ByKuS.OrG

EĞİTİM => Ödev Arşivi => Türkçe-Edebiyat => Konuyu başlatan: OLCAY - Eylül 14, 2007, 02:37:19 ÖÖ

Başlık: SÖZCÜKTE ANLAM ÖZELLİKLERİ
Gönderen: OLCAY - Eylül 14, 2007, 02:37:19 ÖÖ
1) GERÇEK (TEMEL) ANLAM:

Bir sözcüğün ilk ve asıl anlamına denir.Yani bir sözcüğün söylendiği anda zihnimizde uyandırdığı ilk çağrışım gerçek anlamdır.



2) YAN ANLAM:

Bir sözcüğün gerçek anlamı yanında kullanımına bağlı olarak yeni anlamdır.



3) MECAZ ANLAM:

Bir sözcüğün gerçek anlamı dışında yepyeni bir anlamda kullanılmasıdır.



* Adamın tarladaki bütün ekinleri yandı. ( gerçek)

* Partide çektiğimiz bütün resimler yanmış. ( yan)

* Bu sınavı kazanamazsan yandın (mecaz)

* Balkona astığım çamaşırlar kurumamış.(gerçek)

* Hazan mevsiminde kurumuş yapraklar gibi.(yan)

* Senin aşkın da beni kuruttu be güzelim. (mecaz)

* Caminin minaresi çok inceydi. (Gerçek)

* Duvarın sıvası için ince bir kum getirmişlerdi. (yan)

* Bana hediye alman çok ince bir davranıştı. (mecaz)

* Sarayın aydınlık bir odasından karanlık bir odasına

geçmiştik. (gerçek anlam)

* Yaşadığımız bunca karanlık günlerden sonra aydınlık

günler bizi bekliyor. (mecaz)

* Arkadaş, bu kız seninle oynuyor. (mecaz)

* Bu masanın ayağı oynuyor. (yan)

* Çocuk kumsalda oynuyor. (gerçek)



4) TERİMSEL ANLAM (TERİM):



Bilim sanat, spor, ya da çeşitli meslek dallarıyla ilgili özel kavramları karşılayan sözcüklerdir.

* Nota müziğin anahtarı gibidir.

* Rakip takım birazdan penaltı atışı yapacak.

* Marmara fay hattı tehlikeli sinyaller veriyor.

* Güreşçimiz, finalde rakibini tuşla yendi.

* Matematik öğretmenimiz tahtaya bir doğru çizmemizi

istedi.

* Şiirde aynı eklerin ya da sözcüklerin tekrarlanmasına

redif denir.



NOT 1: Bazen bir sözcük gerçekte terim değilken terim olarak kullanılabileceği gibi, gerçekte terim olan bir sözcük de terimlikten çıkabilir.



* Polis bir hücre daha ortaya çıkardı. ( terimlikten çıkma)

* Sinop burnu Türkiye’nin en kuzey noktasıdır.

(terimleşme)



NOT 2: Bir sözcük birçok dalda terim olabilir.



* Bitkiyi toprağa bağlayan kökleridir.

* Dört, kök dışına iki olarak çıkar.

* Hiçbir ek almamış sözcüğe kök denir.





5) YANSIMA SÖZCÜKLER:



Doğadaki seslerin insanlar tarafından taklit edilmesine denir.



* Bu köpek neden havlıyor?

* Bir patlama sesiyle irkilmiştik.

* Bu aylarda kediler çokça miyavlar.

* Bu sözlerim üzerine sınıfta homurtular başladı.

* Köyde sabahleyin koyunların meleyişleriyle uyandık.



6) EŞ ANLAMLI ( ANLAMDAŞ) SÖZCÜKLER:



Yazılışları farklı ancak anlamları aynı olan sözcüklere denir.

* siyah ---- kara , * beyaz----- ak, * zengin----varlıklı,

* zengin--- varlıklı, * fakir----yoksul , * rüzgar---- yel,

* üzüntü-----keder, * öykü---hikaye, * eser--- yapıt,

* edebiyat--- yazın, * cümle---- tümce * kelime--- sözcük



7. ZIT (KARŞIT) ANLAMLI SÖZCÜKLER:



Anlam bakımından birbirinin tersi olan sözcüklerdir.



* Sana çirkin dediler düşmanı oldum güzelin.

* Ağlarım harta geldikçe gülüştüklerimiz.

* Kışın soğuğunu yaşadıkça yazın sıcağını arar oldum.

* Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık.

* Yaşlı insanları görünce gençliğimin kıymetini

anlıyorum.



NOT: Zıt anlamlılık ile olumsuzluk birbiriyle karıştırıl -mamalıdır.



* Tanzimat romanında iyiler hep iyi kötülerse hep kötüdür. ( zıt)

* Bugünlerde hiç iyi değilim. ( olumsuz)



8) SESTEŞ ( EŞSESLİ) SÖZCÜKLER:



Yazılışları ve okunuşları aynı ancak anlamları farklı olan sözcüklere denir.



* Yılanı gören at birden şaha kalktı.

* Mutfaktaki pislikleri çöpe at.

* Al bayrağıma sarılı cansız bedenimi al.

* Gül: “Gül.” dedi, bülbüle.

* Kalem böyle çalınmıştır yazıma

Yazım kışıma uymaz, kışım yazıma

* Kırda yaptığımız piknikte yanımıza kır saçlı bir ihtiyar

geldi.



UYARI: Bir sözcüğün mecaz ya da yan anlamıyla sesteş anlamlılık karıştırılmamalıdır.

* Bu sözler bazılarına çok dokunacak. ( mecaz anlam )

* Omzuma bir el dokundu. ( gerçek anlam )

* Bu yaz, bir mektup yaz. ( sesteş )



NOT: Sesteş sözcükler genellikle halk edebiyatında cinaslı manilerde kullanılır.

9. SOMUT VE SOYUT ANLAMLI SÖZCÜKLER:



Varlığını beş duyu beş duyu organıyla algılayabildiği- miz kavramlar somut; beş duyu organımızdan hiçbiriyle algılayamadığımız, varlığını sadece akıl ve mantık yürüt- me yoluyla kabul ettiğimiz kavramlar soyuttur.



* çiçek, ağaç, ses, koku, hava, göl, ev, rüzgar, ışık(somut)

* ruh, akıl, vicdan, akıl, acıma, üzüntü, aşk, inanç( soyut )



ÖZELLİK 1: Somut anlamlı bir sözcük, ek alarak soyut anlam kazanabilir.



* anne - lik , insan - lık

somut soyu yaptı somut soyut yaptı



ÖZELLİK 2 :Somut anlamlı bir sözcük kullanıldığı cüm- leye göre soyut anlam kazanabilir. Buna soyutlaştırma denir. Soyutlaştırma kelimeye mecaz anlam kazandırma suretiyle olur.



* Ne kadar sıcak bakıyor değil mi? ( soyutlaştırma)

* Kara haber tez duyulur. ( soyutlaştırma)

* Titreyen yapraklar, cilvedir, nazdır. ( soyutlaştırma)

* Bu adam kafasızın biridir. ( soyutlaştırma)

* Kızın gittiği bu yolu hiç iyi görmüyorum. (soyutlaştır –

ma)

* Sanatta özgün olmak biraz da yürek ister. (soyutlaştır –

ma)

* Nedense bugün hiç havamda değilim. ( soyutlaştırma)



ÖZELLİK 3 : Soyut anlamlı bir sözcük çoğunlukla ben- zetme yoluyla somut hale getirilebilir.Buna somutlaştır -ma denir.



* Hüzün, sonbaharda dökülen yapraktır.

* Yalnızlık , bir çiçektir.

* Sevgi, gökyüzünde kanat çırpan bir güvercindir.

* Arkadaşlık, kişiler arasında kurulan bir köprüdür.

* Bu düşünceler, zamanla çürüyecektir.

* Vişne dallarında arzularımız, alnımıza konan bir

öpücüktür.



ÖZELLİK 4 : Gözlemleyebildiğimiz eylemler somut, gözlemleyemediğimiz eylemler ise soyuttur.



* Annesi, bebeğini kucağına almış seviyordu. ( somut )

* Ferhat, Şirin’i dağları delecek kadar seviyordu.( soyut )

* Çocuk, masadaki vazoyu kırmıştı. ( somut )

* Bu sözlerinle arkadaşını çok kırdın. ( soyut )



10) NİTELİK VE NİCELİK ANLAMLI SÖZCÜKLER:



Bir şeyin nasıl olduğunu , ne gibi özellikler taşıdığını anlatan sözcüklere nitelik anlamlı sözcükler denir. Bir şeyin sayılabilen, ölçülebilen ya da azalıp çoğalabilen durumunu bildiren sözcüklere nicelik anlamlı sözcükler denir.



* Az ileride birkaç kişi seni bekliyor. ( nicel )

* Bugün oldukça kötü bir zaman geçirdim. ( nitel )

* Çok konuştuğu için arkadaşları pek sevmedi. ( nicel )

* İki damla yaş olur düşersin yüreğime gizlice ( nitel,

nicel)

* Kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi. (nitelik )



UYARI: Bazı sözcükler cümlede kazandığı anlama göre nicel de olabilir nitel de.



* Yaptığı işte iyi para kazanıyordu. ( nicel )

* O iyi bir insandı. ( nitel )

* Bu soğuk havada bir de senin soğuk esprilerini

çekemem. ( nicel, nitel )

* Bu şehrin havası sıcak olduğu gibi insanları da sıcaktır.

( nicel, nitel)



Görüldüğü gibi nitelik anlamlı sözcükler, genellikle niteleme sıfatı ve durum zarfı görevindedir. Nicelik anlamlı sözcükler ise ölçü - miktar zarfı , belgisiz sıfat veya sayı sıfatı görevindedir.



10. GENEL VE ÖZEL ANLAMLI SÖZCÜKLER:



Karşıladıkları varlığın tamamını belirten sözcüklere genel anlamlı sözcükler denir. Tek bir varlığı karşılayan sözcüklere ise özel anlamlı sözcükler denir. Varlıkların genelden özele doğru sıralanışı : Varlık- canlı- hayvan- keçi- Ankara keçisi.



* Çocuk, geleceğin teminatı olduğundan ben çocuğumun iyi yetişmesini istiyorum. ( 2. si 1. sine göre daha özel)

* Kitap, insanın en iyi dostudur. ( genel)

* Bu kitabı arkadaşıma ödünç verdim. (özel )

* Eğitim- öğretim sadece okulda yapılmaz ( genel)

* Okulumuz, şehrin en eski binasıdır. (özel )