İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - crazyrdgül

Sayfa: 1 ... 3 4 [5] 6 7 ... 14
61
Kimya / Sodyum Metali Ve önemli Bileşiklerinin özellikleri
« : Mart 19, 2008, 01:47:36 ÖS »
Sodyum Metali Ve önemli Bileşiklerinin özellikleri


Sodyum metali ve önemli bileşiklerinin özellikleri
Sodyum bileşikleri yüzyıllardan beri insanlar tarafından kullanılmıştır ve sodyum, belki de, bilinen maddelerin en eskisidir. Eski metinlerde söze dilen sodyum karbonat 2000 yıl önce, o zamanın kimyacıları tarafından incelenmişti. İbraniler, sodyum karbonatın mikrop kırıcı özelliklerini bularak yara pansumanlarında, ateş “düşürmede” kullanmış ve bileşiğe, İbranici “köpüren” anl..... gelen neler adını vermişlerdi.

Daha sonra, Yunanlılar sodyum karbonata natrium adını verdiler. Bu terim sodyum nitratlar içinde kullanılır. Sonra da bu iki tuz arasında bir ayrım yapıldı; natrium sözcüğü nitratlara saklandı, natron sözcüğü ise karbonatlara verildi. Simyacılar, bu son addan elementin simgesi olan Na’ yı türettiler.

Araplar da sodyum karbonatı kullandılar ve bu tuz yönünden zengin olan kafi dedikleri deniz bitkilerinden (Salikorniya) sabun ve cam ürettiler. “Kali” adı “alkali metaller” (sodyum, potasyum, lityum, rubidyum ve sezyumu kapsayan elementler grubu) deyiminin kökeni oldu
Ortaçağ’ da sodyum karbonata latince solida sözcüğünden türetilen “soda” adı verildi. Bu ad, tuzundan elemente aktarıldı; bundan da sodyum sözcüğü çıktı.

1790’da İngiliz kimyacısı Sir Humphry Davy, oksitini (Na2O) karbonla ısıtarak önce metal sodyumu elde etti. Sonra 1807’de, erimiş sodyum hidroksitten, elektroliz yoluyla elementi üretti.

Sodyum, çok sayıda bileşikler üretmesine karşılık, güçlü tepkinliği nedeniyle, hiçbir zaman serbest halde bulunmaz. En iyi bilinen bileşiği sodyum klorür, denizlerde ve denizden uzak göllerde büyük oranlarda bulunur.Sözgelimi Utah’daki Büyük Tuz Gölü (Great Salt Lake) çok fazla tuz kapsadığında, yüzdürme yeteneği tatlı sudan çok daha yüksektir. Ticari önemi olan kaya tuzu yatakları çok eski göl ve denizlerin buharlaşması sonucu oluşmuştur.

Denizlerde bulunan tuzların yüzde 30’u sodyum tuzlarıdır. Şili kıyılarındaki nitrat yatakları ve Asya ile Afrika’daki karbonat yatakları, bu önemli bileşiklerin verimli kaynaklarıdır.

En önemli sodyum mineralleri: Kriyolit (Grönland’ da zengin kaynakları olan bir sodyum–alüminyum flüorür), boraks (sodyum tetraborat ) ve sodyum sülfattır (Na2SO4).
Fizyolojik bakımdan, sodyum klorür yaşam için gereklidir; çünkü insan bedenindeki elektrolit dengesinin düzgünlüğünü sağlar.


METAL SODYUMUN HAZIRLANMASI

Sanayide elementsel sodyumun hazırlanması Davy’nin yönteminden çok farklı değildir:Erimiş sodyum hidroksitin elektirolizi. Buna benzer bir işlem, erimiş sodyum klorür ile yürütülür.
Başlıca hazırlama yöntemi, sodyum hidroksitin elektrolizidir. Bileşiği erime noktasını düşürmek için sodyum hidroksite sodyum flüorür ve kalsiyum klorür katılır. Bu karışımla erime 600 C ’ ta oluşur ve erimiş kütle, grafit bir anot ile demir bir katotla elektrolizlenir. Erimiş sodyum, erimiş kütlenin üstünde yüzdüğünden, kolayca ayrılabilir.Çok katışıksız sodyum, metalin vakum içinde damıtılmasıyla elde edilir.

KİMYASAL VE FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ

Sodyum gümüşsü bir metaldir; ama havada çok çabuk yükseltgendiğinden, bu haliyle çok seyrek görülür. Tepkinliği nedeniyle, havayla temas etmeyecek şekilde saklanmalıdır. (söz gelimi yağ altında). Yükseltilmiş sıcaklıklarda sodyum, morumsu bir gaz açığa çıkarır ve koyu sarı bir alevle yanar.
Metal sodyum, su ile temas ettiği zaman çok büyük bir hızla tepkir ve suyu ayrıştırarak sodyum hidroksit ve hidrojen oluşturur:
2Na + 2Na2O ------- 2NaOH + H2
Alkolle de şiddetle tepkir ve sodyum alkolat ile hidrojen verir.
2Na + 2ROH -------- 2RONa + H2
Tüm tepkimelerde sodyum +1 değerliklidir. Bu 1A Grubu elementlerine özgü bir niteliktir.Metal sodyum, yaygın bir biçimde indirgen olarak kullanılır ve bu konuda çok etkilidir. Bu yüzden, tepkimenin şiddetini düşürmek için, çoğunlukla civa ile malgama yapılır.Bir çok organik bireşimde de, bu malgamadan yararlanılır.


SODYUM PEROKSİT


Bu güçlü yükseltgen (Na O ) sodyumun oksijen akımında ısıtılmasıyla hazırlanır.Bu bileşiğin kullanma alanlarından biri hidrojen peroksitin yapımıdır. Öte yandan, yükseltgen özellikleri nedeniyle, kumaşların ağartılmasında da kullanılmaya elverişlidir. Sodyum peroksit, karbon dioksiti soğurduğundan, havanın arıtılmasında da kullanılır. Arıtma tepkimesinin ürünlerinden biri de oksijendir:
2Na2O2 + 2CO2 ------- 2Na2CO3 + O2
Sodyum hidroksit (NaOH) sanayi açısından çok önemli bir bileşiktir. Sodyum klorür çözeltisinin elektroliziyle ya da sodyum karbonatın, kalsiyum hidroksitle işlem görmesi sonucu hazırlanır.
Elektroliz tepkimesinde, üstüne sodyumun bir malgama olarak toplanacağı bir civa katot gereklidir. Sonra, bu malgama, arı suda ayrıştırılır.Sonuçta, derişme oranı yüzde 60 dolaylarında olan arı sodyum hidroksit elde edilir:
NaHg4 + nHg + H2O ------- H2 + NaOH + (n+4) Hg
Sodyum karbonat ile kalsiyum klorür arasındaki tepkime yalın bir ornatmadıır; ama elde edilen sodyum hidroksit pek katışıksız değildir:
Na2CO3 + Ca (OH)2 -------- 2NaOH + CaCO3
Daha az çözünür olan kalsiyum karbonat çökelir ve suda kostik çözeltisi süzülür.
Sodyum hidroksit beyaz, telsi görünümde yarı saydam bir katıdır; arı olmayan biçiminde, evlerde kullanılan kül suyu olarak bilinir.Havadaki suyu kolayca soğurarak sıvınır. Bu bileşik, suda kolayca çözünerek oldukça büyük bir oranda ısı açığa çıkarır.Sodyum hidroksit çözeltileri camı kolayca etkiler, ama gümüş, nikel ve demir, bu aşındırma özelliğine karşı koyar.İnsan derisiyle temas ettiğinde ciddi yanıklar oluşturan sodyum hidroksit, bu nedenle, en az sülfürik asit kadar tehlikeli olarak düşünülmelidir.
Çözümleyici kimyada kullanılmasının yanı sıra, sodyum hidroksit, büyük oranlarda sabun yapımı ile kâğıt, kumaş ve boya yapımında da kullanılır.


SODYUM KLORÜR


Sodyum klorür (NaCI), bildiğimiz sofra tuzudur ve sodyum bileşiklerinden en iyi bilineni, en yaygın kullanılanıdır.Kaya tuzu yatakları halinde bulunuyorsa, öteki metallerin elde edildiği yolla çıkarılır ve doğrudan saf bileşik olarak kullanılabilir.
Deniz suyundan tuzun özütlenmesi, iklime göre değişik yollarla yapılır.Soğuk ülkelerde tuz yüklü su, büyük tavalarda donmaya bırakılır.Tatlı su tuzlu sudan daha yüksek ısıda donduğundan, oluşan buz tabakası alınır. Geri kalan çözelti yeniden donmaya bırakılır. Böylece, tuz biraz daha derişir.En sonunda, derişik çözelti, özel kazanlarda buharlaştırılır.
Daha sıcak iklimlerde, deniz suyu, güneş ısısını alan tavalarda ya da tuzlalarda buharlaşmaya bırakılır.Su buharlaştıkça, tuz daha çok derişir ve sıvı, daha az çözünür tuzlaların toplandığı başka havuzlara aktarılır. Sodyum klorür suda çok çözünür olduğundan, en son o çözünür ve son ürün çok arı bir madde olur.
Sodyum klorürün çözünürlüğü sıcak ve soğuk suda hemen hemen aynıdır. Bu nedenle, yalnız derişme ile billurlaşır. Sodyum klorür billurları, kübik billur sisteminin üyesidir. Çoğunlukla saydam ile yarı saydam arası olmakla birlikte, kapsamlarındaki metal katışıkları nedeniyle, hafifçe renklide olabilirler.
Herhangi bir sodyum bileşiği, sodyum klorürden hazırlanabilir. Bu nedenle, söz konusu tuz, sanayide en gerekli ham maddelerden biridir. Aynı zamanda, insanların beslenmesinde de temel maddelerden biridir ve besin maddeleri ile derilerin saklanmasında, sabun yapımında, cam yapımında ve bir çok başka maddede kullanılır. Sırlama ve mineleme sanatlarında da, sodyum klorürden yararlanılır.

SODYUM SÜLFAT

Bu bileşik (Na2SO4) İspanya, Sibirya, ve İtalya’ daki büyük yataklarda bulunur. Sodyum sülfat , laboratuarlarda iki tuz (sözgelimi magnezyum sülfat ve sodyum klorür gibi) arasında ki değiş-tokuş tepkimesi ile kolayca hazırlanır:

MgSO4 + 2NaCI --------- Na2SO4 + MgCI2
Tıptaki kullanımının yanı sıra, bu bileşikten cam ve boya sanayilerinde de bir ham madde olarak yararlanılır.

SODYUM SÜLFİT VE SODYUM BİSÜLFİT


Sodyum sülfit (Na2SO3), yün ve ipekliler için zayıf bir ağartıcıdır. Fotoğrafçılıkta gümüş tuzlarını çözündürmede de kullanılır.Sodyum bisülfit (NaHSO3) boya yapımında,sepicilikte ve şarabı koruma da işe yarar.

SODYUM KARBONAT

Tüm alkali metal tuzları arasında sodyum karbonat (Na2CO3) sanayi açısından kuşkusuz en önemlisidir. Bu bileşik, belirli deniz bitkilerinde ve bazı kayalarda mineral halinde bulunur. Yatakları Afrika ve Asya’ dadır. Burada, karbonat çoğunlukla çift tuz halinde ki bikarbonatla birlikledir:
Na2CO3 - NaHCO3 - 2H2O
Sanayi düzeyinde sodyum karbonat, daha önceleri Le Blanc işlemiyle üretilirdi.Günümüzde, sanayide ki tüm karbonatlar, daha ucuz ve daha yalın olan Solvay işlemiyle üretilmektedir. Bu işlemde, doymuş sodyum klorür çözeltisi, önce amonyakla, daha sonra da karbon dioksitle işlem görür:
NaCI + NH4HCO3 --------- NH4CI + NaHCO3
Bu tepkimenin ürünleri, sodyumun, karbonatın, karbondioksitin ve suyun açığa çıkarılması için ısıtılır:
2NaHCO3 ---------- Na2CO3 + CO2 + H2O
Serbest kalan karbon dioksit yeniden işlem görür ve bu kez amonyum bikarbonat açığa çıkarılır.
Bu yolla üretilen sodyum karbonata, Solvay sodası denir ve bu bileşik, bir çok maddenin yapımında kullanılır; bunlar arasında sabun ve cam da sayılabilir.
Bilinen sodyum tuzlarının bir başkası da, ahçının pasta mayası olan bikarbonattır. Çok arı olduğu zaman, bikarbonat tıpta, fazla mide asitini yansızlaştırmakta kullanılır; midenin hidroklorik asitiyle zayıf bir baz olarak tepkir:
NaHCO3 + HCI ---------- NaCI + H2O + CO2
Suyla sodyum karbonattan yapılmış bir hamur, ikinci dereceden yanıkların ilk tedavisinde kullanılır. Karbonat iyonları kalsiyum ve magnezyum iyonlarını çökelttiğinden, sodyum bikarbonat, çoğunlukla suyu yumuşatmada da kullanılır. Sodyum karbonatlar bir çok maden suyunun bileşenlerindendir ve natron göllerinin ana tuz bileşenleri arasındadır. Aşağı Mısır,İran ve Çin’de tozlaşma, Meksika,Kolombiya Venezüella’da trona halinde bulunur. Bazı durumlarda sülfatla ve klorürle birleşmiş büyük karbonat yatakları, Kaliforniya, Nevada ve Wyoming’dedir.

62
Biyogaz Nedir? Biyogazin Elde Yöntemleri, Özellikleri, Ülkemizdeki Durumu


Giriş

İnsanoğlunun çok süratli bir şekilde artan ihtiyaçlarına cevap veren sosyal ve endüstriyel gelişmeler, beraberinde bazı problemleri de getirmişlerdir. Bunların içinde çevre kirlenmesi, kamuoyunu en çok etkileyen konu olmuştur. Başlangıçta hızlı şehirleşme ve endüsriyel gelişmelerin sebep olduğu yerel problemler olarak değerlendirilen çevre sorunu, günümüzde akarsu, göl ve denizlerde atıkların oluşturduğu kirlenme, egzoz gazlarının yol açtığı atmosfer kirlenmesi ve asit yağmurları, toprak erozyonu, tarımsal ilaçların toprak ve yeraltı sularını etkilemesi, tabiatın tahrip edilmesi sonucu ortaya çıkan iklim değişiklikleri gibi tüm dünyaya malolmuş ekolojik problemler olarak görülmektedir.

Gelişen teknoloji ve nüfusla birlikte artan enerji ihtiyacı yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanmadığı takdirde dünyamızı daha yaşanılır bir hale getirmek ve gelecek nesillere daha güzel yarınlar bırakabilmek her geçen gün daha da güçleşecektir. İşte bu noktada doğanın kendi içinde bulunan, atıkları yok ederek enerji üretme imkanı devreye girerek bizi yarınlarımız için ümitlendirmektedir. "Geleceğin yakıtı" olarak da adlandırılan bu enerji kaynağı biyogazdır.





1.Biyogaz Nedir?



Organik maddeler oksijen yokluğunda ayrıştığında -anaerobik oluşum olarak adlandırılan işlem- hacimce %40-70 metan (CH4), %30-60 karbon dioksit (CO2), %1-5 diğer gazlar [%0-1 hidrojen (H2), %0-3 hidrojen sülfür (H2S)] içeren bir gaz oluşur. Bazen bu ayrışım doğal olarak bataklık etraflarında gerçekleşir ve oluşan gaza "bataklık gazı" denir. Diğer durumlarda atıksu arıtma tesislerinde lağım ayrıştırılırken oluşan gaza "sindirici gaz" denir. Son olarak, katı atıkların depolandığı arazi doldurulan yerlerde atıkların oluşturduğu gaza "arazi doldurma gazı" denir. Müşterek olarak, bu gaz karışımları biyogaz olarak bilinir.



Renksiz, kokusuz, yanıcı olan biyogaz için kullanılan diğer ifadeler lağım gazı, sulu çamur gazı, maden gazı, aptal ateşi, inek pisliği gazı, biyoenerji, ve "geleceğin yakıtı"dır. Yemek pişirmek ve aydınlanmak için dört kişilik bir aile günde 4248litre biyogaz tüketir, bu da ailenin gecelik çöpü ve üç ineğin pisliğinin toplamından rahatlıkla üretilecek miktarda biyogaz demektir. Eğer gübre, mutfak atığı, bahçe atığı, malt artığı, posa artığı, market atığı, mezbaha atığı, yağlar ve diğer yerli-organik substratlar anaerobik olarak işlemden geçirilirse, mesela serbest oksijensiz olarak, biyogaz üretilir.

Farklı çeşitlerden mikroorganizmalar anaerobik koşullar altında organik substratların karbonlarını metabolize ederler. Bu işlem -sindirim veya anaerobik fermantasyon- bir besin zincirini takip eder.Mesela, eğer gübre bu şekilde işlemden geçirilirse, sindirilmiş gübre taze gübreye göre çok daha az kokuyla son ürün olarak elde edilir. Buna ek olarak, bu sindirilmiş gübre nötr pH-derecesine sahiptir ve bitkilere uygulandığındaki yakıcı etkisi ortadan kalkmıştır. Sindirimden sonra azot genellikle organik bağını yitirmiş olur ve amonyak (NH4) formunda bulunur. Bundan dolayı, bitki tarafından direk olarak özümsenebilir. Bu şekilde çiftçi, gübreleştirmenin basit ve ucuz bir yolunu elde eder. Pahalı mineral gübrelerden vazgeçebilir.

Üretilen biyogazın miktarı başlangıçtaki organik maddenin sadece miktarına değil kalitesine göre de değişir.



2.CH4 Mikrobiyolojisi veya Biyo-metanogenesis

Anaerobik sindirim veya metan-üreten biyoçevrim, selülozik ve diğer kimyasal olarak işlenmemiş organik artıklardaki mikrobiyal eylemin nıhai sonucu olarak hem yakıt(biyogaz), hem de organik gübre(sulu çamur) oluşturur. Bu substratlar çeşitlilik gösteren bakterileri içeren bir seri derecelendirilmiş adımlarla elde edilir. İlk adımda, karmaşık polimerik organik substratlar -proteinler,karbonhidratlar ve yağlar- metanojenik bakteriler tarafından bütrat, propiyonat, laktat ve alkol gibi aslında metanojenik olmayan substratlara çevrilirler. Aketojenik bakterileri içeren ikinci adım esnasında, hala kalanların belirlendiği bir bileşim ve özdeşlik, bu bileşikler metanojenik substratlara çevrilirler, örneğin aketat, nötral veya çok az alkali ortamda çoğalan zorunlu anaerobik metan bakterileri tarafından CH4 ve CO2 'ye çevrilmiş H2 ve C1 bileşikleri.

Yine, anaerobik sindirim işleminin her iki açıdan da -sıvılaştırma ve gazlaştırma- dengelenmesi önemlidir. Eğer metan bakterileri yoksa, sindirim işlemi sadece malzemeyi sıvılaştırma işleminde başarıya ulaşabilir ve malzemeyi orijinal malzemeden daha çirkin hale getirebilir. Diğer taraftan, eğer sıvılaştırma gazlaştırmadan daha hızlı bir oranda gerçekleşirse, asitlerin bileşke birikimi metan bakterilerini ve de biyoçevrim işlemini engelleyebilir.





3.Biyogaz Neslinin Gelişimi



Son yıllarda biyogaz sistemleri dağıtılmış kırsal alan gelişimine verdikleri ümitle kayda değer bir ilgi çekmişlerdir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler ve bir kısım uluslararası organizasyon sıralanan çeşitli amaçlara göre biyogaz sistemlerine ilgi göstermişlerdir: yenilenebilir bir enerji kaynağı, biyogübre, atık geri dönüşümü, kırsal kesimdeki gelişim, halk sağlığı ve hijyeni, kirlilik kontrolü, çevresel yönetim, uygun teknoloji ve teknik iş birliği. Birleşmiş Milletler Çevre Programı, Unesco ve Uluslararası Hücre Araştırma Organizasyonu tarafından ortaklaşa olarak sponsor olunan UNEP/Unesco/ICRO mikrobiyoloji programının içeriği dahilinde bir kısım çalışma merkezleri Yogyakarta, Manila, Mexico City, Singapur ve Bangkok'ta halihazırda kurulmuş durumda. Bu düşük maliyeti onaylanmış, atık-üretmeyen teknoloji, çevreyi kontrol etmek; yakıt, yiyecek ve gübrenin yerine konacak kaynakların aranmasını iyileştirmek için giderek daha çok yerleştirilmek üzere bu merkezlerde çalışmalar sürdürülüyor.



Mikrobiyal aktiviteden tarımsal, endüstriyel ve evsel atıkları işlemek üzere yararlanma yarım yüzyıldır yaygın bir uygulamaya sahiptir. Aerobik, aktif çamur yöntemi ve anaerobik veya metan fermantasyon yöntemini içeren işleyişten sonrası basittir, teknik bilgi veya bileşenini gerektirmez, küçük ailelere veya kasaba-ölçekli sindirime uygundur ve atığı değerli bir kaynak yerine koyan tek işlemdir. Gelişen ülkeler açısından büyük önem içeren metan kullanımı son zamanlara kadar kamunun duyduğu antipati veya diğer ucuz enerji kaynaklarının mevcut olması nedeniyle yasaktı. Ancak günümüzde biyogaz teknolojisi hakkı sayılır sayıda ülkenin ve şirketin ilgisine yön verecek derecede yeterli ve önemli bir enerji üretim şekli haline gelmiştir.



4.Biyogaz Tesislerinin Yapısı


Biyogaz tesisleri genel yapı olarak genelde aynı olmasına rağmen büyüklük olarak çok çeşitlilik göstermektedir. Bunun altındaki neden de biyogaz teknolojisinin özünde bakteri boyutunda işlemlerin olmasıdır. Dolayısıyla bir çiftlik ölçekli bir tesisle, 100,000 nüfuslu bir şehre enerji sağlayan tesisin yapısı birbirine çok benzemektedir. Tesislerde bakteriler için uygun ortam ve malzeme sağlanıp işlem sonucu oluşan ürünler düzenlenir.





4.1.Kristianstad Biyogaz Tesisi



4.1.1.Projenin arka planı



1995 sonbaharında Kristianstad Şehir Konseyi evsel atıkların ayrıştırılmasını içeren bir atık geri dönüşüm sistemini kurmayı kararlaştırdı. Proje 1996 Aralık'ında başladığında Kristianstad biyogaz tesisi resmi olarak açılmıştı. Tesis; endüstriyel, tarımsal ve tüm organik evsel atıkların, çevresel olarak sorumluluk taşıyan bir anlayışla işlemden geçirilmesini hedefleyen belediye, çiftçiler, sanayi ve müşterilerin ortak çalışmasının sonucudur.

Şekilde İsveç'in en büyük biyogaz tesisi görülmektedir

Tesis, belediyeye ait yerel bir atık şirketine, Kristianstads Renhållnings AB, ait olup işletilmektedir. Biyogaz tesisi, kapanmış bir şeker pancarı fabrikasının sınırları içinde inşa edilmiştir. Eski şeker atıksuyu işleme tesisinden kalan tanklar sindirim ve depolama tankları olarak kullanılmaktadır. Bu eski endüstriyel tesislerden kalma binaların kullanılması uygundu çünkü elverişli bir yer sunuyordu. Bundan başka, bir geri dönüşüm tesisinin eldeki yapıları yeniden kullanması uygundur.

Danimarkalı Krüger A/S şirketi işlem dizaynı, mühendisliği ve makine sağlanmasından sorumludur. Kristianstad vatandaşları organik ev atıklarını her ikinci haftada toplanan kağıt torbalara ayrıştırıyorlar. Şehirde yaklaşık 100,000 sakin ikamet ediyor ve şu an ayrıştırılan organik materyalin yaklaşık olarak %100'ü Karpalund biyogaz tesisine gidiyor. İnsanların %30 kadarı atıklarını ayrıştırmıyor ve bu atıklar tesise gitmiyor. Şehir sakinleri projeye olumlu bakıyor ve ayrıştırılan atığın kalitesi oldukça tatmin edici.





4.1.2.Tesisin İşleyişi


Biyogaz tesisi tarafından kullanılan endüstriyel organik atık, iki mezbahadan ve damıtım yerinden(genellikle içki fabrikalarında) gelen biyo-sulu çamurdan olduğu kadar mayankökü, patates ve havuç atığını da içeren gastrointestinal atıktan oluşuyor. Bunu sağlayan endüstriyel şirketler, atıkların yok edilmesi yolu için ton başına 350 SEK (SEK:İsveç kronu) öderler ki bu da arazi doldurma alanına giriş ücretinden ton başına yaklaşık 100 SEK daha azdır. Doğal olarak şirketler atıklarını daha ucuz yoldan elden çıkarmak için biyogaz tesisini tercih ediyorlar.

Evsel atıkları içeren kağıt torbalar çöp kamyonlarıyla taşınıp biyogaz tesisinin girişine yakın 100m?'lük depolara boşaltılır. Bazı endüstriyel katı atıklar da buraya dökülür.



Atık karışımı otomatik olarak kaba parçalayıcıya yedirilir ve 8cm uzunluğundaki parçalara kesilir. Sonrasında metalleri toplayan magnetik ayrıştırıcının olduğu hava ve kokuyu tutan hareketli bant boyunca geçer. Bir ince parçalayıcı atığı, gübre ve biyo-sulu çamurla karıştırıldığı 1,000m?'lük birincil karışım tankına dökülmeden önce 10-11mm'lik parçalara böler.

Gübre ve sıvı endüstriyel atık tankerlerle biyogaz tesisine taşındıktan sonra direk olarak birincil tanka boşaltılır. Gübre, endüstriyel ve evsel atıkların homojenize edilmesi üstten döner-bıçaklı çalkalayıcılarla gerçekleştirilir. Tesis 22 çiftlikten gelen gübreyi işler. Çiftçiler sözleşme esaslarına göre ücretsiz verim artırıcı gübre karşılığında hayvansal atıklarını tesise verirler.


Şekilde biyogaz tesisinin çalışma mekanizması gösterilmiştir

Çiftiçiler sindirilmiş biyokütleyi verim artırıcı gübre olarak almaya sıcak bakıyorlar ve daha bir çoğu projeye katılmak için sırada bekliyor. Üretilen fazla verim artırıcı gübre, atık sağlamayan çiftçilere m?'ü 18 SEK'ten satılıyor, ki bu da nakliyat maliyetini karşılıyor

Biyokütlenin sıcaklığı ısı değiştiricisinde işlem sıcaklığına düşürülür. Günde yaklaşık 200ton biyokütle sindirilirken, 8-9,000 Nm? biyogaz üretilir; bu da yılda yaklaşık 20,000 MWh'a karşılık gelir. Düzeltilmiş biyogaz hacimleri beklentileri karşılamıştır. Gazın büyük bir kısmı 4km uzaklıktaki, Kristianstad şehrinin farklı bölgelerini ısıtan Allöverket bölge ısıtma tesisine pompalanır. Biyogazın %10 kadarı tesisin kendi ısıtma işlemi için kullanılır.

Sindirilmiş biyokütle, sindirici tanktan plastikler ve sıkıştırılmamış maddeler gibi istenmeyen maddeleri ayıran iki ayrıştırıcıdan birine pompalanır.





Bunlardan yakındaki bir arazi doldurma alanına(solda Warnham, İngiltere'deki hijyenik arazi doldurma alanı gözükmektedir) boşaltılarak kurturulur. Akışkan madde verim artırıcı gübre olarak çiftçilere nakledilmeden önce herbiri 1,250m? kapasiteli iki depolama tankından birine gönderilir. Aynı tankerler hem çiftçilerden gelen gübreyi hem de çiftçilere gidecek verim artırıcı gübreyi taşır. Böylece, gübreyi biyogaz tesisine getiren tankerler, verim artırıcı gübreyle tekrar yüklenerek baharda tarlalara yayılmak üzere çiftçilerin kendi depolama araç gereçlerine dağıtılır.

Kristianstad biyogaz tesisi, izleme ve veri toplama yapıp, tam otomatik işlemek üzere dizayn edilmiştir. Tam gün çalışan bir menajer ve bir asistan operasyonu denetler.

Tablo 1 1998'de biyogaz tesisine girenleri ve tesisten çıkanları göstermektedir. Tesis tarafından reddedilen çeşitli materyal yılda ancak yaklaşık 50 tonu bulmaktadır. Bunun yüksek kaliteli, kaynaktan ayrıştırılmış ev atığı olması ve kağıt torbalarda toplanmasından ileri geldiği söylenebilir.

1998'de biyogaz üretimi 20,000 MWh'a eşitti, bu yıldaki tüm enerji istatistikleri Tablo 2'de gösterilmiştir.


4.2.Dippel Biyogaz Tesisi

Şu an Almanya'da biyogaz tesislerinde bir patlama olmuş durumda. Bu teknolojiyle sözü edilen biyogaz organik maddelerden elde edilmektedir. Biyogaz yenilenebilir bir enerji çeşitidir. Gaz motorlarında ısı ve elektrik üretmek için kullanılabilir.

İkinci Dünya Savaşı'ndan hemen sonra Almanya'da birkaç biyogaz tesisi kurulmuştu, birkaçı da bazı çiftliklerde kurulmaktaydı. O zamanki neden enerji sıkıntısıydı: akaryakıt ve doğalgaz neredeyse bulunamıyordu, biyogaz ise kolayca ve diğerleriyle karşılaştırıldığında ucuz olarak sığır ve domuz gübresinden çiftçilerin kendileri tarafından elde edilebiliyordu.

O ilk Alman biyogaz tesisleri ellili yıllarda ortadan yok oldu. Akaryakıt ucuzdu ve her yerde her zaman bulunabiliyordu. Daha sonra yeniden, yetmişlerdeki iki petrol krizinden sonra biyogaz kullanımının yapılabilirlik araştırmaları başladı - bu sefer bazı ev mekanikleriyle yölendirilmiş olarak. Bu ikinci dalga da yok oldu. Sadece seksenlerin ortalarında bazı insanlar biyogaz tesisleri üzerinde tekrar ciddi olarak çalışmaya başladı. Bu üçüncü patlama hareketli bir şekilde günümüze kadar devam etti.

1992'deki Elektrik Girdi Yasası("Stromeinspeisegesetz") Almanya'da biyogaz tesislerinin gelişiminde bir kilometre taşı oldu. Bu yasa yenilenebilir enerji üreticilerine kamu elektrik şebekelerine dağıtılan her kWh enerji için sabit ücreti garantiledi. Bu yasa sadece biyogaz tesislerini değil, diğer yenilenebilir enerji kaynaklarını da içermekteydi, rüzgar enerjisi gibi. Fakat doksanların başındaki esas etkilerinden bazıları biyogaz tesislerindeki atılım oldu. Daha sonra, 2000 Şubat'ında, Elektrik Girdi Yasası ("Stromeinspeisegesetz"), kamuya dağıtılan elektrikte daha da yüksek sabit ücret garantisi veren Yenilenebilir Enerji Yasası'yla ("Erneuerbare Energien Gesetz") değiştirildi.



Almanya'da 1996 yılında kurulan Dippel tesisi gübre, saman ve organik atık girdisiyle çalışmaktadır. İki adet 100m?'lük çelik tanktan oluşan fermentasyon bölümü olup katı/sıvı ayrımı yapar.



Günümüzde Almanya'da 600 civarında biyogaz tesisi çalışmaktadır. Bunların çoğu tarımsal, çiftlik boyutunda biyogaz tesisleri, kalanlar da büyük ölçekli merkezi mayalama tesisleri ve biyoartık ve/veya mutfak artığı sindirimi için endüstriyel tesislerdir. Bu tesislerin çoğu tecrübeli danışmanların yardımıyla sahipleri tarafından kendiliğinden inşa edilmiştir. Sonuç olarak maliyetler büyük oranlarda azaltılmıştır.



5.Biyogaz Teknolojisinin Faydaları



İyi çalışan biyogaz sistemleri kullanıcılarına birçok açıdan fayda sağlar, toplum ve çevre açısından genel olarak: enerji üretimi (ısı, ışık, elektrik); organik atıkların yüksek kaliteli gübreye dönüşmesi; mikropların (patojenler), kurt yumurtalarının ve sineklerin indirgenmesindeki hijyenik koşulların gelişmesi; işyükünün indirgenmesi, özellikle kadınların, yakacak odun toplama ve pişirme açısından; çevresel avantajları olarak: toprak, su, hava ve ağaçlık bitkilenmesinin önlenmesi; mikro-ekonomik avantajları olarak: enerji ve gübrenin yerini alması, ek gelir kaynakları, artan hayvan çiftçiliği ve tarım kazançları yaratması; makro-ekonomik avantajları olarak: merkezileştirilmemiş enerji nesli, yerli mal üretimi ve çevresel korunum sayılabilir.

Biyogaz, bir defa kullanıldığında bir daha yenilemenin imkansız olduğu, aynı zamanda kullanıldıklarında çevresel sonuçları olan karbon dioksit, azot dioksit ve sülfür dioksit (asit yağmurlarını oluşturan) salımının oluşturduğu global tehlike ile beraber karbon monoksit gibi diğer insan sağlığına zararlı gazlara ilişkin birbirini izleyen etkileri olan fosil yakıtlarıyla kıyaslandığında çok iyi bir yenilenebilir enerji kaynağıdır. Diğer taraftan biyogaz kullanılırken atmosfere bırakılan karbon dioksit bitkiler tarafından fotosentezle geri alınır.




6.Türkiye'de Biyogaz



Biyogaz teknolojisindeki bunca avantajı sıraladıktan sonra ülkemizdeki durumuna bakacak olursak parmakla gösterilecek derecede az ve yetersiz tesis olduğuna üzülmemek elde değil. Proje aşamasında kalıp uygulamaya geçilemeyen birçok örnek dışında uygulamada başarısız olunup yarıda bırakılan projeler de yok değil.

Avrupa'da kırsal kesime verilen önem doğrultusunda birçok kentte, hatta kasabada küçük ölçekli biyogaz tesisleri kurulmuş olmasına karşın ülkemizde kırsal kesim hep ikinci plana atılıp öncelik büyük şehirlere verildiğinden köyden kente göç engellenememiş ve bu yüzden ne kırsal kesimde ne de kentte planlı gelişim yönünde sağlıklı adımlar atılamamıştır. Bunun sonucunda büyük şehir belediyelerinin bütçeleri doğrultusunda uygulamaya çalıştıkları projelerden tam randıman alınamamıştır. Bu keşmekeşliğe bir örnek de İzmir'dedir. Yıllar boyunca denize dökülen her türlü atık körfezi bataklık haline getirmiş, son on yılda harcanan emeğe ve paraya karşın net bir çözüme ulaşılamamıştır. Şu an yürütülmekte olan Büyük Kanal Projesi'yle şehrin tüm atığının tek bir tesiste toplanarak ayrıştırılması, konumuz olan biyogaz elde edilerek bundan faydalanılması ve çevreye zararsız hale getirilen atığın geri dönüşümünün gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir. Harmandalı Katı Atık Deponi Alanı'na ilişkin oluşan problemler tesisin dizayn edildiği şekilde işletilememesinden kaynaklanmaktadır. Sözgelimi Belediyeler arasındaki iletişim eksikliği ve ekipman yetersizliği nedeniyle evsel atıklar zaman zaman gerektiği şekilde gömülememekte; bu da martılar tarafından çöplerin karıştırılmasına neden olmaktadır. Kaynağında ayırma gerçekleşmediğinden çöpler cam, plastik, kağıt gibi niteliklerine göre ayrı olarak depolanamamaktadır. Büyükşehir Belediyesi'nde mevcut olan iş makinalarının yetersiz oluşu ve kullanım ömrünü tamamlaması nedeniyle Harmandalı Katı Atık Deponi Alanı'ndaki çalışmalar verimli olarak sürdürülememiş; bu nedenle depolama alanına gelen çöpün toprağa serilmesi işi özelleştirilmiştir.

Depolama Alanı'nda organik atıkların oksijensiz ortamda mikrobiyolojik olarak ayrışması sonucu metan gazı ağırlıklı olmak üzere, karbondioksit, hidrojensülfür, amonyak, azotlu bileşikler vb.gazlar oluşmakta; bu gazlar herhangibir önlem alınmadan atmosfere verildiğinde, patlamalara ve zehirlenmelere neden olarak çevre ve insan saglıgını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenlerden dolayı; Harmandalı Katı Atık Deponi Alanı'nın evsel atık depolama bölgesinde çöplerin ayrışmasından kaynaklanan deponi gazlarının miktarının belirlenmesi, toplanması, gaz yakma sisteminin projesi, inşaası ve gazın elektrik enerjisine dönüşümü ile ilgili İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından 14.11.1995 tarihinde bir ihale yapılmıştır. Konu ile ilgili çalışmalar tamamlanmış olup; 5.6.1996 tarihinden itibaren yeni sistem devreye girmiştir. Halihazırda alanda mevcut gaz toplama bacalarının verimli olan 18 adedinden yüksek yogunluklu polietilen borular yardımıyla toplanan gaz ana kollektör ile deponi gazı yakma tesisine verilmektedir. 1250 m3/saat'lik gaz yakma kapasitesine sahip tesiste, deponi gazları 1000 C'te yakılarak, çevreye olumsuz etkiler önlenmektedir.

Vadi şeklinde olan katı atık depolama alanının en derin bölgesi ortalama 25 m. olup; toplanan deponi gazının içerisinde % 40-60 oranında metan gazı mevcuttur. Evsel atıkların depolandıgı kısımdan oluşan çöp sızıntı suları çalışır durumdaki ön arıtma tesisinde kanal standartlarını sağlayacak şekilde arıtıldıktan sonra kanal sistemine verilmektedir. Önümüzdeki günlerde Büyük Kanal Projesi kapsamındaki kanal sistemine bağlanacaktır.

İstanbul'da da benzer uygulamalar denenmiş ancak şehrin altyapısı çok yetersiz olduğundan başarıya ulaşılamamıştır. Zaten biyogaz araştırmamızda gördüğümüze göre daha çok kırsal kesimde gelişmeye yönelik kullanılması uygun olan, çok nüfuslu ve altyapısı yetersiz büyük şehirlerde hayata geçirilmesi zaman alacak bir sistemdir. Çıkarılacak yasalarla bu sistemi kırsal kesimde kuracak girişimciler desteklenip, çiftçi ve halk da bilinçlendirilerek kısa sürede ülkemizin en büyük sorunlarından biri olan enerji sıkıntısı ortadan kaldırılabilir. Uzun vadede ise büyük kentlerde uygulamaya sokulacak tesisler, sınırları netleştirilmiş, yaptırımı yüksek, kontrolü kolay olacak şekilde çıkarılacak yasalar ve bilinçlendirilmiş toplumla kendi kendine yetip çevreyi koruyan bir enerji kaynağına ulaşılabilir.

63
Kimya / Atom modellerinin tarihi gelişimi...
« : Mart 19, 2008, 01:43:55 ÖS »
Atom modellerinin tarihi gelişimi...

Thomson Atom Modeli :
(1902) üzümlü kek şeklindeki atom modeli;

Thomson atom altı parçacıklar üzerinde çalışmalar yaparken icat ettiği katot tüpü yardımıyla 1887 yılında elektronu keşfinden sonra kendi atom modelini ortaya attı. Thomson'a göre Atom dışı tamamen pozitif yüklü bir küre olup ve negatif yüklü olan elektronlar ise kek içerisindeki gömülü üzümler gibi bu küre içerisine gömülmüş hâldedir.

Rutherford Atom Modeli:
(1911) güneş sistemine benzeyen atom modeli;

Thomson'm modeline pek inanmayan Rutherford ünlü alfa saçılması deneyi ile kimya tarihine nükleer atom kavramım sokarak yeni çığır açmıştır. İnce altın levhayı radyoaktif atomların yayınladıkları alfa ışınlarıyla bombardımana tabii tutan Lord Ernest Rutherford gözlemlerine ve deneylerinin sonuçlarına dayanarak, atomun Thomson tarafından hayâl edilmiş "fon statik topluluk olamayacağına hükmetti. Ve atomun yapısını, topta gezegenlerin Güneş'in etrafında gravitasyon kuvvetinin etkisiyle dolandıkları gibi gibi elektronlum da pozitif yüklü bir çekirdeğin etrafında elektriksel çekim kuvvetinin etkisi alanda dolanmakta olduğu dinamik bir model olarak açıkladı.

Bohr Atom Modeli :
(1913) kuvantum teorisinin sahneye çıkışı;

Rutherford atom modeli üzerinde kafa yoran Danimarkalı fizikçi Niels Bohr, klasik fizik gereği çekirdeğin etrafında dolanan elektronların ivmeli hareketlerinden dolayı, enerji kaybederek çekirdeğe düşmeleri gerektiğini düşündü. Ama hiç de böyle olmamakta ve atom kararlılığını muhafaza etmektedir. Bohr atomun bu karalılığını;

1. Elektron hareketlerinin ancak belirli yörüngeler (enerji seviyeleri) üzerinde mümkün olmasıyla,

2. Elektronun, bir yörüngeden bir başkasına geçişini ise belirli bir miktarda (bir kuvantum miktarında) bir enerji kazanmasına (ya da kaybetmesine) bağlı olduğuna, ve

3. Bir atomda, elektronların daha da alana düşmeyecekleri bir en alt enerji düzeyinin var olmasıyla açıklamaktadır.

De Broglie'un Atom Modeli:
(1923) Broglie'un dalga modeli;

Bohr’n atom modeli elektronların yörüngeler arası geçişlerin mümkün kılan “enerji (kuvantum) sıçramaları” açıklamakta yetersiz kalmaktaydı. Bunun çözümü Fransız fizikçisi Prens Victor De Broglie tarafından teklif edildi. De Broglie bilinen bazı taneciklerin uygun koşullar altında tıpkı elektromanyetik radyasyonlar gibi, bazen de elektromanyetik radyasyonların uygun şartlarda tıpkı birer tanecik gibi davranabileceklerini düşünerek elektronlara bir "sanal dalga”nın eşlik ettiği öne sürerek bir model teklif etti. Bu modele göre farklı elektron yörüngelerini çekirdeğin etrafında kapalı dalga halkaları oluşturmaktaydılar.

Born'un Atom Modeli :
(1927) olasılık kavramına dayanan atom modeli;

Almanya'lı kuramsal bir fizikçi olan Born Heisenberg'in belirsizlik ilke katlamakla beraber bir takım olasılık ve istatistiki hesaplar neticesinde bir elektronun uzaydaki yerini yaklaşık olarak hesap etmenin mümkün olabileceğini öne sürdü. Born Schrödinger'in dalga denklemini olasılık açısından yorumlayarak dalga mekaniği ile kuvantum teorisi arasında bir bağıntı kurdu. Böylece elektronun uzayın bir noktasında bulunması ihtimalinin hesaplanabileceğini göstermiş oldu.

.1. ATOM MODELLERİ
Bugün bildiğimiz atom bilgisi, teorik ve deneysel konularda yıllardır sürekli yapılan çalışmaların bütünüdür. Çalışmalar sonucunda atomun var-im ı kesin bilgi hâlini aldıktan sonra, onları daha yakından tanımak, özelikleri ile ilgili araştırma ve incelemeler yapmak için modeller tasarlanmaya başlanmıştır. Model, bir konu ya da olayın anlaşılmasını kolaylaştırmak amacıyla tasarlanır, ancak olayın gerçek niteliğini belirtmez.

Atom modelleri; ilim adamları tarafından hayal edilmiş tablolardan ibarettir. Bunlar atomu doğrudan doğruya gözlemleyerek yapılan tasanlar Değildir. En sade atom modelinde atomlar, içi dolu esnek küre olarak kail edilir. Şimdi atom modellerini inceleyelim.

1.1.1. DALTON ATOM MODELİ
Sabit oranlar kanunu ve katlı oranlar kanunu olarak gördüğümüz bileşik-i terdeki kütlesel ilişkilere bakarak 1803 yılında John Dalton, maddelerin çok çok küçük yapı taşlarının topluluğu halinde bulunduğu, fikrini ileri sürdü. Dalton atom teorisi olarak ortaya konulan temel özellikler şunlardır;

1. Maddelerin özelliklerini gösteren birim parçacıklar atomlar veya atom gruplarıdır.

2. Aynı cins elementlerin atomları birbirleriyle tamamen aynıdır.

3. Atomlar içi dolu kürelerdir.

4. Farklı cins atomlar farklı kütlelidir.

5. Maddenin en küçük yapıtaşı atomdur. Atomlar parçalanamaz.

6. Atomlar belli sayılarda birleşerek molekülleri oluştururlar. Örneğin, 1 atom X ile l atom Y’den XY, l atom X ile 2 atom Y den XY2 bileşiği oluşur. Oluşan bileşikler ise standart özellikteki moleküller topluluğudur.

Atomla ilgili günümüzdeki bilgiler dikkate alındığında Dalton atom modelindeki eksikliklere ek olarak üç önemli yanlış hemen fark edilir.

1. Atomlar, içi dolu küreler değildir. Boşluklu yapıdadırlar.

2. Aynı cins elementlerin atomları tam olarak aynı değildir. Kütleleri farklı (İzotop) olanları vardır.

3. Maddelerin en küçük parçasının atom olduğu ve atomların parçalanamaz olduğu doğru değildir. Radyoaktif olaylarda atomlar parçalanarak daha farklı kimyasal özellikte başka atomlara ayrışabilir; proton, nötron, elektron gibi parçacıklar saçabilirler.

1.2. THOMSON ATOM MODELİ
Dalton atom modelinde (-) yüklü elektronlardan ve (+) yüklü protonlardan söz edilmemişti. Yapılan deneyler yardımıyla, katot ışınlarından elektronun, kanal ışınlarından protonun varlığı ortaya konulmuştu. Bu bilgiler ışığında Thomson'un atomla İlgili fikirlerini aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz.

1. Protonlar ve nötronlar yüklü parçacıklardır. Bunlar yük bakımından eşit, işaretçe zıttırlar. Proton + 1 birim yüke; elektron ise -l birim yüke eşittir.

2. Nötr bir atomda proton sayısı elektron sayısına eşit olduğundan yükler toplamı sıfırdır.

3. Atom yarıçapı 10-8 cm olan bir küre şeklindedir. Söz konusu küre içerisinde proton ve elektronlar atomda rast gele yerlerde bulunurlar. Elektronun küre içindeki dağılımı üzümün kek içindeki dağılımına benzer.

4. Elektronların kütlesi ihmal edilebilecek kadar küçüktür. Bu nedenle atomun ağırlığını büyük ölçüde protonlar teşkil eder.

Nötron denilen parçacıklardan bahsedilmemesi Thomson Atom teorisinin eksiklerinden biridir. Proton ve elektronların atomda rastgele yerlere bulunduğu İddiası ise teorinin hatalı yönüdür.

.1.3. RUTHERFORD ATOM
Atomun yapısının açıklanması hakkında,önemli katkıda bulunanlardan birisi de Ernest Rutherford (Örnıst Radırford) olarak bilinir. Rutherford'dan önce Thomson atom modeli geçerliydi. Bu modele göre, atom küre şeklindedir. Ve küre içerisinde proton ve elektronlar bulunmaktadır. Acaba bu proton ve elektronlar atom içerisinde belirli bir düzene mi, yoksa rastgele bir dağılım içerisinde mi bulunuyorlar? Bu sorunun cevabı daha bulunamamıştı. Rutherford bu sorunun cevabı ve Thomson atom modelinin doğruluk derecesini anlamak için yaptığı alfa (a) parçacıkları deneyi sonucunda bir model geliştirmiştir.

Polonyum ve radyum bir a-ışını kaynağıdır. Rutherford, bir radyoaktif kaynaktan çıkan a-taneciklerini bir demet hâlinde iğne ucu büyüklüğündeki yarıktan geçirdikten sonra, kalınlığı 10-4 cm kadar olan ve arkasında çinko sülfür (ZnS) sürülmüş bir ekran bulunan altın levha üzerine gönderdi.

Altın levhayı geçip ekran üzerine düşen a - parçacıkları ekrana sürülen ZnS üzerinde ışıldama yaparlar. Böylece metal levhayı geçen a - parçacıklarını sayma imkanı elde edilir. Rutherford, yaptığı deneylerde metal levha üzerine gönderilen a- parçacıklarının % 99,99 kadarının ya hiç yollarında sapmadan ya da yollarından çok az saparak metal levhadan geçtiklerini, fakat çok az bir kısmının ise metale çarptıktan sonra büyük bîr açı yaparak geri döndüklerini gördü. Rutherford daha sonra deneyi altın levha yerine, kurşun, bakır ve platin metallerle tekrarladığında aynı sonucu gördü. Kinetik enerjisi çok yüksek olan ve çok hızlı olarak bir kaynaktan çıkan a - parçacıklarının geriye dönmesi için;

1. Metal levhada pozitif kısmın olması,

2. Bu pozitif yüklü kısmın kütlesinin (daha doğrusu yoğunluğunun) çok büyük olması gerekir.

Bu düşünceden hareketle Rutherford, yaptığı bu deneyden şu sonuçlan çıkardı.

Eğer, a tanecikleri atom içerisindeki bir elektrona çarpsaydı, kinetik enerjileri büyük olduğu için elektronu yerinden sökerek yoluna devam edebilirlerdi. Ayrıca, a - taneciği pozitif, elektron negatif olduğundan geriye dönüş söz konusu olmaması gerekirdi. Bu düşünceyle hareket eden Rutherford, metale çarparak geriye dönen alfa parçacıklarının sayısı metal levhadan geçenlere oranla çok küçük olduğundan; atom İçerisinde pozitif yüklü ve kütlesi büyük olan bu kısmın hacmi, toplam atom hacmine oranla çok çok küçük olması gerektiğini düşünerek, bu pozitif yüklü kısma çekirdek dedi.



Rutherford, atomun kütlesinin yaklaşık olarak çekirdeğin kütlesine eşit olduğunu ve elektronlarında çekirdek etrafındaki yörüngelerde döndüğünü ileri sürmüştür. Buna göre, Rutherford atomu güneş sistemine benzetmiş oluyordu. Rutherford atom modelini ortaya koyduğunda nötronların varlığı daha bilinmiyordu. Günümüzde ise «çekirdeğin proton ve nötronlar içerdiği ve bunların çekirdeğin kütlesini oluşturduklarına inanılmaktadır. Rutherford'un ortaya koyduğu atom modelinin boyutlarını da anlamak önemlidir. Bunu şu şekilde ifade edebiliriz. Eğer, bir atomun çekirdeği bir tenis topu büyüklüğünde olsaydı, bu atom büyük bir stadyum büyüklüğünde olurdu.

He atomu 2 proton, 2 nötron ve 2 elektrondan oluşur. Bir He atomunun 2 elektronu tamamen uzaklaştırılırsa geriye +2 yüklü helyum iyonu (He+2) kalır. Bu iyona alfa (a) parçacığı (alfa ışını) denir.

Bir atomu a - taneciği ile incelemek, bir şeftaliyi uzun bir iğne ile incelemeye benzer, iğnenin şeftalinin ortasında sert bir şeye çarptığını tespit ederek şeftali çekirdeğinin varlığını ve büyüklüğünü onu hiç görmeden anlamak mümkündür. Bu arada şeftali ile çekirdeğinin büyüklüğü ve atom ile çekirdeğinin büyüklüğünün aynı oranda olamayacağı unutulmamalıdır.

1.1.4. Bohr Atom Teorisi
Buraya kadar anlatılan atom modellerinde, atomun çekirdeğinde, (+) yüklü proton ve yüksüz nötronların bulunduğu, çekirdeğin etrafında dairesel yörüngelerde elektronların dolaştığı ifade edildi. Bu elektronların çekirdek etrafında nasıl bir yörüngede dolaştığı, hız ve momentumlarının ne olduğu ile ilgili bir netice ortaya konmadı. Bohr ise atom teorisinde elektronların hareketini bu noktadan inceledi.

1913 yılında Neils Bohr, hidrojen atomunun spektrum çizgilerini ve Planck'ın kuvantum kuramını kullanarak Bohr kuramını ileri sürdü. Bu bilgiler ışığında Bohr postulatları şöyle özetlenebilir.

1. Bir atomdaki elektronlar çekirdekten belli uzaklıkta ve kararlı hâllerde hareket ederler. Her kararlı hâlin sabit bir enerjisi vardır.

2. Her hangi bir kararlı enerji seviyesinde elektron dairesel bir yörüngede (orbitalde) hareket eder. Bu yörüngelere enerji düzeyleri veya kabukları denir.

3. Elektron kararlı hâllerden birinde bulunurken atom ışık (radyasyon) yayınlamaz. Ancak, yüksek enerji düzeyinden daha düşük enerji düzeyine geçtiğinde, seviyeler arasındaki enerji farkına eşit bir ışık kuantı yayınlar. Burada E = h-i) bağıntısı geçerlidir.

4. Elektron hareketinin mümkün olduğu kararlı seviyeler, K, L, M, N, O gibi harflerle veya en düşük enerji düzeyi l olmak üzere, her enerji düzeyi pozitif bir tam sayı ile belirlenir ve genel olarak "n" İle gösterilir, (n: 1,2,3 .....¥)

Bugünkü bilgilerimize göre; Bohr kuramının, elektronların dairesel yörüngelerde hareket ettikleri, ifadesi yanlıştır.

Bohr atom modeli, hidrojen atomunun davranışını çok iyi açıkladığından ve basit olduğundan önce büyük ilgi gördü. Ancak, bu model çok elektronlu atomların davranışlarını (atomların spektrumlarını, atom çekirdeğinin bir elektronunu yakalayarak başka atom çekirdeğine dönüşünü) açıklayamadığından yaklaşık 12 yıl kadar geçerli kaldı. Daha sonra yerini modern atom teorisine bıraktı.

Bohr'a göre, elektronlar çekirdekten belirli uzaklıklarda dairesel yörüngeler izlerler. Çekirdeğe en yakın yörüngede bulunan (n = 1) K tabakası en düşük enerjilidir. Çekirdekten uzaklaştıkça tabakanın yarıçapı ve o kabukta bulunan elektronun enerjisi artar. Elektron çekirdekten sonsuz uzaklıkta iken (n @ ¥) elektronla çekirdek arasında, çekim kuvveti bulunmaz. Bu durumda elektronun potansiyel enerjisi sıfırdır. Elektron atomdan uzaklaşmış olur. Bu olaya iyonlaşma denir.

Elektron çekirdeğe yaklaştıkça çekme kuvveti oluşacağından, elektronun bir potansiyel enerjisi olur. Elektron çekirdeğe yaklaştıkça atom kararlı hâle doğru gelir, potansiyel enerjisi azalır. Buna göre, elektronun her enerji düzeyindeki potansiyel enerjisi sıfırdan küçük olur. Yani negatif olur. Bohr hidrojen atomunda çekirdeğe en yakın enerji düzeyinde (K yörüngesi) bulunan elektronun enerjisini -313,6 kkal/mol olarak bulmuştur.

1.1.5. MODERN ATOM MODELİ
Bohr, elektronu, hareket hâlinde yüklü tanecik olarak kabul edip, bir hidrojen atomundaki elektronun sadece bazı belirli enerjilere sahip olacağını varsayarak teorisini ortaya atmıştı. Bu teori, hidrojen gibi tek elektronlu He+, Li+2 iyonlara da uymasına rağmen çok elektronlu atomların, ayrıntılı spektrumlarının, kimyasal özelliklerinin açıklanmasına uymamaktadır. Yine de, modern atom modelinin gelişmesinde bir basamak teşkil etmiştir.

Modern atom modeli, dalga mekaniğindeki gelişmelerin elektronun hareketine uygulanmasına dayanmaktadır. Bu modelin öncüleri Lois de Broglie , Heisenberg ve Schrödinger gibi bilim adamlarıdır.

1924 yılında Louis de Broglie, ışık ve maddenin yapısını dikkate alarak, küçük tanecikler bazen dalgaya benzer özellikler gösterebilirler, şeklindeki hipotezini ortaya attı. 1927 yılında de Broglie'nin hipotezi elektron demetlerinin bir kristal tarafından, X-ışınlarına benzer biçimde saptırılması ve dağıtılması deneyi İle ispatlandı.

1920'li yıllarda Werner Heisenberg, atomlardan küçük taneciklerin davranışlarını belirlemek için ışığın etkisini inceledi. Bunun sonucunda Heisenberg belirsizlik ilkesi olarak anılan şu neticeyi çıkardı.

"Bir taneciğin nerede olduğu kesin olarak biliniyorsa, aynı anda taneciğin nereden geldiği veya nereye gittiğini kesin olarak bilemeyiz. Benzer şekilde, taneciğin nasıl hareket ettiğini biliyorsak onun yerini kesin olarak bilemeyiz."

Buna göre, elektronun herhangi bir andaki yeri ve hızı aynı zamanda kesin olarak bilinemez. Bir taneciğin yerini ve hızını ölçebilmek için, o taneciği görmek gerekir. Taneciğin görünmesi de taneciğe ışık dalgası göndermek ile olur. Elektron gibi küçük tanecikleri tespit etmek için düşürülen uygun dalga boyundaki ışık, elektronun yerini ve hızını değiştirir. Bu yüzden, aynı anda elektronun yeri ve hızı ölçülemez. Bu nedenle de elektronların çekirdek etrafında belirli dairesel yörüngeler izledikleri söylenemez. Yörünge yerine elektronun (ya da elektronların) çekirdek etrafında bulunma olasılığından söz etmek gerekir.

Modern atom modeli, atom yapısı ve davranışlarını diğer atom modellerine göre, daha iyi açıklamaktadır. Bu model, atom çekirdeği etrafındaki elektronların bulunma olasılığını kuvantum sayılan ve orbitaller ile açıklar, kuvantum sayıları, bir atomdaki elektronların enerji düzeylerini belirten tam sayılardır. Orbitaller ise elektronun çekirdek etrafında bulunabilecekleri bölgelerdir.

Elektron tanecik olarak düşünüldüğünde; orbital, atom içerisinde elektronun bulunma olasılığı en yüksek olan bölgeyi simgeler. Elektron maddesel bir dalga olarak düşünüldüğünde ise, orbital, elektron yük yoğunluğunun en yüksek olduğu bölgeyi simgeler. Yani, elektron tanecik olarak kabul edildiğinde elektronun belirli bir noktada bulunma olasılığından, dalga olarak kabul edildiğinde ise elektron yük yoğunluğundan söz edilir.

64
Biyoloji / Endokrin Sistemi
« : Mart 19, 2008, 01:39:01 ÖS »
Endokrin Sistemi



A. Hormonlar ve Özellikleri



Canlıların vücudundaki yapılar arasında bir iletişim ve koordinasyon vardır. Bu koordinasyon sinir sistemi ve hormonlar ile sağlanır. Sinir sistemi ve hormonal sistem ortaklaşa organların çalışmasını düzenler. Hormonlar insanlarda iç salgı bezleri tarafından üretilir. Üretilen hormonlar kan sıvısına verilerek etkileyeceği hedef organa yollanır. Hormonlar kan yolu ile vücutta yayılırlar ancak sadece ilgili hedef organları etkileyebilirler. Hormonların organları etkilemesi yavaş ve uzun sürelidir.



Hormon Üreten Organlar


Özel salgılar oluşturup, paketleyerek dışarıya salan organlara salgı bezi denir. Salgı bezleri içerdikleri çok sayıdaki golgi organelleri yardımıyla özel maddeler üretirler. Ürettikleri salgı maddelerinin özelliklerine ve salgılama yerine göre 3 çeşit salgı bezi vardır.



·         Dış salgı bezi : Ürettiği salgıyı (enzim, tükürük…) özel bir kanalla ilgili organa yollar.

·         İç salgı bezi : Ürettiği salgıyı (hormon) doğrudan kana verir.

·         Karma salgı bezi : 2 çeşit salgı maddesi (enzim ve hormon) üretip hem kana hem de ilgili organa ayrı ayrı yollar.



1. Hipofiz Bezi



Hipofiz bezi, beynin taban kısmında hipotalamusun altındaki kemik boşluğundadır. Fasulye büyüklüğünde, pembe renkli bir bezdir. Ön ve arka lob olmak üzere iki parçalı bir yapıya sahiptir.



·         İç salgı bezlerinin patronu olup, salgıladığı hormonlarla diğer bezlerin çalışmasını kontrol eder.

·         Sinir sistemi ile hormonal sistem arasında ilişki kurar.

·         Vücudun büyümesi ve gelişmesi tamamen bu bezin ürettiği büyüme hormonuyla sağlanır. Büyüme hormonu insanda fazla salgılanacak olursa devlik, az salgılanacak olursa cüceliğe sebep olur.

·         Ayrıca ürettiği özel salgılar yardımıyla kan basıncını, su dengesini… ayarlar.



2. Tiroit Bezi

           

Boynun ön, üst kısmında gırtlağın hemen altında yer alır. Parçalı bir yapıya sahiptir. Tiroit bezi iki çeşit hormon üretir.



a.       Tiroksin Hormonu : Vücut metabolizmasının hızını, büyümeyi ve gelişmeyi etkiler. İyot olmadan tiroksin hormonu sentezlenemez. Bu sebeple yiyeceklerde iyot bulunmasına dikkat edilmelidir.

Not : Eğer vücuda yeterince iyot alınmazsa tiroit bezi aşırı şişerek tiroksin üretmeye çalışır. Sonuçta tiroit bezinin hacmi artmakta ve “guatr”  adı verilen rahatsızlığa sebep olmaktadır.



b.       Kalsitonin Hormonu : Kandaki kalsiyum ve fosfat miktarını düzenler. Kalsiyum ve fosfat gibi baz minerallerin kemiklerin yapısında depolanmasıyla kemiklerin sertleşmesini sağlar.



3.       Böbrek Üstü Bezi



Karın boşluğunun bel bölgesinde bir çift olarak bulunur. Böbrek üstü bezi, kabuk ve öz bölgesi olmak üzere yapı ve görev bakımından farklı iki kısımdan oluşur.



a.       Kabuk bölgesi : Aldosteron hormonunu salgılar.

Aldosteron : Vücudun su ve mineral oranını ayarlar. Vücutta ve kanda bulunan, su ve minerallerin böbreklerden süzülme oranını ayarlar.



b.       Öz bölgesi : Adrenalin hormonu üretir.

Adrenalin : Bu hormon karbonhidrat metabolizmasını ve kanın akış hızını ayarlar. Korku ve sevinç anında kalbin atış hızının artması bu hormona bağlıdır. Vücuttaki organların ve yaşamsal olayların hızını artıran hormon çeşididir. Heyecanlanma, kızma, korkma… gibi durumlarda bol miktarda üretilir.



4.       Pankreas Bezi



Karın boşluğunda midenin hemen alt kısmında bulunan önemli bir organdır. Hem iç salgı hem de dış salgı yapan bir bezdir. Ürettiği iki çeşit hormon ile kandaki şeker (glikoz) dengesini ayarlar.

Pankreas iki çeşit hormon üretir.



a.       Glukagon : Pankreasın alfa hücreleri tarafından üretilir. Kan şekerinin (glikozun) artmasını sağlar. Karaciğerde depolanan şekeri kana geçirir.

b.       İnsülin : Pankreasın beta hücreleri tarafından üretilir. Kan şekerinin azalmasını sağlar. Şekerin karaciğer ve dokulara geçerek depolanmasında etkilidir.

Not : İnsülin hormonunun yeterince sentezlenmediği durumda, kanda bulunan şekerin bir kısmı böbreklerden süzülerek idrara geçer. Bu olaya şeker hastalığı denir. Şeker hastalığı olanlar dışarıdan hazır insülin hormonu kullanırlar.



5.       Eşey Bezleri

Erkekte testisler (erbezleri), kadında ovaryumlar (yumurtalıklar) bu gruba girer. Bu yapılar sperm ve yumurta üretmenin yanında salgıladığı özel cinsiyet hormonları (östrojen, testesteron…) yardımıyla cinsiyet karakterlerinin oluşmasına kaynaklık denir. (Karma bez özelliği)

Eşey bezlerinin çalışmaya başlamasıyla beraber ergenlik çağı değişmeleri de başlar. (Sesin değişmesi, kıl oluşumu…)

65
Türkçe-Edebiyat / HÜSEYİN NİHAL ATSIZ
« : Mart 19, 2008, 01:33:36 ÖS »
HÜSEYİN NİHAL ATSIZ

12 Ocak 1905’te İstanbul’da doğdu. 11 Aralık 1975’te İstanbul’da yaşamını yitirdi. Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi. Asıl ismi Hüseyin Nihal Atsız. Babası deniz binbaşı Mehmet Nail Bey. İstanbul Sultanisi'ni bitirdi. Bir süre Askeri Tıbbiye Okulu'na devam etti. 1930'da Yüksek Öğretmen Okulu Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu. Aynı okulda asistan oldu. 1931'da "Atsız Mecmua"yı yayınlamaya başladı. Köycü bir yaklaşımdan Türkçü bir yaklaşıma yönelen bu dergideki bazı yazıları nedeniyle üniversiteden uzaklaştırıldı, öğretmenliğe başladı. 1933'ten 1952'ye kadar Malatya, Edirne ile İstanbul’daki okullarda edebiyat öğretmenliği ve kütüphanecilik yaptı. 1933-1934 arasında "Orhun" dergisini çıkardı. 2'nci Dünya Savaşı sırasında güçlenen "Turancı" akım içinde önemli bir yeri oldu. Ekim 1943'te "Orhun"u yeniden çıkarmaya başladı. Bu dergide solcu eylemlerle bu eylemlere katılanları iki kez Başbakan Şükrü Saraçoğlu'na şikayet eden mektup yayınladı. 1944'te "Irkçılık-Turancılık" davasından tutuklandı. 1945'te serbest bırakıldı. 1952'de Süleymaniye Kütüphanesi'nde görevlendirildi. Aynı yıl "Orhun"u tekrar çıkardı. 1964-1975 arasında "Ötüken" dergisini yayınladı. Ötüken'deki yazıları nedeniyle 1973'te bir kere daha cezaevine girdi. Ertesi yıl özel afla serbest bırakıldı. Romanlar, öyküler, şiirler ve edebiyat incelemelerinin yanısıra Türk tarihiyle ilgili araştırmalar yayınladı. Irkçılık ve Turancılığa dayanan milliyetçiliğinde din öğesine yer vermedi.


--------------------------------------------------------------------------------

ESERLERİ

ROMAN:
Dalkavuklar Gecesi (1941)
Bozkurtların Ölümü (1946)
Bozkurtlar Diriliyor (1942)
Deli Kurt (1958)
Ruh Adam (1972)

ŞİİR:
Yolların Sonu (1946)

İNCELEME:
Türk Tarihi Üzerine Toplamalar
Türkler ve Osmanlı Sultanları Tarihi
Türk Edebiyatı Tarihi
Türk Ülküsü
Osmanlı Tarihine Ait Takvimler
Türk Tarihinde Meseleler

BİYOGRAFİ:
Edirneli Nazmi
Kemalpaşaoğlu
Birgili Mehmet Efendi
Ebussud

66
Türkçe-Edebiyat / Azmizade Haleti
« : Mart 19, 2008, 01:31:54 ÖS »
Azmizade Haleti

Azmizade Haleti, 17. yüzyıl Osmanlı âlim ve şâiri. Pîr Mehmed Azmi Efendinin oğlu olduğundan Azmizâde diye bilinir. 1570 yılında doğdu.Asıl adı Mustafa olan Hâletî, iyi bir medrese tahsîli görerek yetişti. Hoca Sa’deddîn Efendiden icâzet (diploma) aldı. Yirmi bir yaşında berş iken kırk akçe maaşla Hâce Hâtun Medresesi müderrisliğine (hocalığına) tâyin edildi. Birçok medresede ve Sahn-ı Süleymâniye’de müderrislik yaptıktan sonra 1602’de Şam, iki yıl sonra da Kahire kâdılığına (hâkimliğine) tâyin edildi. Mısır Emîr-ül-Ümerâsı Hacı İbrâhim Paşa, asker isyânı netîcesinde şehid düşünce onun yerine geçti. Fakat asâyişi temin edemediği için azledildi. İki yıl açıkta kalan Hâletî, 1606’da Bursa kâdılığına getirildi. Bursa’nın, Kalenderoğlu tarafından kuşatılarak yağma edilmesinden sonra şehirden ayrılmak mecbûriyetinde kaldı.
1611’de Edirne kâdısı olan Hâletî, Yahyâ Efendinin yerine İstanbul kâdılığına getirildi. Daha sonra Mısır kâdısı oldu. Sultan Dördüncü Murat’ın cülûsundan (tahta geçmesinden) bir ay sonra Anadolu kazaskerliğine getirildi ise de bir yıl sonra ayrılmak mecbûriyetinde kaldı. 1627 yılında Rumeli Kazaskerliğine tâyin edilen Hâletî, bir yıl sonra Silistre arpalığı ile emekliye ayrıldı. 1631 yılında İstanbul’da vefât etti. Sofular’da evinin karşısında tâmir ettirdiği mektebin bahçesine defnedildi.
Meslekî hayatı yüksek mevkilerde geçmekle beraber, gerek devrinin içinde bulunduğu sosyal, idari ve siyasi durum; gerek idare kabiliyetinden mahrum olması, gerekse bazı ters işlerin neticesinde bu mevkîlerde uzun süre kalamamıştır. Talebesi olan Atâî, Şakâyık Zeylinde onun hakkında; “Doğru, çalışkan, ilme ve kültüre son derece düşkün, geniş bilgili, cömert, iyi niyetli, sözü, sohbeti dinlenir bir zât idi.” demektedir.
Devrinin ileri gelen âlimlerinden olan Hâletî Efendinin ölümünden sonra evindeki kütüphânede bilfiil okunup kenarlarına not konulmuş, açıklamalar yapılmış üç-dört bin eser bulunmuştur. Âlimliği yanında, diğer meşhur bir yönü de şâirliğidir. Hâletî, gazel ve kasîdelerinden çok, rubâîleriyle tanınmış bir şâirdir. Özel ve meslekî hayatında karşılaştığı acılı hâdiseler ve hayâl kırıklıklarından akisler taşıyan Dîvân’ındaki rubâî dışındaki şiirlerinden çoğunluğunda yüksek bir şâir hüviyeti görülmez. Dîvân’ı ve Üçüncü Sultan Mehmed’e sunduğu kasîdesi, edebî bakımdan önemli bir değer taşımakla berâber devrinin Nef’î, Nâbî, Neşâtî gibi meşhur şâirlerinin eserleriyle karşılaştırılınca, nisbeten sönük kalır. Hâletî, tasavvuf konularını, Türk şâirleri içinde hemen hemen hiç kimsenin başaramadığı bir ustalıkla rubailer ile ifâde etmiştir.
Azmizâde Hâletî’nin Dîvân’ı yanında çeşitli ilmî eserleri de vardır. Bunlardan bâzıları şunlardır:
1) Menâr Şerhi Hâşiyesi,
2) Dürer ve Gürer Hâşiyesi,
3) Muğn-il-Lebîb Şerhi,
4) Enîs-ül-Ârifîn fî Tercümet-i Ahlâk-i-Muhsinî,
5) Hidâye ve Miftâh şerhlerine Ta’likât,
6) Sâkînâme, Şehnâme vezninde yazılmış yaklaşık 520 beyitten meydana gelmiş uzun bir manzûmedir. On beş ayrı makâleden meydana gelmiştir.
7) Münşeât: Resmî yazılardan meydana gelen yazı ve mektupları ile kendi hayâtı ve yaşadığı devrin olayları anlatılmaktadır.
Haletî denince akla hemen gelen Rubâîyât-ı Hâletî’dir. Kâfiyelerini son harflerine göre tertib etmiştir.

67
Şiir / Ynt: unutulmaz...
« : Mart 19, 2008, 01:29:48 ÖS »
gamzeli ve zuzu ikinizinki de çok güzel ve duygusal okurken duygulandım tşkler. :agla :agla :agla

 :agla :agla :agla :agla :agla :agla :agla :agla.......

68
Komik Yazılar / Ynt: fotograf
« : Mart 19, 2008, 11:28:02 ÖÖ »
Katılıyorum gamzeliye.bunu isyankargitaristin imzasında bulunan şu dörtlükle açıklamak istiyorum.

Yanımda olmaman neyideğiştirirki...
Güneşte benden uzakta ayda..!
Ama hiçbir sabahım güneşsiz..
Hiçbir gecem aysız geçmiyo..r
Tıpkı yüreğimin senden geçmediği gibi...


Yani gerçekten sevseydi başka birine aşık olmazdı.(Sevdiği insan uzakta olsa bile).

69
Fizik / Fizik Terimler Sözlüğü
« : Mart 19, 2008, 11:16:40 ÖÖ »
Fizik Terimler Sözlüğü


A-
*Archimedes' principle-Archimides prensibi (Bir sıvının kaldırma kuvveti yer değiştiren sıvı miktarı ile orantılıdır.)
*Avogadro's number - Avagadro sayısı (1 mol maddedeki molekül sayısıdır. 6.02x1023

molekül.)


*Aberration-aberasyon (Bir aynadaki arıza veya ışınların lensten geçtikten sonra bir noktada toplanamaması, odaklanamaması.)


*Absolute temperature scale-mutlak sıcaklık skalası (Sıcaklığın sıfır olduğu nokta. Sıcaklık derecedeki bölmelendirilmiştir. Birimi Kelvin.)
*Absolute zero-Mutlak sıfır (En düşük sıcaklık değeri; 0 K, -2730C, or -4590F.)


*Absorption spectrum-soğurma spektrumu (Bazı dalga boylarının gaz ortamları tarafından soğurulması.)


*Acceleration-ivme (Hızın zamana göre değişimi.)


*Activity-aktiflik (Bir çekirdeğin zaman bağlı olarak bozunması.)


*Alloy-Alaşım (Metallerin karışımı.)


*Alpha (a) radiation-Alfa radyasyonu (Bir çekirdeğin ortama alfa parçacıkları (helyum çekirdekleri salması)


*Alpha particle-Alfa parçacığı (Çekirdeğinde 2 proton ve 2 nötron bulunduran parçacık.)
*Ampere-Amper (SI bbirimlerinde elektrik akım birimi, saniyedeki 1 coulomb luk yük akışı.)

*Amplitude-Genlik (Periyodik bir harekette denge konumundan maksimum uzaklık.)


*Angular momentum-Açısal momentum (Dönme momentumu. Bir nokta veya eksen etrafında dönen bir cismin açısal momentumu, çizgisel momentumunun dönme noktasına olan uzaklığı ile çarpımıdır. Dönen cisim bir hacime sahipse eylemsizlik momenti ile dönme hızının çarpımıdır.)


*Antinode-antinode (Duran bir dalganın bir hali, dalga girişimlerinin maksimum yerdeğiştirmeyi yapması:genlik.)


*Antiparticle-antiparçacık (A subatomic particle with the same-size properties as those of the particle although some may have the opposite sign. The positron is the antiparticle of the electron.)


*Astigmatism-Astigmatizm (Bir aynadan yansıyan veya lensten geçen ışık demetinin, ayna veya lensteki bir hatadan dolayı genişlemesi.)


*Atom (Bir elementin tüm özelliklerini taşıyan en küçük birim elemanı. Atom bir çekirdek ve onu çevreleyen elektron bulutundan oluşur.)


*Atomic mass-Atomik kütle (Atomik kütle biriminde atomun kütlesi, atomun çekirdeğindeki proton ve nötronların kütlelerini toplamı.)


*Atomic mass unit-Atomik kütle birimi (Atom ağırlıklarının nötr durumdaki karbonun atomunun ağırlığının yani nötron ve protonların toplam ağırlıklarının 1/12.)


*Atomic number-Atom numarası (Bir atomun çekirdeğindeki toplam proton sayısı veya atomun nötr durumundaki toplam elektron sayısı. Bu numarası atomun periyodik çizelgedeki yerini tanımlar.)


*Average speed-Ortalama hız (alınan toplam yolun toplam zamana oranı.)


B-


*Bernoulli's principle-Bernoulli prensibi (Bir sıvının akış hızı artıkça uygulayacağı basıncın azalacağını ifade eder.)


*British thermal unit-İngiliz ısı birimi (1 pound suyun sıcaklığını 1 Fahrenheit artırmak için gerekli olan ısı miktarı.)


*baryon-baryon (Spinleri 1U2, 3U2, 5U2, . . . nin katları şeklinde olan hadronlardır. Yaygın olarak bilinen hadronlar proton ve nötrondur.)


*beats-girişim (Frekansları birbirine yakın iki dalganın genliklerinin üst üste gelmesi durumudur. Üst üste binen dalgaların ortak frekansı iki frekans arasındaki değişim kadardır.)


*beta (b) radiation-beta ışıması (Çekirdeğin ortama elektron veya pozitron salarak yaptğı birtip ışımadır) (antielectronlar)


*beta particle-beta parçacığı (Radyoaktif bir maddenin ortama salmış olduğu elektron.)
*binding energy-bağlanma enerjisi (Çekirdeği parçalamak için gerekli olan enerji veya Bir sisteme bağlı olan parçacağın sistemden ayıracak olan enerjidir.)


*black hole-kara delik (Kütlesel çekim kuvvetinin çok büyük olduğu hatta ışığı bile kendine çekebilen çok küçük kütleli sönmüş yıldızlardır.)


*bottom (The flavor of the fifth quark.)


*buoyant force - The upward force exerted by a fluid on a submerged or floating object. (See Archimedes' principle.)

C-

*Celsius temperature-Celcius sıcaklığı (Suyun donma ve kaynama noktaları arasının 100 eşit parçaya bölünmesini ifade eden sıcaklık skalası.)


*Coercitive-Zorlama (Malzemenin, magnetik alandan etkilenerek içindeki magnetik momentlerini dış magnetik alana paralel hale getirmeye zorlanması.)


*Coriolis force (Dönen referans çerçevesinde ortaya çıkan hayali bir kuvvet. Hortum içindeki rüzgarın yönünü belirleyen kuvvettir.)


*calorie-kalori (1 gram suyun sıcaklığını 1 Celcius artırmak için gerekli olan ısı miktarı.)


*camera obscura-kamera deliği (Sanatçılar tarafından görüntüler elde etmek için bir duvarında küçük bir delik olan oda.)


*cathode ray-katot ışınları (Havası alınmış bir tüp içinde negatif elektrottan hareket eden elektron.)


*center of mass-kütle merkezi (Bir nesnenin kütle denge noktası.)


*centi-santi - 1/100 birimidir. 1 santimetre=1m/100


*centrifugal force-merkezkaç kuvvet (Dönen sistemlerde, sistem içindekileri etkileyen sanki kuvvet. Dönen sistem içindeki bir cisme etki eden kuvvet dönme eksenine dik ve yarıçap doğrultusundadır.)


*centripetal-merkezcil (merkeze doğru olan anlamındadır.)


*centripetal acceleration-merkezcil ivme (Bir daire çevresinde dönen nesnelerin merkeze doğru yönelmiş olan ivme. r yarıçaplı daire çevresinde dönen cisim sabit bir çizgisel hıza sahipse merkeze yönelmiş olan ivmenin büyüklüğü v2/r dir.)


*centripetal force-merkezcil kuvvet (Bir nesnenin yönünü değiştiren kuvvet. Çizgisel hızı sabit olan daire çevresinde dönen cisme etki eden merkeze doğru olan kuvvet mv2/r.)


*chain reaction-zincirleme reaksiyon (Parçalanan bir çekirdeğin diğer çekirdeklerin parçalanmasına neden olması.)


*change of state or phase-durum veya faz değişmesi (Maddenin bir durumdan diğer duruma geçmesidir. Katı halden sıvı hale veya sıvı halden gaz haline geçiş.)


*charge-yük (Birbirleri ile elektriksel etkileşmeyi sağlayan nicelik.)


*charged-yüklü (Pozitif veya negatif yüklü olma durumu.)


*charm-çekici (Dördüncü kuarkın rengi.)


*chromatic aberration-kromatik hata (Işığın farklı renklerinin (dalga boyları) değişik şekilde odaklanmasına neden olan lenslerdeki bir hata.)


*coherent-uyumlu (Birden fazla kaynaktan çıkan dalgaların aynı dalga boyuna ve faza sahip olmaları durumu.)


*complementarity principle-tamamlayıcı yasalar (Atomik düzeydeki özelliklerin tam olarak verilmesi. Elektron veya foton hem dalga hemde parçacık özelliği göstermesidir.)


*complementary color-tamamlayıcı renk (Beyaz rengi oluşturacak renklerin karışımı.)


*complete circuit-tam devre (Bir bataryanın bir ucundan diğer ucuna kadar akımın akmasının sağlanması.)


*compound-bileşik (Kimyasal elementlerin karıştırılması ile oluşan özellikleri elementlerin özelliklerinden farklı olan madde.)


*conduction, thermal-ısı iletimi (Atomların veya moleküllerin birbirleri ile çarpışması sonucunda ortaya çıkan ısısal enerjinin yerdeğiştirmesi.)


*conductor-iletken (İçinde elektrik yükünün veya ısının kolayca hareket edebildiği malzemeler. Metaller iyi bir iletkendirler.)


*conservation of angular momentum-Açısal momentumun korunumu (Bir sistemin net dış dönme momenti sıfır ise sistemin açısal momenti değişmezdir.)
*conservation of charge-yük korunumu (İzole edilmiş bir sistemin toplam yükü korunumludur.)


*conservation of energy-enerji korunumu (İzole edilmiş bir sistemin enerjisi değişmez.)


*conservation of mass-kütlenin korunumu (Kapalı bir sistem içinde toplam kütle kimyasal olaylar olsa dahi değişmez.)


*conservation of momentum-momentumun korunumu (Bir sisteme etki eden dış kuvvetlerin toplamı sıfır ise toplam çizgisel momentum korunur.)


*conserved-korunumlu (Fiziksel bir niceliğin çeşitli çerçeveler içinde değişmez olduğunu tanımlar.)


*convection, thermal-ısısal taşınma (sıvılar içindeki ısısal enerjinin taşınması, sıvının bir kısmının soğuması diğer kısmının ise sıcaklğılının artması ile olur.)


*coulomb (elektrik yükünün SI(Standart de Internationale) birim sistemindeki değeri 6.24x1018 protons.)


*covalent bonding-kovalent (eş)bağlanma (Atomların birbirlerine, elektronlarını paylaşarak bağlanmalarıdır.)


*crest-tepe (Bir dalganın bozunmasında ortaya çıkan pik.)


*critical angle-kritik açı (Yansıyacak bir yüzeye gelen ışının yüzey içinde kalmadan yüzeyden yansıyabileceği açı değeri.)


*critical chain reaction-kritik zincirleme reaksiyon (Peşpeşe parçalanma olayının başlayabilmesi için nötronun diğer parçaları etkileyerek parçalanmalarını etkileyeceği reaksiyon.)


*critical mass-kritik kütle (Reaksiyonun bitmemesi için gerekli olan minimum kütle miktarı.)


*crystal-kristal (Atomların veya moleküllerin üç boyutta periyodik yerleşim gösterdikleri malzemeler.)


*curie (Saniyede 3.7x1010 tane parçacığın yokolduğu bir radyoaktif birimi.)


*Curie temperature-Curie sıcaklığı (Magnetik malzemelerin ferromagnetik fazdan paramagnetik faza geçtikleri sıcaklık.)


*current-akım (Birimi (SI) Amper olan elektrik yüklerinin hareketidir.)


*cycle-tekrarlanım (Aynı hareketin tekrar yapıldığı durumları açıklamak iiçin kullanılır.)


D-

*Dispersion-bozulma (Işığın renk spektrumuna ayrılması. Işığın frekansından veya dalgaboyundan dolayı hızının değişmesi.)


*Doppler effect-Doppler etkisi (Periyodik bir dalganın, gözleyici, kaynak veya her ikisinin birden hareketinden dolayı frekansındaki değişim.)


*daughter nucleus-evlat çekirdek (Bir çift çekirdeğin radyoaktif bozunmasından dolayı ortaya çıkan çekirdekler.)


*definite proportions, law of-oran yasası (İki veya daha fazla elementin, kütleleri oranları sabit olmak üzere birleşik oluşturulması.)


*density-yoğunluk (Malzemelerin, kütlelerinin hacmine oranını veren bir tür özelliği.)


*diaphragm-diyafram (Bir lensten geçen ışığın miktarının ayarlandığı açılır-kapanır bir kapı.)


*diffraction-kırınım (Dalganın bir kapıdan veya bir engel çevresinden geçerken saçılmasıdır.)


*diffuse reflection-değişmiş yansıma (Pürüzlü bir yüzeyden ışınların yansımasıdır. Yansıyan ışın geldiği açıdan farklı açıda yansır.)


*diopter-diopter (Bir ayna veya lensin odaklama ölçüsü, odaklamanın tersinin uzunluğu metre cinsinden verilir.)


*disordered system-düzensiz yerleşmiş sistem (Diğerlerine göre yerleşiminde farklılaşmalar olan bir sistem.)


*displacement-yerdeğiştirme (Dalga hareketinde (veya titreşicide) kaynaktan (veya nesneden) denge konumundan olan uzaklık.)

E-
*efficiency-etkinlik (Enerji girişine göre yapılan iş oranıdır. İdeal ısı makinesinde Carnot etkinliği 1 - Tc/ Th.)


*elastic-elastik (Bir çarpışma veya etkileşme sonucunda kinetik enerjinin korunumudur.)
*electric field-elektrik alanı (Bir yükün çevresinde oluşan ve bu yükün alanındaki yüklü parçacıklara etki eden kuvvettir.)


*electric potential-elektriksel potansiyel (Elektriksel potansiyel enerjinin yüke oranına denir. 1 Coulomb luk pozitif yükü referansın sıfır olduğu bir noktadan herhangi bir noktaya getirilmesi esnasında yapılan iştir.)


*electric potential energy-elektriksel potansiyel enerji (Yüklü bir parçacığı uzayın bir noktasından başka bir noktasına götürmek için yapılan iştir.)


*electromagnet-elektromagnet (Demir çekirdeği saran telden oluşan bir magnettir. Elektromagnet, demir çekirdeği saran iletkene akım verilerek kullanılabilir.)


*electromagnetic wave-elektromagnetik dalga (Elektrik ve magnetik alanların titreşiminden ortaya çıkan bir dalga. Elektromagnetik dalga boşlukta ışık hızıyla hareket eder.)


*electron-elektron (Atomun temel parçacığı, bir leptondur.)


*electron capture-elektron yakalanması (Bir atomun iç kabuklarındaki bir elektronun çekirdek tarafından yakalanarak yok olmasıdır. Oluşan evlat çekirdek nükleon ile aynı sayıda fakat bir proton eksiktir.)


*electron volt-elektron volt (Potansiyel farkı 1 volt olan bir gerilim bölgesine düşen elektron veya protonun sahip olduğu enerjidir. 1.6 x 10-19 joule.)


*element-element (Farklı kimyasal özellikleri olmayan en küçük madde.)


*emission spectrum-yayınım spektrumu (Atomun ısı veya elektrik akımı verilerek ortama değişik dalga boylarını yaymasıdır.)


*entropy-entropi (Bir sistemin derecesini belirten bir ölçü. Termodinamiğin ikinci yasası izole edilmiş bir sistemin entropisinin artacağını belirtir.)


*equilibrium position-denge konumu (Cismin üzerindeki net kuvvetin sıfır olduğu konumdur.)


*equivalence principle-özdeşlik yasası (Uniform çekim alanındaki sabit ivme.)
*ether-eter (Işığın yayıldığı hipotez ortamı.)


*exclusion principle-dışarlama ilkesi (İki tane elektronun kuantum sayılarınından en azından birinin farklı olmasıdır. Bu ilke proton, nötron ve baryonlara uygulanır.)


F-


*Fahrenheit temperature-Fahrenheit sıcaklığı (Suyun donma ve kaynama noktalarını 32 ve 212 değeleri arasında 180 bölmeye ayıran sıcaklık skalası.)


*field-alan (Uzay içeisinde belili bir yerin değerinin olması. Elektrik, yerçekim ve manetik alanlarına bakınız.)


*first postulate of special relativity-özel göreliliğin birinci yasası (Eylemsiz gözlem çerçevesinde fiziğin bütün yasaları değişmezdir.)


*fission-ayrışma (Ağır bir çekirdeğin hafif iki veya daha fazla çekideğe ayrılması.)


*flavor-tip/renk (quark ın tipi: yukarı, aşağı, acayip, renk, aşağı, alt veya üst.)


*fluorescence-fluoresans (Malzemenin morötesi ışığa maruz kalması durumunda görünür ışık yayması olayı.)


*focal length-odaklama uzunluğu (Ayna veya lensten odaklama noktasına olan uzaklık.)


*focal point-odaklama noktası (Ayna veya lensin optik eksenine paralel olarak ışınları odaklamasıdır.)


*force-kuvvet (İtme veya çekme. İzole edilmiş nesnelerin ivmeye sahip olmaları durumu. Birimi SI birim sisteminde Newton dur.)


*frequency-frekans (Belirli bir zaman diliminde tekrarlanan olayların sayısıdır. Periyodun tersidir. Birimi Hertz dir.)


*fundamental frequency-temel frekans (Bir sistemin salınım yapabileceği minimum fekans değeri.)


*fusion-birleşme (Hafif iki veya daha fazla çekirdeğin biraraya gelerek daha ağır çekirdek oluşturmaları.)

G-


*Galilean principle of relativity-Göeliliğin Galileo yasası (Eylemsiz sistem içerisindeki hareketler için yasaların değişmez olduğunu belirtmesidir.)


*gamma (g) radiation-gama ışını (Radyoaktif ışınımın yüksek enerjili ışık şeklinde yayınlanması. Oluşan çekirdek, oluşturan çekirdek ile aynıdır. Frekansı X-ışınlarının ötesindedir.)


*gas-gaz (Belirli bir şekli veya hacmi olmayan malzemeler.)


*gauss-gauss (CGS birim isteminde magnetik alanın birimi. 10-4 tesla.)


*general theory of relativity-göreliliğin genel teorisi (Yerçekimi konusunu içine alan görelelilik teorisi.)


*geocentric model-jeocentrik model (Dünyayı merkez kabul eden evren.)


*gluon-gluon (Kuaklar arasındaki kuvvetlerden sorumlu olan değiş-tokuş parçacığı. Sekiz tane gluon vadır ve renkleine göre ayırım yapılır.)


*gravitational field-yerçekim alanı (Yerçekimi kuvvetinin bir nesneyi saran uzayının içerisinde birim kütleye uygulanan kuvvettir.)


*gravitational mass-yerçekim kütlesi (Bir parçacığın diğer parçacıklar arasında onların kütlesel çekim kuvvetlerinden etkilenmesi.)


*gravitational potential energy-yerçekimi potansiyel enerjisi (Bir parçacığın yüksek bir noktadan potanmsiyelin sıfır kabul edildiği bir noktaya düşmesi için yerçekiminin yaptığı iştir.)


*gravitational redshift-yerçekiminden dolayı kırmızıya kayma (Yerçekimi alanından dolayı elektromagnetik dalgaların fekansının azalması.)


*graviton-graviton (Yerçekimi kuvvetinden sorumlu tutulan değiş-tokuş paçacıkları.)


*gravity wave-yeçekim dalgası (Bir kütlenin ivmeli hareketinden dolayı ortaya çıkan dalga.)


*ground state-temel durum (Kuantum mekaniğinde bir sistemin sahip olabileceği minimum enerji değeri.)


*grounding-topraklama (Nesneleri elektrik yükü açısından nötralize/yüksüz hale getirmek için yapılan bağlantı)



H-

*hadrons-hadronlar
The family of particles that participate in the strong interaction. Baryons and mesons are the two subfamilies.


*half-life-yarı ömür

The time during which one-half of a sample of a radioactive substance decays.
*halo-halo


A ring of light that appears around the Sun or Moon. It is produced by refraction in ice crystals.


*harmonic-harmonik
A frequency that is a whole-number multiple of the fundamental frequency.
*heat-ısı
Sıcaklık farkından dolayı enerji akışının olması.


*heat engine-ısı makinesi
Isıyı mekanik enerjiye çeviren makine


*heat pump-ısı pompası
Kışın fırın olarak yazın ise hava düzenleyici olarak kullanılabilen dönüştürülebilir ısı makinesi.


*heliocentric model-heliosentrik model
Merkezinde güneş olan evren.


*hologram-hologram
görünebilir bilginin üç boyutlu olarak kayıt edilmesi.


*holography-holografi
üç boyutlu görüntünün fotografa işlenmesi.


*hyperopia-hiperopya
Yakını görememe durumu. görüntüler retinanın arkasına düşmesi durumu.

I-

*ideal gas (An enormous number of very tiny particles separated by relatively large distances. The particles have no internal structure, are indestructible, do not interact with each other except when they collide, and all collisions are elastic.)


*ideal gas law (PV = cT, where P is the pressure, V is the volume, T is the absolute temperature, and c is a constant that depends on the amount of gas.)


*impulse (The product of the force and the time during which it acts. This vector quantity is equal to the change in momentum.)


*in phase (Two or more waves with the same wavelength and frequency that have their crests lined up.


*index of refraction )
An optical property of a substance that determines how much light bends upon entering or leaving it. The index is equal to the ratio of the speed of light in a vacuum to that in the substance.


*inelastic (A collision or interaction in which kinetic energy is not conserved.)


*inertia (An object's resistance to a change in its velocity. See inertial mass.)


*inertia, law of (See Newton's first law of motion.)


*inertial force (A fictitious force that arises in accelerating (noninertial) reference systems. Examples are centrifugal and Coriolis forces.)


*inertial mass-eylemsiz kütle (Bir nesnenin hızının değişmesini engelleyen nicelik. Birimi kilogram.)


*inertial reference system-eylemsiz referans sistemi (Eylemsizlik yasasının geçerli olduğu referans sistemi (Newton un hareketle ilgili ilk yasası)


*instantaneous speed (The limiting value of the average speed as the time interval becomes infinitesimally small. The magnitude of the velocity.)


*insulator-izolatör (Elektrik yüklerinin hareketini engelleyen veya ısı enerjisinin yayılamadağı zayıf iletkenler veya yalıtkanlar. Seramikler iyi bir izolatördür.)
*interference-girişim (dalgaların üstüste gelmesi.)


*intermediate vector bosons- (The exchange particles of the weak nuclear interaction: the W +, W -, and Z0 particles.)


*internal energy-iç enerji (Bir nesnenin toplam mikroskobik enerjisisi. Bu enerji atom ve moleküllerin ötelenmelerinlerinden, dönmelerinden, titreşim yapmalarından ve moleküler bağlarda saklanan enerjilerden oluşur.)


*inverse proportionality (A relationship in which a quantity is related to the reciprocal of a second quantity.)


*inverse-square (A relationship in which a quantity is related to the reciprocal of the square of a second quantity. Examples include the force laws for gravity and electricity; the force is proportional to the inverse-square of the distance.)


*intrinsic magnetization-yapıya has magnetizasyon (Domainler içerisindeki magnetizasyon.)


*ion (An atom with missing or extra electrons.)


*ionic bonding (The binding together of atoms through the transfer of one or more electrons from one atom to another.)


*ionization (The removal of one or more electrons from an atom.)


*isotope (An element containing a specific number of neutrons in its nuclei. Examples are 12 6 C and 14 6 C, carbon atoms with six and eight neutrons, respectively.)

J-

*joule-Joule (SI birim sisteminde enerji, bir cismin 1 Newton luk kuvvet altında 1 metrelik hareket etmesi/yerdeğiştirmesi için gerekli olan enerji)

K-

*Kelvin temperature-Kelvin sıcaklığı (Sıcaklığın mutlak sıfırda sıfır olduğu sıcaklık ölçüsü ve bölmelendirilmesi Celsius ile aynıdır. Mutlak sıcaklık ölçeği olarak adlandırılır.)


*kilo-kilo (1000 akamını temsil eden ve ön ek olarak kullanılan bir sayı.)


*kilogram-kilogram (Kütlenin SI sistemindeki birimi, 1 litre suyun yaklaşık olarak kütlesi Dünya üzerinde 1 kilogram 2.2 pound a eşittir.)


*kilowatt-hour-kilowattsaat (Enejinin birimi, 3,600,000 joules. Bir makinenin 1 saat boyunca 1000 watt lık enerjiyi bir biçiminden diğer biçime dönüştürülmesi kilowattsaat olarak isimlendirilir.)


*kinetic energ-kinetik enerji (Bir cisminm hareketinden dolayı oluşan enerji, (1/2)mv2, birimi Joule dur.)

L-

*laser-lazer (Işınımın yayılması esnasında ışığın şiddetinin yükseltilmesi.)


*latent heat (The amount of heat required to melt (or vaporize) 1 gram of a substance. The same amount of heat is released when 1 gram of the same substance freezes (or condenses)


*lepton-lepton (Elektron, muon, tau ve bunlarla ilgili olan notrinolardan oluşan temel parçacık ailesi.)


*light ray-ışın doğultusu (ışığın hareket ettiği doğrultu, yol.)


*ine of stability-kararlılık çizgisi (kararlı çekideklerin grafiğinde nötronların protonlara göre çizilmesi sonucu elde edilen çizgisel bağıntı.)


*linear momentum-çizgisel momentum (Bir cismin kütlesinin hızı ile çarpımından elde edilen vektörel bir nicelik.)


*liquid-sıvı (İçinde bulunduğu kabın şeklini alan bir hacme sahip cisim.)


*liquid crystal-sıvı kristal (Atomlarının yeleşimin geometrik bir düzenlenimi olan sıvı.)


*longitudinal wave-boyuna dalga (Dalganın içinde bulunduğu ortamın titreşiminin dalganın yayılma doğrultusu ile aynı doğrultuda olması.)

M-

*macroscopic-makroskopik (Kütle, boyut ve sıcaklık gibi özellikleri dikkate değer nicelikler.)


*magnetic field-magnetik alan (Bir pusula veya benzeri bir cihazın iğnelerini döndürebilecek, etkiye sahip magnetik nesnelerin kapladığı uzay. Alan güney kutbundan kuzey kutbuna doğrudur.)


*magnetic monopole-magnetik tekkutup (Hipotez olarak kabul edilen magnetik tek kutup.)


*magnetic pole-magnetik kutup (Elektrik yüklerinde olduğu gibi bir magnetik kutuplarından herbiri.)


*magnitude-genlik (Bir vektörel niceliğin büyüklüğü. Sürat vektörel nicelik hızın genliğidir.)


*mass-kütle (Eylemsizlik kütlesine, yerçekim kütlesine, kritik kütleye ve kütle merkezine bakınız.)


*matter-wave amplitude-madde-dalga genliği (Atomik ve alt atomların parçacıklarına Schrödinger denkleminin dalga çözümü. Madde-dalga karesi parçacığın karesi parçacığın bulunmasının olasılığını verir.)


*mechanical energy-mekanik enerji (Yerçekim ve elastik potansiyel enerjiler gibi kinetik ve potansiyel enerjilerin toplamıdır.)


*meson-mezon (Spinin birimlerini içeren bir çeşit hadronlara ait tüm sayılar. Bu tür aileler pion, kaon, ve eta yı içerir.)


*metallic bonding-metalik bağlanma (Malzeme içerisindeki atomların bir arada tutulması için elektronların atomlar tarafından ortak olarak kullanılmasıdır.)


*meter-metre (SI birim sisteminde uzunluk, 39.37 inche veya 1.094 yard aeşittir.)


*microscopic-mikroskopik (Atomik hızlar gibi malzemelerin gözle görülemeyen özellikleri. Properties not visible to the naked eye such as atomic speeds.)


*milli-mili (Binde bir anlamında kullanılan bir önek. 1/1000, 10-3 şeklinde yazılabilir. 1 milimetre 10-3 metre dir.)


*mirage-ilüzyon (Bir çeşit optik etkiden oluşan su yüzeyinden veya bir yüzeyden ışınlarının yansıtılması sonucun oluşan görüntü.)


*moderator-yönlendirici (Bir nükleer reaktör içindeki nötronları yavaşlatmak için kullanılan malzeme.)


*molecule-molekül (İki veya daha fazla atomdan meydana gelen atomla grubu.)


*momentum-momentum (Genellikle çizgisel momentum için kullanılır. Açısal momentum, çizgisel momentum ve momentum korunumuna bakınız.)


*muon-müon (Ağır elektron için kullanılan bir çeşit lepton.)


*myopia-miyop (Yakını görememezlik. Cisimlerin görüntülerin retinanın ön kısmında oluşmasıdır.)



N-

*Newton's first law-Newton un birinci yasası (Bir cisme etki eden kuvvetlerin toplamı sıfır ise cisim sabit hızla hareklet ediyorsa sabit hızl hareketine devam eder veya hareketsiz ise bulunduğu yerde kalır.)


*Newton's second law-Newton un ikinci yasası (Fnet = m a; bir cisme eden net kuvvet cismin kütlesi ve ivmesinin çarpımına eşittir.)


*Newton's third law-Newton un üçüncü yasası (Bir cisme etki eden bir kuvvet varsa cisim tarafından etki eden kuvvete aynı büyüklükte ve ters yönde bir etki kuvveti ortaya çıkar.)


*neutrino-nötrino (Nötrol lepton; yüklü leptonlardan herbiri ((elektron, müon, ve tau)


*neutron-nötron (Çekirdekteki yüksüz parçacık. Elementer parçacıklar ailesinin baryon ve hadron üyesi.)
*newton-newton (SI birim sistemindeki kuvvetin birimi. 1 kg lık kütlenin 1 m/s2 ivmeyle

hareket ettirmesi gereken kuvvet 1 newton dur.)


*node-nod (Duran dalganın konumlarından her biri veya dalgaların etkileşmesi sonucunda hareketsizliğin ortaya çıkması ve genliğin sıfır olması.)


*noninertial reference system-Eylemli gözlem çerçeve (Eylemsizlik yasalarının (Newton un birinci yasası) geçerli olmadığı ivmeli hareket eden gözlem çerçevesi.)


*normal-dik (bir yüzeye veya eğriye dik olan doğrultu.)


*nucleon-nükleon (Poton veya nötronlardan her biri.)


*nucleus-çekirdek (proton ve nötronların bulunduğu atomun merkezi.)


O-

*Ohm's law-Ohm yasası (Bir nesnenin elektrik akımı The resistance of an object is equal to the voltage across it divided by the current through it.)


*ohm - The SI unit of electrical resistance. A current of 1 ampere flows through a resistance of 1 ohm under 1 volt of potential difference.


*optic axis (A line passing through the center of a curved mirror and the center of the sphere from which the mirror is made. A line passing through a lens and both focal points.)


*ordered system - (A system with an arrangement belonging to a group with the smallest number (possibly one) of equivalent arrangements.)


*oscillation - (A vibration about an equilibrium position or shape.)

P-

*pair production - (The conversion of energy into matter in which a particle and its antiparticle are produced. This usually refers to the production of a electron and a positron). (antielectron)


*parallel circuit - (An arrangement of resistances (or batteries) on side-by-side pathways between two points.)


*parent nucleus - (A nucleus that decays into a daughter nucleus.)


*particle accelerator - (A device for accelerating charged particles to high velocities.)


*penumbra - (The transition region between the darkest shadow and full brightness. Only part of the light from the source reaches this region.)


*period - (The shortest length of time it takes a periodic motion to repeat. It is equal to the inverse of the frequency.)


*periodic wave - (A wave in which all the pulses have the same size and shape. The wave pattern repeats itself over a distance of 1 wavelength and over a time of 1 period.)


*phosphorescence - (The property of a material whereby it continues to emit visible light after it has been illuminated by ultraviolet light.)


*photoelectric effect - (The ejection of electrons from metallic surfaces by illuminating light.)


*photon - A particle of light. (The energy of a photon is given by the relationship E = hf, where f is the frequency of the light and h is Planck's constant. The exchange particle for the electromagnetic interaction.)


*pion - (The least massive meson. The pion has three charge states: + 1, 0, and - 1.)


*plasma - (The fourth state of matter in which one or more electrons have been stripped from the atoms forming an ion gas.)


*polarized - (A property of a transverse wave when its vibrations are all in a single plane.)


*polymer - (A material produced by linking carbon-hydrogen molecules to form very long macromolecules.)
*positron - (The antiparticle of the electron.)


*pound - (The unit of force in the British system. The weight of 0.454 kilogram on Earth.)


*power - (The rate at which energy is converted from one form to another. Measured in joules per second, or watts.)


*powers-of-ten notation (A method of writing numbers in which a number between 1 and 10 is multiplied or divided by 10 raised to a power.)
*pressure - (The force per unit area of surface. Measured in newtons per square meter, or pascals.)


*projectile motion - (A type of motion that occurs near the surface of the Earth when the only force acting on the object is that of gravity.)


*proton - (The positively charged nucleon in nuclei. A member of the baryon and hadron families of elementary particles.)


Q-

*quantum (pl., quanta)-kuantum (Aynı özellik taşıyan en küçük bir grup. Buna bağlı olarak proton yükü kuantumlanmış yük olarak kabul edilir.)


*quantum mechanics-kuantum mekaniği (Atomik veya alt atomik düzeydeki parçacıkların davranış kuralları.)


*quantum number-kuantum sayısı (Kuantumlanmış niceliklerin özelliklerini belirleyen rakamlardır. Buna bağlı olarak, bir elektronun atom içindeki açısal momentumu bi kuantum sayısı ile tanımlanabilir.)


*quark-kuark (Hadronların bileşimi. Kuarklar altı çeşittir ve herbirini üç rengi vardır. Üç kuark baryonları oluştururken bir kuark ve antikuark mezonları oluşturur.)


R-


*rad-rad (Alınan veya soğurulan dozla ilgili birim. Bir rad, bir malzemenin kilogramında 1U100 joule enerji bulundurur.)


*radiation-ışınım (Enerjinin elektromagnetik dalgalarla taşınmasıdır. Parçacıklar elektromagnetik dalglar yayarak yok olurlar.)


*real image-gerçek görüntü (Işığın birleşimi ile meydana gelen görüntü.)


*reference system-referans sistemi (Birbirine göre hareket etmeyen nesnelerin oluşturduğu ve böylece diğer nesnelerin hareketlerinin kolayca takip edilebildiği bir sistem. Eylemsiz ve eylemli refereans sistemlerine bakınız.)


*reflecting telescope-yansıtmalı teleskop (Objektif olarak aynaların kullanıldığı teleskoplar)

S-

*saturation-doyum (Magnetik bir malzemenin magnetizasyonun artık değişmediği bölge.)


*second postulate of special relativity-özel göreliliğin ikinci postülası (Boşlukta ışığın hızı, kaynağın veya gözlemcinin bulunduğu çerçeveden bağımsız olarak değişmezdir.)


*series circuit-seri devre (Dirençlerin (veya güç kaynaklarının) bir uçlarının diğer elemanın bir ucuna bağlanması ile oluşturulan ve içinden tek akım geçen devredir.)


*shell (A collection of electrons in an atom that have approximately the same energy.)


*shock wave (The characteristic cone-shaped wave front that is produced whenever an object travels faster than the speed of the waves in the surrounding medium.)


*short circuit (A pathway in an electric circuit that has very little resistance.)


*sliding friction-kayma sürtünmesi (Göreli harekette birbirine temas eden yüzeyler arasında sürtünme kuvveti.)


*solid-katı (Şekli ve hacmi olan maddelere bu ad verilir.)


*sonar-sonar (Su içerisindeki ses dalgaları.)


*spacetime-uzay zamanı (Uzay ve zaman arasındaki bağıntının kurulduğu zaman ve üç boyutlu koordinat sisteminin oluşturduğu sistem.)


*special theory of relativity-Göeliliğin özel teorisi (Hızın çok büyük değerlerinde Newton mekaniğinin yerine kulanılan zaman ve yer kavramlarının birlikte kullanıldığı bir teori.)


*specific heat-öz ısı (1 gram malzemenin sıcaklığını 1 derece artırmak için gerekli olan ısı.)


*spherical aberration-küresel bozulma (Bir lensteki yüzey üzerindeki bozulma veya küresel aynaların küresellikten sapması.)


*spring constant-halka sabiti (Birim uzunluğundaki halkaları birarada tutan kuvvet. Metre başına Newton olarak birimlendirilir.)


*stable equilibrium-kararlı denge (Bir cismin denge konumundan veya pozisyonundan saptırıldığınmda tekrar denge konumuna dönmek istemesidir.)


*standing wave-duran dalga (Birbirine karşı hareket eden fekansları ve genlikleri aynı olan iki dalganın yaptığı girişim olayıdır. Sonuç dalgası nodal ve antinodal bölgeler olarak sınıflandırılır.)


*static friction-statik sürtünme (Durgun yüzeyle arasında oluşan sürtünme kuvveti.)


*stimulated emission-eşdeğer salınım (Atoma gelen bir foton yüzünden atomun foton salması olayıdır. Geln fotonun enerjisi ile çıkan fotonun enejisi aynıdır.)


*strange-acayip (Üçüncü kuark çeşidi.)


*strange particle-acayip parçacık (Acaiplik değei sıfırdan farklı olan parçacıklar için kullnılır. Kuark modelinde bir veya birden fazla kuarkın acayiplik kuantum sayısına sahip olması durumudur.)


*strong force-baskın kuvvet (Çekirdeklerin içinde bulunan nükleonları birarada tutan kuvvet.)


*subcritical-kritikaltı (Her parçalanma sonucunda ortalama birden az nötronun ortaya çıkması olayıdır.)


*supercritical-süperkritik (Zincirleme reaksiyon sonucunda birden fazla nötronun çıkması ile reaksiyonun artarak devam etmesi. Atom bombasının patlaması iyi bir örnektir.)


*superposition-süperpozisyon (İki veya daha fazla dalganın uzayda bir yerde üstüste gelmesi olayıdır.)




T-


*terminal speed (The speed obtained in free fall when the upward force of air resistance is equal to the downward force of gravity.)


*tesla (The SI unit of magnetic field.)


*thermal energy - ısı enerjisi


*Internal energy -iç enerji


*thermal equilibrium (A condition in which there is no net flow of thermal energy between two objects. This occurs when the two objects obtain the same temperature.)


*thermal expansion (The expansion of a material when heated.)


*thermodynamics-termodinamik (Fiziğin, ısı ve diğer enerjiler arasındaki ilişkisini inceleyen dalıdır.)


*thermodynamics, first law of-termodinamiğin birinci yasası (Bir sistemin iç enerjisi, sisteme aktarılan ısı artı sistem üzerine yapılan iş ile artırılabilir.)


*thermodynamics, second law of-termodinamiğin ikinci yasası (Üç özdeş form vardır : (1) Çevresine ısı yaymayan ve mekanik iş ile çalışan bir ısı makinesi yapılamaz.

(2) Düşük sıcaklıktan daha yüksek sıcaklığa ısı transferi yaparak elde edilen soğutucular ancak mekanik iş kullanılarak yapılabilir.

(3) Bir sistemin entropisi daima artma eğilimindedir.)


*thermodynamics, third law of-termodinamiğin üçüncü yasası (Mutlak sıfıra deneysel olarak yaklaşılabilir fakat ulaşılamaz.)


*thermodynamics, zeroth law of-termodinamiğin sıfırıncı yasası (A ve B nesneleri C nesnesi ile termodinamik dengede ise A ve B kendi başlarına da termodinamik dengededir. )


*top-üst


*Taltıncı kuark çeşidir.


*torque-moment (Kuvvetin döndürücü etkisi. Kuvvetle yarıçapın (etrafında dönmenin olduğu noktaya olan uzaklık) çarpımıdır. Sıfırdan farklı bir moment (net moment) bir cismin açısal momentumunu değiştirir.)


*total internal reflection-toplam iç yansıma (Kırılma indisi yüksek olan bir ortamdan kırılma indisi küçük ortama geçen dalganın kritik açının hemen altındaki açılarda yansımalar yapmasıdır.)


*translational-dönüştürülebilir (Dönme doğulusunun değiştirilmesi durumudur.)


*transverse wave-yansıyan dalga (Bir ortam içinde titreşen dalganın titreşimlerinin bu ortam içindeki ilerleme doğrultularına dik olma durumudur.)


*trough-yarık (bozulan dalganın içinde oluşan vadi.)



U-


*umbra-umbra (Işık kaynağının ulaşamadığı bir gölgenin en karanlık kısmı.)


*uncertainty principle-belisizlik ilkesi (Bir cismin, aynı doğultuda olan konumunun ve momentumunun (skaler) çarpımları Planck sabitinden daima büyüktür. Dpx Dx >= h. Belirsizlik ilkesi eneji ve zamana da uygulanabilir.)


*universal gravitation, law of-evrensel çekim yasası (F = G*M1*M2/ r2, denklemdeki F

evrendeki bir cisme etki eden kuvvet, G evrensel çekim sabiti, M1 ve M2 etkileşen kütleleri, r ise kütle merkezleri arasındaki uzaklığı göstermektedir.)


*unstable equilibrium-kararsız denge durumu (Denge konumu civarında sebest bırakıldığında denge konumundan uzaklaşılma olaydır.)



V-

*van der Waals bonding-van de Waals bağı (Atom veya molküller arasındaki elektrik etkileşmelerinden otaya çıkan zayıf bağlanma.)


*vector-vektör (Büyüklüğü ve doğrultusu olan bir nicelik.)


*velocity-hız (Bir cismin süratinni ve yönünü belli eden vektörel bir nicelik.)


*vibration-titeşim (Denge konumu veya şekli etrafında hareket etme.)


*virtual image-sanal görüntü (Görüntüden bulunduğu yerden gelen ışık ile oluşan görüntü.)


*viscosity-akışkanlık (Sıvı içerisindeki sütünme.)


*volt-volt (SI sisteminde elektriksel potansiyelin birimi. 1 volt luk gerilim, 1 ohmluk direnç üzerinden 1 ampelik akımın geçmesini sağlar.)

W-

*watt-watt (Gücün SI sistemindeki birimi, 1 Joule/watt The SI unit of power, 1 joule per second.)


*wave-dalga (Enerjinin bir aracı malzeme olmadan bir yerden başka bir yere aktarılması.)


*wavelength-dalgaboyu (Peiyodik bir dalganın tekrarlanan en kısa uzunluğudur. Bu dalganın bir tepesinden diğe tepesine olan uzaklıktır.)


*weak force-zayıf kuvvet (Beta sönümüne neden olan kuvvet. Bu kuvvet W ve Z0 parçacıkları arasındaki değişimden kaynaklanır. Lepton ve hadronların hepsi bu tür kuvvetler etkileşirler.)


*weight-ağırlık (Bir referans sistemine göre durgun olan nesneye etki eden kuvvet. Bazı eylemsiz sistemler için bir nesneyi çeken çekici kuvvet. W = mg.)


*work-iş (Bir cismi bir yerden başka bir yere hareket ettiren kuvvetin harcadığı enerji. Enerji birimindedir. Joule olarak tanımlanır.)

X-*X ray-X-ışını (Yüksek enerjili fotonlar, katot ışınlarından türetilebilir veya atomlardaki elektronların üst enerji seviyelerinden daha alt enerji seviyelerine düşmesinden elde edilebilir. X-ışınlarının frekansı mor ötesi ve gamma ışınları arasındadır.)



Y-"Y" ile başlayan terim yok.

Z-"Z" ile başlayan terim yok.

70
Fizik / Enerjinin Dönüşümü
« : Mart 19, 2008, 11:00:30 ÖÖ »
Enerjinin Dönüşümü

Hareket halinde bulunan bir otomobilin, hareket etmek için benzine ya da benzer bir yakıta ihtiyaç duyduğunu hepimiz biliriz. Bu yakıt ya benzindir, ya mazottur ya da otogazdır… Ancak ne olursa olsun aracın hareketi için bir tüketimin yapılması gerekmektedir. Netice itibari ile de şu kanun aklımıza gelmektedir: ”Madde vardan yok, yoktan var olmaz.” Hakeza, enerjinin korunumu yasası da burada devamı mahiyetinde ifade edilmektedir:”Enerji vardan yok, yoktan var olmaz.” Termodinamiğin ikinci yasası der ki: ”Uzayda yer alan enerji miktarı sabittir, sadece dönüşüm vardır.” Burada durağan bir olaydan bahsedilmemektedir. Aksine, devamlı dinamiği olan bir dize hareketten bahsedilmektedir. Madde-enerji ve enerji-madde dönüşümü sürekli olmakta ve bu olay büyük bir denge içerisinde devam etmektedir. Sizin vücudunuzdan yayılan ya da bir tüpten yayılan alevin ısısı hiçbir zaman kaybolmamakta ve uzayın derin köşelerinde entropi dağılımına ön ayak olmaktadır. Enerjinin vardan yok, yoktan var olmayacağı gerçeği ile enerjinin şekil değiştirme ilkeleri birleştiği zaman, kainat efsanesinin çalışma dizesi hakkında bilgi sahibi oluruz. İlk başta verdiğim otomobil örneğinde benzinin içerisinde bulunan kimyasal enerji, 4 zamanlı bir motor sayesinde hareket enerjisine çevrilmektedir. Burada ki dönüşüm ise, kimyasal bağların koparılması sonucu oluşan ısının harekete çevrilmesi şeklinde bir dize akımı sergilemektedir. İfade tarzı ile de, kimyasal bağları bulunan ve birer karbon ürünü olan benzin yakılarak ısıya ve bu ısıda harekete çevrilmektedir. Siz diyebilirsiniz ki; nasıl olurda ısı harekete çevrilebilinir? Ocağınızda kaynayan ve buhar vermeye başlayan bir çaydanlığa rüzgar gülünü yaklaştırdığınız zaman; buharın etkisi ile döndüğünü fark edersiniz. Burada ısının harekete çevrilmesine basit bir örnek vermiş bulunmaktayız. Bu örnekleri ise binlere ve hatta milyonlara çıkarmamız mümkündür. Peki, bir işin yapılabilmesi için enerjiye ihtiyaç duyuluyor da insanların yaptıkları işler için nasıl bir enerji şekli kullanılmaktadır? Bu sorunun cevabı ilköğretimden başlayıp neredeyse hayatımızın tamamını kapsayacak şekilde bizleri meşgul etmektedir. Bizler yaşamak için yiyecekler yer ve su içeriz, aynı zamanda havayı soluruz… İşte, işin özü burada yatmaktadır… Nasıl ki karbon ve hidrojen ürünü fazla olan ve petrol polimeri olan benzin yakıldığında hareket sağlanıyor, bizim yediğimiz yiyeceklerde büyük bir yanma reaksiyonu gerçekleştirerek enerji elde etmektedir. Bu arada oluşan ısı düzeyi de hem proteinlerin ve hemde vücudun diğer fonksiyonlarının düzgün çalışması için kullanılmaktadır. Entropi olarak dağılan vücut ısısı, uzayın entropi düzeyininde dengede tutulmasında rol oynamaktadır. Belki size son söylediğim garip gelmiştir, ancak bu dediğim doğrudur… Bizler çoğalırken aslında Dünya’nın ağırlığı artmamaktadır. Doğada var olan maddeler bir araya gelmekte ve netice itibari ile de onikisentrilyon ton olan dünya kütlesi korunmaktadır. Aynı biçimde, kainatın kütlesi korunmakta, bunun yanında kainatın enerji düzeyi de korunmaktadır. Big-bang teoremi doğrudur, ancak benim kastetiğim nokta, uzayın büyümediği değil, kütle ve enerjinin korunduğu prensibidir. Kainatta var olan atom molekülü ile, var olan joule ifadesi ile ifade edebileceğimiz enerji hep denge altındadır. Odun yandığında hiçbir şey kaybolmamakta, bir miktar enerji ile beraber gaz ve kül çıkmaktadır. Eğer kimya bilimi çok ileri düzeylere ulaşsa ve bu çıkan şeyler bir araya getirilse yine odunu oluşturabiliriz. Odun yandı, o zaman madde miktarı azaldı mı? Hayır, maddenin bir kısmı kızılötesi ışınlar halinde entropi dönüşümüne katıldı; yani yoktan var olmadı, vardan yok… Nasıl ki fisyon olayı ile maddenin parçalanması sağlanıyor ise, füzyon olayı ile de birleştirme sağlanabilmektedir. Eğer yakılan odunun çıkan artıkları, karbon düzeyine erişmiş bir süpernova tiplemesinde olduğu gibi bir araya getirilebilse; yani füzyon reaksiyonuna uğratılabilse, tekrar odunu oluşturmamız mümkündür. Nasıl ki biz odunu yakıp bir miktar enerji elde ettik, ömrünü bitiren yıldızlarda enerji denklemlerini bozarak yeni maddeler oluşturmakatdır. Burada kaybolan odun yerine bu yıldızlarda yeni madde tiplemeleri oluşmaktadır. Karbona ve hatta demire varıncaya kadar sıkışma meydana gelmekte ve bizim burada yakıp kül ettiğimiz odunda bu şekilde kainatta tekrar oluşturulmaktadır…

71
Rehberlik / Ynt: ÖSS yi kazanmak için neler yaşadılar?
« : Mart 19, 2008, 10:57:50 ÖÖ »
Vay be öss için ne fedakarlıklar yapmışlar keşke biz de yapsak da derece alsak ama nerdeeeeee.......

72
Rehberlik / Ynt: geleceğin popüler meslekleri
« : Mart 19, 2008, 10:53:39 ÖÖ »
Web Tasarımcısı

İnternet üzerinde kendine ait bir sitesi olmayan şirketler artık müşteriler tarafından yeterince ciddiye alınmıyor. O yüzden her şirketin, her organizasyonun kendine ait bir sitesi olması gerekiyor. Bu da web tasarımcılarının gittikçe daha büyük bir öneme sahip olmasını sağlıyor.


Bu mesleğin geleceğin popüler meslekleri arasında yer alması beni gerçekten sevindirdi.

Ancak bence bilgisayarla ilgili bütün meslekler popüler olmalı.örneğin; programcılık vb.çünkü bilgisayarın kendisi popüler şimdi artık herşey bilgisayar üzerinden yapılıyo değil mi?

73
Rehberlik / Ynt: Alan seçiminin önemi
« : Mart 19, 2008, 10:41:04 ÖÖ »
evet çok doğru katılıyorum :ok sana spooky. :ok

74
güzell tşkler. :kk :kk :kk :kk

75
ByKuS Muhabbet / Ynt: ISSIZ ADA
« : Mart 16, 2008, 04:50:34 ÖS »
hiç yaşamadan kurtulmak isterim diyosun yani?

Sayfa: 1 ... 3 4 [5] 6 7 ... 14