İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - lazkızı_mc

Sayfa: [1]
1
Bilgisayar Dünyası / Lamborghini laptop oldu
« : Eylül 16, 2008, 05:30:05 ÖS »


Asus, Lamborghini serisi laptop'larına bir yenisini daha ekledi.

Asus, VX3 ile Lamborghini koleksiyonunu genişletiyor. 12,1 inç büyüklüğündeki laptop sarı ve siyah renklerde sunulacak. Ayrıca cihaz hızlı mobil internet için UMTS/HSDPA desteği ile beraber geliyor.

Laptop'un iç dünyası Intel Core 2 Duo T9300 (2,5 GHz) işlemci, 4 GB RAM, 320 GB sabit disk ve 256 MB Nvidia GeForce 9300'den oluşuyor. Diğer donanımlar arasında Draft-n standardını destekleyen WLAN, DVD yazıcı, webcam, TPM yongası ve dört USB girişi var. Asus'a göre notebook 1,7 Kg ağırlığında.

Lamborghini VX3 4.040 dolara (yurtdışı fiyatı) temin edilebiliyor.

2
Bilim-Teknik / İslam, Bilim Ve Teknolojiye Nasıl Yön Verdi?
« : Eylül 16, 2008, 04:57:20 ÖS »
   Dünyanın bugünkü medeniyet seviyesinde büyük payı olan bilim ve teknolojinin tarihi gelişimi de son derece hızlı oldu. Peki, bilim ve teknolojinin önderliğini üstlendiği uygarlık ve kültür alanındaki bu değişimin tarihsel başlangıcı hangi dönemlerde başlamıştır?
Yukarıda saydığımız keşiflerin tamamı, dokuzuncu yüzyıldan on dördüncü yüzyıla kadar uzanan dünya tarihinde, dönemin en ileri uygarlığı olan "İslam Uygarlığı"nın ürünüdür. Tüm yaşamlarını, dolayısı ile bilime dair tüm çalışmalarının temelini Kuran ayetlerine dayandıran Müslümanlar o dönemde bile bilime sahip çıkmışlardır. Akıla ve bilgiye dayanan uygarlıkları, dünyanın bugün sahip olduğu pek çok değere de kaynaklık etmiştir.
   Kuran'da, evrenin yaratılışı ve kainatın düzeni ile ilgili ayetlerin bildirilmesi, bilgi sahibi olmaya büyük önem verilmesi, doğada Allah'ın varlığının delillerinin görülmesi, evrendeki her nesne ve varlığın birbirine olan uyum ve bağlılığı; söz konusu dönemde bilimin ilerlemesine yol göstermiştir.
Teknik ilimler, tıp, astronomi, cebir ve kimya gibi birçok alanda önemli neticeler elde eden Müslüman bilim adamları, medeniyet ve kültür sahasında kısa zamanda kendilerini tüm dünyaya kanıtlamışlardır. Buluşlarıyla uygarlığın ilk adımlarının atılmasına vesile olan Müslümanlar, ilerlemenin yolunu açmışlardır. İslam tarihinde, bilim dallarını tek tek incelediğimizde, hepsinin kaynağının Kuran-ı Kerim olduğunu, bilimin maddi-manevi herşeyin Allah'ın yarattığı sistemin bir parçası olduğunu defalarca ispat ettiğini görmekteyiz.
   Müslüman bilim adamları öncelikle, Batı'da Roma ve Doğu'da başta Çin olmak üzere, diğer devletlerde geliştirilen bilim ve teknolojiyi rehber almışlar ve önemli kaynakları tercüme etmişlerdir. Bu bilgi birikiminin içinden imanî ve teknik anlamda yanlış ve tutarsız olan noktaları çıkartarak, kendilerine fayda sağlayacak duruma getirmişlerdir. İlk adım niteliğindeki çalışmalarının ardından, elde ettikleri bilgileri değerlendirip yorumlayarak bilim ve teknolojiye katkıda bulunmaya başlamışlardır.
Beşinci yüzyılın ikinci yarısında doğup gelişen İslamiyet, deneye ve gözleme dayalı bilimin gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır.
İslam dünyasında yetişen bilim adamlarından Cabir Bin Hayyan, 'Kimyasal maddeleri, uçucu maddeler, uçucu olmayan maddeler, yanmayan maddeler ve madenler' olarak dört grupta toplar. Cabir Bin Hayyan'ın bu çalışması, modern kimyanın kurucusu olarak bilinen Lavoisier'e öncülük eder.
El-Kindi, Einstein'dan 1100 yıl önce 800 yılında, izafiyet teorisi ile uğraşır. El-Kindi, 'Zaman cismin var olma süresidir, zamanla bilinebilen ve ölçülebilen hız ve yavaşlık da hareketin sonucudur. Zaman, mekan ve hareket birbirinden bağımsız değildir, göğe doğru çıkan bir insan ağacı küçük görür, inen insan ise büyük görür' der.
   Tıp ve eczacılıkta İbn-i Sina ve Razi gibi alimler, anatomi ve tedavi alanına pek çok yeni bilgi eklerken; tarih ve coğrafya bilimlerinde Idrisi, Hamevi ve Taberi ve adını bu satırlara sığdıramayacağımız pek çok İslam âlimi, bilimsel teorilerde önemli ilerlemeler kaydetmişlerdir. Özellikle optik alanında, on birinci yüzyılda İbn-i Heysem, bu bilim dalını tek başına yeniden inşa etmiştir. Dokuzuncu yüzyılda yaşamış olan Sabit bin Kurra, astronomi alanındaki ilk büyük yeniliği gerçekleştirmiş, Batlamyusçu sisteme dokuzuncu yıldızsız küreyi eklemiştir. Onüçüncü yüzyılda, bu sistemin karşılaştığı güçlükleri fark eden yine Müslüman astronomlar olmuş ve Batlamyusçu olmayan gezegen modellerini geliştirmişlerdir. Bunlar, gerçekten zamanlarının çok ilerisinde çalışmalardır. Söz konusu çalışmaları ile bilim tarihine adlarını yazdıran Müslüman bilim adamları, devlet tarafından maddi-manevi destek görmüş, teşvik edilmiş, halk arasında itibar kazanmışlardır. Aynı dönemin Avrupa'sında ise durum tamamen farklıdır. Bilime hizmet eden Avrupalı bilim adamları, pek çok engelleme ile karşılaşıp kısıtlanmakta, hatta çalışmaları tamamen durdurulmak istenmekteydi. (Harun Yahya, Kuran Bilime Yol Gösterir)
     

                  Bilimin Müslüman Öncüleri

Dünyanın Eğimini Hesaplayan Fergani

   Harezmi, Hint rakamlarına sıfır rakamını ekleyerek bugün kullandığımız rakamları oluşturuyor; fen bilimlerinde, deneyle sabit olmayan bilgilere itibar edilmemesi gerektiğini söyleyen Ahmet Fergani, enlemler arasındaki mesafeyi hesapladığı gibi, Dünya'nın eksenindeki eğimi en doğru şekilde hesaplıyordu.
    Trigonometrik bağlantıları bugünkü kullanılan şekliyle formülleştiren El-Battani, 877 yılından 929 yılına kadar sürekli astronomik gözlemler yapar; Tanjant ve Kotanjant'ın tanımını yaparak Sinüs, Tanjant ve Kotanjant'ın sıfırdan doksan dereceye kadar tablosunu hazırlar.
Ebubekir er-Razi, cerrahide dikiş malzemesi olarak ilk kez hayvan bağırsağını kullanır; tıp biliminde deney ve gözlemin çok önemli olduğundan bahseder ve başhekimi olduğu hastanede görev alacak olan doktorların uzmanlaşmaları gerektiğini söyler.
    Ebü'l-Vefa trigonometriye Sekant ve Kosekant kavramlarını kazandırır. Gözün görülebilir cisimler doğrultusunda ışınlar yaydığını söyleyen Öklid ve Batlamyus'a karşı; 'Görülecek cismin şekli, ışık vasıtasıyla gözden girer ve orada mercekler vasıtası ile nakledilir' diyerek, yaptığı sayısız denemelerle 'göze gelen uyarıların görme sinirleri ile beyne iletildiğini' söyleyen İbnü-l-Heysem ise optik biliminin öncüsüdür.
    Çeşitli maddelerin birbirinden ayırt edilme yollarından birinin, maddelerin özgül ağırlıkları olduğunu söyleyerek, sıcak su ile soğuk su arasındaki özgül ağırlık farkını tespit eden el-Beyruni; 973 yılında 'Bilimsel çalışmaların, deneylerle ispat edilmesi gerektiğini ve belgelere dayanmasının zorunlu olduğunu' söyler. İbnu'n-Nefis, 1200'lü yıllarda, küçük kan dolaşımını keşfeder.
Bütün İslam ülkelerinde matematik, tıp, uzay bilimleri ve daha birçok ilimin okutulduğu eğitim kurumları, rasathaneler; dönemin en gelişmiş teçhizatları ile donatılmış hastaneler, herkese açık kütüphaneler bulunmaktaydı. Bağdat, Harran ve Endülüs başta olmak üzere Mısır, Kuzey Afrika ve Doğu Fırat çevresindeki birçok İslam şehrinde, eğitim sistemi ve ilim, söz konusu döneme örnek teşkil edecek düzeyde geliştirilmişti. Müslümanlar, yaşadıkları şehirleri uygarlık merkezleri haline getirmişlerdi. Bunlardan biri olan Kurtuba, hastaneleri, kütüphaneleri ve Orta Avrupa'dan öğrencilerin eğitim görmek üzere geldiği okulları ile Avrupa'nın en modern şehri olarak bilinmekteydi.
     

Ebul İz El Cezeri
     XIII. yüzyılın başında, Diyarbakır Artuklu Sarayı'nda 32 yıl başmühendislik görevi yaptı. El Cezeri, su saatleri, otomatik kontrol düzenleri, fıskiyeler, kan toplama kapları, şifreli anahtarlar ve robotlar gibi, pratik ve estetik birçok düzeni tasarlayan ve bunların nasıl gerçekleştirileceğini anlatan "Kitab-el Hiyal" adlı kitabın yazarıdır.
     Cezeri, tarihte sibernetiğin kurucusudur. Sibernetik; haberleşme, denge kurma ve ayarlama bilimidir. İnsanlarda ve makinelerde bilgi alışverişi, kontrolü ve denge durumunu inceler. Bu bilim, zamanla gelişerek bilgisayarların ortaya çıkmasına imkan tanımıştır.
Sibernetik ve otomatik sistemlerin başlangıcı konusunda; Fransızlar Descartes ve Pascal'ı; Almanlar Leibniz'i, İngilizler de R. Bacon'ı öne sürseler de, aslında Cezerî bunu ortaya koyan ve i-lim dünyasına sunan ilk bilgindir.

Hazini
     Hazinî, ölçü ve tartı teorilerine yaptığı katkı ile tanınır. Bilime yaptığı diğer bir önemli katkı da yerçekimi hakkındaki görüşleridir. Hazinî, Newton'dan 500 yıl önce, "her cismi yer kürenin merkezine doğru çeken bir güç" olduğunu söylemiştir. Roger Bacon'dan yüzyıl önce de, dünyanın merkezine doğru yaklaştıkça, suyun yoğunlaştığı fikrini ortaya atmıştır.
Hazinî, kimyasal maddelerin yoğunluk ve özgül ağırlıklarını ölçmek amacıyla icat ettiği hassas terazilerle, kimya bilimine de önemli katkılarda bulundu. Öyle ki, icat ettiği ve "Mizanü'l-Hikme" (Hikmet Terazisi) adını verdiği bu hassas terazi ile yaptığı yoğunluk ve ağırlık ölçümleri, günümüz teknolojisi kullanılarak yapılan ölçümlerden pek farklı değildir.

Elementler   
Altın 19.05         19.26
Civa 13.56         13.59
Bakır 8.66           8.85
Pirinç 8.57          8.40
Demir 7.74          7.79
Kalay 7.32          7.29
Kurşun 11.32       11.35

-Hazini'ye göre- Modern kimyaya göre
    Hazinî, Zîc-i Sanacarî (Yıldız Kataloğu) adlı eserinde, yıldızlar ve gezegenlerle ilgili bilgilere ve Selçuklu Devleti'nin enlem ve boylamlarına da yer vermiştir. ‘Risale fi'l-û‚lât' (Aletler Bilgisi) adlı kitapçığında ise gözlem aletlerini konu almıştır.

Musaoğulları
     Benu Musa kardeşler, Abbasi Halifesi Memun (M.S. 813-833) ve onu izleyen halifeler zamanında, matematiksel bilimlerin gelişmesi yönünde etkin rol oynamış kişilerdi.
Topkapı Sarayı III. Ahmed Kütüphanesi'nde bulunan eserlerinde (A3474), sihirli kaplar, fıskiyeler, kandiller, bir dansimetre, bir körük ve bir kaldırma düzeninden bahsedilmektedir.

Hârizmi
     9. Yüzyıl'da Hârizm'de dünyaya geldiği için Hârizmî adıyla tanınan ve büyük bir olasılıkla Türk olan Muhammed ibn Musa, Memun'un Bağdat'ta kurduğu Bilgelik Evi'nde bulunmuş ve bu kurumun kütüphanesinde matematik ve astronomi alanlarında araştırmalar yapmıştır. Aritmetik ve cebirle ilgili iki yapıtı, matematik tarihinin gelişimini büyük ölçüde etkilemiştir.
Hârizmî'nin cebirle ilgili bu yapıtı, 12. Yüzyıl'da Chesterlı Robert ve Cremonalı Gerard tarafından Latinceye tercüme edilmiştir. Yapıtların en ilginç yönlerinden biri, açıların, trigonometrik fonksiyonlarla ifade edildiğini gösteren bir takım tablolar ihtiva etmesidir. Bunların dışında, Hârizmî'nin yön bulmada kullanılan usturlabın biri yapımını ve diğeri de kullanımını anlatan iki eseri daha mevcuttur. Hârizmî, Batlamyus'un Coğrafya adlı yapıtını, ‘Kitâbu Sureti'l-Ard' (Yer'in Biçimi Hakkında) adıyla Arapça'ya tercüme etmiş ve böylece, Yunanlıların matematiksel coğrafyaya ilişkin bilgilerinin İslâm dünyasına girişinde önemli bir rol oynamıştır..

Ali Kuşçu
     Semerkant Rasathanesi'nin Müdürlüğü'nü yaptığı sırada, Akkoyunlular adına Osmanlılarla barış görüşmelerinde bulunmak için İstanbul'a geldi. Fatih Sultan Mehmet'in büyük desteğini gördü ve Ayasofya Medresesi'nde görevlendirildi. Burada, Mirim Çelebi, Sarı Lütfü, Sinan Paşa gibi değerli bilim adamlarını yetiştirdi.
     Bilhassa, astronomi ve matematik konularında çağının sınırlarını aşacak kadar önemli eğitim ve öğretim çalışmalarında bulunan Ali Kuşçu; Ayasofya Medresesi'nin çalışma programlarını da yeniden düzenlemiştir.
    Semerkant Rasathanesi'nde iken ‘Zic-i Uluğ Bey' (Uluğ Bey'in Yıldız Kataloğu) adlı eserin hazırlanması için gerekli gözlem ve hesaplamaları yaptı. Söz konusu eser, çağının en ileri kurumsal matematik bilgilerini içerir.
    ‘Risaletü'l-Fethiye' adlı eseri ise 19. yüzyılda, İstanbul Mühendishanesi'nde (İstanbul Teknik Üniversitesi) ders kitabı olarak okutulmuştur. Bu eserde, gök cisimlerinin yere olan uzaklığına yer vermiş; ayrıca dünya haritasını da kitabının sonuna eklemiştir. Burada yer kürenin eksenindeki eğikliği 23o30'17" olarak tespit etmiştir. Bu, günümüz modern astronomi verilerine oldukça yakın bir tespittir.
                                           
Şerafeddin Sabuncuoğlu
     Fatih Sultan Mehmet döneminin ünlü doktoru ve tıp bilginidir. ‘Mücerrebname' adlı eserinde, kendi deney ve gözlemlerine yer vermiştir. Asıl çalışma alanı cerrahlık ve deneysel fizyolojidir. ‘Cerrahiyatü'l-Haniye' isimli eserinde, cerrahlıkla ilgili çalışmalarına yer vermiş ve yaptığı cerrahi müdahaleleri resimlerle tasvir etmiştir.

Bursalı Ali Münşi
     Tıp bilimine yaptığı en önemli katkılardan biri ‘Kınakına' hakkındaki çalışmasıdır. Burada bu ağacın kabuklarının humma, sıtma gibi hastalıklara iyi gelmesi ile ilgili gözlemlerine yer vermiştir.

3
TV Dizileri / Dizilerdeki birbirinden komik mantık hataları
« : Eylül 16, 2008, 04:36:37 ÖS »
Sırtından bıçaklanıp sedyede sırtüstü taşınmaktan, gün ortasında iftar etmeye kadar...

Sırtından bıçaklandı. Sırtüstü sedyede taşındı. Örnekler..
 

Dizilerin süreleri 90 dakikaya çıkınca çekim ekipleri de adeta sette yaşamaya başladı. Bu durum bazı sahnelerde gülünesi mantık hatalarına yol açmaya başladı. İşte size birkaç örnek...

KURTLAR VADİSİ

Polat, sırtına saplanan tırtıllı bıçağı on saniyelik bir hamleyle kapı aralığına sıkıştırıp çıkarttı. Ardından sırtından ameliyat olan Polat, hastaneden kaçırılırken sırtüstü sedyede taşındı.

EZO GELİN

Nurgül Yeşilçay'ın başrolünü oynadığı dizinin bir bölümünde hava daha aydınlıkken iftar topu patladı. İftardan sonra bahçeye çıktıklarında ise hâlâ günlük güneşlik bir hava vardı...





KÖPRÜ

Dizide komutan, askerle konuştuktan sonra emir veriyor. Kafasında kep bulunan asker ise başını eğip uzaklaşıyor. Oysa kafada kep varken el ile selam verilmesi askerlik kuralıdır.






BIÇAK SIRTI

Dizinin bir bölümünde Murat'ın öğretmeni iftara davet ediliyor. Oysa hava daha aydınlık. Daha da komiği iftar dönüşü öğretmen eve bırakılırken havanın hâlâ aydınlık olması.



BİNBİR GECE

Şehrazat'la Bennu'nun sabah kahvaltısı yaptıkları dakikalarda eş zamanlı olarak Onur Aksal'ın yasak aşkı Yasemin'le akşam yemeği yemesi gözlerden kaçmadı. Bir başka çekim hatası da Yasemin'in kaza sahnesiydi. Yasemin aracıyla bir hayvana çarptı. Arabanın farı bile kırılmadı.





DOKTORLAR

Doktor Zenan alt katta, Doktor Suat üst katta hastanenin camından dışarıya bakıyorken kamera aşağıdan yukarı çekim yapıyordu. Ancak bu sırada kamerayı çeken vincin gölgesi de aynen ekrana yansıdı.






HATIRLA SEVGİLİ

Rüya 1 9 6 1 ' d e doğmuştu. Dizi şimdilerde 1969'u anlatıyor. Ancak Rüya'nın hâlâ Ahmet ile Yasemin'in 1966'daki tren yolculuğunda karşılaştığı günkü gibi olması yani hiç değişmemesi dikkat çekiyor


KAVAK YELLERİ

Efe, sevgilisi Su ile tartışırken "Adını bile benden sakladın" diye bağırdı. Diziyi kaçırmayanlar Su ile Efe'nin ilk tanışmalarında "Adım aslında Sultan, Su isim olarak daha iyi oluyor" dediğini de çok iyi biliyor.

SESSİZ FIRTINA

Erkan Petekkaya ile Arzum Onan'ın oynadığı dizide sürekli telefonlar dinleniyor. Oysa, telefon dinleme mahkeme kararıyla en çok üç ay için yapılabiliyor. Ama dizide mahkeme kararına ihtiyaç duymadan sürekli telefon dinleniyor.



MENEKŞE İLE HALİL

Dizinin 3'üncü bölümünde, ağabeyi ve kocası tarafından Menekşe'nin elleri önden bağlanıyor. Elleri rahatça hareket ettiğine göre ağzındaki bez parçasını çıkarıp, neden yardım istemediği ise hâlâ merak konusu.

4
Şarkı Sözleri / GÖKHAN TEPE-İNSANOĞLU
« : Eylül 16, 2008, 04:21:50 ÖS »
BAZEN ZARİF BİR SÖZ
UNUTTURUR HERŞEYİ
DÜŞÜNMEDEN SÖYLEDİM
EN ACI SÖZLERİ
İSTEMEZDİM ASLINDA
KALBİNİ KIRMAYI
BU MASUM GÖZLERİ
YENİDEN AĞLATMAYI
SAVAŞDIK OLMADI
UMUDUM KALMADI
YARALANDIK YAZIK
BİZE HİÇBİR İHTİMAL KALMADI
SAVAŞDIK OLMADI
UMUDUM KALMADI
YARALANDIK YAZIK YİNE AŞK
BİZE HİÇBİR İHTİMAL BIRAKMADI
İNSANOĞLU YALNIZ GELİR
BU DÜNYADAN YALNIZ GÖÇER
BEN SENİNLE GELMİŞİM
YA SENSİZ ÖLEMEM
İÇİN GARİP OLUR YA DAMLALAR DÜŞER
BİRER BİRER
SEN BENİ ANLAMAZSIN YALNIZCA GİT YETER

5


Michael Schumacher (d. 3 Ocak 1969, Hürth, Hermülheim (Köln yakınlarında)) 7 defa dünya şampiyonu olmuş Alman Formula 1 pilotudur. Evli ve üç çocuk babasıdır.Formula 1' de yarışmaya 1991 yılında Jordan Takımı' nda başlamıştır. Daha sonra Benetton formula takımıyla anlaşarak ilk tam sezonu olan 1992' de de Formula 1' deki ilk yarış zaferini kazanmıştır. 1994 ve 1995 yıllarında üst üste 2 şampiyonluk elde ederek "en genç çifte şampiyon" olma unvanını elde etmiştir(Bu rekor 2005 yılında Fernando Alonso tarafından kırıldı). Bu şampiyonlukların ardından 1996 yılında Scuderia Ferrari' ye geçerek 2000 - 2004 yılları arasında önlenemez bir başarı elde ederek 5 kez üst üste şampiyon olmuştur.

İstatistiklere göre en başarılı Formula 1 pilotu sayılır. Sahip olduğu rekorlar arasında en fazla şampiyon olma, en fazla yarış kazanma, en fazla puan toplama, en fazla üst üste yarış kazanma ve bir pistte en fazla yarış kazanma gibi başarılar bulunmaktadır.

Michael Schumacher 10 Eylül 2006 tarihinde Monza' da yapılan İtalya Büyük Ödülü' nden sonra Formula 1 kariyerini bırakacağını açıklamış ve 22 Ekim 2006 tarihinde yapılan Brezilya Büyük Ödülü' nün ardından Formula 1 kariyerine noktayı koymuştur.



Formula 1' e Girişi ve Jordan GP
Michael Schumacher ilk Formula 1 yarışına, Bertrand Gachot adlı bir pilotun Londra' da bir taksi sürücüsüyle kavga etmesi ve bu kavga sonucu hapsedilmesi nedeniyle boşalan Jordan GP koltuğunda 1991 Belçika Büyük Ödülü' nde çıktı. Sürücülük yeteneklerini ön plana çıkaran bir pist olarak tanınan Spa-Franchorchamps adlı pistte yapılan bu yarışa daha önce burada hiç yarışmamış deneyimsiz bir pilot olarak geldi. Yarış öncesinde pisti tanımak için bir bisikletle pist üzerinde sadece 1 tur atmasına rağmen, sıralama turları esnasında 11 yıllık Formula 1 deneyimine sahip takım arkadaşı Andrea de Cesaris' i de geride bırakarak 7. en iyi zamanı elde etti. Ancak yarışın daha ilk turunda bir mekanik arıza nedeniyle yarışı terk etmek zorunda kaldı.



1991 - 1993 
1991 Belçika Büyük Ödülü' nde gösterdiği bu muhteşem başarının ardından tüm dikkatleri üzerine çekti ve yarışın hemen ardından Ford motoruyla yarışan Benetton takımıyla bir anlaşma imzaladı.

1992 yılında geçirdiği ilk tam Formula 1 sezonunda kariyerinin ilk yarışını yine Belçika Büyük Ödülü' nde kazandı. Bu yıl aynı zamanda sürücüler klasmanında da 3. oldu.

1993 yılında Portekiz Büyük Ödülü' nü kazanmasına rağmen aracının yetersizliği nedeniyle, teknik anlamda çok daha üstün Williams takımına karşı şampiyona için mücadele edemedi.

 1994

Şampiyonada rekabet etmesi beklenen ve Williams adına yarışan Ayrton Senna' nın, San Marino Büyük Ödülü' nde Roland Ratzenberger ile birlikte hayatını kaybetmesi sonucu, bir başka Williams pilotu olan Damon Hill ile sezon sonuna kadar mücadele etti.

Sezonun ilk 7 yarışından 6 altısını kazanarak sezona iyi bir başlangıç yapan ve büyük bir puan farkı oluşturan Schumacher, sezon ortasında bir takım cezalar alması nedeniyle bu avantajını kaybetti. Britanya Büyük Ödülü' nde, ısınma turunda önündeki pilotu geçerek siyah bayrak ile yarıştan çıkartıldı. Ancak bunu umursamayıp yarışa başlamak isteyen Schumacher, bir sonraki yarış için de ceza aldı.Belçika Büyük Ödülü' nü kazanmasına rağmen, yarış sonrasında aracında yapılan inceleme sonucunda, aracının alt kısmında bulunan tahta parçanın kurallara aykırı olduğu anlaşıldı ve birinciliği iptal edildi.

Sezonun son yarışı olan Avusturalya Büyük Ödülü' nde rakibi Damon Hill' in arkadan yaptığı atağı görmeyerek virajda içeriye kırması sonucu rakibine çarptı ve takla atarak yarış dışı kaldı. Ancak bu kazada aracı hasar alan Damon Hill yarışa devam edemedi ve böylelikle Schumacher, 1 puan fark ile kariyerinin ilk şampiyonluğunu kazandı.

 1995 
1995 yılında, Benetton takımı Renault motoruna geçiş yaptı.

1995 yılı, yine Renault motoruyla yarışan Williams pilotu Damon Hill ile daha çekişmeli bir mücadeleye sahne oldu. Britanya ve İtalya Büyük Ödülü' nde Damon Hill' in geçiş hamlesi esnasında yaptığı arkadan çarpma sonucunda iki pilot da yarış dışı kaldı.

Belçika Büyük Ödülü' nde sıralama turlarında 4. olmasına rağmen aldığı ceza nedeniyle yarışa 16. sıradan başladı. Yağmur altında yapılan yarışta, ıslak zemin lastiği kullanan rakiplerine karşı kuru zemin lastikleriyle mücadele ederek Sezon sonunda en yakın rakibi Damon Hill ile arasında 33 puan fark oluşturarak şampiyonluğu elde etti. Bu yıl aynı zamanda 9 yarış kazanarak Nigel Mansell' a ait olan "bir sezonda en fazla yarış kazanma rekoru" na da ortak oldu.

Bu iki sezon boyunca Schumacher 31 yarışın 17'sini kazanmış ve 21 kere podyumda yarış tamamlamıştı. Sadece bir kez,1995 Belçika Büyük Ödülü' nde, 4.lükten kötü bir sıralama turu derecesi elde etti, ancak o yarışta da birinci gelmeyi başardı.



 Ferrari Dönemi

Schumacher, 1996 yılında Ferrari takımıyla bir kontrat imzaladı. Bu Ferrari takımının o dönemki durumuna bakılırsa riskli bir karardı. Ferrari takımı 1979 yılından beri şampiyonluk kazanamamıştı.

 1996

Ferrari’ ye transfer oldu. Ferrari, Schumi ile toparlanma dönemine girdi ve bu sezona dek yarıştığı 12 silindirli motordan vazgeçerek 3 litre 10 silindirli motora geçti. Bu sezonu Williams Renault pilotu Damon Hill kazanırken Schumi ise sezonu 59 puanla 3. bitirirken 3 yarış(Belçika, İtalya ve yağışlı İspanya yarışları) kazandı. F1 otoriteleri kazanılan yarışların Ferrari’ nin sorunlarına rağmen Schumi’ nin tamamen ferdi basarısı olduğunu söylerler.



1997 

Sezonun son yarışına sampiyonada lider olarak girdi. Ancak son yarışta o yılların en iyi ekibi Williams Renault pilotu Villeneuve’ e kasıtlı çarpinca sampiyonluktan oldu ve FIA tarafindan ceza alarak sezon içi tüm puanlari silindi. Schumi sezonu 5 zaferle kapatırken Villeneuve ise sezonu Schumi’ nin sadece 1 puan önünde şampiyon bitirdi.

1998

Sezonu 86 puanla 2. sırada kapatırken 6 yarış kazandı. Bu sezon yaklaştığı şampiyonluğu Hakkinen’ e kaybetmesinde en önemli dönüm noktası SPA’ da Coulthard’ a tur bindirirken çarpışmasıydı ki Coulthard yıllar sonra hatalı olduğunu kabul ederek Schumi’ den özür dileyecekti. Ama nafile zira sezon sonunda takım arkadaşı Hakkinen 100 puanla sampiyon oldu. Bu sezon iki buz adamın yarıştığı sezon olmuştu. Hakkinen açık ara önde bitirdi. 1998 sezonun en iyi ve unutulmazlar arasındaki yarışı son yarıştı.



 1999

Sezon başında İngiltere GP’ sinde geçirdiği kaza nedeniyle tam 7 yarışa katılamadı ve muhtemel dünya şampiyonluğunu bu sebeple kaybetti. F1 otoriteleri o sezon için şayet yarışabilmiş olsaydı Schumi’ nin dünya şampiyonu olacağını dile getirirler. İyileşip pistlere geri döndüğünde 2 yarış kazanarak sezonu 44 puanla 5. sırada tamamladı. Bu sezonun şampiyonluğunu ise Mika Hakkinen 76 puanla kazanırken son yarışa kadar sürpriz biçimde lider olan Ferrari’ nin diğer pilotu Eddie Irvine, Suzuka’ da Hakkinen’ den geride kalınca şampiyonluğu da son yarışta rakibine teslim etti ve 74 puan toplarken 2 puanla hayatının ödülünü kaybetti.



 2000

Sezonu 108 puanla ve 9 zaferle 3. kez dünya şampiyonu olarak kapatırken en yakın rakibi Hakkinen ise 89 puan topladı.

 2001

Sezonu 123 puanla ve 9 zaferle 4. kez dünya şampiyonu olarak kapatırken Coulthard 67 puanla 2. geldi. Mika Hakkinen ise bu sezon 37 puanla ancak 5. olurken sezon sonu F1’ e veda etti.

 2002

Formula 1 in kurallarının değişmesine sebep olan ve tarihin en hızlı F1 aracı olan F2002 ile sezona fırtına ile girdi.

17 yarışlık sezon boyunca hep kürsüde oldu.

Monaco Grand Prix'sinde, Monaco'nun dar sokaklarında Coulthard'ı geçemediği için muhtemel birinciliği kaçırmış oldu.

Bu sezonda Barichello'nun Schumacher'e son metrelerde birinciliği hediye etmiş olması büyük tartışma yarattı, FIA'nın takım emirleri konusunda kural çıkarmasına neden oldu.

Sezonu 144 puanla ve 11 zaferle 5. kez dünya şampiyonu olarak kapatırken artik iyice rakipsizdi. Bu yıl aynı zamanda 9 birincilikle Nigel Mansell'a ait olan ve 1995 yılında kendisinin egale ettiği bir sezonda 9 yarış birinciliği rekorunu da kırmış oldu.



 2003

Sezonu 93 puan ve 6 zaferle 6. kez dünya şampiyonu olarak kapatırken en yakın rakibi 91 puanla Raikkonen’ di. Bu sezon yeni puan sistemiyle de tanışıldı.

 2004

Sezonu 148 puan ve 13 zaferle 7. kez dünya şampiyonu olarak kapatırken yine rakipsizdi.Bu şampiyonlukla beraber 13 birincilik alarak bir daha elde edilmesi pek mümkün görünmeyen bir sezonda en cok zafer kazanan F1 sürücüsü olarak tarihe geçti.

 2005

Formula 1 ve Ferrari harici takımların utanç yılı, Schumacher taraftarlığından en fazla gurur duyulan sezondur. Bu koca sezonda, Schumacher, sadece Michelin lastik kullanıcılarının katılmadığı Indianapolis'i (Amerika GP) kazanabildi. Sezon, zamanın umut veren pilotu, bugünün çifte şampiyonu [Fernando Alonso] ve 2007'nin şampiyonu [Kimi Raikkonen] arasında geçti. Eşit sayıda (7) yarış kazanan ikiliden, Fernando Alonso şampiyonluğu kazandı.

Bu sezon, 2001 yılında Mika Hakkinen'in yarışmayı bırakmasından sonra, hepten rakipsiz kalan ve gerek kusursuz pilotajıyla, gerekse bir mühendis gibi titiz ve ayrıntılı bir çalışmanın ürünü olan arabalarıyla, adeta yenilmez armada gibi Ecclestone'un karşısına dikilen Michael Schumacher'in zorlama, uydurma ve hızını kesmek için icad edilmiş kural değişikliklerine pes deyip havlu attığı sezondur.

Schumacher'in neden böylesine popüler, böylesine sevilen bir sporcu olduğuna, çifte şampiyon Fernando Alonso'nun, neden asla bir Schumacher olamayacağına delil olan sezondur 2005. Ondan önceki üç sezon, yarışlarda kırmızıları kapatıp izleyenlerin, kırmızı kırmızı kınalarına kavuştukları yıldır. 6. sırada, 8. sırada hatta 18. sırada da olsa, iki yarıştan birinde arabası sorun çıkarsa da, [McLaren] ve [Williams] ile kapışmayı bırakıp, Honda'ları zor geçebilse de kendini izletmeyi başarmış bir pilottur Michael Schumacher.


2001 ve 2003 yıllarındaki performansıyla, 2002 ve 2004 yıllarında Laureus World Sportsman of the Year ödülünü kazanarak dünyanın en iyi sporcusu seçilen ve yılda 80 milyon dolar kazanan Michael Schumacher, aynı zamanda UNESCO’ya yaptığı yardımlarla da tanınıyor. Senegal’de bir okul, Sarajevo’da bir klinik ve Peru’da sokak çocukları için bir merkez yapılması amacıyla UNESCO’ya 3 milyon dolar bağışlayan Alman pilot; ayrıca Alman ZDF Televizyonu’ndaki bir programda, 2004 yılındaki Tsunami felaketinin mağdurlarına yaptığı 10 milyon dolarlık bağışla birçok yardımseveri ve hatta bazı ülkeleri geride bıraktı.


Sayfa: [1]