çünkü kabir ziyareti size ölümü hatırlatır." ( Müslim Ebu Hureyre'den rivayet etmiştir. Tirmizî dışındaki dört Sünen sahibi yine bunu sahih  isnatlarla rivayet etmişlerdir. Müslim Sahih'inde Ebu Hureyre'den şu rivayeti nakletmiştir. "Rasulullah (a.s.) anasının kabrini ziyaret etti kendisi ağladı çevresindekileri de ağlattı. Sonra söyle buyurdu: Rabbimden anam için İstiğfar etmeyi istedim, izin vermedi. Kabrini ziyarete izin istedim, verdi. Kabirleri ziyaret edin, zira bu size ölümü hatırlatır." )
Bir rivayete göre "Âhireti hatırlatır."

       "Enes'ten rivayet edildiğine göre, Rasulullah (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Her kim kabristana girer de Yâsin'i okur ve sevabını ölülere bağışlarsa, o gün Allah tealâ onların azabını hafifletir. Kendisinin de bu kabristandaki Ölüler sayısınca sevabı olur". (Bahr-i Raik'de bu hadisi zikredilmiştir. Zeylaî'nin rivayeti şöyledir: "Okuyan kimse için orada  bulunan ölülerin sayısınca sevap va'dır." Doğrusu bu hadis zayıftır.)

   Cumhurun  Görüşü : 
İbret almak, Allah'ı hatırlamak için erkeklerin kabir ziyareti mcnduptur. Kadınların  kabir ziyaretine gitmeleri ise mekruhtur. Kadınların kabirleri ziyaret etmeleri  önce yasaklanmıştı  , sonra bu yasak neshedildi. Çünkü Hz, Peygamber (a.s.) şöyle buyurdu: "Size kabir ziyaretini yasaklamıştım. Bundan sonra ziyaret edin." Bir rivayette de: "Çirkin söz söylemeyin." buyrulmuştur.
      Kadınlar ziyaret ederken erkeklerin içine karışmamalıdir. Kâfirlerin kabirlerini ziyaret etmek mubahtır.
    Ziyaret vakti konusunda İmam Malik şöyle demiştir : "Bana ulaşan haberlere göre, ruhlar kabirlerin civarındadır." Kabir ziyareti için belirli bir gün tahsis edilmiş değildir. Cuma gününün ziyaret için tahsis edilmesinin sebebi, bu günün faziletli ve ziyaretler için müsait olmasıdır.
       Kabir ziyaretinin kadınlar hakkında mekruh olmasının sebebi, kalpleri yufka ve musibetlere tahammülleri az olduğundan ağlayıp feryadu figan ederken seslerini yükseltme ihtimâli bulunmasıdır. Ama haram değildir. Müslim, Ümmü Atiyye'den şöyle naklediyor: "Kabir ziyareti bize yasaklandı, fakat kesin olarak haram kılınmadı."
 Kadınların ziyaretlerinin mekruh oluşunun dayandığı delil: "Allah tealâ kabirleri ziyaret eden kadınlara lanet etsin." ( Tirmizi demiştir ki: Bu hadis sahihtir. Nesei dışında beş imam da bunu rivayet etmişlerdir. ) hadisidir.
     Fakat Malikîler şöyle demişlerdir :     Bu hüküm genç kadınlar içindir. Yaşlı ve erkeklerin kendilerine rağbet etmeyeceği kadınlar ise hüküm bakımından erkekler gibidir. Kabirde yemek, içmek, gülmek, çok konuşmak, yine yüksek sesle Kur'ân okumak ve bunları âdet edinmek de mekruhtur.
Müslümanların kabirlerini ziyaret edenler için önce selâm vermek, sonra Kur'an okumak ve dua etmek müstehapur.
Ölünün yüzü cihetine dönerek selam verilir. Bunun için Hz. Peygamber (a.s.)'in kabirlere çıktıkları zaman ashabına öğrettiği  selâmı söyler. 
"Ey müminler ve müslümanlar diyarının ahalisi, sizlere selâm olsun. İnşaAllah, biz de sizlere katılacağız. Allah'tan bize ve size âfiyet dilerim" (Müslim, Cenâiz, 104; İbn Mâce, Cenâiz, 36).

Tirmizi'nin İbn Abbâs'tan rivayetinde Rasulullah bir defasında Medine mezarlığına uğradı ve onlardan tarafa dönerek şöyle dedi:
"Ey kabirler ahâlisi, size selâm olsun! Allah bizi ve sizi mağfiret eylesin. Sizler, bizden önce gittiniz, biz de sizin ardınızdan (geleceğiz)" (Tirmizi, Cenâiz, 58, 59).

  Kabir ziyareti sırasında mezarda namaz kılınmaz. Kabirler asla mescid edinilmez. Kabre karşı da namaz kılmak mekruhtur. Kabirlere mum dikmek ve yakmak caiz değildir (Müslim, Cenâiz, 98; Ebû Dâvud, Salât, 24; Tirmizî, Salât, 236).

Boş yere para harcandığı için, ya da kabirlere tazim için buralarda mum yakılmasını Hz. Peygamber yasaklamıştır. Kabrin üzerine oturmak ve mezarları çiğnemek mekruhtur (Müslim, Cenâiz, 33; Tirmizi, Cenâiz, 56).

  Konuyla  ilgili    olarak   hadis  denilerek       iddia  edilen   benzer  bir      sözde  şöyledir :

( من زار قبر والديه كل جمعة ، فقرأ عندهما أو عنده [ يسن ] ؛ غفر له بعدد كل آية أو حرف )

"Her kim baba ve annesinin kabrini her cuma ziyaret eder, o ikisinin veya babasının yanında Yâsin (suresini) okur ise, her âyet ve harfin sayısınca günahları affolunur"

[İbn Adiy (1/286), Ebu Nuaym, Ahbâr el-Asbahân (2/344-345)]

Bu rivâyet, kabirlerde Kur’ân okumanın mustahab olduğuna delil olarak getirilir. Ancak sahih sünnette bunu destekleyen hiç bir delil yoktur. Sahih sünnete göre, kabir ziyaretlerinde meşru olan, onlara selâm vermek ve ahireti hatırlamaktır.

Rasulullah'a (((S.A.V)).)  atfedilen  bu  (söz)  Hadis uydurmadır.

Ravilerinden olan Amr b. Ziyad’ın  hadis uydurduğunu    Hadis  alimi  ed-Darekutni ve İbn Adiy zikreder.

  İbn Adiy mezkur rivayet hakkında;      "batıldır   ,  bu isnad ile bir aslı yoktur" der. İbnu’l-Cevzi  [el-Mevduat (3/239)] kitabında  bu rivâyeti zikreder.

    Müslim ve diğerlerinin rivayet ettikleri hadiste Aişe (r.a), Allah Rasuluna (s.a.s)  kabir ziyareti esnasında ne söyleyeceğini sorar, O da şöyle söyle der:

  "Bu diyarın mümin ve müslüman olan ehline selam olsun, Allah bizden öncekileri ve sonrakileri affetsin. Allah’ın izniyle bizler de sizlere ulaşacağız."

    Evet Aişe validemiz kabir ziyareti esnasında ne söyleyeceğini sorar, Allah Rasulu (s.a.s)’da ona duayı öğretir.
Fatiha, Yasin surelerini veya üç tane İhlas suresi okuyacağını öğretmemiştir.   Bu surelerin okunması meşru olsaydı Allah Rasulu (s.a.s) bunu gizlemezdi. Eğer Allâh Rasulu (s.a.s) bunlardan bir şey öğretmiş olsaydı   münakaşalar , ihtilaflar  olmaz   net    olarak  bizlere ulaşırdı.

Başka bir   SAHİH  hadiste şöyle geçer : 

"Evlerinizi kabirlere çevirmeyin, çünkü şeytan Bakara suresinin okunduğu evden kaçar."   [Müslim (2/188), Tirmizi (4/42) ] 

Diğer bir hadiste:     

" Evlerinizde namaz kılın, kabirlere çevirmeyin."  [Müslim  (2/187)]

Allah Rasulu (s.a.s), mezarlıkların  ,  kabirlerin namaz kılıp kuran  okunacak    yerler  olmadığını  bildirmiş, onun için de evlerde Kur’an okunmasını ve nafile namaz kılınmasını teşvik etmiştir. Evlerin, Kur’anın okunmadığı kabirlere çevrilmesini de yasaklamıştır.


Sunen’in sahibi Ebu Davut şöyle der:             

  "Ahmed’e   kabirde  Kur’an okunması hakkında soruldu, o da    ‘okunmaz’    dedi "  [Mesâil (s.158)].

Şeyhu’l-İslam İbn Teymiyye şöyle der:

" Şafii’den bu konu hakkında bir söz sabit değildir, bu da onun kabristanda Kur’an okunmasını bid’at saydığı içindir "  [Sıratul- Mustakim (s.182)].

İmam Malik şöyle der :

" Bunu yapan birisini bilmiyorum, dolayısıyla sahâbe ve tabii’nin bunu yapmadığı ortaya çıkar ".   

     Diğer taraftan Hallal’ın rivayetinde,  Abdullah  İbn Ömer’in  definden sonra kabri başında Bakara suresinin başı ve sonunun okunmasını vasiyet ettiğine dair gelen eser sabit değildir. Sahih  saysak   bile, ona has bir fiildir.

 Peygamberimizden (s.a.s) konu hakkında böyle bir şey bize ulaşmamıştır. Bundan dolayı bu delil olamaz.

Yine İbn Ebi Şeybe’nin zikrettiği başka bir eserde, Şa’bi şöyle der:

" Ensar ölünün yanında Bakara suresini okurlardı "

 Senedindeki Mucalid b. Saad yüzünden rivâyet zayıftır. Ayrıca  İbn Ebi  Şeybe rivayete şu başlığı koymuştur ;  " Ölüm döşeğinde iken hastanın yanında ne söyleneceği babı ".

Diğer taraftan Hallal ve Deylemi’nin rivâyet ettikleri uydurma bir rivayette : 

  " Her kim kabristana uğrar ve Kul HuvAllahu Ahad’ı on bir kere okur, ecrinide ölülere bağışlar ise, ölülerin sayısı kadar ona sevab verilir."         

      ez-Zehebi, İbn Hacer, es-Suyuti    ve   İbn Arrak rivayetin  uydurma olduğunu söylemelerine rağmen,    Tahtavi,  Meraki’l-Felâh’ın üzerine yazdığı haşiyede   bu uydurma rivayeti kabristanda   Kur’an okunacağına dair delil getirmesi  oldukça  garipsenmiştir.


Sahih  bir  hadis-i  şerifte  Rasulullah ((S.A.V)).  kabirde   azab  görmekte  olan  bir   ölü  için   şöyle  yapmıştır :
 
Abdullah  ibn  Abbas'ın  (r.a.)   aktardığı  bir  hadisi şerifte  :
      Rasulullah (sav) (bir gün) iki kabre uğradı ve: "(Bunlarda yatanlar) azab çekiyorlar. Azabları da büyük bir günahtan değil" buyurdular. Sonra sözlerine şöyle devam ettiler: "Evet! Biri, nemimede (laf getirip getürmede) bulunurda. Diğeri de idrar sıçrantısına karşı korunmazdı." Aleyhissalatu vesselam sonra yaş bir hurma dalı istedi, ikiye böldü. Birini birinin üzerine dikti, birini de öbürünün üzerine dikti. Sonra da: "Belki bunlar yaş kaldıkça azapları hafifler" buyurdular.

 ( Buhari, Vudu 55, 56, Cenaiz 82, 89, Edeb 46, 49; Muslim, Taharet 111, (292); Tirmizi, Taharet 53, (70); Ebu Davud, Taharet 11, (20, 21); Nesai, Taharet 27, (1, 28-30).    )

Konuyla   ilgili  olarak  Prof. Dr. Vehbe  Zuhayli'nin     4  mezhebe  göre      "İslam  Fıkıh  Ansiklopedisi" kitabından   3.cilt  sayfa  16-17 den    " Ölen   Kişinin  Yanında   Kur'an  Okumak "    Başlığı   altındaki  alimlerin   görüşlerini   aynen  aktaracağım.   

" Malikîlere göre : Sünnet diye ölüm anında Kur'ân okumak mekruhtur. Bunun  gibi, öldükten sonra ve kabir üzerine Kur'ân okumak da mekruhtur. Çünkü bu selefin amellerinden değildir. Fakat sonradan gelen alimler, Kur'ân okuyup, zikir yapıp da bunların sevabının ölüye verilmesinde bir beis bulunmadığı, inşaAllah bunun sevabının ölüye verileceği kanaat ve görüşündedirler.
Cumhura göre: "Yâsîn" okumak menduptur. Çünkü hadiste: "Ölülerinize (Yasin) okuyun." buyurulmuştur.
 Hanefiler ve Şafıîlerin sonradan gelen bazı âlimleri Ra'd suresinin de okunmasını güzel görmüşlerdir. Çünkü Cabir (r.a.) demiştir ki: "Rad suresini okumak, kişinin ruhunun kolayca ayrılmasına yardımcı olur."
Yasin okumanın hikmeti, bu surede kıyamet ahvâli ve Öldükten sonra dirilme konularının zikredilmesidir. Ölmek üzere bulunan kişiye bu sureler okunursa, yeniden bu durumları hatırlama imkânı doğar."


 Mezheb  imamlarının  ve  alimlerin  görüşlerinin    "ölülerinize   okuyun (yasin) "   hadisi  şerifini    " ölmek  üzere  olanlara"     diye  anladıklarını  görmüş  olmaktayız. 


Mezar    Yanında Yapılan Şeyler Üç Türlüdür

1 - Kabirlerin Yanında Yapılması Meşru Ve Helal Olan Şeyler:

Belli bir mezar tayin etmemek ve özellikle bir mezar için yolculuğa çıkmamak şartıyla herhangi bir kabrin yanında ölümü düşünmek ve ibret almak maksadıyla Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in sünnetine uygun olarak kabirleri ziyaret etmek helal ve sevaptır.


2 - Haram Olan Ve Şirke Sebep Olabilecek Olan Şeyler:

Mezarlara el sürmek, kabirde yatanların yüzü suyu hürmetine Allah'tan bir şey istemek, kabrin yanında namaz kılmak, onların üzerine bina inşa etmek, kabirleri aydınlatmak büyük şirke sebep olabileceği için haramdır.

3 - Büyük Şirke   Düşüren  Şeyler:

Kabirde yatanlardan yardım istemek, onlardan medet ummak, dünya ve ahiretle ilgili şeyler istemek insanı İslam dininden çıkaran büyük şirklerdendir.

Böyle yapan kişi ister ölünün kendisi yapabildiğini inansın ister ölünün Allah katında bir vasıta olduğunu inansın fark etmez, kafir olur.

Allah-u teala Kur'an-ı Kerim'de müşriklerin taptıkları putlar hakkında şöyle dediklerini bizlere bildiriyor:

"Bizi Allah'a daha çok yaklaştırsınlar diye onlara ibadet ediyoruz." (Zümer: 3)

"Bunlar Allah katında şefaatçilerimizdir." (Yunus: 18)



EVLİYA    BİLİNEN   KİŞİLERİN   KABİRLERİNE  AŞIRI   DAVRANIŞLAR   ONLARI   PUTLAŞTIRMAKTADIR !

KADINLARIN  MEZAR  ZİYARETLERİ   CAİZ MİDİR ?   

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Allah'ım! Benim kabrimin tapılan bir put haline gelmesine müsaade etme. Allah'ın gazabı rasullerinin kabrini mescid edinenlere şiddetli olur." (Malik, Ahmed)

İbn-i Abbas radiyAllahu anh şöyle demiştir:
"Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem kabir ziyaret eden kadınlara, kabirleri mescid yapanlara, ibadet edilen yer haline getirenlere, orada mum yakanlara lanet etti." (Ebu Davud, Nesei, Tirmizi, İbn-i Mace, Tirmizi bu hadis için hasen dedi)

Bu hadis, kabirleri mescid edinmenin, oraları ibadet edilen yer haline getirmenin, oralarda mum yakmanın büyük günah olduğunu gösterir. Çünkü Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem böyle yapanlara lanet etmiştir. Lanet ancak büyük günah işleyenler içindir.

Ayrıca hadis, kadınların mezar ziyareti yapmalarını yasaklıyor.
Kadınların kabir ziyareti yapmalarının cevazı konusunda alimler ihtilaf etmişlerdir. Şöyle ki;

1 - Bazı alimler yukarıdaki hadisi delil alarak kadınların mezarları ziyaret etmelerinin haram hatta büyük günah olduğunu söylemişlerdir.

2 - Bazı alimler kadınların mezarları ziyaret etmelerinin büyük günah değil, mekruh olduğunu söylediler.
Bu, Ahmed b. Hanbel ve arkadaşlarının görüşüdür.

Delilleri ise Ummü Atiyye radiyAllahu anha'nin hadisidir.
Ummü Atiyye radiyAllahu anha şöyle söylemiştir:

"Biz, cenaze ile yürümekten nehyedildik. Fakat bundan şiddetli bir şekilde sakındırılmadık." (Buhari, Müslim)

3 - Kadınların kabirleri ziyaret etmeleri bazı alimlere göre caizdir.

Delilleri ise şu hadistir:

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem mezarın yanında ağlayan bir kadın gördü ve ona şöyle dedi:
"Allahtan kork ve sabret."
Bunun üzerine kadın Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'e:
"Çekil başımdan, senin başına benim başıma gelen musibet gibi bir musibet gelmemiştir."
Rasulullah allAllahu aleyhi ve sellem onun bu halini görünce ondan uzaklaştı. Müslümanlar, o kadına kendisiyle konuşan kişinin Allah'ın rasülü olduğunu haber verdiler.
Kadın bunu öğrenince Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in yanına geldi ve ona:
"Seni tanımadım" dedi. Bunun üzerine  Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem ona şöyle dedi:
"Sabır ancak musibetin ilk geldiği andadır."
(Buhari, Müslim)

Bu alimler şöyle dediler:

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem kadını mezarın yanında gördüğü halde, ona mezar ziyareti yapmasını yasaklamadı. Sadece ona Allah'tan korkmasını ve sabretmesini emretti. Bu ise; kadınların, mezarları ziyaret etmelerinin yasak değil, caiz olduğunu göstermektedir.

Ayrıca Müslim'de geçen ve Aişe radiyAllahu anha'nin rivayet ettiği hadisi delil aldılar.

Bu hadiste şöyle geçmektedir:

Cibril aleyhisselam geceleyin rasule gelerek dışarıya çıkmasını emretti. Rasululullah sallAllahu aleyhi ve sellem Aişe'ye haber vermeden gizlice onun yanından ayrıldı ve Baki' mezarlığını ziyaret etti. Onlara mağfiret diledi ve onlar için Allah'a dua etti, sonra da eve döndü. Aişe'ye nereye gittiğini haber verdi.
Aişe radiyAllahu anha Rasulullah'a:
"Ey Allah'ın rasülü! Mezarları ziyaret ettiğim zaman ne diyeyim?" diye sordu.
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem ona şöyle dedi:
"Mezarları ziyaret ettiğin zaman şöyle de: "Bu diyarın sahibi olan mü'min ve müslümanlar! Size selam olsun....."

Bu alimler şöyle dediler:

Bu hadise göre Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem, Aişe radiyAllahu anha mezarı ziyaret ettiği zaman ona ne demesi gerektiğini öğretti. Bu gösteriyor ki kadınların mezarları ziyaret etmesi caizdir.

4 - Bazı alimlere göre; kadınların, erkekler gibi ölümü hatırlamak için mezarları ziyaret etmeleri sünnettir.

Çünkü Rasulullah  sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Daha önce kabiri ziyaret etmeyi yasaklamıştım. Şimdi ziyaret edebilirsiniz. Çünkü o, size ahireti hatırlatır."
 (Ahmed, Müslim)

Bu alimler şöyle dediler:

Bu izin genel olan bir izindir. Hem erkekler hem kadınlar içindir.

Ayrıca Aişe radiyAllahu anha kardeşinin mezarını ziyaret edince Abdullah b. Ebi Müleyke ona:
"Rasulullah kabirleri ziyaret etmeyi yasaklamadı mı?" diye sordu.

Aişe radiyAllahu anha ona şöyle cevap verdi:
"Evet yasakladı fakat sonra ziyaret etmeyi emretti."
(Taberani, Tirmizi rivayet etti, Heysemi; bu hadisin senedi sahihtir, dedi)

Bu gösteriyor ki; kabirleri ziyaret etmeyi yasaklayan hadis mensuhtur.

Ebu Hureyre'den Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

"Evlerinizi kabir yapmayınız. Benim kabrimi de merasim yeri haline getirmeyiniz. Siz, bana salat ve selam gönderiniz. Nerede olursanız olunuz sizin salatınız bana erişir."
 (Ahmed, Ebu Davud, Nevevi bu hadis için senedi sahih dedi)

Hadisteki; "evlerinizi kabir yapmayınız." sözü; evinizde namaz kılmayı terk ederek, evlerinizi kabirler gibi yapmayın, manasındadır.

Bu hadis müslümanların evlerinde de namaz kılmaları ve evlerini hiç namazsız bırakmamaları gerektiğini gösterir.

Hadisteki " عِيداً " kelimesi; "merasim yeri" manasındadır.

Arapçada " عيد " "bayram" kelimesi; adet üzere devamlı yapılan şey ya da devamlı oraya gidilen yeri ifade eder.

Örneğin; bir insan her sene belli bir günde yemek yapıp fakirleri çağırır ve bunu adet üzere her sene devamlı yaparsa bu adete onun için " عيد " "bayram" denir.

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem bu hadiste şöyle demek istiyor:

"Belli günleri adet edinip o günlerde mezarıma gelmeyin."

Bu hadise göre; Rasulullah'ın mezarı sadece belli bir sebebe binaen ziyaret edilir.  Bu sebep ise şudur:

Ya Medine-i Münevvere ziyaret edildiği için sırf kendisine selam vermek maksadıyla Rasulullah'ın mezarını ziyaret etmek veya ahireti hatırlamak için herhangi bir mezarın ziyaret edildiği gibi Rasulullah'ın mezarını ziyaret etmek.

Hadiste geçen; "bana salat gönderiniz" sözü; "Allahümme salli ala Muhammed, deyin" manasındadır.

Bazı alimlerin dediği gibi, Allah'ın, rasulü Muhammed'e salavat getirmesini Allah'ın, Rasulullah'a rahmet etmesi manasında anlamamak gerekir. Zira Allah'ın bir kimseye salat etmesi, onu melekler arasında övmesi anlamına gelir. Bu açıklama Ebu'l Aliye'ye aittir ve onun bu açıklamasını destekleyen alimler vardır.

Allah'ın, Rasulullah'a salavat getirmesinin rasulüne rahmet etmesi demek olmadığını Allah-u teala'nın şu ayeti ispat etmektedir:

"Onlar üzerine rableri tarafından salat ve rahmet vardır." (Bakara 157)

Bu ayette rahmet salavata atfedilmiştir.

Aslolan şudur ki; eğer bir şey başka bir şeye atfedilmişse bunlar ayrı ayrı şeylerdir. Ayrıca rahmet herkes için olabilir. Onun için alimler; "Allah filana rahmet etsin" denmesinin caiz olduğunda icma etmiştir.

Hadisteki:
"Nerede olursanız olunuz sizin salatınız bana erişir" sözü; bana salavat ve selam getirin, nerede olursanız olun bana salatınız ve selamınız ulaşır, manasındadır.

Bu salavat Rasulullah'a nasıl erişiyor diye sorulursa cevap şudur:
"Melekler vasıtasıyla ulaşır."

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
"Allah'ın öyle melekleri vardır ki yeryüzünde dolaşırlar ve nebisine, ümmetinin ona getirdiği salat ve selamı ulaştırırlar." (Nesei, İbni'l Kayyım bu hadis için senedi sahih dedi)

Ali b. Hüseyin radiyAllahu anh bir adamın Rasulullah'ın mezarının yanında bulunan bir çukurun içine girip dua ettiğini görünce onu bu amelden menetti ve şöyle dedi:

"Sana babamdan o da babasından onun da Rasulullah'tan haber verdiği bir hadisi bildireyim mi?

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Benim kabrimi merasim yeri haline getirmeyin, evinizi de mezar yeri haline çevirmeyin. Bana salavat getirin, nerede olursanız olunuz sizin salat ve selamınız bana erişir."

(Buhari-Et Tarihi'l Kebir, Ebu Ya'la-Mecmaiz-Zevaid, Ziya-El-Muhtar) (Heysemi "bu hadisin senedi sahihtir" dedi).
Hadis'ten  Alınacak   Dersler : 

1 - Kabirler üzerine bina yapmak ve yanlarında namaz kılmak, onlar için mum yakmak büyük haramdır.

2 - Belli bir mezar tayin etmeksizin ve özellikle de bir mezarı ziyaret için yola çıkmamak şartıyla, ölümü düşünmek ve ibret almak gayesiyle erkeklerin kabir ziyareti yapmaları sünnettir. Fakat kadınların kabir ziyareti yapmalarının cevazı konusunda alimler ihtilaf etmişlerdir.

3 - Özellikle Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in mezarını ziyaret etmek için yolculuk yapmak alimlerin çoğu tarafından caiz görülmemiştir. Fakat Mescid-i Nebevi'ye namaz kılmak için gidip oradan da kendisine selam vermek gayesiyle Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in mezarını ziyaret etmeyi -orada beklememek şartıyla- bazı alimler caiz görmüşler, bazıları böyle yapılsa da cevaz vermemişlerdir.

4 - Mezarlara karşı durarak Allah'a dua etmek -ki Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in mezarı dahi olsa- kesinlikle haramdır.

5 - Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'e selam iletmek ve salavat getirmek için onun kabrinin yanına kadar gidilmesi şart değildir. Zira nerede olunursa olunsun, ona yapılan selam ve salavat Allah tarafından Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'e duyurulur

484
DİNİ HİKAYELER VE YAZILAR / AZRAİLLE ARKADAŞ
« : Nisan 29, 2008, 03:39:03 ÖS »
Adamın biri bir vesile ile Azrail ile tanışmış ve arkadaş olmuş ve arkadaşına “Biliyorum senin elinden kurtuluş yok,ancak benim senden bir istirhamın olacak: Geleceğin zaman bana haber verirsen hiç değilse hazırlık yapar ve bazı işlerimi tamamlamaya çalışırım” der. Fakat aradan bir süre geçtikten sonra Azrail bu arkadaşının canını almaya gelir. Arkadaşı “Hani bana söz vermiştin,niçin habersiz geldin?” der. Azrail de “Ben sana haber verdim ama sen anlamadın. Önce saçın sakalın ağardı, sonra dizlerinin dermanı kesildi, ellerin titremeye başladı, bütün bunlar ölümün birer habercisiydi.” der.

485
Sadece Allah'a ayıracak zamanınız varsa okuyun.
ALLAH,
> >> >>Bu maili aldığımda düşündüm ki....
> >> >>Bunun için zamanım yok... Hele de çalışırken
> >> >>Sonra böyle düşünmenin kesinlikle günümüzde birçok problemin
> >> >>kaynağı olduğunu fark ettim
> >> >>
> >> >>Biz Allah'ı Cuma günleri mescide sığdırmaya çalışıyoruz...
> >> >>
> >> >>Belki cuma gecesi... ve, nadiren kalkılsa da Sabah namazlarına....
> >> >>
> >> >>Hastalıklarımız, zayıflıklarımızda etrafımızda olsun istiyoruz....
> >> >>ve, hiç şüphesiz, cenazelerde.
> >> >>
> >> >>Maalesef, O'nun için işte, oyunda yerimiz ve zamanımız yok...
> >> >>
> >> >>Çünkü... işlerimizi kendimiz halledebiliriz düşüncesi hayatımıza girmiş.
> >> >>
> >> >>Allah beni affetsin, O'nun hayatımda ilk sırada olmaması
> >> >>gerektiğini kabul ettiğim yer vezamanların varlığından dolayı.............
> >> >>
> >> >>Her zaman O'nun bizim için yaptıklarını daima hatırlayacak
> >> >>zamanlarımız olmalı.
> >> >>
> >> >>Bu mesajı idrak ettiyseniz paylaşın!!
> >> >>
> >> >>Evet, ALLAH'ı çok seviyorum.O benim var olma ve kurtulma
> >> >> kaynağım.Beni her gün ayakta tutuyor. Onsuz hiçbirşeyim
> >> >>
> >> >>Çok basit bir test.
> >> >>Eğer Allah' ı seviyorsanız ve O'nun sizin için gerçekleştirdiği
> >> >>muhteşem şeylerden utanmıyorsanız....bunu arkadaşlarınıza
> >> >>iletin.Bunun için zamanınız var mı?kolay zora karşı..
> >> >>Gerçekleri söylemek neden bu kadar zor, aynı zamanda yalanları
> >> >>söylemek de bu kadar kolay?
> >> >>
> >> >>Neden namazda uykuluyuz da bitince aniden uyanıveririz? Böyle
> >> >>mesajları paylaşmak varken silmek neden kolayımıza gelir?
> >> >>Karşılıksız alabileceğimiz ne iyi hediye namazımızdır.
> >> >>Hem masrafsız ve ödülleri demuhteşemdir.

> >> >>Ne gariptir, ALLAH'a inandığını söyleyip de şeytanın peşinden gitmek

> >> >>Ne gariptir, fıkraları çılgınca paylaşırız, mesajlar havalarda
> >> >>uçuşur da iş islamiyetle ilgili bir mesajın iletilmesine geldiğinde
> >> >>iki defa düşünürüz.

> >> >>Bu mesajı gönderirseniz, adres listenizdeki herkese gönderecek misiniz?
> >> >>
> >> >>Yoksa ne tepki vereceğini bilmediğinizden ya da emin olmadığınızdan
> >>
> >> >>göndermeyecek misiniz?
> >> >>
> >> >>Allah'ın bizim için ne düşündüğünden çok insanların bizim için ne
> >> >>düşündüğüne önem vermemiz Ne gariptir. ?
> >> >>
> >> >>Bir asker,namaz kılan (en zor şartlarda bile terk etmeyen) diğer
> >> >>askere sordu
> >> >>
> >> >>:'-Arkadaş kaçıncı asırda yaşıyoruz ? Niçin kendini zahmete sokup
> >> >>her gün 5defa namaz kılıyorsun.
> >> >>
> >> >>Namaz kılan asker, tam o sırada uzaktan görünen teğmeni gösterdi:
> >> >>
> >> >>Şu insan; niçin yanından geçerken toplanıyor, selam veriyor ve
> >> >>bütünemirlerine itaat ediyorsun.
> >> >>'yat'dese yatıyor, 'kalk' dese kalkıyorsun? O da senin gibi iki
> >> >>ayağı, iki eli ve bir başı olan bir insan değil mi?'
> >> >>
> >> >>
> >> >>Diğer asker cevap verdi: '-Evet! O da benim gibi bir insan ama
> >> >>rütbesi var,omuzun da yıldızı var'
> >> >>Namaz kılan askerin cevabı müthişti:'-Ey arkadaş!Sen omuzun da bir
> >> >>tane yıldızı var diye senin gibi bir insana itaat ediyorsun da ben,
> >> >>yerdeki kumlar adedince yıldızları olan ve hepsini tespih tanesi
> >> >>gibi kudret eliyle-- çeviren bir zata niçin itaat etmeyeyim?Niçin
> >> >>namaz kılıp emrini yerine getirmeyeyim?'*
> >> >>
> >> >>selam ve dua ile
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

486
DİNİ HİKAYELER VE YAZILAR / Sen Gittin Ben Bittim...!
« : Nisan 29, 2008, 03:33:58 ÖS »
Yetimim

 
Sen gittin
Hayatın öbür ucunda bıraktın beni
Issızlaştı şehir yetim kaldı şarkılar

Sen gittin
Ummanımı besleyen dereler gitti
Enlemler boylamlar
Ülkeler gitti
Şaşırdı yönleri kuzey ve güney
Demirden kavilik, yelden hafiflik
Savaşlar barışlar gitti
 


 
 


Sen gittin
Aşımın hamuru gitti
Sen gittin
Yapımın çamuru gitti
Sen gittin
Nisanın yağmuru gitti
Sen gittin
Dünyanın uğuru gitti
Söylesene ağzımın tadı mı kalır
Hangi beyaz keyif çatar çayımda

Sen gittin
aralandı sahte dünyam yokluğa
Bir yağ emmez çıkrık kolu hatıran
Sen içimde büyüdükçe, ben küçülüyorum
Adını kazıyamadı zaman
Nar tadından
Kar suyundan

Sen gittin
Devletim gitti
Sen gittin
Sen gittin
Servetim gitti
Sen gittin
İzzetim gitti
Sen gittin
Saadetim gitti
Yıkılmış bir hisar kaldı tevarüs
Bulutlara kan karıştı ardından

Sen gittin
Örtüm gitti
Açıktayım cascavlak
Muhteşem rüzgarlar dağımı yoklar
Tüm yangınlar beni yakar önce
Tipi bir yandan boran bir yandan biler dişini
Bende kalan en son yanını ister

Sen gittin
Elim gitti
Sen gittin
Dilim gitti
Sen gittin
Gülüm gitti
Baştan sona diken dolu gülistan
Yediveren suya saldı ıtrını
Kırağı düştü bülbüllerin sesine
Akreplere kaldı bütün türküler

Sen gittin
Kalakaldım tamtakır
Zenginliğim eteğinle sürüldü
Bir yığın suç, zillet bastı hanemi
Ateşten gömlek giydim, şerbet içtim kızılcık
Tacirlere bayram oldu gidişin

Sen gittin
Ben bittim

Ne olur
Benden uzak tutma nurunu
Nerde aşk varsa oraya yetişir elin
Yalnızlıklardan beni yine
Korursa sevdan korur ancak
 
[/b] [/color] [/size]

487
DİNİ HİKAYELER VE YAZILAR / Ailevi Görevler
« : Nisan 29, 2008, 03:31:59 ÖS »
Aile hayatı, toplumsal varlığın başlangıcıdır. İslâmda aile teşkilâtı pek önemlidir. Aile ferdleri, başta zevc ile zevceden ve bunların çocuklarından ibarettir. Bunların karşılıklı görevleri vardır.

1) Kocasının başlıca görevleri: Zevcesi ile güzel geçinmek, onu korumak, onun nafakasını (geçim ihtiyaçlarını) karşılamak, kendisine doğruluktan ayrılmamaktır. Bir hadis-i şerifde buyurulmuştur:

"Sizin hayırlılarınız, kadınları için hayırlı olanlarınızdır."

Diğer bir hadis-i şerif de, şöyle:

"Kadınlara ancak kerim olanlar ikram eder, kötü olanlar da ihanet eder."

2) Kadınların başlıca görevleri: Kocasının dine uygun olan emirlerini tutmak, onun namus ve şerefini korumak, bulunduğu hale kanaat etmek, israftan kaçınmak, ev hanımı olacak bir şekilde bulunmaktır. Mutlu bir şekilde yaşamanın yolu budur.

3) Çocukların ana-babalarına karşı başlıca görevleri: Onlara saygı gösterip itaat etmektir. Kendilerinin hayatına sebeb olan, kendilerini yıllarca sevgi ve şefkatla kucaklarında beslemiş bulunan ana-babalarına karşı "öf bile demeleri caiz değildir. Ana-babasına bakmayan, onların dine uygun emirlerini dinlemeyen, onların ihtiyaç zamanlarında yardımlarına koşmayan bir çocuk, hayırlı evlâd olma şerefınden yoksun kalır, toplum içinde yararlı olmaktan çıkar, hem de Yüce Allah'ın azabını hak etmiş olur.

Babalar saygı bakımından, analar da yardım bakımından önde gelirler. Bununla beraber ananın hakkı babadan iki kat fazladır. Bir hadis-i şerifde buyurulmuştur:

"Cennet anaların ayakları altındadır."

Hayırlı çocuklar, yalnız babalarına ve analarına değil, onların ölümünden sonra onların dostlarına da saygı gösterir ve mezarlarını ziyaret ederler. Çünkü bu saygı da, ana-babaya hürmet kısmındandır.

4) Ana-babanın çocuklarına karşı görevleri: Dünyaya gelmelerine sebeb oldukları bu yavrularını güçleri yettiği kadar beslemek, terbiye etmek ve okutup bir kazanç yoluna koymaktır.

Baba ile ana, çocuklarına karşı eşit hareket etmeli, onları okşamak ve gözetmek hususunda eşit tutmalıdır İki, bir kırgınlık ve bir çekememezlik duygusu meydana gelmesin.

Ana ile baba, çocuklarına yumuşak davranmalı, kendilerini isyana götürmeyecek şekilde onları terbiye etmeye çalışmalı ve onlara karşı güzel bir fazilet örneği olmalıdır. Dokuz yaşına giren çocuklarını yataklarından ayırmalı, on üç yaşına girdikleri zaman namaz kılmayan çocuklarını hafifçe döğmeli, on altı yaşına giren çocuklarını da bir engel yoksa evlendirmeye çalışmalıdır. İyi çocuklar, Allah'ın birer kıymetli ihsanı demektir.

5) Kardeşlerin başlıca görevleri: Birbirini sevmek, birbirine yardım edip saygı ve merhamet göstermektir. Kardeşler arasında pek kuvvetli bir bağ vardır; bunu daima korumalıdır. Hele büyük kardeşler, baba ve ana yerindedirler. Bunlara karşı büyük bir saygı göstermelidir.

Maddî bir yarar yüzünden birbirine düşman kesilen kardeşler, iyi ruhlu kimseler sayılamazlar. Birbirine tutkun olan kardeşler, hayatta daima başarı sağlarlar.

Şunu da ekleyelim ki, hizmetçiler de aile ferdlerinden sayılırlar. Bunlara karşı da, iyilik ve tatlılıkla hareket edip okşamalı, güçleri yetmeyecek olan işleri onlara yüklememelidir.

Hizmetçiler de, insanlık bakımından efendilerine eşittirler. Bunlarında mümkün olduğu kadar terbiyelerine ve güzelce yaşamalarına bakmalıdır. Kusurlarını bağışlayarak onların hallerini güzellikle düzeltmeye çalışmalıdır.


488
DİNİ HİKAYELER VE YAZILAR / ELLERİMİZİN BÜYÜK BOŞLUĞU
« : Nisan 29, 2008, 03:31:00 ÖS »
ELLERİMİZİN BÜYÜK BOŞLUĞU
Burası dünya ve biz artık çok sıkıldık
Alıp başımızı sana gelmek istiyoruz
Sana gelmek
Sana gelmek, orada kalmak istiyoruz
Çok unuttuk hatırlamak istiyoruz
Başımızın okşanmasını gözyaşımızın silinmesini,
Kolumuza girilmesini istiyoruz
Yağmurunu ve meleklerini yeniden istiyoruz
Rüzgarın sesini, ırmağın sesini
Dağların dağ, denizlerin deniz, kadınların kadın, çocukların çocuk
Erkeklerin erkek, ekmeğin ekmek olduğu bir dünyayı yeniden isterken
Seni istiyoruz aslında. bunu söyleyemiyoruz

Her yer gece, çok gece
Ve biz meleklerini istiyoruz rabbim
Çok yenildik yetmez mi?
Bir bankanın önünde, bir koltuğun altında, bir ziyafetin ortasında
Bir günahın tenhasında
Büyütüp durduk siyahı

Gece gece gece
Her yağmur tanesini bir melek indirirken yer yüzüne
Her yalanı yüz şeytan taşıyor olabilir mi ?
Bilmiyoruz
Çünkü
Bilincimiz içerken binlerce yılın karmaşık şurubunu
Kameraya bakıp kalabalık şeyler söylemek
ve gülümsemekle meşgulüz şu an
Sonra oturup düşüneceğiz bütün olanları
Yusuf’u düşüneceğiz, Yakup’u, Musa’yı
İsa’yı düşüneceğiz, Nuh’u ve öbürlerini ve Efendimizi
Efendimizi !

Kuyular kuyular kuyular kazdık
Bir nefes üflemen için yer yüzü bataklığında sazdık kestik
Kendimizi deldik yaktık
Sonra sana değil dünyaya aktık
Dünya ki mescittir biz onu otel yapmışız
Kalktık ki yenilmişiz değişmişiz azmışız
Bir sızı kalmış içimizde başka bir şey yok
Bu sızıdan yol bulup kapına dayanmışız

Bir çocuk oyuncağını alamamış
Bir kız sevdiğini saramamış
Bir anne kollarını açıp bekliyor oğlunu
Bir adam paramparça bir çift göz için
Birisi ekmek götürememiş evine birisi aşk
Birimiz dünyayı kurtaracak
Birimiz yarını
Birimizin aklı tutuşmuş yanıyor

Geldik işte bunlar ellerimiz
Açılmış bak bilirsin ne diye
ki bilirsin biz bu ellerle neler işledik
Açtık işte bunlar ellerimiz
Burası dünya
Şu biziz
Bunlar da ellerimiz
Öyle açık öyle acemi öyle boş
Öyle mahcup öyle dalgın öyle boş
Öyle boş

Senin değil miyiz hepimiz ?
Senin değil mi her şey
Alırsın kime ne verirsin kime ne ? ve bu açtığımız eller senin değil mi?
Senin değil miyiz rabbim
Bir yıldız bir ağaç bir buğday tanesi kadar

Kimsesiziz kime gidelim
Yaralarımız var kime
Sıcak bir şey arıyoruz kime
Merhamet istiyoruz kime
Bağışlanmak istiyoruz kime gidelim
Sorumuz ve cevabımız aynı değil mi?
Yorgunuz kaybetmişiz dalgınız kırgınız küsmüşüz
Bu çocuklar birer birer kaybolurken sisler içinde kime gidelim
Çok yürüdük yollar kayboldu yol olduk sana geldik
Ne getirdin deme bize senden başka neyimiz varsa o bizim yokumuzdur

Geldik işte bunlar ellerimiz
Bunlarda ellerimizin büyük boşluğu
Beş duygum harab, altı yönüm harap
On parmağımda on acı ya Rab
Denize dalan bir desti nasıl tahammül etsin suya
Fırlattın beni dünyaya
Yeniden al kucağına, çağır beni yeniden
Ve saman çöpünü kasırgada bırakma
Büyük bir kapının önünde bir karınca vurmuş kapıyı bekliyor
Kapı açılacak yoksa niye var
Rahmet örtecek günahı
Geride kalacak gazabın adımları
Duyulacak büyük bahçenin o büyük şarkıları
Sunulan şarabı çekinmeden içeceğiz
Görüneceksin durmadan kendimizden gececeğiz
Görüneceksin her şeyimizle sana göçeceğiz

Ol dedin olduk senden
Gel dedin geldik sana
Başımız yerde
Açtık ellerimizi sevgilinle birlikte
Bize bak çekip çıkalım uçurumlardan
Bize bak çıkalım dünyanın bütün kulluklarından
Parçansak al bizi bir daha ayırma evinde uyuyalım
Yabancıysak dost ol bize senden ayrılmayalım
Elimiz açık başımız ve ruhumuz secdede durmuş bekliyoruz
Sevdiklerin aşkına sevenlerin aşkına
İnşirah inşirah inşirah
Ayetin değil miyiz ya ALLAH
[/b][/font][/color][/size]

489
Komik Fıkralar / Zek. Beyaz Hoca
« : Nisan 26, 2008, 01:01:08 ÖS »
Bir gün Hac mevsiminin Kurban bayramına denk gelmesini imkan bilen bizim Zek. Beyaz Hoca demiş ki;

-Madem Hac dönemi Kurban Bayramına denk geliyor bende bu tatili değerlendirip Hacca gideyim.

Hac farizasını eda etmeye başlayan ZEk. Beyaz hoca sıra Şeytan Taşlamaya gelince en iri ve büyük taşları seçip bu vazifeyi eda etmeye başlamış.

İlk taşı Bismillah deyip atmış.
İki üç derken.

Bizim şeytan dile gelip Zek. Beyaz hocaya şöyle bağırmış ;

-Sende mi Kanki Sende mi ?

490
Komik Fıkralar / Tatbikat
« : Nisan 26, 2008, 12:59:15 ÖS »
Temel ile Dursun bir gün parasüt tatbikatina katilmislar. Diger paraşütçüler
gibi onlarinda uçaktan atlama siralari gelmis ve kendilerini bosluga
salıvermisler. Temel in paraşütü açilmis ancak Dursun un ki açilmamis.
Dursun Temel e :
- Ula Temel bu meret açılmayi da!..
Temel :
- Ula Tursin yardimci parasüti aç usagum!..
Dursun yardimci parasütü açmaya çalismis fakat o da açılmamis ve
Dursun Temel e :
- Ula Temel bu merette açilmayi.
Temel :
- Bos ver usagum nasul olsa tatbikattayiz...
 

491
Komik Fıkralar / Hidayet :)
« : Nisan 26, 2008, 12:58:06 ÖS »
Hidayet ölünce cennetin kapısında kuyruğa girer. Hemen önünde bekleyen adam
bir papazdır.
Kapıda bir melek beklemektedir.
Melek pedere sorar;

   - Hiç günahın var mı ?

Peder ;

   - Aziz melek ben rahiptim, Tüm hayatım boyunca tanrıma dua ettim, karıma
   ve çocuklarıma sadık kaldım,insanlara ve hayvanlara hep yardım ettim.


   - Melek;"Çok iyi. Bunları zaten biliyorduk."

Al sana cennetin GÜMÜŞ anahtarı... Der ve sonra Hidayet 'e döner;

   - Senin hiç günahın var mı Hidayet ?

Hidayet;

   - Ben de her zaman hayvanlara ve insanlara iyilik yapardım, tanrıya
   çok dua etmedim açıkçası, inancım da zayıftı ve bir de günahım vardı.
   Çoksert ve hızlı otobüs kullanırdım.



Melek;  Hidayet 'e döner ve;
- Bunu da biliyoruz . Çok iyi. al sana cennetin ALTIN anahtarı...

peder bu olaya sinirlenir;

   - Ben hayatımı tanrıya adamışım siz de gidip bu adamı cennette benden
   üstün tutuyorsunuz, haksızlık değil mi?


Melek gülerek ;
Oğlum, sen vaaz verirken herkes uyuyordu , ama Hidayet otobüs kullanırken
herkes dua ediyordu... 


Allah hepimizi hidayette daim eylesin... Amin...

492
Komik Fıkralar / KAHROLSUN AMERİKA
« : Nisan 26, 2008, 12:56:05 ÖS »
Üç Amerikan askeri ıraklı bir amcanın bakkal dükkanına girerler.alış veriş yaparken 'KAHROLSUN AMERİKA 'diye bir ses duyarlar.Etrafa bakınırlar ve sesin bir papağandan geldiğini görürler.Bunun Üzerine ıraklı bakkal amcaya 'bu papağanı buradan yok et yarın geldiğimizde görürsek seni mahvederiz'derler.
Askerler gittikten sonra bakkal amca kara kara düşünmeye başlar çünkü papağan kuşunu çok sevmektedir.Derken aklına cami imamının papağanı gelir.Hemen imamın yanına koşar başından geçenleri anlatır ve'Hocam eğer sakıncası yoksa papağanları değiştirelim'der.Hoca kobul eder ve değişim gerçekleşir.
Ertesi gün işgalci amerikan askerleri gelir, papağanı görürler ve kızarak
-biz sana bunu yok edeceksin demedikmi?deyince
Bakkal amca bu papağan o değil desede inandıramaz.Sivri zekalı askerin biri ben şimdi anlarım bunun dünkü papağan olup olmadığını der ve papağanın tekrarlamasını umarak bağırır:'KAHROLSUN AMERİKA !
ses çıkmyınca bakkal amca dahil hep birlikte bağırmalarını söyler:
-'KAHROLSUN AMERİKA !
(ses yok)
-'KAHROLSUN AMERİKA !
(ses yok)
-'KAHROLSUN AMERİKA !
papağan dile gelir

-Amin evlatlarım-

493
Komik Fıkralar / ARAP Ve AMERİKAN TECHNOLOGY
« : Nisan 26, 2008, 12:54:25 ÖS »
Amerikalılar yeni bir uçak geliştirirler ve bu uçağı denemek için
Arabistan'a getürürler.Bir Arap pilotunu uçağa bindirirler ve uçak havalanır. Arap pilot uçağı kullanırken dört motordan biri patlar.
Göstergelerde "Don't panic. This is American technology" yazısı görülür, pilot rahatlar.
Daha sonra bir motor daha patlar ve göstergelerde yine aynı yazı görülür. Pilot da uçmaya devam eder. Ne var ki az sonra iki motor birden patlar. Hiç motor kalmayınca Arap pilot panikler. Tam bu esnada göstergelerde yine aynı yazı görülür ve uçak kendi kendini yumuşak bir şekilde indirir. Araplar pilottan bu olayı öğrenince şaşırırlar ve kendileri de böyle bir uçak yapmaya karar verirler. Ve nitekim bir uçak yapıp Amerika'dan bir pilot davet ederler. Pilot biner uçağa, başlar uçmaya. Bir iki dakika sonra bir motor patlar. Göstergelerde "Don't panic. This is Arabic technology" yazısı görülür. Az sonra ikinci motor da patlar ve aynı yazı gözükünce Amerikali pilot: "Ulan bizim uçağın aynısını taklit etmişler." der. Derken iki motor birden patlayınca uçağın kendi kendini yere indireceğini düşünen pilot göstergelerde şu yazıyı görür: "Don't panic. This is Arabic technology. Please repeat after me. Eşhedü en la ilahe illAllah...."

494
Komik Fıkralar / UYANIK MUHABİR
« : Nisan 26, 2008, 12:52:54 ÖS »
Kaza yerinin etrafını önce polis kordonu sonra da büyük bir meraklı kalabalığı çevirmişti.. Gazetesine,iyi bir kaza fotoğrafı yetiştirmek isteyen uyanık foto
muhabiri çemberleri aşamayınca "Yol verin.. Yol verin.. Ben kaza kurbanının oğluyum" diye bağırmağa başladı. Kenara çekilip yol verdiler.. Foto muhabiri yaklaştı.Arabanın önünde bir eşek yatıyordu

495
Komik Fıkralar / Yassak! Dedik ama Türk'üz işte dayanamayız
« : Nisan 26, 2008, 12:51:42 ÖS »
Bir grup ingiliz,amerikan ve Türk gemiyle yolculuk ediyorlarmış.Birden şiddetli bir fırtına kopmuş.Geminin batacağını anlayan kaptan hemen yolculara koşup gemiyi boşaltmalarını istemiş.Fakat kimse buna inanmayarak kendini denize atmayı kabul etmemiş.Bir süre sonra bütün yolcuların ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu gören kaptan hemen bir tayfasını çağırmış.
"Git bir de sen dene onları gemiden atlamaya ikna etmeyi" demiş.
Tayfa gitmiş ve kısa bir süre sonra geri dönmüş.
Kaptan merakla sormuş:

-Eee,noldu?

-Hepsi atladılar efendim.

Kaptan çok şaşırmış:

-Nasıl olur,daha demin kıllarını bile kıpırdatmamışlardı.

Ne dedin onlara?

-çok kolay.

ingilizlere "Sizin gibi soylu insanlar batmak üzere olan bir gemide olmamalılar" dedim.
Amerikalılara deniz suyunun insan vücudu için çok faydalı olduğunu söyledim.

-Peki ya Türklere ne dedin?

-Onlara da "Denize girmek yasak! " dedim

Sayfa: 1 ... 31 32 [33] 34 35 ... 37