İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - aksaa

Sayfa: 1 ... 4 5 [6] 7 8 ... 37
76
Her Telden / Özrü kimler dilemeli?
« : Aralık 29, 2008, 01:23:16 ÖS »
Ermenilerin, Osmanlı Müslümanlarını suçlu görmek şöyle dursun, tehcirden ötürü İslam'a ve Müslümanlara sempatilerinin arttığını biliyoruz.



Bir grup yazar ve edebiyatçının başlattışı "Ermeni kardeşlerimden özür diliyorum" kampanyası son günlerin en çok tartışılan konusu oldu. Kampanyaya toplumun çeşitli kesimlerinden olumlu ve olumsuz tepkiler söz konusu.

Şüphesiz 1915 yılında İttihat ve Terakki hükümetinin, Ermeni çetelerinin terör eylemlerini gerekçe göstererek İstanbul ve İzmir dışındaki bölgelerde yaşayan tüm Ermenileri tehcire tabi tutması, soykırım olarak nitelenemeyecekse de bir insanlık suçu olarak tarihe geçmiştir.

Aslında, 1915 yılındaki tehcirle bir insanlık dramına dönüşen Ermeni meselesinde suçlu olan taraflar bellidir: Savaşta düşmanla işbirliği yapıp Müslüman Türk ve Kürt köylerini basan ve katliamlar yapan Taşnak ve Hınçak çeteleri ile bu çetelerin işledikleri suçları gerekçe gösterip tüm Ermenileri tehcirle cezalandıran, onbinlercesinin yollarda hastalıklar ve kafilelere yapılan saldırılar neticesinde ölümüne yol açan İttihat ve Terakki hükümeti.

600 yıl boyunca kimsenin kavmi aidiyetine, diline, rengine müdahale etmeyen, onlarca etnik unsurun birarada barış içinde yaşamasını sağlayan Osmanlı, asla bu insanlık suçundan sorumlu tutulamaz. Tehcir, 600 yıllık Osmanlı'yı 10 yıllık bir sürede yıkıma götüren batıcı-ulusçu İttihat ve Terakki zihniyetinin işlediği bir suçtur. Dolayısıyla ne Osmanlı'nın ne de Osmanlı Müslümanlarının Ermenilere bir özür borcu vardır. Özür dilemesi gerekenler, İttihat ve Terakki zihniyetinin bugünkü temsilcilerinden başkası değildir. Ermenilerin, Osmanlı Müslümanlarını suçlu görmek şöyle dursun, tehcirden ötürü İslam'a ve Müslümanlara sempatilerinin arttığını biliyoruz.

Konuyla ilgili olarak, miladi 3 Ocak 2005 tarihli Yeni Şafak'ın düşünce sayfasında yayınlanan "Ermeni tehciri, Ermeniler'in İslam'a sempatisini artırdı" başlıklı yazımdan ilgili bölümü bir kere daha dikkatlerinize sunmakta fayda görüyorum:

"Tarihe, gerçekleri anlamak ve bu gerçeklerden dersler çıkartarak geleceği daha sağlam temeller üzerine oturtmak anlayışı ile değil de, kör bir övgü ya da sövgü alanı olarak yaklaşıldığında nelerin olduğunu çok iyi biliyoruz. Tarihi olaylar ve simalar, hep hamasi nutukların, ideolojik sloganların, övgü ya da sövgüye ayarlı yaklaşımların gölgesinde tartışıldı. Dolayısıyla özellikle de yakın tarihte bazı netameli konularda nelerin yaşandığı, genellikle toplumun bilgisinden kaçırıldı. İnsanlar yaşananları değil de, o yaşananları gölgelemek maksadıyla üretilmiş olan kurguları tarih diye okudu birçok kez...

Geçenlerde Zaman gazetesinde Etyen Mahçupyan'ın "Ermenistan İzlenimleri" başlıklı yazısını okuyunca tarihi gerçekleri olduğu gibi anlamanın ve tarihi gelecek nesillere doğru bir şekilde aktarmanın önemini bir kere daha kavradım. Mahçupyan, Doğu Konferansı gezileri çerçevesinde ilk kez gitme fırsatı bulduğunu söylediği Ermenistan'ın başkenti Erivan'dan ilginç anektodlar aktarıyordu yazısında. Bu anektodların bizce en dikkat çekeni ise şu cümlelerde dile getirileniydi:

'...Dinsel farklılıklar Ermeni toplumu içinde hiçbir zaman bir 'sorun' olmadığı gibi, 1915 sonrasında İslam'a yönelik sempati daha da artmış. Çünkü Ermenilere göre tehcir olayının sorumlusu Türk milliyetçiliği iken; Müslümanlar ve Araplar Ermenilere yardımcı olan kara gün dostları olarak kabul edilmekteler...'

Bilindiği gibi İttihatçılar izledikleri yanlış politikalarla yalnızca Osmanlı'yı kısa sürede yıkılışa sürüklemekle kalmamışlar, yıllarca bu topraklarda bir arada yaşayan topluluklar arasına da ayrılık tohumları ekerek, bugün yaşanan birçok sorunun müsebbibi olmuşlardı. Osmanlı'nın yüzlerce yıl İslam kardeşliği anlayışı ile bir arada tutmayı başardığı Müslüman halklar arasına ayrılık tohumları eken Batıcı ve ırkçı söylemlerin sahibi İttihatçılar, Osmanlı'nın "Millet-i Sadıka" olarak adlandırdığı Ermeniler ve diğer gayri müslim azınlıkları da kısa sürede düşman haline getirmeye muvaffak olmuşlardı!.."

 

77
Her Telden / 1430'a acılı fakat ümit dolu giriyoruz
« : Aralık 29, 2008, 01:20:04 ÖS »
Bugün (Pazertesi) inşaallah yeni bir yıla adım atıyoruz. Hicri 1430 yılına Şehid Gazze'nin yaşadığı büyük acılar eşliğinde giriyoruz. Gazze'nin yanı sıra yürek coğrafyamıızn birçok parçası zulüm altında acı, ızdırap ve yıkımlarla karşı karşıya.

Yaşadığımız toprak parçasında da zulüm kol gezmeye devam ediyor. İslami değerler hayattan kovulmaya, tahkir edilmeye devam ediliyor.

Evet, Hz. Peygamber ve beraberindeki ilk Kur'an Nesli'nin zorluklarla dolu bir mücadele sürecinden sonra Yesrib'in İslamlaşması yönünde elde ettikleri büyük kazanımla birlikte yaşanan Hicret yolculuğunun başlangıç teşkil ettiği Hicri Kameri takvime göre yeni bir yıla adım atıyoruz. Acılarımız dinmek şöyle dursun daha da katmerleşiyor, küresel zulüm odakları İslam dünyasındaki işbirlikçileriyle birlikte İslami değerleri tarih sahnesinden silmeye çalışıyor. Hergün onlarca Müslüman zalimlerce katlediliyor, yurdundan yuvasından ediliyor, baskı ve zulümlere maruz bırakılıyor.

Buna karşılık dünyanın dört yanında İslami direnişin güçlenen sadası bize inşaallah güzel günleri müjdeliyor.

Rabbimizden, 1430'u İslam Milleti için mübarek kılmasını ve bizlere zaferlerle taçlanan bir yıl yaşatmasını niyaz ediyoruz.

78
Her Telden / HİÇRİ YIL BAŞI
« : Aralık 28, 2008, 12:36:56 ÖS »
Müslümanların sosyal ve siyasî ilişkilerini düzenleyen, Hz. Peygamber (s.a.s)'in hicretini tarih ve takvim başlangıcı olarak esas alan, İslâmî takvimdir. Hicri takvim Hz. Ömer zamanında Kameri (ay) yılı esas alınarak düzenlenmiştir. Hicretin gerçekleştiği yıl, hicri takvimin birinci yılı olmuş ve senenin ilk ayı olan Muharrem ayının ilk günü de yeni yılın başı sayılmıştır.

     Müslümanlar için Muharrem ayının birinci gecesi "Yılbaşı"gecesidir. İslâmda yeni yıl, Muharremin birinci günü başlar. Müslümanlar ayları, ibadet günlerini, bayramları, Ramazan ve Kurbanı, Haccı, yılbaşını, zekatı... vb. hep İslâmî takvime göre tanzim etmek zorundadırlar. Zira Allah, ayların sayısını on iki olarak bildirmiştir. Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:  Allah katında (yani Allah'ın hükmünde geçerli olan şey), ayların adedi muhakkak ki, oniki ay olmasıdır. Ki şunun bunun uydurması, faraziye ve nazariyesi veya kabulü ve benimsemesi değil, Allah'ın şu gökleri ve yeri yarattığı günkü kitabındaki kaydı, o gün yazılan yazının hükmü ve o gün yazdığı yazının ve takdirin gereği ve hak takviminin hükmü olarak, Allah tarafından kararlaştırılıp yazılan yazısında bu böyledir. (et-Tevbe, 9/36) Müfessirlere göre bu aylardan kasıt, Kamerî aylardır. Müslümanlar ibadetlerini ihtimal ile düzenlenen Milâdi aylara değil; müşahhas 'ilâhi bir gerçek' olan Kameri aylara göre düzenler. Çünkü bu hesap gerçekten doğru olan hesaptır (et-Tevbe, 9/36). Buradan hareketle müslümanların İslam dışı diğer bayramları kutlaması, bunlara iştirak etmesi ve Allah'ın bildirdiği gerçekleri yalanlayan veya onlara uymayan düşüncelerin ürünü olan fiillerin kutlama günlerini müslümanların da bayram olarak kabul etmesi, küfre destek olmaktan başka bir manâ ifade etmez. İslâm dışı tek ve çok ilahlı dinlerin törenlerine iştirak etmenin, dinî merasimlerinden bir şeye uygunluk göstermenin imanı bozan boyuttan sayıldığı haber verilir. (el-Fetâva el-Hindiye, IV. s. 342; XIV, s. 407). Binaenaleyh, Noel gününde, Hristiyanların diğer bayram günlerinde onlara uymak gayesi ile, onların yaptıklarını yapmak, o günlerde bayram niyetiyle çocuklara elbise almak ve pişirdikleri yemekleri yemek caiz değildir. Bu hareketler küfrü gerektirir. Ondan sakınmak gerekir... Bundan da anlaşılıyor ki, Nevruz ile Mihrican gibi müslüman olmayan kimselerin kutsal günlerini ta'zim etmek de caiz değildir. (İbn Abidin, Reddül Muhtar, XVII s. 310;)   İslâmi kaynakların ortak görüşü, Allah'ın bildirmiş olduğu İslâm kanunları dışında tesis edilmiş bütün gün ve bayramları kutlamanın küfür olduğu yolundadır. Bir müslümanın Noel veya milâdî yeni yıl ya da, yılbaşı veya buna benzer bazı özel insan ve kurumların koyduğu günleri kutlaması mümkün değildir. İnanç yönünden insanı küfre götüren hususlardandır. 

    Cumhuriyet Türkiyesi batılılaşma dönemi inkılaplarıyla birlikte Hristiyan Batı yaşantısını benimseyerek gerçekleştirdiği köklü değişiklikler arasında takvim meselesini de unutmamış, bu amaçla 26 Aralık 1925 tarihinde İslâmi olan Hicrî takvim yerine Hristiyan milâdi takvim benimsenme yoluna gidilmiştir. Yılbaşı günü de Muharrem'den, gerçekte Hz. İsa'nın doğum günü olmayan, ancak öyle kabul gören 1 Ocak tarihine alındı. İnkılapların amaçladığı Batı değer yargılarının ise bu arada "Noel Baba Kültürü"nün halk arasına zorlamalarla sokularak zamanla meşrulaşması sağlandı.

   Bizans imparatoru Konstantin'in Noel'i bayram olarak kabul ettiği M. 325 tarihinden beri Hristiyan âlemi de bu günü gelenekselleştirerek bayram olarak yaşatagelmiştir.    Gerçekte noel (yılbaşı) kutlamalarının Hz. İsa'nın doğumuyla herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Noel Baba efsanesi sonradan Saint Nicola adlı papazın uydurmasından ibarettir. Hristiyanların geleneksel bayramı olan Noel, şu anda halkı müslüman ülkeler arasında da rağbet duyulmaya ve özel teşvik görmeye başlamıştır. İşin korkunç yanı da, bu tür tebriklere müslümanların rağbet etmesi ve İslâm'dan uzaklaşma yoluna girmeleridir. Müslümanlar önce Allaha verdikleri sözü hatırlamalı, Kur'an ve Sünnet doğrultusunda kendisine bahşedilen "müslüman" ismine yaraşır vakar ve bilincin şuurunda olabilmelidirler. Çünkü biz "Rabb olarak Allah'dan, din olarak İslâm'dan, peygamber olarak da Muhammed (s.a.s)'den razıyız" (Buhârî, İlim, 29, İ'tisam, 3; Müslim, İman, 56, Fedail, 134-136; Tirmizi, İlim, 10).

  Cumhuriyet devrimlerinden sadece birisi olan milâdi takvimin kabulüyle Türkiye müslümanlarının bin yıllık islâmî geçmişleriyle aralarına engeller konulmuş ve bundan böyle hristiyan Noel baba kültürü halk arasında yaygınlık kazanarak batılılaşma resmî devlet politikası halini almıştır. Hafta tatilleri pazar gününe alınmış, 1935 yılında ise Yahudilerin hafta tatilleri olan cumartesi günleri yarım gün tatil edilmiş, 1974 yılında cumartesi tatili tam güne çıkarılmıştır. Ancak Müslümanların tatili olan cuma günleri için aynı durum söz konusu  olmamıştır.

   Muhterem Kardeşlerim!

   Müslümanın herşeyi İslâm’a göre, İslâmca olmalıdır. Bunun yanında müslümanın Takvimi de Hicrî Takvim olmalıdır. Zira müslüman orucunu Hicrî  takvime göre tutacak, haccını bu takvime göre yapacak, bayramını bu takvime göre yapacak, kurbanını bu takvime göre kesecektir.

   Ayrıca „İslâm üstündür. Hiçbir şey ona üstün olamaz,“ hadis-i şerif fehvasınca İslâm takvimi Hicrî Takvimdir. Hiç bir takvim ondan üstün olamaz. Keza müslüman uydu olamaz, başkalarına uyamaz, başkalrının arkasından gidemez; onun şahsiyeti vardır, kendisinden olmayanlara tabi olamaz. Müslüman önderdir, önde olmalıdır. Tabi olmak gerekirse başkaları ona tabi olmalıdır. Bir müslüman gayrı müslimleri taklit ve takip etmesi onun ne manasına yakışır ne de şahsıyetine. Müslümanın dini mükemmeldir, kemal bulmuştur ve tamam olmuştur; eksiği yoktur. Dört başı mamur bir dine sahiptir.


Hepinizin Hicrî yeni yılını kutlar hayırlara vesile olmasını Yüce Rabbimden niyaz ederim
.

79
Her Telden / Hicri yılbaşı gecesi 31 Aralık 2008
« : Aralık 28, 2008, 12:34:34 ÖS »
Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselam, miladi 571�de 20 Nisana rastlayan, Rebiul-evvel ayının on ikinci Pazartesi sabahı, Mekke�de doğdu. 622�de Mekke�den Medine�ye hicret etti. 20 Eylül Pazartesi günü, Medine�nin Kuba köyüne geldi. Bu tarih Müslümanların Şemsi yılbaşı oldu. O yılın Muharrem ayının birinci günü de, Kameri yıl başı oldu. Muharrem ayının birinci gecesi Müslümanların kameri yılbaşı gecesidir.

Bu geceyi ihya etmeli ve saygı göstermeli. Saygı göstermek, günah işlememekle olur. Zilhiccenin son günü ve Muharremin birinci günü oruç tutan, o yılın tamamını oruç tutmuş gibi sevaba kavuşur. Bir hadis-i şerifte, (Ramazandan sonra en faziletli oruç, Muharrem ayında tutulan oruçtur) buyuruldu.

İslamiyet�ten önce Araplar, Muharremde harp etmek isteyince, o yıl Muharrem ayının ismini, sonraki aya korlar, sonraki ayın ismini, Muharrem ayına takarlardı. Böylece, haram ay, Muharremden bir sonraki ay olurdu.

(Bir ayın haramlığını başka aya geciktirmek, ancak kâfirliği arttırır. Kâfirler, böylece sapıtıyorlar. Onlar, Allah�ın haram kıldığı ayların sayılarını denk getirmek için, haram ayı bir yıl helal edip, başka yıl onu yine haram ederler. Böylece, Allah�ın haram kıldığını helal kılmaya çalışırlar) mealindeki Tevbe suresinin 37. âyet-i kerimesi, ayların yerlerini değiştirmeyi yasak etti.

Kıymet verilen dört aydan biri
Muharrem ayı, Zilkade, Zilhicce ve Receb ile beraber Kur'an-ı kerimde kıymet verilen dört aydan biridir. (Tevbe 36)

Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Ayların efendisi Muharrem, günlerin efendisi Cuma�dır.) [Deylemi]

(Ramazandan sonra en faziletli oruç, Allahü teâlânın ayı Muharrem ayında tutulan oruçtur. Farzlardan sonra en faziletli namaz, gece namazıdır.) [Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai]

(Nafile oruç tutacaksan Muharrem ayında tut. Çünkü o, Allahü teâlânın ayıdır. O ayda bir gün vardır ki, O günde Allahü teâlâ geçmiş kavimlerden birinin tevbesini kabul etti. Yine o gün tevbe edenlerin günahlarını da affeder.) [Tirmizi]

Nafile ibadetlerin sevabına kavuşabilmek için, ehl-i sünnet itikadında olmak, haramlardan kaçıp günahlara tevbe etmek, farzları kusursuz yapmaya çalışmak, o ameli ibadet olarak yapmaya niyet etmek şarttır.

80


Lübnanlı Hristiyanlar ile işgalci siyonistlerin 1982`deki Sabra-Şatila katliamını konu alan `Beşir`le Vals` Altın Küre için yarışacak. 1982 yılındaki Sabra-Şatila katliamını anlatan `Beşir`le Vals` (Waltz with Bashir] Altın Küre Ödüü'ne aday gösterildi.

Türünün tek örneği olan uzun metrajlı bir canlandırma belgeseli olan film, katliam sırasında işgalci siyonist orduda piyade eri olarak görev yapan Ari Folman tarafından yönetilmiş.

Sabra-Şatila katliamını kendi bakış açısıyla anlatan Folman, filminde animasyon ile politikayı buluşturuyor.

2006'da bir askerlik arkadaşıyla karşılaşan yönetmen, arkadaşının ona 1982 Lübnan Savaşı'yla ilgili sürekli kâbus gördüğünü anlatması üzerine kendi hatıralarından yola çıkarak belgeseli hazırlamış.

Geçen mayıs ayında Cannes'da Altın Palmiye için yarışan film, Folman'ın arkadaşlarıyla konuşmalarını, aynı dönemde Beyrut'ta olan gazeteci Ron Ben Yishai ve bir psikologla görüşmelerini anlatırken zihninde olayları canlandırmaya çalışmasını da gösteriyor.

`Beşir`le Vals` şimdiye kadar katıldığı festivallerde eleştirmenlerin ve gazetecilerin favorisi olarak gösterilmişti. Beyrut'taki Sabra ve Şatila kamplarında 1982 yılında yaşanan Müslüman katliamını anlatan film, eleştirmenler tarafından çok sarsıcı bulunmuştu.

`Beşir`le Vals` Hollywood Yabancı Basın Birliği tarafından verilen ve Oscar ödüllerinin habercisi olarak kabûl edilen Altın Küre` de en iyi yabancı film kategorisinde yarışacak. Kazananlar 11 Ocak'ta belli olacak.

(Kaynak: Dünya Bülteni)

81
DİNİ PROGRAMLAR / Arapça-Türkçe Sözlük (Program)uploaded
« : Aralık 27, 2008, 11:01:34 ÖS »
Arapça-Türkçe Sözlük (Program)

http://uploaded.to/?id=3qlhck

82
DİNİ PROGRAMLAR / Muhteşem Kur'an programı
« : Aralık 27, 2008, 11:00:24 ÖS »
Aşağıdaki linki tıkladığınızda muhteşem Kur'an programını açmış olacaksınız.. Bu programda Kur'an-ı Kerimi en güzel okuyan kura' lardan o ziyafeti dinleyip aynı zamanda türkçe dahil birkaç dilde mealini okuyabileceksiniz..


http://www.quranexplorer.com/quran/

83
DİNİ PROGRAMLAR / Hicri Doğum Gününüzü Öğrenmek İstermisiniz?
« : Aralık 27, 2008, 10:59:12 ÖS »
Hicri doğum gününüzü on-line öğrenebileceğiniz bir sistem


http://www.iskenderpasa.com/takvim2.asp?ay=6&yil=2007&gun=22

84
DİNİ PROGRAMLAR / Namaz Vakti 1.1.1.4
« : Aralık 27, 2008, 10:57:30 ÖS »
Bulunduğunuz Ülke ve şehire göre ezan saatini,uyarılar ve ezan okuyarak haber veren ücretsiz bir yazılımdır.

Özellikleri
Ezan Vakitlerini Diyanetin sayfasından Otomatik olarak günceller.Her bir ezan vakti güncellemesinde 30 günlük süre günceller ve günü gecen ezan vakitlerini otomatik olarak siler, 28. günün sonunda güncellemeyi unutsanız bile sistem kendisi otomatik olarak ezan vakitlerini günceller
Ezan Vakitlerinden önce bir önceki vakit çıkma zamanını uyarılar ile kullanıcıya bildirir.(Kerahet vakti uyarısı)
Namaz vakitlerini ezan ile bildirir.
Ezan Duasını Gösterir
Bulunduğunuz yer il merkezinden uzakta ve il merkeziyle olan dakika farklılıkları girebilir ezan saatlerini merkezde dahi olmasınız bile tam zamanında okur
Cuma namazları için özel ayar yapabilirsiniz (Cuma namazı bulunan merkezde mesai saatine gelir ise cuma ezanı okuma saatini ayarlayabilirsiniz)
Otomatik Güncelleme ile yen sürümleri otomatik olarak kontrol eder ve isterseniz otomatik olarak yükler.
uyarıları türleri:mesaj kutusu,balon uyarısı veya her ikisi birden. opsiyonlu olarak değiştirilme
Tek tuşla sessiz moda alma
Kullanıcılardan gelen istek ve talebe göre gerekli yeniliklerin eklenmesi açıktır. bunun için yapılması gereken yükleme sayfasındaki mesaj kutusuna mesajını bırakmaktır.


85
DİNİ PROGRAMLAR / Tecvitli Kuran okuma programı
« : Aralık 27, 2008, 10:53:35 ÖS »
Bu programda ögretmene ihtiyac duymadan kendi kendinize tecvidli kur'an Okumasini kolayca ögrenebilirsiniz. Çok beğendim.

indirmek icin tikla.

http://ftp.sunet.se/pub/pc/mirror/simtelnet/win95/edumisc/oku-setup.zip

86
Animasyonlar / ayyakkabı::)
« : Aralık 27, 2008, 09:08:49 ÖS »

87
Her Telden / 31 ARALIK MEKKE'NİN FETHİ
« : Aralık 27, 2008, 09:00:04 ÖS »
31 Aralık Çarşamba akşamı Kartal Hasan Doğan Spor Kompleksinde Mekke'nin Fethi programı yapılacaktır. O gece birileri bize ait olmayan bir geceyi kutlarken biz bize yakışanı yapıp lütfen bilhassa Genç kardeşlerimizle bu programa katılım sağlayalım.

Program: Kur'an-ı Kerim
Sinevizyon Gösterileri
Şiirler
İlahiyaçı -Yazar Şakir VOYVOT : Mekken'nin Fethi
Dursun Ali ERZİNCANLI



88
DİNİ BİLGİLER / iKRA İslam Ansiklopedisi v4 (Yeni Versiyon) indir
« : Aralık 27, 2008, 12:12:44 ÖS »
Cd'de Eserleri Bulunan Hocalarımız.

Abdulaziz Bayındır, Abdullah Parlıyan, Abdulvahid Metin, Ahmed Kalkan, Ahmed Varol, Ali Küçük, Beka Yayınları, Dua Yayıncılık, Ebubekir Sifil , Ferid Aydın, Guraba Yayınları, Hilal Yayıncılık , İbrahim Tenekeci, Kul Sadi Yüksel, Mahmut Toptaş, Mehmet Alâgaş, Moralite Yayınları, Mustafa İslamoğlu, Süleyman Gülek



http://ia331311.us.archive.org/3/ite...i_Versiyon.zip

89
Galatasaray / Aslantepe'de saha göründüüü!
« : Aralık 25, 2008, 12:56:54 ÖS »













Aslantepe'deki yeni stadın inşası sürerken, 6. kat seviyesine gelindi...

90
ByKuS.TUBE / Ben böyle olmamalıydım! - Dursun Ali Erzincanlı
« : Aralık 25, 2008, 12:32:25 ÖS »
[google_video=425,350]-4760783494143187372&[/google_video]




BEN BÖYLE OLMAMALIYDIM…

Ben böyle olmamalıydım!
İsmini duyunca, boynum düşmeliydi omzuma,
İçime bir ateş düşmeliydi,
Ayaklarımın feri kesilmeliydi,
Kendimden geçmeliydim sonra,
Adını sayıklamalıydım adımı unuttuğumda,
Ama bunu kimse duymamalıydı,
Seni mahşere kadar saklamalıydım…

Ben böyle olmamalıydım!
Nisan akşamlarını ıslatırken yağmur,
Bahar, şarkılarını söylerken karanlığa,
Çalan her kapıya, “sensin” diye koşmalıydım…
Gece yıldızlarını serpince göğe, seni görmek için uyumalıydım.
Ayak sesleri gelmeliydi uzaktan, ben hep sana yormalıydım.
Şarkılar kime söylenirse söylensin, sana diye dinlemeliydim.
Türküler dolmalıydı odama.
“Ben bir selvi boylu yardan ayrıldım” deyince bir ses, “selvi boylu yar” sen olmalıydın.
“Kömür gözlüm, ateşine düşeli” senin için söylenmiş söz olmalıydı
Ama bunu kimse bilmemeliydi.
Seni mahşere kadar saklamalıydım.

Böyle olmamalıydım!
Kelimeler Taif’i taşıyınca kulaklarıma, daha yüzüme çarpmadan Taif rüzgarı,
Taşların izi çıkmalıydı yüzümde.
Uhud anılırken, dişlerime sızı düşmeliydi.
Haremde bir ikindi vakti, kem gözler çevrilince sana,
Ve vefasız eller uzanınca yakana,
İçim daralmalı, nefesim kesilmeliydi.
Sen ötelere hazırlanırken, öteler senin için süslenirken,
Son kez baktığın pencerede hayal edip seni,
Perdenin son kez kapanması gibi kapanmalıydı gözlerim.
Sonra içime doğru gerilip, seni bize lutfedenin ismini haykırıp,
“ALLAH”(cc) deyip, düşmeliydim yere.
Ama bunu kimse bilmemeliydi.
Seni mahşere kadar saklamalıydım.

Ve mahşer günü, uzaktan seni seyretsem, sana yakın olmak için can atsam,
Beni engelleseler, “sen kim, yakınlık kim” deseler,
Ben ağlamaktan konuşamasam, gözlerini çevirsen bana,
Benim cennetim bana bakan gözlerindir ve tebessüm etsen
Ama bunu kimse görmese, seni ebede kadar saklasam

Sayfa: 1 ... 4 5 [6] 7 8 ... 37