İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - crazyrdgül

Sayfa: 1 2 [3] 4 5 6
31
Fizik / Enerjinin Dönüşümü
« : Mart 19, 2008, 11:00:30 ÖÖ »
Enerjinin Dönüşümü

Hareket halinde bulunan bir otomobilin, hareket etmek için benzine ya da benzer bir yakıta ihtiyaç duyduğunu hepimiz biliriz. Bu yakıt ya benzindir, ya mazottur ya da otogazdır… Ancak ne olursa olsun aracın hareketi için bir tüketimin yapılması gerekmektedir. Netice itibari ile de şu kanun aklımıza gelmektedir: ”Madde vardan yok, yoktan var olmaz.” Hakeza, enerjinin korunumu yasası da burada devamı mahiyetinde ifade edilmektedir:”Enerji vardan yok, yoktan var olmaz.” Termodinamiğin ikinci yasası der ki: ”Uzayda yer alan enerji miktarı sabittir, sadece dönüşüm vardır.” Burada durağan bir olaydan bahsedilmemektedir. Aksine, devamlı dinamiği olan bir dize hareketten bahsedilmektedir. Madde-enerji ve enerji-madde dönüşümü sürekli olmakta ve bu olay büyük bir denge içerisinde devam etmektedir. Sizin vücudunuzdan yayılan ya da bir tüpten yayılan alevin ısısı hiçbir zaman kaybolmamakta ve uzayın derin köşelerinde entropi dağılımına ön ayak olmaktadır. Enerjinin vardan yok, yoktan var olmayacağı gerçeği ile enerjinin şekil değiştirme ilkeleri birleştiği zaman, kainat efsanesinin çalışma dizesi hakkında bilgi sahibi oluruz. İlk başta verdiğim otomobil örneğinde benzinin içerisinde bulunan kimyasal enerji, 4 zamanlı bir motor sayesinde hareket enerjisine çevrilmektedir. Burada ki dönüşüm ise, kimyasal bağların koparılması sonucu oluşan ısının harekete çevrilmesi şeklinde bir dize akımı sergilemektedir. İfade tarzı ile de, kimyasal bağları bulunan ve birer karbon ürünü olan benzin yakılarak ısıya ve bu ısıda harekete çevrilmektedir. Siz diyebilirsiniz ki; nasıl olurda ısı harekete çevrilebilinir? Ocağınızda kaynayan ve buhar vermeye başlayan bir çaydanlığa rüzgar gülünü yaklaştırdığınız zaman; buharın etkisi ile döndüğünü fark edersiniz. Burada ısının harekete çevrilmesine basit bir örnek vermiş bulunmaktayız. Bu örnekleri ise binlere ve hatta milyonlara çıkarmamız mümkündür. Peki, bir işin yapılabilmesi için enerjiye ihtiyaç duyuluyor da insanların yaptıkları işler için nasıl bir enerji şekli kullanılmaktadır? Bu sorunun cevabı ilköğretimden başlayıp neredeyse hayatımızın tamamını kapsayacak şekilde bizleri meşgul etmektedir. Bizler yaşamak için yiyecekler yer ve su içeriz, aynı zamanda havayı soluruz… İşte, işin özü burada yatmaktadır… Nasıl ki karbon ve hidrojen ürünü fazla olan ve petrol polimeri olan benzin yakıldığında hareket sağlanıyor, bizim yediğimiz yiyeceklerde büyük bir yanma reaksiyonu gerçekleştirerek enerji elde etmektedir. Bu arada oluşan ısı düzeyi de hem proteinlerin ve hemde vücudun diğer fonksiyonlarının düzgün çalışması için kullanılmaktadır. Entropi olarak dağılan vücut ısısı, uzayın entropi düzeyininde dengede tutulmasında rol oynamaktadır. Belki size son söylediğim garip gelmiştir, ancak bu dediğim doğrudur… Bizler çoğalırken aslında Dünya’nın ağırlığı artmamaktadır. Doğada var olan maddeler bir araya gelmekte ve netice itibari ile de onikisentrilyon ton olan dünya kütlesi korunmaktadır. Aynı biçimde, kainatın kütlesi korunmakta, bunun yanında kainatın enerji düzeyi de korunmaktadır. Big-bang teoremi doğrudur, ancak benim kastetiğim nokta, uzayın büyümediği değil, kütle ve enerjinin korunduğu prensibidir. Kainatta var olan atom molekülü ile, var olan joule ifadesi ile ifade edebileceğimiz enerji hep denge altındadır. Odun yandığında hiçbir şey kaybolmamakta, bir miktar enerji ile beraber gaz ve kül çıkmaktadır. Eğer kimya bilimi çok ileri düzeylere ulaşsa ve bu çıkan şeyler bir araya getirilse yine odunu oluşturabiliriz. Odun yandı, o zaman madde miktarı azaldı mı? Hayır, maddenin bir kısmı kızılötesi ışınlar halinde entropi dönüşümüne katıldı; yani yoktan var olmadı, vardan yok… Nasıl ki fisyon olayı ile maddenin parçalanması sağlanıyor ise, füzyon olayı ile de birleştirme sağlanabilmektedir. Eğer yakılan odunun çıkan artıkları, karbon düzeyine erişmiş bir süpernova tiplemesinde olduğu gibi bir araya getirilebilse; yani füzyon reaksiyonuna uğratılabilse, tekrar odunu oluşturmamız mümkündür. Nasıl ki biz odunu yakıp bir miktar enerji elde ettik, ömrünü bitiren yıldızlarda enerji denklemlerini bozarak yeni maddeler oluşturmakatdır. Burada kaybolan odun yerine bu yıldızlarda yeni madde tiplemeleri oluşmaktadır. Karbona ve hatta demire varıncaya kadar sıkışma meydana gelmekte ve bizim burada yakıp kül ettiğimiz odunda bu şekilde kainatta tekrar oluşturulmaktadır…

32
Üniversiteler / En Başarılı İlk Üç Üniversite [KPSS]
« : Mart 16, 2008, 03:59:57 ÖS »
En Başarılı İlk Üç Üniversite [KPSS]

OSYM Başkanlığı’nın Yükseköğretim Programlarına Göre Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) sonuçlarına göre önde gelen mühendislik fakültelerinde en başarılı üniversiteler kimseyi şaşırtmadı ve ilk üç sırayı ODTÜ, İTÜ ve Boğaziçi üniversiteleri paylaştı.

ÖSYM verilerine göre, Boğaziçi, ODTÜ ve İTÜ gibi popüler üniversitelerin üç aşamalı testin genel kültür, genel yetenek ve yabancı dil bölümlerinde ilk sıraları paylaştıkları görüldü.

3 ÜNİVERSİTE AÇIK ARA ÖNDE
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanlığı tarafından yapılan Yükseköğretim Programlarına Göre Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) sonuçlarına göre Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ), İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve Boğaziçi Üniversitesi mühendislik alanında başarısını kanıtladı. Mühendislik bölümlerinde Genel Yetenek, Yabancı Dil ve Genel Kültür alanlarında üç üniversitenin ambargosu vardı. Bu üniversiteleri Bilkent, Hacettepe ve Marmara üniversiteleri izledi.

ENDÜSTRİ VE ELEKTRONİKTE EN BAŞARILI BOĞAZİÇİ
Endüstri mühendisliği alanında en başarılı üniversite üç alanda da birinci sırayı alan Boğaziçi üniversitesi görünüyor. Üç alanda ikinci sırayı ise ODTÜ alırken, Genel Yetenek ve Yabancı Dil alanlarında üçüncü sırada Bilkent, Genel Kültür alanında ise Marmara Üniversitesi bunuyor.

Bilgisayar Mühendisliği’nde ise ODTÜ Genel yetenek alanında birinciliği yabancı dil alanında ise ikinciliği alırken, Boğaziçi Üniversitesi genel yetenek alanında ikinci, yabancı dil de ise üçüncü olabildi. Bilkent Üniversitesi ise genel yetenekte üçüncü sırayı alırken, yabancı dil alanında ise birinci sıraya yerleşti. İTÜ Bilgisayar Mühendisliği öğrencileri ise sadece Genel Kültür alanında üçüncü sıraya gelebilirken, Marmara Üniversitesi bu alanda birinciliği elde etti.

Elektrik-Elektronik Mühendisliği bölümünde ise Boğaziçi Üniversitesi Genel Yetenek ve Yabancı Dil’de birinci olurken, Genel Kültür de üçüncü oldu. Bilkent ise Genel Yetenek ve Yabancı Dil’de ikinciliği alırken, Genel Kültür’de birinci sıraya yerleşti. Üç alanda üçüncülük sırasına ise ODTÜ çıktı. Gıda Mühendisliği’nde ise ODTÜ üç alanda da birinci olurken, İTÜ; Genel Yetenek ve Genel Kültür’de ikinci, Yabancı Dil’de üçüncü oldu. Hacettepe Üniversitesi de önemli başarı elde ederek Genel Yetenek alanında üçüncü, Yabancı Dil’de ise ikinci sırayı buldu. Genel Kültür’de üçüncü sırayı ise Gaziantep Üniversitesi aldı.

İNŞAATTA EGE ÜNİVERSİTESİ
İnşaat Mühendisliği alanında Genel Kültür’de ise birinciliği Ege Üniversitesi alırken, ikinci sırada yer bulan ODTÜ, Yabancı Dil’de birinciliği Genel Kültür’de ise ikinciliği aldı. Boğaziçi Üniversitesi ise Genel Yetenek’de üçüncü sırada yer bulurken, Yabancı Dil’de ikinci, Genel Kültür’de ise birinci oldu. İTÜ ise Yabancı Dil ve Genel kültür’de üçüncü sırada yer aldı. Makina Mühendisi olarak sınava girenler arasında ise Boğaziçi mezunları üç alanda da ilk sırayı aldı. ODTÜ her üç alanda da Boğaziçi’nin ardından ikinci olurken, Marmara Üniversitesi Genel Yetenek ve Yabancı Dil’de üçüncü sırada yer buldu. İzmir İleri Teknoloji enstitüsü ise Genel Kültür’de üçüncü oldu.

33
Her Telden / solaklar uzaylı mı???
« : Mart 16, 2008, 03:54:58 ÖS »
Beyinde de solaklık var
Sağ ya da sol eli kullanmak, bakış açısını da değiştiriyor. Solaklar bütüne bakarken beyinlerinin sol, ayrıntıya bakarken sağ kısmı çalışıyor. Sağlaklarda durum tam tersi

BBC - LONDRA - Solaklar dünyayı farklı algılıyor! Görmek için farklı beyin bölgelerini kullanan solaklar ve sağlaklar, dünyaya farklı açılardan bakıyor.
Sağ ve sol ellerini kullananların, konuşurken ve mekânsal oryantasyon söz konusu olduğunda farklı beyin bölgelerini kullandıkları biliniyor. Ancak Britanya'daki Birmingham Üniversitesi'nde görevli bilim adamlarının yaptıkları araştırma, solakların çevrelerini algılamalarının da farklı olduğunu ortaya koydu. Buna göre, sağ ellerini kullananlar, bir imajın bütününe bakarken, örneğin tek bir ağaca değil de bir ormana odaklanırken, beyinlerinin sağ bölümleri devreye giriyor. Buna karşılık bu kişiler bir bütünün bir parçasına odaklanırken beynin sol tarafını kullanıyorlar.
Solaklar için tam tersi geçerli. Onlar bütüne bakarken beyinlerinin sol kısmını, ayrıntıya odaklanırken ise beyinlerinin sağ kısmını devreye sokuyor.
Araştırmayı gerçekleştiren uzmanlar, Transcranial Magnetic Stimulation (TMS) adı verilen bir yöntemden yararlandı. Bu yöntemde deneklerin beyin aktivitesi anlık olarak bozuluyor. Denekler görsel bir uyaranın ayrıntılarına konsantre olurken, beyinlerinin sol veya sağ tarafına TMS uygulandı. Beynin sol tarafı uyarıldığında sağ ellerini kullananların, beynin sağ tarafı uyarıldığında da solakların detaylara konsantre olmalarının zorlaştığı görüldü. Profesör Glyn Humphreys, "Araştırma solakların dünyaya tersten baktıklarını ortaya koydu. Beynin hasar görmesi durumunda, sağ elini ve sol elini kullananlar farklı şekilde etkileneceklerdir" dedi.
Çeşitli araştırmalara göre de solaklar, alerji, bağışıklık sistemi rahatsızlıkları, depresyon, uyuşturucu, epilepsi ve şizofreni gibi sorunlara daha yatkın.

dünya nüfusun yüzde 10 kadarı solak ve bunun kalıtımsal olduğu düşünülüyor. nedeni de açıkça ortada; genetik. bununla birlikte tek yumurta ikizleri üzerinde yapılan çalışmalarda böyle bir bağlantı bulunamadı. solakların bazı hastalıklara karşı dayanıksız olduklarını ve hatta erken öldüklerini gösteren araştırma, dölyatağındaki bozuk gelişmelerler bağlantı kurulmasına neden oldu. 1995 yılında ingiliz ve amerikalı biyolog grubu, gerçek nedenin evrimsel ve kültürel eğilimler olabileceğini açıkladılar.
dünya nüfusun yüzde 10 kadarı solak ve bunun kalıtımsal olduğu düşünülüyor. nedeni de açıkça ortada; genetik. bununla birlikte tek yumurta ikizleri üzerinde yapılan çalışmalarda böyle bir bağlantı bulunamadı. solakların bazı hastalıklara karşı dayanıksız olduklarını ve hatta erken öldüklerini gösteren araştırma, dölyatağındaki bozuk gelişmelerler bağlantı kurulmasına neden oldu. 1995 yılında ingiliz ve amerikalı biyolog grubu, gerçek nedenin evrimsel ve kültürel eğilimler olabileceğini açıkladılar.


ÖNEMLİİ

uzaydan bir gök cismi düşmüş,içinde bulunan bir mikroorganizma,dünyada sadece solaklarda bulunan bir mikroorganizmayla örtüşüyormuş.dünyada başka bir örneği yokmuş haberin başlığı "solaklar uzaylı mı?" GERÇEKTEN solaklar uzaylı mı?(ben solak değilim ama merak ettim)

34
Her Telden / Uzaya Çıkan İlk Türk Soylu
« : Mart 16, 2008, 03:46:45 ÖS »
Uzaya Çıkan İlk Türk Soylu

Andrian Grigoryeviç Nikolayev (Çuvaşça ve Rusça: Андриян Григорьевич Николаев (d. 5 Eylül 1929 – ö. 3 Temmuz 2004) Çuvaş kökenli Sovyet kozmonotu. Nikolayev, uzaya giden üçüncü insan ve Türk kökenli ilk insandır.

Nikolayev, iki uzay uçuşunda görev aldı: Uzaya giden üçüncü insan olduğu Vostok 3 ve Soyuz 9. Bu görevlerde çağrı kodu şahin idi (Rusça: Со́кол. Her iki uçuşta da en uzun süre uzayda kalma rekorları kırdı. Ayrıca Vostok 2 ve Soyuz 8 görevlerinde yedek kozmonot olarak görev yaptı. 22 Ocak 1969'da Nikolayev, bir Sovyet subayı olan Viktor İlyin tarafından Leonid Brejnev'e yapılan bir suikast girişiminden kurtuldu. 26 Ocak 1982'de kozmonotluktan ayrıldı.

Ağustos 1962'deki Vostok 3 görevinde Nikolayev, Pavel Popoviç komutasındaki Vostok 4 ile birlikte iki araçlı ilk uzay uçuşunu gerçekleştirdi.

Uzay uçuşunun ilk zamanlarında uzayadamı adayları, yalıtma odalarında bırakılarak yalnızlığa ne kadar dayanabileceklerine bakılırdı. Adaylar mutlak sessizlik içindeki bu odalarda, saate bakma imkanı olmadan otururlardı. Adayların çoğu bu denemede başarısız olurdu. Nikolayev bu deneye en uzun süre (dört gün) dayanan kişi oldu ve Demir Adam lakabını aldı.

3 Kasım 1963'te ilk kadın kozmonot olan Valentina Tereşkova ile evlendi. Evlilikleri kötüye gitmeden önce bir kız çocuğu (Elena Andrionova) sahibi oldular. 1982'de ayrıldılar.

Andrian Nikolayev; Lenin Nişanı, Kızıl Yıldız nişanı, çeşitli madalyalar ve yabancı ülkelerin nişanlarıyla taltif edilmiştir. Ayrıca Bulgaristan Sosyalist İşçi Kahramanı, Vietnam İşçi Kahramanı ve Moğolistan Kahramanı ilan edilmiştir. Aydaki Nikolayev kraterine adı verilmiştir.

Nikolayev, 2004'te kalp krizi sonucu Çuvaşistan'ın başkenti Çeboksarı'da hayatını kaybetti. Ölümünün ardından Moskova'da yaşayan kızı Yıldızkent'e defnedilmesini talep etti. Oysa Çuvaşistan başkanı, Nikolayev'in ülkesinde defnedilmesini istiyordu. Sonunda Nikolayev, Çeboksarı'da yapılan bir törenin ardından doğduğu köy olan Sorseli'de defnedildi.

35
Her Telden / 80lerin sonunda 90larin basinda cocuk olmak
« : Mart 16, 2008, 03:39:24 ÖS »
80lerin sonunda 90larin basinda cocuk olmak



Süper Baba'nın müziğini flütle çalmışsanız

LC Waikiki veya benetton tüm renkleriyle kıyafetlerinizde önemli markalar olduysa...

SHOW TV'nin müziğini hala hatırlıyorsanız dup dıbu dıp dıp dıbı dıp dum...Tabi ki bir de :İyi TV eyç bi bi, eyç bi bi iyi TV

Önce hüplet sonra gümlet' hayat felsefeniz olmuşsa

Bizimkiler dizisi ertesi gun okul oldugunu bi sureligine unutturduysa

Parliament pazar gecesi sinemaları müziğini duyduğunuzda içinizde hala garip duygular uyanıyorsa (yarın okul var hüznü, ailenin seni yatırıyor olmasına duyduğun kızgınlık, o güzel mavinin romantizmi...)

Polis Akademisindeki her sesi çıkaran adama hayranlık duyuyorsanız

Elm sokağında kabus yüzünden hala yatağın altına bakmaktan korkuyorsanız

Chucky yüzünden en sevdiğiniz oyuncağınızı bile göz önünden kaldırmışsanız

Okulda coca-cola kutusunu ezip mac yaptiysaniz (kızlar yan yatırıp üstüne tam ortasına ayagı yerlestirip ustune basıp yururlerdi, topuklu ayakkabı gibi olurdu)

Apartmanin altindaki zil veya taksi diafonuna basmak müthiş heyecanlı bir yaramazlıksa

Tutti frutti çok ayıp ve olağanüstü merak uyandırıcı bir şovsa

Dört tekerlekli ayakkabının üstüne takılan patenlerden sonra roller bladeler size büyüleyici geldiyse

Bakkala gönderilmenin en güzel yanı küçük sarellenin dibini minik plastik kaşığıyla kazımak veya leblebi tozu yiyip konuşmaya çalışmaksa

Aterideki ördek vurmaca oyununda silahın nasıl çalıştığına hala kafa yoruyorsanız

Işıklı spor aykkabılar hava atmanın önemli bir unsuruysa

Bayramda harçlıklarla aldığınız ilk şey kinder süpriz yumurtasıysa(kağıdını tırnakla yırtmadan dümdüz yapmak da sabır ister doğrusu)

Clementine sizde derin izler bırakmışsa

Kasete kayit yapilabilmesi icin alt tarafinda bulunan karelerin bantla kapatilmasi gerektiğini öğrenmenin önemini biliyorsanız

Commodore 64'de tornavidayla kasetin kafa ayarını yaptıysanız

Anne saat kaç, simiiit, birdir bir, çay kahve gazoz, akşam ebesi, dansa davet, çatlak patlak, yakan top gibi kalabalık oynanan sokak oyunlarından sonra anneniz sizi balkondan yemeğe çağırmışsa


"bandıra bandıra ye beni" şarkısını hızlı söylemeye çalıştığınız günler varsa

Rönesans sanatçılarını ilk kez Ninja Kaplubağaların ismi olarak tanıdıysanız

Tele On diye bir kanalı hatırlıyorsanız

Haftasonları çizgi film izlemek için errken kalkmanın ne demek olduğunu biliyorsanız

Şirinler geyiğini arkadaşlarınızla mutlaka çevirdiyseniz (Şirine aslında Gargamel tarafından yapıldı...)

Beğenseniz de beğenmeseniz de tüm çizifilmleri art arda izliyorduysanız

Bir Başka Gece çocukluk hayatınızdaki en görkemli şovsa

Pazar geceleri yıkanma günüyse

Seden Gürel'in neden öyle giyindiğini şimdi sorguluyorsanız

Müzik yelpazesi hayatınıza büyülü yabancı müzisyenler kattıysa

Bir sanal bebeğiniz olmuşsa,

Tetris'i süper hızla oynayabiliyorsanız,

MIRC ergenliğinizin önemli bir parçası olmuşsa(a/s/l ne demek biliyorrsanız)

ICQ nun 11 haneli rakamını ezberlemeye çalışmışsanız.

Pili bitmesin diye kasetleri kalemle havada sarmışsanız,

Çizgifilm şarkılarının ingilizce veya japonca olsa da ezberlemişseniz

Kokulu silgiye, deftere, kaleme harçlığınızı yatırdıysanız.

Eti Cin, Eti Puf, ABC, Balık Kraker, Negro, Bonibon,
Topitop, Yumiyum...vb çok seviyorsanız ve her zaman yeme kabiliyetiniz varsa

Sulugöz'ü düşününce bile ağzınız sulanıyorsa

Küçük bir kızsanız Sindy ile Barbie'yi karşılaştırıyorduysanız

Tsubasa'yı ve küre biçimindeki sahanın sonundaki dev kaleyi hatırlıyorsanız

"Hey Corç versene borç" deyince cevabı hemen yapıştırabiliyorsanız

Macarena dansını yapabiliyorsanız

TV den çekilmiş çizgifilmli sayısız kere izlediğiniz VHS leriniz varsa

Telefonların jetonla çalıştığını hatırliyorsanız

İstop diye bağırdığımızda renk yakalamaya çalışırken onun aslında stop olduğunu uzun zaman önce çözmüşseniz

Saçları renkli ve uzun patlak gözlü çirkin trolleri bile bir furyada satın almışsanız.

Capri Sun ın reklamı ve melodisini hatırlıyorsanız.

Annenizin mavi ped torbalarını şişirip patlattıysanız.

Power Rangers'ın renklerini hatırlıyorsanız

Mc Donalds a gitmek için ailenize yalvardıysanız

Olacak O kadar, Yasemin'in penceresi, Hadi Anlat Bakalım, Adam Olacak Çocuk, Saklambaç.. gibi programları hatırlıyorsanız.

Lambada'nın müziği kulağınızda çalabiliyorsa

"Nereye çufçufluyoruz"un kimin dediğini biliyorsanız.

Sayısız joystik kırdıysanız ve gün gelince artık joystik satılmadığını fark ettiyseniz

Fame City cennetle eşdeğerse

En sevdiğiniz sayı altıysa

Prince of Persia'da alttaki dikenlere düşünce çıkan dınnzk sesini ve kanları hatırlıyorsanız

Mon Ami 48 lik boyalardaki altın ve gümüş renkleri statü sembolüyse

Gençlik hayaliniz Beverly Hills teki havuzlu arabalarsa.

Uhuyla oynamanın zevkini biliyorsanız

Kolalı jelibonun önce kapağını yediyseniz

annenizin poşetler dolusu taso,misket, sporcu kağıtları,
gazoz kapaklarını attığını öğrenince ağladıysanız

Peçete, kağıt, poşet vb... koleksiyonu yapmışsanız
...

Çocukluğumuza dair nostalji zamanı



EVET YAŞLANIYORUZ.

36
Bilgisayar Dünyası / Vista'yı Maymun Eden Açık
« : Mart 14, 2008, 04:03:00 ÖS »
Vista'yı Maymun Eden Açık

VISTA İLE DALGA GEÇEN AÇIK
Microsoft'un da doğruladığı ancak bir çözüm getirmediği açık, bakın Vista'yı ne hale getiriyor. İşin daha acı tarafı ise bu açık için hazırlanan yamanın başka bir firma tarafından bulunması

McAfee mühendisleri, Windows Vista'da buldukları bir açığı duyurdular. Bu açık, Windows Vista'daki hareketli fare imlecinin çalışması ile beraber harekete geçiyor ve Vista, tabiri caiz ise çıldırmaya başlıyor. Microsoft, bu açığın varlığını kabul etti ve yaptığı açıklamada kendi antivirüs programının kullanılmasını önerdi.

Kimler zarar görüyor ve çözümü nedir?

Bu açıktan etkilenen işletim sistemleri şöyle;

:: Microsoft Windows 2000

:: Microsoft Windows XP

:: Microsoft Windows Server 2003

:: Microsoft Windows Vista
Etkilenmemek için geliştirilen yamayı http://shiftdelete.net/site/component/op...Itemid,94/adresinden indirip kurabilirsiniz. Kurulumdan hemen sonra bilgisayarınızı yeniden başlatmanız gerekiyor.


37
Komik Yazılar / Espriler!!!
« : Mart 14, 2008, 03:53:16 ÖS »
Espriler

- Şansızlığa bak! Elektriği Edison buldu ama faturalarını biz ödüyoruz.

****************************************************

- Sana birtane vururdum ama! Dua et hayvanları koruma derneğindeyim.

****************************************************

- Yüksek okul mezunuyum.
- Yaaa hangi Yüksek Okul ?
- Ali Paşa Yüksekokulu.
- Yüksekokul mu?
- Evet Yüksekokul! Tam 6 katlı!!

****************************************************

- Yangın dolabını açmışlar ne olmuş ?
- Yang çok kızmış !!!!!

****************************************************

- Senin koluna rüzgar işlemez.
- Neden ?
- Saatinde Yel-Kovan var o yüzden !

****************************************************

- Doğum günün için program yaptın mı ?
- Evet yaptım. Yarın Atv'de yayınlanacak !!

****************************************************

- Elmanın teki diskoya gitmiş,neden?
- Kurtlarını dökmek için !!!

****************************************************

- En acı on nedir?
- Biberon !!!!!

****************************************************

- Taksime artık bina yapmasınlar... Gitsinler başkasının taksisine yapsınlar !!!

****************************************************

- Terazi ile diş macunu arasındaki fark nedir?
- Teki tartar, teki anti tartar

****************************************************

- Adamın birinin kafasına radyo düşmüş ölmemiş niye?
- Radyoda hafif müzik çalıyormuş

****************************************************

- Sana son esprimi patlatayım mı? Boooom!

****************************************************

- Hakkımızı arıyoruz. (Hakkı'nın arkadaşları)

****************************************************

- Bir adam düşmüş,karısı gerçek!

****************************************************

- Beş bin kere söyledim abartmayı bırak diye.

****************************************************

- Susar mısın!
- Susarım,su getir!

****************************************************

- Gülü seven dikenine katlanır, kaktüs sevenin vay haline.

****************************************************

- İnsanlar üçe ayrılır: sayı saymayı bilenler, sayı saymayı bilmeyenler.

****************************************************
- Benim için hayatta 8 önemli şey vardır: Pamuk prenses ve yedi cüceler.

****************************************************

- Asansör bozuktur. En yakın asansör karşı apartmandadır.

****************************************************

- Süperman de uçuyor ama kimse ona kuş beyinli muamelesi yapmıyor.

****************************************************

- Yerin kulağı var derler... Benim de kulağım var... Peki ben yer miyim? Hayır yemem.

****************************************************

- Paranın ne önemi var. Mühim olan miktarı.

38
Komik Yazılar / biz o kadar fakirdik ki???
« : Mart 14, 2008, 03:49:43 ÖS »
biz o kadar fakirdik ki :D


-biz o kadar fakirdik ki, mahallemizde gökkuşağı bile siyah beyaz çıkardı

-biz o kadar fakirdik ki, masraf olmasın diye ben 7 yaşıma kadar doğmadım,abimi de gazete verdi

-biz o kadar fakirdik ki, abim eskilerini giyerdi ben çıplak dolaşırdım

-biz o kadar fakirdik ki,tuvalet kağıdını kurutup kurutup kullanırdık

-biz o kadar fakirdik ki,kokain yerine tebeşir tozu çekerdik

-biz o kadar fakirdik ki,kasabı manavı bıraktık köpeğe kemik borcumuz vardı

-biz o kadar fakirdik ki,dilencilerin parasını çalar counter oynamaya giderdik

-biz o kadar fakirdik ki,eskimesin diye aynaya bakmazdık

-biz o kadar fakirdik ki,meteliğe atacak kurşunumuz bile yoktu biz de taş atardık

-biz o kadar fakirdik ki,babamdan tokat yerdik başka şey yoktu,bir tokatı 4 kişi paylaştığımız günler oldu

-biz o kadar fakirdik ki,sinekler bize değil biz sineklere konuyorduk

39
Bilgisayar Dünyası / Windowsta İki Masaüstü Birden Kullanın
« : Şubat 27, 2008, 04:06:41 ÖS »
Windowsta İki Masaüstü Birden Kullanın.

Arkadaşlar windowsta, nvidia ekrankartlarının özellikleri arasında 2 masaüstü kullanım için ayarlar var.

Nvidia ekrankartı ayarlar penceresinde, solda açılan menü kısmında Masaüstü Yönetimi kısmına gelin ve Etkin kıl diyin. Genişleyen alt menülerden Masaüstleri kısmına gelip Ekle diyerek bir masaüstü daha oluşturabilirsiniz. Ayarları istediğiniz gibi yapın. Daha sonra yine alt menülerden Kısayol tuşları kısmına gelerek Masaüstü yönetiminden Masaüstünü etkinleştiri tıklayıp istediğiniz bir kısayol oluşturarak iki masaüstü arasında kolayca geçiş yapabilirsiniz.


40
Web Dizayn / JAVASCRİPT
« : Şubat 27, 2008, 04:04:09 ÖS »
JAVASCRİPT

Javascript nedir?
JavaScript Web sayfalarý için yeni bir scripttir ve özelliði HTML sayfanýzýn içine yerleþtirilebilmesidir. JavaScript ile ilginç elemanlar kullanarak HTML sayfanýzý geliþtirecek birçok olanaða sahip olacaksýnýz. Örneðin kullanýcýnýn sayfanýzý incelerken yaptýðý hareketlere anýnda karþýlýk verebilirsiniz. Ayrýca bir zamanlar sadece CGI ile mümkün olan bazý olaylar JavaScript ile de yapýlabilir. Yani JavaScript'in yardýmýyla gerçekten de kaliteli Web sayfalarý yaratabilirsiniz. Þu anda Internet üzerinde JavaScript ile ilgili birçok örnek bululunmaktadýr. Gamelan'da (JavaScript kýsmýnda) birçok adres mevcut. Netscape'de ise JavaScript ile ilgili en son ve en ayrýntýlý dökümanlarý bulabilirsiniz ancak bu dökümanlarýn dili biraz aðýrdýr.

Java ve Javascript arasýndaki farklar
Her ne kadar adlarý birbirinin nerdeyse aynýsý olsa da Java ile JavaScript ayný þeyler deðildir. Java bir programlama dilidir, JavaScript ise bir scripttir(Adýndan anlaþýldýðý gibi). Farklarý ise; Java ile gerçek programlar yazarsýnýz ancak program yazmakla uðraþmadan güzel þeyler yaratmak istenildiðinden ve aðýr çalýþtýðýndan dolayý Java çok yaygýnlaþmamýþtýr. JavaScript, ayrý bir programlama dilinden çok HTML'nin bir uzantýsýdýr denebilir. Tabii ki bu 'resmi' bir tanýmlama deðil, ama Java ve JavaScript arasýndaki farký anlatmak için iyi bir tanýmlamadýr.

Javascriptleri çalýþtýrmak
JavaScript'i destekleyen ilk tarayıcı Netscape Navigator 2.0 idi. Tabii ki daha yeni versiyonlar da bu dili destekliyor. Her ne kadar değişik versiyonlarda bazı problemler olsa da JavaScript'i tüm Netscape ailesi destekleyecektir. Bununla beraber yakın gelecekte tüm tarayıcılar JavaScript'i destekleyeceklerdir. Örneğin yakında çıkacak olan Microsoft Internet Explorer 3.0 JavaScript desteğiyle piyasaya sürülecektir. Yani JavaScript gelecekte çok yaygın olacağından bu tekniği şimdiden öğrenmek faydalı olacaktır. Gördükçe anlayacaksınız ki JavaScript yazmak gerçekten de çok kolay. Size gereken sadece birkaç ana teknik ve çevrenizde aynı konuyla uğraşan, bilgi alışverişi yapabileceğiniz kişiler bulmaktan ibaret olacaktır.
Tabii ki JavaScript öğrenebilmeniz için öncelikle HTML hakkında bilgi sahibi olmanız gerekli. HTML hakkında Internet'te birçok kaynak mevcuttur. Yahoo'da 'html' konu başlığını ararsanız pek çok kaynak bulabilirsiniz.(Bu kaynaklar piyasadaki kitaplardan çok daha faydalıdır çünkü sürekli güncellenmektedirler. Internet'in büyüme hızına başka türlü yetişmeniz biraz zor.)

Javascriptlerin sayfaya yerleştirilmesi
Þimdi size bazý ufak scriptler göstermek istiyorum. Böylelikle bu yeni script dilinin HTML dökümanlarýnda nasýl kullanýldýðýný ve bu dille neler yapabileceðinizi görebilirsiniz. Ben, HTML dökümanýna sadece normal bir yazý yazan çok küçük bir scriptle baþlamak istiyorum.

<html>
<head>
&Yacute;lk yazd&yacute;&eth;&yacute;m JavaScript!
</head>
<body>
<br>
Bu normal bir HTML yazısıdır.
<br>
<script language="JavaScript">
document.write("İşte JavaScript!")
</script>
<br>
HTML'ye dönü&thorn;.
</body>
</html>
E&eth;er JavaScript'i destekleyen bir al&yacute;c&yacute; kullan&yacute;yorsan&yacute;z bu scripti çal&yacute;&thorn;&yacute;rken görebilirsiniz. E&eth;er al&yacute;c&yacute;n&yacute;z JavaScript'i desteklemiyorsa bu ç&yacute;kt&yacute; biraz acaip görünebilir.

Bu normal bir HTML döküman&yacute;d&yacute;r.
&Yacute;&thorn;te JavaScript!
HTML'ye dönü&thorn;.

Bu script'in pek de yararl&yacute; oldu&eth;unu söyleyemeyece&eth;im. Ayn&yacute; &thorn;eyi HTML komutlar&yacute; ile çok daha h&yacute;zl&yacute; ve k&yacute;sa yazabilirsiniz. Bu örnekle size as&yacute;l göstermek istedi&eth;im <script> komutu idi. Bu komutu döküman&yacute;n&yacute;z&yacute;n herhangi bir yerinde kullanabilirsiniz






41
Her Telden / BUNLARI BİLİYORMUSUNUZ???
« : Şubat 26, 2008, 03:56:54 ÖS »
BUNLARI BİLİYORMUSUNUZ??
<<<<<<<Açık bir gecede,çıplak gözle iki bin ayrı yıldızı görmek mümkündür.
>>>>>>>Ayı inlerinin girişleri her zaman Kuzey’e bakar
<<<<<<<Baykuş mavi rengi görebilen tek kuştur.
>>>>>>>Bir cam kırılıdında , ufalanan parçalar saatte üç bin millik bir hızla etrafa yayılır…
<<<<<<<Bir deve kuşunun gözü beyninden büyüktür.
>>>>>>>Bir bardak kolada yaklaşık 32 küp şeker bulunur…
<<<<<<<Elektrikli sandalye bir dişçi tarafından icat edilmiştir…
>>>>>>>Üranus gözle görülebilen bir gezegendir..
<<<<<<<Kaptan Cook,Antartika hariç bütün kıtalara ayak basan ilk insandır..
>>>>>>>>Hindistanda oyun kağıtları yuvarlaktır…
<<<<<<<Çocuklar baharda daha fazla büyür….
>>>>>>>>Ortamla bir pire kendi büyüklüğünün 150 katı yüksekliğie zıplayabiliyor.
Bu oranı tutturmak için bir insanın yaklaşık 30 metre zıplaması gerekir..
<<<<<<<<İnsanlar vücutlarında 300 adet kemikle doğuyorlar ama yetişkin olduklarında bu sayı 206 ya düşüyor…
>>>>>>>>Her dört Amerikalıdan biri mutlaka televizyonda görünüyor…
<<<<<<<<Uyurken televizyon seyrederken yaktığımızdan daha fazla kalori harcıyoruz..
>>>>>>>>Kelebekler ayaklarıyla tat alırlar…
<<<<<<<<Sarışınların esmerlere göre daha fazla saçı vardır…

42
Komik Fıkralar / ANAHTAR SENDE DİMİİİİİİİ
« : Şubat 26, 2008, 03:46:56 ÖS »
ANAHTAR SENDE DİMİİİİİİİ
bir gün doktorlar 3 deliyi testten geçiriceklermiş.
bu yüzden duvara bi kapı resmi çizmişler.doktorun biri:
-birinci deli gelsin,demiş
deli gelmiş açmaya çalışmış çalışmış açamamış.
diğer doktor:
-ikinci deli gelsin,demiş
oda zorlamış zorlamış ama kapıyı açamamış
doktor:
-üçüncü deli gelsin,demiş.
o durmuş durmuş sonra açmaya çalışmış.açamayınca biraz durmuş.
doktorlardan biri diğer doktorun kulağına fısıldıyarak şöle demiş:
-galiba bu anladı,demiş
sonra 3.deli demişki:
-anladıımm anahtar sende dimiiiiiii........:))))))))
 

43
Türkçe-Edebiyat / Tarık Buğra Edebi Hayatı ve Eserleri
« : Şubat 26, 2008, 11:32:55 ÖÖ »
Tarık Buğra, (d. 2 Eylül 1918 – ö. 26 Şubat 1994). Roman, hikâye, oyun ve fıkra yazarı.
Tarık Buğra Akşehir’de doğdu. İlk ve ortaokulu Akşehir'de okudu. Yatılı olarak okuduğu İstanbul Lisesi’nde Pertev Naili Boratav’ın öğrencisi oldu. Yazar olmaya onuncu sınıfta karar verdi. 1936’da Konya Lisesi ’nden mezun oldu, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne kaydoldu. İki yıl sonra Hukuk Fakültesi’ne, oradan da Edebiyat Fakültesi’ne geçti. Mezuniyet tezini vermeden ayrıldı.
Gazeteciliğe 1947’de Akşehir’de babası Nazım Bey’le birlikte Nasreddin Hoca gazetesini çıkararak başladı. 1951’den sonra Milliyet, Vatan, Yenigün, Yeni İstanbul gazeteleri ile haftalık Yol dergisinde yazdı. Bu gazete ve dergilerin bazılarında yazı işleri müdürlüğü yaptı. Tercüman Gazetesi'ndeki köşe yazarlığından 1976’da ayrıldı, zamanını bütünüyle edebiyata verdi. Devlet Tiyatroları’nda Edebi Kurul Başkanlığı’nda Edebi Kurul üyeliği yaptı.
Tarık Buğra, ilk piyeslerini ve "Yalnızların Romanı"nı askerliği sırasında yazmıştı. 1940’da tamamladığı roman, 1948’de Çınaraltı dergisinde tefrika edilmişti. Ama adı, bir iddia üzerine üç saatte yazdığı “Oğlumuz” adlı hikâyesinin 1948’de Cumhuriyet Gazetesi'nin açtığı yarışmada ikincilik kazanmasıyla duyuldu. 1949’da yayımladığı ilk hikâye kitabı Oğlumuz’u, 1952’de Yarın Diye Bir Şey Yoktur, 1954’te İki Uyku Arasında, 1964’te Hikâyeler izledi. Kasaba yaşantısından, orta sınıf insanların ev ve aile ortamlarından kesitler verdiği hikâyelerinde, yoğun, şiirli bir dille aşk, yalnızlık, uyumsuzluk gibi temaları işledi. Olay örgüsünden çok iç gerçekliğe ağırlık verdi. 1955’te çıkan "Siyah Kehribar"la romana geçti.
Kurtuluş Savaşı’na merkezden değil, bir kasabadan baktığı Küçük Ağa’da (1963) yakın tarihe resmi tarih anlayışının dışına çıkan bir yorum getirdi. Bu romanın devamını 1967’de Küçük Ağa Ankara’da adıyla yayımladı. Firavun İmanı (1976), Dönemeçte (1978), Gençliğim Eyvah (1979), Yağmur Beklerken (1981) adlı romanlarında da Cumnuriyet’in çeşitli evrelerini, demokrasiye geçiş sürecindeki çalkantıları konu edindi. Ortaouyncusu “Komik-i şehir” Naşit’in hayatından yola çıkarak yazdığı İbiş’in Rüyası ile 1970 TRT Sanat Ödülleri Yarışması’nda başarı ödülü, Osmanlı İmparatorluğu ’nun kuruluş yıllarını anlattığı Osmancık’la (1985) Milli Kültür Vakfı Edebiyat Armağanı’nı, Yağmur Beklerken’le Türkiye İş Bankası Büyük Ödülü’nü aldı. 1991’de Devlet Sanatçısı unvanını aldı. Birey özgürlüğünü savunduğu Ayakta Durmak İstiyorum (1966) ve Üç Oyun (1981) adıyla kitaplaştırdığı piyeslerinin hemen hepsi sahnelendi, romanları TV dizisi haline getirildi. Fıkralarından seçmeleri Gençlik Türküsü (1964), gezi notlarını Gagaringrad (1962), dil ve edebiyat üzerine yazılarını Düşman Kazanmak Sanatı (1979), denemelerini Bu Çağın Adı (1979) başlıklarıyla yayımladı.
Tarık Buğra, 26 Şubat 1994'de kanser tedavisi gördüğü Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde öldü, Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi. Tarık Buğra, öğretim üyesi Ayşe Buğra'nın babasıdır.
2004 yılında Akşehir'e Tarık Buğra heykeli dikildi.
BU ÇAĞIN ADI
Tarık Buğra'nın makalelerinden bir kısmıdır. Aydınlarımız, idârecilerimizi ve bütün akıl sâhiplerini düşünmeye sevkeden konuları içine almaktadır. Politik şarlatanlıklara karşı gerçekleri ve bağımsız kafayı savunan; kısacası şahsiyetli insanlara yakışan bir tavır ve uslûpla millet ve memleket meselelerine bakmayı gündeme getiren bu makalelerin, okuyanlara çok şey ifade edeceği inancındayız.
DÖNEMEÇTE
Türkiye'de çok partili döneme geçiş yıllarını anlatır. Konuya bir Anadolu kasabasından, o çevredeki halkın ve aydınların canlı ilişkileri içerisinde bakar. "Dönemeç" adıyla TV'de dizi filmi yapılmıştır.
OSMANCIK
"Cihan devletini kuran irade; şuur ve karakter". Tarık Buğra, esere ikinci bir başlık tarzında bunları yazmıştır. Konu, Osmancık'ın (yahut Kara Osmanın) Osman Gazi olarak tarih sahnesine çıkışını ve Osmanlı Devleti'nin kuruluşunu anlatmaktadır. osmanlı'yı cihan çapında büyük" yapan bir devlet ve insan anlayışının ilk tohumlarının roman çerçevesinde ele alınışını okuyacağınız bu eser, TV'de "Kuruluş" adıyle dizi film olarak da defalarca yayınlanmıştır.
GENÇLiGiM EYVAH
Tanıtım Yazıları: Türkiye'deki anarşinin otopsisidir. Romanda, yalnız boşa giden gençliklerin hikâyesini değil, içine düşürüldüğümüz kaosun çarpıcı grafiğini de bulacaksınız. Yıllardan beri Türkiye'de bütün görevleri, ödevleri ve sorumlulukları, dolayısı ile de toplum hayatımızı paslandıran kalleş demagojileri sergilemektedir.
KÜÇÜK AĞA
Tanıtım Yazıları: Küçük Ağa, Tarık Buğra'nın en büyük ve en tanınmış eseridir. Kurtuluş Savaşı'nın, küçük bir Anadolu kasabasından görünüşüdür. Konuya ilk d efa resmî olmayan bir gözle, aydın bir Türk'ün hür bakışlarıyle ve değerlendirmeyeriyle bakılmıştır. İnsanımızın ve kültürümüzün tanıdık simalarını ve hususiyetlerini yazarın üstâdâne zevkle okuyacağınız bu eser, Millî Mücâdele'nin gerçekten millîbir romanıdır.
İBiŞiN RÜYASI
Tarık Buğra'nın bu eseri, onun dil, üslûp ve teknik özelliklerini en iyi belirten romanlarından birisidir. Eser, konu bakımından da tiyatro ve sinemanın ilgisin çekmiş, Devlet Tiyatroları'nda sahneye başarıyla uygulanmış, TRT tarafından da -yazarın söyleyişi ile- "akıl almaz şekilde yozlaştırılarak" dizi film yapılmıştır. Biz, romanı okuyanların, bu TV filmi konusunda yazara hak vereceklerine inanıyoruz.
FİRAVUN iMANI
Kurtuluş Savaşı'nın Kuvâ-yı Milliye ve Çerkez Ethem dönemlerini anlatan Küçük Ağa'dan sonra, Sakarya Savaşı öncelerini ve sonralarını ele aldığı bu eserde, tarık Buğra, çıkarcıları, üç kâğıtçıları, vurguncuları, satılmışları ve bunlara karşı eşsiz yiğitleri ile, yeni bir devletin kuruluş günlerini anlatmaktadır.
YARIN DiYE BiRŞEY YOKTUR
Yazarın 1948-49, 1950-52, 1954-64 yılları arasındaki hikâyelerini içine alır. Bu hikâyelerde insanın değişmeyen yanlarını ve eskimeyen bir Türkçe ile duyguları ve düşünceleri zenginleştiren bir anlatım bulacaksınız.
SiYAH KEHRiBAR
Tarık Buğra'nın ilk romanı. Rahmetli Mümtaz Turan bu eser için "Tarık Buğra'nın burada iddiasız görünüşüne rağmen büyük bir tezi, "Yirminci asrın hüznü" dediğimiz hastalığı ele aldığını sanıyorum. Günümüzün trajedisi romandaki maceralara bir fon müziği gibi baştan sona refakat ediyor." diyor.
POLiTiKA DIŞI
Tarık Buğra'nın bu kitabı, siyaset dışı yazılarından oluşmaktadır. Muhtelif tarihlerde ve değişik yerlerde yayınlanmış yazıları ve yazarla yapılmış bazı röportajlar kitaba alınmıştır. Böylelikle, genel olarak edebiyatımızla ve özellikle yazarımızın edebî kişiliği ve görüşleriyle ilgilenenler için lüzumlu bir derleme meydana getirilmiştir.
YAĞMUR BEKLERKEN
Cumhuriyet döneminin muhtelif kesitlerini romanlarına konu yapan yazar, bu eserinde de Serbest Fırka dönemini ele alıyor ve aynı dönemde Türkiye'deki büyük kuraklıkla siyaset arasında parelellikler kurarak, yine bir Anadolu kasabasından, meseleleri ortaya koyuyor.
YALNIZLAR
İnsan ilişkilerinin romanıdır.
Eserleri:
Hikâye:
•   Oğlumuz (1949)
•   Yarın Diye Bir Şey Yoktur (1952)
•   İki Uyku Arasında (1954)
•   Hikâyeler (1964, yeni ilavelerle 1969)
Tiyatro:
•   Ayakta Durmak İstiyorum
•   Akümülatörlü Radyo
•   Yüzlerce Çiçek Birden Açtı – 1979)
Gezi Yazıları:
•   Gagaringrad (Moskova Notları) (1962)
Fıkra ve Deneme:
•   Gençlik Türküsü (1964)
•   Düşman Kazanmak Sanatı (1979)
•   Politika Dışı (1992).
Roman:
•   Siyah Kehribar (1955)
•   Küçük Ağa (1964)
•   Küçük Ağa Ankarada (1966)
•   İbişin Rüyası (1970)
•   Firavun İmanı (1976)
•   Gençliğim Eyvah (1979)
•   Dönemeçte (1980)
•   Yalnızlar (1981)
•   Yağmur Beklerken (1981)
•   Osmancık (1983).
Senaryo ve oyunu:
•   Sıfırdan Doruğa-Patron (1994).


44
Her Telden / NE YAPARDINIZ???
« : Şubat 26, 2008, 11:07:59 ÖÖ »
Ne zaman ölücemizi bilemeyiz.Ama gittiğiniz doktor '6 aylık ömrünüz kaldı' dese ne yapardınız?

45
Bilgisayar Dünyası / Kingston ailesine yeni üye!
« : Şubat 22, 2008, 01:57:47 ÖS »
Kingston ailesine yeni üye!


Kingston,kullanıcılarına esnek depolama imkanı ve yüksek hız sunmak için 16GB Class 4 SDHC Flash bellek kartını ürünleri arasına kattığını duyurdu.


Yeni 16GB’lık kart, Kingston’un 4GB ve 8GB SDHC Class 2/4/6 versiyonlarını da içinde barındıran SDHC kart serisindeki en yüksek kapasiteli kart.

“Yüksek çözünürlüklü fotoğraf makineleri ve gitgide popülerliği artan HD Video kaydediciler, maksimum performansla çalışabilmek için yüksek transfer hızlarına sahip daha büyük kapasiteli bellek kartlarına ihtiyaç duyuyorlar” diyen Kingston Flash Bellekler Pazarlama Müdürü Jaja Lin, yeni 16GB Class 4 bellek kartının tüm ihtiyaçları karşılamanın yanısıra Kingston ürün yelpazesini her türlü uygulamaya uygun çözüm sunacak şekilde genişlettiğini söyledi.

16GB’lık kart, yüksek çözünürlüklü kayıt cihazlarıyla çalıştığında bile binlerce fotoğrafı ve saatler süren video kayıtlarını depolayabiliyor. Örneğin 16GB'lık SDHC kart 6MP’lik bir fotoğraf makinesiyle kullanıldığında 7500 imajı, 6Mbps HD özellikli kamera ile kullanıldığında 4 saatlik video kaydı tutabiliyor.

Kingston SDHC kartlar, 2,4 ve 6 şeklinde, her biri desteklenen minimum DTR’yi (Data Transfer Rate) gösteren 3 farklı hız sınıfında sunuluyor. Örneğin, Class 2 SDHC kart saniyede minimum 2 megabyte veri transfer hızı sunarken Class 6 SDHC kart ise saniyede minimum 6 megabyte transfer hızına sahip. Kingston SDHC kartlar, üzerinde MPEG-2, MPEG4 çalıştıran SDHC uyumlu dijital cihazlar ve HD ve DVD videolar tarafından kullanılan diğer video sıkıştırma uygulamaları için en mükemmel çözümü kullanıcılara sunuyor.

Kingston SDHC bellek kartları ömür boyu garanti ile satışa sunuluyor.

Özellik ve Spesifikasyonlar
Uygun : SD Kart Association version 2.00 spesifikasyonlarına uygun
Güvenli : Kaza ile veri kayıplarını önlemek için yazma koruma düğmesine sahip
Uyumlu : SDHC host cihazlarıyla uyumlu, standart SD uyumlu cihaz ve okuyucular ile uyumlu değil
Dosya Formatı : FAT 32
Güvenilir : Ömür boyu garantili
Basit : Tak çalıştır kolaylığında
Kapasiteler : 4GB, 8GB, 16GB
Ebatlar : 24mm x 32mm x 2.1 mm

Hız Sınıfı Ölçümleri
Class 2: Saniyede minimum 2MB veri transferi garantisi
Class 4: Saniyede minimum 4MB veri transferi garantisi
Class 6: Saniyede minimum 6MB veri transferi garantisi

Çalışma Isısı : -25°C - 85°C arası
Depolama Isısı : -40°C - 85°C arası
Voltaj : 3,3V







Sayfa: 1 2 [3] 4 5 6